HALKLA İLİŞKİLER Dersi BİLGİ TOPLUMUNDA HALKLA İLİŞKİLER VE HALKLA İLİŞKİLERE ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Katılımcı Gözlem yönetimi anlatınız.


CEVAP:

Katılımcı gözlem daha çok kümelerin gözlemi için söz konusu olan bir tekniktir ve nitel araştırmaların vazgeçilmez araçlarından biridir. Bununla birlikte nicel araştırma yöntemlerini uygulayan araştırmacıların da, örneğin yoklamalarını hazırlamadan önce, bu teknikleri uygulaması mümkündür. Katılımcı gözlem araştırmacının ikili konuma sahip olduğunu belirten bir kavramdır. İkili konum kavramı araştırmacının hem gözlemci olduğunu hem de gözlemlediği sürece katıldığını ifade eder. Gözlemcinin katılması, araştırmacının bir kümenin içine girerek, içeriden biri olarak gözlem yapmasını anlatır. Araştırmacı kümenin işleyişinin bir parçası olur ve süreçlerin bağlamlarını yakından gözleme fırsatı bulur. Katılımcı gözlemde dikkate alınması gereken hususlar; gözlemlenenlerin davranışlarını etkileme olasılığı bulunduğundan gözlem yapılan yerin nitelikleri, katılımcıların demografik özellikleri ve ilişki yapıları, kümenin niteliği (amacı, örgütlenme biçimi, kuralları vs.), kümedeki insanların davranışları (neyi, nasıl, niçin yapıyorlar, karar alma sürecinde etkili kişiler, lider kişiler, kim, kime, neyi hangi etkiyle söylüyor? vs.), davranışların süresi ve sıklığı, gözlemin kayıt altına alınmasıdır. Katılımcı gözlem halkla ilişkiler araştırmalarında sıkça kullanılmayan bir yöntemdir. Hatta uygulaması oldukça maliyetlidir. Halkla ilişkiler firmalarında yürütülen araştırmalarda genellikle kullanılmaz daha çok kurum içinde yürütülen halkla ilişkiler araştırmaları çerçevesinde uygulanır. Kurum içinde de genellikle, sistematik olmayan bir biçimde çevreyi izleme/tarama yaklaşımı kapsamında uygulanır. Avantajlarından birisi; özel bir kamu ya da grupla ilgili bilgi edinmeyi kolaylaştırması, hedef kitleyle, toplulukla onların kültürleriyle buluşmayı sağlamasıdır. Kültürel olarak duyarsız olan çok fazla iletişim programı ve araştırması yürütülmektedir. Katılımcı gözlem yöntemi, iletişim programı ve araştırmalarındaki bu çıkmazın aşılmasını sağlar ve tanım, değer ve politika sorunlarına yanıt verir. Katılımcı gözlem yönteminin en belirgin avantajı; insanların günlük faaliyetleri kapsamında nasıl davrandıklarını anlamamızı sağlamasıdır. Örgütsel rolleri, kuralları ve rutinleri nasıl algıladıklarını görmemizi sağlar. Özellikle güçlü bir halkla ilişkiler anlayışı çerçevesinde örgütte bir sorunun ortaya çıktığı ve yoğunlaşmaya başladığı ana ilişkin önemli ipuçları verir ve sorunu gidermek için strateji geliştirilmesine yardımcı olur. Bu yöntemi kullanan şirketlerden biri Polaroid’dir. Üst düzey yöneticisi Gary DiCamillo 1990’ların ortalarında kurumsal bir manevra geliştirilmesi gerektiğine karar verdiğinde çalışanlarla yapılan mülâkatların yanında, şirketin yerleşim ve yönetim bölgelerini gezmiş ve hem çalışanlarla hem yöneticilerle Polaroid hakkında tartışmalar yürütmüştür. Şu anda her yıl üst düzey yöneticiler bu yöntemi aktif araştırma programı olarak uygulamaktadırlar. Bu yöntem sayesinde neyin doğru, neyin yanlış gittiği, Polaroid’in güçlü ve zayıf tarafları ve önceliklerinin neler olması gerektiği saptanmaktadır. Bu yöntemin dezavantajı çok zaman alması, buna bağlı olarak da masraflı olmasıdır. Halkla ilişkiler firmaları ya da örgütün halkla ilişkiler birimleri bu yöntemi örgüt içinde ya da çok uzun dönemli ilişkilerinin söz konusu olduğu müşterileriyle çalışırken kullanmalıdırlar.
Formel bir katılımcı gözlem çalışması yürütmek üç şeyi gerektirir:
• Çevrenizdeki kuralları, rolleri ve rutinleri anlamak zorundasınız.
