BAKIMA GEREKSİNİMİ OLAN ENGELLİ BİREYLER-I Dersi İşitme Yetersizliği Olan Bireyler soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

İşitme yetersizliği olan bireylerin sosyal-duygusal özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Sosyal-duygusal gelişim özellikle dil ve iletişim becerilerinin gelişimi ile yakından ilişkili olduğundan bu gelişim alanında iletişim becerilerinin önemi büyüktür. Bunun yanı sıra sosyal-duygusal gelişim diğer bireylere girilen etkileşimle birlikte gelişir. İletişimde yaşadıkları sorunlar işitme yetersizliği olan bireylerin kimi zaman asi, utangaç ya da sorumsuz olarak nitelendirilmelerine yol açabilmektedir. Ayrıca işitme yetersizliği olan bireyler duygularını gizlemede akranlarına oranla yetenekli olamayabilirler. Bunun yanı sıra işitme yetersizliği olan bireyler bazı durumlarda başkalarının duygularını fark etmede, anlamada ve yorumlama da bir takım sorunlar yaşayabilirler.

İşitme yetersizliği olan bireyin sosyal ve duygusal gelişimine etki eden dört temel faktör vardır. Bunlardan birincisi ailedir. İşitme yetersizliği olan ailelerin işitme yetersizliği olan çocukları kendine güven duygusu ve sosyal becerilerde, işiten ailelerin işitme yetersizliği olan çocuklarına oranla daha olumlu özellikler sergilemektedirler. Aile-çocuk etkileşim tipleri, ailenin çocuğa sağladığı dil yaşantı zenginliği ve çocuğun daha sonra kullanacağı dilin niteliği üzerinde etkisi oldukça fazladır. İkincisi, bireyin akranları ve öğretmenleridir. İşitme yetersizliği olan bireylerin sosyal-duygusal gelişimi akranlarıyla benzer örüntüleri izler. Çok küçük yaştaki çocukların işitme kayıpları akranlarıyla oyun oynamalarına ve etkileşime girmelerine engel oluşturmaz ancak yaş büyüdükçe değişen gereksinimlerle birlikte akranlarıyla iletişim kurmada ve etkileşime girmede sorunlar yaşamaya başlarlar. Bu noktada öğretmenler, işitme yetersizliği olan bireyleri akranlarıyla etkileşime girmesi konusunda desteklemeli ve normal gelişim gösteren akranları da işitme yetersizliği olan bireyler konusunda bilgilendirmelidirler. Üçüncüsü, sosyal olmanın farkındalığıdır. Bu durum daha çok işitme yetersizliği olan bireyin dil ve iletişim becerileri ile sosyal davranışların/ becerilerin gelişimi arasındaki ilişkiyi kavraması ile ilişkilidir. Son olarak dördüncüsü ise, soyutlanmışlık ve yalnızlık hissidir. İşitme yetersizliği olan bireyler akranlarıyla nitelikli etkileşime giremediklerinden arkadaş edinmede ve arkadaşlık ilişkilerini sürdürmede sorun yaşayabilirler. Bu durum da onların yalnızlık hissi yaşamalarına yol açabilir.

İşitme yetersizliği olan bireylerin sosyal-duygusal gelişimleri eğitim ortamlarına bağlı olarak ta farklılık gösterebilmektedir. İşitme yetersizliği olan bireylerin eğitimlerinde genellikle iki yaklaşım tercih edilmektedir. Birincisi işitme yetersizliği olan bireylerin kendisi gibi işitme yetersizliği olan bireylerle aynı ortamda eğitim alması diğeri ise işitme yetersizliği olan bireylerin işten akranlarıyla aynı ortamda eğitim almasıdır. İşitme yetersizliği olan bireyler kendileri gibi işitme yetersizliği olan bireylerle aynı ortamda eğitim aldıklarında sosyal olgunlaşma ve kendine güven duygularının gelişiminde bir takım sorunlar yaşadıkları ve bu durumunda kişilik gelişimlerini olumsuz etkilediği bilinmektedir. İşitme yetersizliği olan bireyler işten akranlarıyla aynı ortamda eğitim aldıklarında ise akranlarıyla sosyal etkileşim kurma fırsatı yakalayabilmekteler ve bu durumda sosyal becerilerinin gelişmesine olumlu katkılar sağlamaktadır. Ancak araştırmalar, işitme yetersizliği olan bireylerin kendileri gibi işitme yetersizliği olan bireylerle daha çok etkileşime girdiklerini göstermektedir. Göl (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, işitme yetersizliği olan ve normal işiten öğrencilerin hem öğretmenleri hem de ebeveynleri tarafından değerlendirilen sosyal beceri düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma bulguları, işitme yetersizliği olan ve normal işiten öğrencilerin sosyal beceri puanları üzerinde işitme durumunun etkili olduğunu bulmuştur. Göl’ün ortaya koyduğu bu bulgunun anlamı işitme yetersizliği olan çocukların sosyal beceri düzeylerinin işiten akranlarına göre düşük olduğu anlamına gelmektedir.