ORTAÇAĞ FELSEFESİ II Dersi KİNDÎ soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Kindî insan aklının soyutlama ve bilgi üretme sürecini
nasıl yorumlamaktadır?


CEVAP:

: Kindî insan aklının soyutlama ve bilgi üretme
sürecini Aristoteles ile onun Grek yorumcuları olan
iskender Afrodisî ve Themistius’tan farklı bir sınışandırma
ve ad- landırma altında yorumlamıştır. (1) Kindî’nin
“sürekli fiil halindeki akıl” (el-ak- lü’llezî bi’l-fi’l ebeden)
adını verdiği etkin akıl, insana dışarıdan etki eden bir şey
değildir. Maddeden bağımsız soyut bir cevher olan nefis,
varlığın tür ve cinslerine ait tümel kavramları algılayıp
onlarla özdeşleşir ki insan aklını güç halinden fiil ala- nına
çıkaran işte bu tümeller olup etkin akıl (bilfiil akıl) işlevi
görürler. Filozofun bu yorumunu dile getiren ifadesi
şöyledir: “Nefis türlerle birleşince fiil halinde akıl olur;
birleşmeden önce ise kuvve halinde akıldır. Her şey bir
başka şey için kuvve halindedir; onu fiil alanına çıkaran bir
başka şeydir. Nefsi kuvveden fiile çıkarıp fiil halinde akıl
durumuna getiren -yani varlığın küllî olan tür ve cinsleriyle
birleşti- ren- bizzat o küllî kavramlardır. Külliler nefisle
birleşince nefis akletmeye [düşün- ce üretmeye] başlar yani
varlığa ait kavramlar onda bulunduğu için bir bakıma o
[aktif] akıl sayılır. Küllî kavramlar nefiste kuvveden fiile
çıktığına göre, onlar nefiste kuvve halindeki “müstefâd
akıl” durumundadırlar. işte nefsi kuvveden fiile çıka- ran
sürekli fiil halindeki akıl bu akıldır” (Kindî, 2002: 177). (2)
Kindî’ye göre insanın doğuştan sahip olduğu “güç
halindeki akıl” (el-akl bi’l-kuvve) tümel kavramları
algılamadığı yani sürekli fiil halindeki akıl ona etki
etmediği sürece pasif bir güç durumundadır. Sürekli fiil
halindeki aklın etkisiyle güç halindeki akıl soyutlama
yaparak kavram ve bilgi üretmeye başlar. (3) Bu aşamada
artık “fiil alanına çıkan müstefâd akıl” (el-aklü’llezî harece
mine’l-kuv-ve ile’l- fi’l) söz konusudur. Akıl ile kavram
(akıl ve ma’kul) birleşip özdeşleştiği için istediğinde bilgi
üretebilen bu aklın en belirgin özelliği, varlığa ait cins ve
türleri yani tümeller ile önsel bilgileri algılamasıdır. (4)
Kindî’nin dördüncü sırada zikrettiği “beyânî veya zâhir
akıl” (el-aklü’l-beyânî evi’z-zâhir) bir önceki yani
müstefâd aklın aktif durumudur. Filozof bunu, herhangi bir
alanda bilgi sahibi olan birinin, mesela yazı yazmayı bilen
kimsenin bizzat yazarak bildiğini göstermesi örneği ile
açıklar. (Kindî, 2002: 260-261). Özellikle bu son
aşamadaki beyânî veya zâhir akıl Kindî’nin tasnifine özgü
olup ne önceki yorumcular da ne de sonraki meşşâilerde
görülür.