HUKUK TARİHİ Dersi İslâm Hukuku soru detayı:
SORU:
İslam miras hukukunun özellikleri nelerdir?
CEVAP: 1. Ölümü müteakip, ölünün mal varlığı (terike) üzerinde sırasıyla dört muamele yapılır: Cenaze masrafları ayrılır. Sonra, varsa borçları ödenir. Sonra mallar, piyasaya göre değerlendirilip, üçe bölünür. Üçte biri, varsa meşru vasiyetlerine harcanır. Geriye kalan mallar vârislere taksim edilir.
-
Küllî halefiyet yoktur. Terike borç ve vasiyetlerden sonra vârislere geçtiği için, borçlarını ödemek mecburiyeti yoktur. Çünkü borç fazla ise terikeyi kaplar. Vârislere bir şey kalmaz. Bu sebeple mirasın reddi de bahis mevzuu olamaz.
-
Taraflar mirası aralarında taksim edebilirler. Buna rızaî taksim denir. Taraflardan birine fazla hisse verilebileceği gibi, muayyen mallar da vârisler arasında paylaşılabilir. Vârislerden isteyenler hisselerinin tamamını veya bir kısmını diğer vârislere bırakarak taksimden çıkabilirler. Taraflardan birisi buna razı olmazsa, miras, ferâiz kaidelerine göre taksim edilir. Vârisler arasında gaip veya akıl hastası yahut küçük çocuk varsa, mirası mahkeme taksim eder. Buna kazâî taksim denir.
-
Mûris, sağlığında veya vasiyet yoluyla vârisini mirastan düşüremez; “evlâtlıktan red” edemez. Ancak sağlığında dilediğine verebilir, satabilir.
-
Mûris ile vâris arasında miras mukavelesi ile mirastan feragat mümkün değildir.
-
Vârislerden biri, mûrisin sağlığında mirasına mahsuben bir mal alıp ayrılsa bile miras alır; o malı da iade etmesi gerekmez.
-
Başkasının çocuğunu kendi çocuğu olarak ilan etmek caiz olmadığı için, evlâtlık miras alamaz. Ancak vasiyet edilebilir.
-
Vâris nasbı yoktur. Yani mûris, herhangi birini kendisine vâris tayin edemez. Fakat mal veya hisse vasiyetinde bulunulabilir.
-
Malının borçtan artan üçte birinden vasiyet yapılabilir. Mahfuz hisse vârise göre değişmez, sabittir. Vârisler izin verirse, fazlası da yerine getirilebilir.
-
Vârislerden birine yapılan vasiyet, ancak diğer vârislerin izniyle yerine getirilebilir.
1. Ölümü müteakip, ölünün mal varlığı (terike) üzerinde sırasıyla dört muamele yapılır: Cenaze masrafları ayrılır. Sonra, varsa borçları ödenir. Sonra mallar, piyasaya göre değerlendirilip, üçe bölünür. Üçte biri, varsa meşru vasiyetlerine harcanır. Geriye kalan mallar vârislere taksim edilir.
-
Küllî halefiyet yoktur. Terike borç ve vasiyetlerden sonra vârislere geçtiği için, borçlarını ödemek mecburiyeti yoktur. Çünkü borç fazla ise terikeyi kaplar. Vârislere bir şey kalmaz. Bu sebeple mirasın reddi de bahis mevzuu olamaz.
-
Taraflar mirası aralarında taksim edebilirler. Buna rızaî taksim denir. Taraflardan birine fazla hisse verilebileceği gibi, muayyen mallar da vârisler arasında paylaşılabilir. Vârislerden isteyenler hisselerinin tamamını veya bir kısmını diğer vârislere bırakarak taksimden çıkabilirler. Taraflardan birisi buna razı olmazsa, miras, ferâiz kaidelerine göre taksim edilir. Vârisler arasında gaip veya akıl hastası yahut küçük çocuk varsa, mirası mahkeme taksim eder. Buna kazâî taksim denir.
-
Mûris, sağlığında veya vasiyet yoluyla vârisini mirastan düşüremez; “evlâtlıktan red” edemez. Ancak sağlığında dilediğine verebilir, satabilir.
-
Mûris ile vâris arasında miras mukavelesi ile mirastan feragat mümkün değildir.
-
Vârislerden biri, mûrisin sağlığında mirasına mahsuben bir mal alıp ayrılsa bile miras alır; o malı da iade etmesi gerekmez.
-
Başkasının çocuğunu kendi çocuğu olarak ilan etmek caiz olmadığı için, evlâtlık miras alamaz. Ancak vasiyet edilebilir.
-
Vâris nasbı yoktur. Yani mûris, herhangi birini kendisine vâris tayin edemez. Fakat mal veya hisse vasiyetinde bulunulabilir.
-
Malının borçtan artan üçte birinden vasiyet yapılabilir. Mahfuz hisse vârise göre değişmez, sabittir. Vârisler izin verirse, fazlası da yerine getirilebilir.
-
Vârislerden birine yapılan vasiyet, ancak diğer vârislerin izniyle yerine getirilebilir.