• Gözlemlediğiniz ve kaydettiğiniz günlük faaliyetlere katılmanız gerekir.
• Gözlemlediğiniz faaliyetlerle olması gerekenleri karşılaştırmak durumundasınız.
Tüm bunlar olması gerekenleri bilmek ve var olanla olması gerekenler arasındaki sapmanın neden gerçekleştiğini açıklamak için gereklidir. Tüm örgütlerin ve grupların hem formel hem informel beklentileri vardır. İşe yeni başlayan pek çok çalışan kurumun el kitabında formel olarak yer almayan pek çok günlük rutinin olduğunu, çalışmaya başladıktan sonra öğrenirler. Kurallar yazılıdır ancak iş yaşamında çalışandan beklenen davranışlar yazılı değildir. Çalışanlara verilen yönergeler ya da müşteriyle örgütün yaptığı sözleşmede yer alanlar iş yaşamındaki formel kuralları yansıtırlar. Formel kurallar işin ne zaman başlayıp ne zaman verileceğini ve ne kadar süreceğini, kılık kıyafet kurallarını vs. belirlerler. İnformel kurallarsa yazılı olmayanlardır, yeni çalışanların izin almak konusunda önce kime danışmaları gerektiği gibi konular bunlara örnektir. Roller hem formel hem informel yapıdadır. Formel roller rütbeler ve vazifeler gibi belirlenmişlerdir. İnformel roller ise çalışanların kendi aralarında zamanla beklentiler çerçevesinde ortaya çıkmış rollerdir. Rutinler ise yapılan sıradan/olağan şeylerdir. Kuralların ve rollerin etkileşimini yansıtır. Günlük rutinler çalışanların çay/kahve molalarını, sohbet ya da toplantı zamanlarını, işe geliş ya da gidiş saatlerini vs. gösterir. Katılımcı gözlemci kurumdaki konuşmalarla ilgilenir ve gözlemlediği genel nüfusun üyelerine ilişkin günlük gözlemlerde bulunur. Bu katılımcı gözlemcinin, gözlem yaptığı alanda sürekli gezmesini ya da katılımcılar uygun olduğu zamanlarda onunla düzenli olarak toplantı yapmasını gerektirir. Etkileşimleri çerçevesinde olağan ve sıra dışı davranışları kaydetmelidir. Etkileşimler sırasında not alınması etkileşimde bulunulan kişinin davranışlarını değiştirmesine yol açabilir. Bu nedenle grubun içindeyken sürekli olarak not alınmaması ve doğal gidişin bozulmaması gerekir. Ancak günün sonunda, örneğin örgütte herhangi bir birimi ziyaret ettikten sonra neleri gözlemlediğimizi düşünmeliyiz ve gerek gördüğümüz önemli noktaları kaydetmeliyiz. Buradaki anahtar kavramlar gözlem, hafıza ve kayıttır. Analiz, etkileşimde kaydedilenler ve beklenen davranışları karşılaştırmayı içerir. Etkileşim sırasında rollerin değiştiğini, kuralların değiştiğini ya da delindiğini, rutinlerin bozulduğunu saptadıysanız üzerinde düşünülmesi gereken potansiyel bir problem alanı var demektir. Verileriniz gözlemlerinizdir ve örgütteki ya da arzu edilen müşteri-örgüt ilişkilerindeki işleyişlerin uygunluk düzeyini göstermektedir. Bu yöntemde ortaya çıkan sonuçlar çoğu zaman derinlemesine mülâkatların ya da odak grupların yapılmasına neden olur. İyi bir halkla ilişkiler uzmanı bu yöntemi sürekli kullanmalıdır. Şimdiye kadar incelediğimiz derinlemesine mülâkat, odak grup ve katılımcı gözlem arasındaki farklılığı sağlayan, halkla ilişkiler uzmanına sunduğu kontrol olanağı ve düzeyleri arasındaki farklılıklardır. Derinlemesine mülâkat, detayların zengin bir biçimde yakalanmasını sağlar ve konuştuğumuz kişinin bir sorunu, fırsatı ya da durumu nasıl gördüğünü ortaya çıkarır. Odak grup araştırmacıya daha az kontrol olanağı verir ancak insanların bir sorunu, fırsatı ya da durumu nasıl algıladığını anlamamamızı sağlar. Fikirlerin, içgörülerin ve çözümlerin belli bir etkileşim düzeyiyle ortaya çıkmasına yardımcı olur. Son olarak katılımcı gözlem, gözlemciye hiçbir kontrol olanağı bırakmaz. Hatta onu etkileşimin bir parçası yapar. Her üçü de tanım, değer ve politika sorunlarına yanıt verir ve bizlere formel yöntemlerin sunamayacağı kadar derin bir analiz olanağı sunar.