TEMEL SÜRÜ SAĞLIĞI YÖNETİMİ Dersi ÇİFTLİK HAYVANLARI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAKIM, YÖNETİM VE SAĞLIK soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Koyunculuk işletmeleri için sürü sağlığı konusunda alınması gereken tedbirler nelerdir?


CEVAP:

Koyunculuk işletmeleri için önerilen sürü sağlığı yönetim programları asidoz, enterotoksemi ve solunum sistemi hastalıklarının kontrol altına alınmasını amaçlar. Bakım ve beslemenin etkin yapılabilmesi için kuzuların canlı ağırlıklarına göre gruplandırılması gerekir. Bu gruplama aynı zamanda kuzuların antiparaziter ilaçlama ya da aşılama gibi çeşitli uygulamalar için de kolaylık sağlanmış olur. Örneğin; kuzular işletmeye gelişlerinden 48 saat sonra öncelikle antiparaziter mücadele için ilaçlanmalı (levamizol, fenbendazol ya da ivermektin ile) ve ardından da C.perfringense karşı aşılanmalıdır (2-3 hafta sonra aşının tekrar dozu yapılmalıdır). Tüm sürü sağlığı programlarında gerekli kayıtlar (kayıplar, sürü sağlığı için yapılan harcamalar vb.) mümkün olduğunca doğru bir şekilde tutulmalıdır. Eğer mümkünse hayvanların (özellikle kuzuların) sürüye katıldıkları ve satıldıkları dönemlerdeki canlı ağırlıkları, besi süresi içerisinde kazandıkları canlı ağırlığın belirlenebilmesi ve dolayısıyla da elde edilen kazancın hesaplanabilmesi için gereklidir. Ayrıca bu süreçteki ölüm oranlarının kaydı da işletmedeki sürü sağlığı programının etkinliğinin bir ölçüsü olarak tutulmalıdır. Tutulması gereken kayıtların neler olduğu ve konunun ciddiyetini işletmecilere ya da hayvan sahiplerine anlatmak Veteriner Hekimlerin görevidir.

Özellikle besi (koyun ya da sığır) işletmelerinde hayvanların işletmeye getirilişleri de belirli kurallar doğrultusunda (her hayvan için yeterli alan ayrılması, belirli aralıklarla mola verilmesi, yeterli havalandırma sağlanması vb.) yapılmalıdır. Özellikle uzun süreli yolculuklarda yorgunluğa bağlı olarak ayakta kalmakta zorlanan hayvanların düşmesi, yaralanmalardan boğulmaya bağlı ölümlere kadar pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle sıcak havalarda yapılan hayvan nakillerinde ölümlerin en önemli nedeni sıcak çarpmasıdır. Nakliye sırasında karşılaşılacak pek çok sorun;

  • Aşırı yüklemeden kaçınılarak,
  • Dikkatli ve rahat bir şekilde taşıma yapılarak (bunun için hem şoförün taşıdığı yükün ihtiyaçlarının farkında olması, hem de kullanılan aracın bu iş için uygun olması gerekir),
  • Belirli aralıklarla mola verilerek,
  • Mola sırasında hayvanlara aşırı olmamak kaydıyla su ve bir miktar yem verilerek,
  • Nakliye öncesi uzun etkili bir antibiyotik uygulaması yapılarak,
  • Uzun süreli (bir günden uzun) taşımalar sırasında hayvanların araçlardan indirilerek daha rahat bir ortamda dinlenmeleri sağlanarak,

azaltılabilir ya da ortaya çıkmadan engellenebilir.

