SORU: İslâm hukuku açısından malın tanımı nedir?
CEVAP: Hanefî doktrininde mal, daha ziyade örfi ve tabii bir kavramdır. Mecelle malı: Tab-’ı insani mail olup da vakt-i hacet için iddihar olunabilen şeydir diye tanımlar (md. 126). Bu tarif şöyle açılabilir: Mal, insanın tabiatı icabı meylettiği ve ihtiyaç vakti için saklanabilen şeydir. • İnsanların bir ihtiyacını gidererek fayda temin etmesi (örf unsuru). Tanımdaki insan tabiatının meyletmesi ifadesi insanların mal dediği ve yararlandığı, başka bir ifadeyle örfen ve iktisadi olarak değer taşıyan şeyleri ifade eder. Buna göre bir şekilde fayda temin etmediği için iktisadî değer taşımayan, mesela az miktardaki toprak, leş (meyte), akmış kan mal tanımının dışında kalmaktadır. Ayrıca tek bir buğday tanesi gibi tek başına bir fayda temin etmeyen nesneler de böyledir. Bir şeyin mal olabilmesi için o şeyden bir şekilde yararlanmanın bir ilahi din tarafından mubah görülmüş olması bir ön şart mesabesindedir. • Müstakil bir varlığı olması (fiziki unsur). Hanefî doktrininde bir nesnenin mal olmasının ikinci şartı Mecelle’nin tanımındaki iddihar olunabilme ifadesinin içerdiği, üzerinde doğrudan ferdi hakimiyet kurulabilmesi unsurudur. Bu unsur özellikle bir malın kullanılması ile elde edilecek faydayı ifade eden menfaati mal tanımının dışında tutmak gayesiyle eklenmiştir. Zira menfaatlerin doğrudan ihraz edilmesi Hanefîler’e göre mümkün değildir. Bundan dolayı menfaatlerin tek başına konu oldukları akitleri (kira vb.) hacet ilkesinin bir gereği olarak kabul ederler.