SORU: Jean Bodin Egemenliği nasıl tanımlar?
CEVAP: Bodin, egemenliği Yurttaşlar üzerindeki en yüksek, en mutlak ve en sürekli güç olarak nitelendirir ve ardından bu özü ortaya koyabilmek için temel özellikleri sıralar: • Egemenlik Mutlaktır: Egemen, yasaların nasıl uygulanacağına, savaşa ve barışa, kamu görevlilerinin atanmasına, adaletin dağıtılmasına, para basılmasına, vergi konmasına vb. tek başına karar verir. Ayrıca Bodin, Yasa görenekleri ortadan kaldırabilir ama görenek yasayı değiştiremez diyerek, egemenin gelenek ve göreneklerle de bağlı olmadığını açıkça vurgular. • Egemenlik Süreklidir: Bodine göre süreyle kısıtlı olan ya da istendiği zaman geri alınabilen bir iktidardır, egemenlik değil, olsa olsa bir yetkidir. Bu yetki kullanan kişi de egemen değil, yalnızca bir yöneticidir. Her yönetici, egemenin iradesi sayesinde meşru olduğundan, yasalara ve egemene bağımlıdır. ne prensin iradesine ne de prensin değiştirebileceği insani yasalara karşı çıkabilir. Egemenliğin sürekliliği, devletin egemenle yani prensin yaşamıyla, dolayısıyla belli bir zamanla sınırlı olmadığı anlamına gelir. Fransa Krallığındaki kral öldü, yaşasın kral deyişi, bu anlayışının en açık göstergesidir. Egemenler (krallar) gelir geçer, ama egemenlik yaşatıldığı sürece devlet baki kalır. • Egemenlik Birdir, Bölünemez, Devredilemez: Bir, bölünmez ve devredilmez olan egemenlik, her ne kadar devlete içkin ise de ve bu nedenle kişiselleştirilmiş bir iktidar anlamı taşıyorsa da kaçınılmaz olarak potestas düzeyinde bir kişide somutlaşmak zorundadır. Bodin, egemenliğe en uygun düşen devlet biçiminin monarşi olduğunu ileri sürer. Yani egemenlik, en iyi şekilde kralın kişiliğinde somutlaşmaktadır. Tekrar etmek gerekirse kral egemendir fakat egemenlik demek değildir. Bu bağlamda dönemin İngiliz kraliyet hukukçuları, bu anlayışı kralın iki bedeni kurgusuyla ortaya koymuşlardır. Bu kurguya göre kral, ölümlü olan doğal bedenin ötesinde ölümsüz siyasi bedene sahiptir. Bodin Kral ya da Egemen derken bu siyasal bedenden söz etmektedir. • Egemenlik Mutlak ama sınırlı: Bodin’in egemenlik kuramı, buraya kadar belli bir iç tutarlılığa sahiptir. Fakat daha sonra çeşitli sınırlamaların getirilmesiyle bu tutarlılık belli ölçüde zedelenir. Bodin, egemen varlığın bir tiran olarak görülmesini istemez. Ayrıca burjuvazinin haklarını, en başta da özel mülkiyet hakkını kral karşısında güvence altına almak ister. Bunun için daha devlet tanımı yaparken dışarıda bıraktığı Tanrıyı ve tanrısal yasaları yeniden gündeme getirir ve bunların egemeni sınırladığını belirtir. İkinci bir sınır çizgisini de krallığın temel yasaları olarak çizer. • Egemenlik ve Meşruluk: Bir devletin tam bir devlet olup olmaması, kaçınılmaz olarak egemenin kişiliğiyle bağlantılıdır. Her ne kadar egemenlik ile egemen birbirinden farklı ise de egemenin yozlaşması devleti bozulmaya götürebilir. Kralın yozlaşmasının temel nedeni ise elinde bulundurduğu mutlak iktidardır: Egemenliğin şöyle bir kötülüğü vardır ki, çoğu kez bilgeler delilere, cesurlar korkaklara, iyiler kötülere dönüşür. Bu durumun oluşmasını, doğal tanrısal yasalar önleyebilir. Daha açıkçası, prensin kendisini egemenliğin kötü etkilerinden korumasının tek yolu, tanrısal yasalara uygun davranmasıdır. Bir bakıma, tanrısal yasalar ya da din, iyi siyasetin tek güvencesi olarak belirmektedir.