İşletmeye getirilmeden önce hayvanlara gerekli aşılamalar ve antiparaziter ilaçlamalar yapılmış olmalıdır. Koyun yetiştiriciliğinde hayvanların getirildiği ve geldiği işletmeler; aynı çevresel şartlara (mera yapısı, sıcaklık, nem, yağış rejimi, yükselti v.b.) ve yetiştiricilik anlayışına sahip olsa bile hayvanların öncelikli olarak maruz kalacakları risk yeme bağlı olacaktır. Özellikle enterotoksemi ye karşı aşılamanın, hayvanlar yola çıkmadan belirli bir süre önce yapılmış olması gerekir. Aksi halde işletmeye geldikten sonraki 10 günlük süre içinde toplu ölümlere kadar varabilen ciddi kayıplar yaşanabilir. Burada unutulmaması gereken konu, tüm sürü sağlığı prensiplerine dikkat edilmesi halinde bile hayvanların işletmeye getirilmesinden sonra bazı ölüm vakalarının yaşanabileceğidir. İşletmeye getirilen hayvanların yem değişikliğine adaptasyonlarının sağlanabilmesi ve yem değişikliğine bağlı bazı sorunların ortadan kaldırılabilmesi (ya da en aza indirilebilmesi) için yaklaşık 2 hafta süre ile hayvanlara yem kısıtlaması uygulamasına gidilmesi yerinde bir uygulama olur. Bu durum, hayvanlara verilmesi hedeflenen yem düzeyine, bu süre sonunda ulaşılması anlamına gelir. Bu uygulama hayvanların aşılı olup olmadıklarına bakılmaksızın yapılmalıdır. Aksi halde aşılı hayvanlarda bile ölüm vakalarına rastlanması mümkündür. Diğer yandan rasyondaki kaba ve konsantre yem oranı sindirim sistemi hastalıklarının ortaya çıkması ya da önlenebilmesinde etkin bir role sahiptir.

Hayvanların (hem sığır hem koyun) nakli sırasında sık karşılaşılabilecek bir diğer sorun da Pasteurella kaynaklı solunum sistemi problemleridir. Bu hastalık özellikle nakil gibi hayvanların uzun süreli yakın temas içinde bulundukları ve yoğun stres yaşadıkları durumlarda daha çok ortaya çıkma eğilimindedir. Bu tür salgınların önlenebilmesinde en etkin yol hayvanlara yola çıkarılmadan önce yapılan uzun etkili antibiyotik (Oksitetrasiklin) uygulamasıdır (Gilmour ve ark., 1988; Appleyard&Gilmour, 1990).

Koyun yetiştiriciliğinde sık karşılaşılabilecek (daha çok genç hayvanlarda) bir diğer sorun da koksidiyozdur. Hayvanların işletmeye gelişlerinden 2-3 hafta sonra ortaya çıkan bu hastalık, özellikle dışkı ile bulaşık yemlik ve suluklar vasıtasıyla yayılır. Hasta hayvanların tedaviye alınmalarının yanında sürüden uzak tutulmaları da gerekir. Yetişkinler bu hastalığa karşı daha dayanıklı olduklarından risk özellikle genç hayvanlar için söz konusudur. İşletmeye getirilen hayvanların sürüye katılmadan önce karantinada tutulmaları, pek çok diğer sorun gibi bu hastalığın da ortaya çıkması halinde işletmede bulunan sürü için fazla sorun yaratmadan elimine edilebilmesine imkan verir.

Özellikle kapalı yetiştirilen sürülerde hayvanların bulundukları zeminin devamlı ıslak olması işletmeye yeni gelen hayvanlarda, aslında beraberlerinde getirmedikleri bazı ayak problemlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bu sorunun yüzler hatta binlerle ifade edilen bir koyun sürüsünde ortaya çıkması halinde meydana getirebileceği kayıpların ya da tedavi giderlerinin büyüklüğü oldukça ürkütücüdür.

Bu tür sorunların çıkmasının engellenebilmesi için uygun drenaja ya da geçirgenliğe sahip bir ahır zemini ve düzenli uygulanan ayak banyosu; ayak problemlerinin ortaya çıkması halinde yapılacak antibiyotik tedavilerinden hem daha ucuz hem de daha etkilidir. Ayak sorunlarının çözümünde kullanılabilecek bazı aşılar geliştirilmiş olmasına rağmen, özellikle fiyat ve etkinlik sebebiyle günümüzde yeterince yaygın kullanılmamaktadır.

Koyun ve keçi yetiştiriciliğinde, sık karşılaşılan (erkek hayvanlarda) sorunlardan biri de idrar taşıdır. Bu sorun özellikle rasyondaki Kalsiyum Fosfor oranının dengesizliğine ya da belirli coğrafi bölgelerdeki kaba yemlerin düşük kalsiyum içeriklerine ve hayvanların yeterli su içememelerine bağlı olarak daha sık karşılaşılır. En uygun koruyucu tedbir olarak rasyona % 0.4 düzeyinde Sodyum Klorit ya da Amonyum Klorit katılabilir. Bu oranın üzerine çıkılması halinde hayvanlarda iştah baskılanır ve yem alımı düşer.