SORU: Hz. Ali’nin şahsiyeti İslam tarihindeki yeri ve önemi bakımından nasıl ifade edilebilir?
CEVAP: Hz. Ali küçük yaştan itibaren Hz. Peygamber’in yanında ve terbiyesinde yetişti. Onun ahlakıyla ahlaklanma şerefine ulaştı. İlim, takva, ihlâs, samimiyet, özveri, şefkat, merhamet ve kahramanlık gibi yüksek ahlâk değerlerine sahip müstesna bir şahsiyettir. Hak ve adalet sahibi, insan haklarına son derece riayet eden bir idareciydi. Güzel konuşması ve üstün hitabetiyle ünlüydü. Hutbeleri, mektupları, güzel ve hikmetli sözleri günümüzde de dilden dile dolaşmaktadır. Hz. Ali sahabe arasında Kur’an, hadis ve özellikle fıkıh alanındaki bilgileriyle kendini kabul ettirmiş bir otoriteydi. Rivayet ettiği hadislerin tamamı 586’dır. Hz. Peygamber ile çoğu zaman beraber bulunması sebebiyle rivayet ettiği hadisler içinde onun şemailine, ibadet ve dualarına dair olanlar daha çoktur. Kur’an ve sünnete bağlı olup Müslümanlara da bunu öğütlerdi. Zühdü, takvası, üstün ahlakı ve Hz. Peygamber’e yakınlığı sebebiyle bütün mutasavvıflar ve tarikatların tamamına yakını kendilerini silsile olarak Hz. Ali’ye bağlamışlardır. İslâm tasavvuf edebiyatında, özellikle Türk kültüründe ayrı bir anlam ve önemle ele alınmıştır. Hz. Ali’nin Hz. Peygamber tarafından verilen ‘Ebû Türâb’ lakabından başka ‘elMurtazâ’ ve ‘Esedullâhi’l-gâlib’ gibi lakapları da vardır. Çocukluğunda puta tapmadığı için daha sonraları ‘Kerremallahu vechehü’ dua cümlesiyle anılmıştır.