OSMANLI TARİHİ (1300-1566) Dersi MERKEZİYETÇİ DEVLETİN DOĞUŞU VE ÇÖKÜŞÜ soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: II. Murad’ın saltanatının genel özellikleri nelerdir? Diğer hükümdarlardan farklı yönlerini de belirterek açıklayınız.


CEVAP: II. Murad devri, dedesi Yıldırım Bayezid ve oğlu Fatih Sultan Mehmed iktidarlarının tersine Osmanlı siyasetinde barış taraftarı zümrelerin daha fazla söz sahibi olduğu bir zaman olmuştu. Bunda Murad’ın eğlenceye düşkün, tasavvuf ve musikiden zevk alan barışsever tabiatının bir rol oynadığı söylenebilirse de, padişahın şahsî özelliklerinin döneminin siyaseti üzerindeki etkisi abartılmamalıdır. Esasında II. Murad, muasır kaynakların teyit ettiği üzere, Edirne merkezli devletinde muazzam bir insan gücü ve maddî zenginliğe hükmediyordu. Bununla birlikte bu kudreti kullanırken başkentte veziriazam ve kapıkulu ocakları, taşrada ise uç beylerinin gücü ve etkinliği karşısında ölçülü adımlar atmaya dikkat etmeliydi. Bu devirde Çandarlılar başta olmak üzere, ulema kökenli, geleneksel özgürlüklerini savunmada kararlı bazı Türkmen aileleri siyaset kurumunun en üst makamlarını işgal ediyorlardı. II. Murad döneminde, fütuhatçı eğilimleriyle temayüz eden bazı devlet adamları divanda etkili konumlara yükselmişlerse de, uzun vadeli politikalar üretemeden yerlerini II. Mehmed öncesi Osmanlı siyasî yapısının geleneksel aktörlerine bırakmak zorunda kalmışlardı. Keza Mihaloğulları, Evrenosoğulları ve Paşa Yiğitoğulları’nın başını çektiği uç beyleri, batıdaki sınır boylarında zengin aile emlâklerinden istifade eden yarı feodal bir hayat sürüyorlardı. Hıristiyan topraklarına yaptıkları yağma ve talan seferleriyle artırdıkları aile mülklerini irsî yollarla tevarüs eden bu uç beyleri, merkezî iktidarın emir ve talimatlarını yerine getirmede her zaman istekli değillerdi. Bunlar, Osmanlı saltanatını temsil eden beylerbeyilerine karşı gelmekten çekinmedikleri gibi, aile menfaatlerine daha uygun olduğuna inandıkları taht iddiacılarına kucak açmaktan da geri durmuyorlardı. II. Murad, bilhassa 1420’lerde güçleri doruğa çıkan uç beylerine güvenmediği halde, bunların bölgesel iktidarına ve aile güçlerine meydan okumaktansa mevcut durumu kabullenmeyi tercih etmişti. Osmanlı ilim dünyası, II. Murad devrinde takdiri şayan bir ilerleme sergiledi. Timurlu Şahruh’un Anadolu’da hamilik iddiaları, sonuçları belirsiz bir askerî meydan okumadan ziyade kültürel bir mücadelenin başlatılmasına sebep oldu. Aralarında Molla Gürânî, Alâeddin et-Tûsî, Şerefeddin Kırımî, Seydi Ahmed Kırımî, Alâeddin es-Semerkandî, Seydi Ali Arabî ve Acem Sinan gibi isimlerin yer aldığı islam âleminin önde gelen düşünce adamları Osmanlı ülkesine geldiler. Adlarından anlaşılacağı üzere Arabistan, Türkistan ve Kırım’dan gelen bu değerli ilim adamları, Osmanlı fikir hayatını daha evrensel bir anlayışla zenginleştirdiler. Bu dönemde Türkçe’ye tercüme edilen birçok Arapça ve Farsça eser, Osmanlı Türkçesinin ve bilgi birikiminin gelişmesine olumlu katkı sağladı. Türkçenin bir devlet dili olarak gelişmesinde bu faaliyetlerin önemli bir rolü olmuştur.