SORU: Liberal siyaset felsefesinin çağdaş temsilcilerinden John Rawls’un, “A Theory of Justice” (Bir Adalet Teorisi) adlı çalışmasında adil topluma ilişkin belirttiği düşünceleri nelerdir?
CEVAP: Rawls çalışmasında, “Adil bir toplumsal düzen hangi ilkeler üzerinde temellenmelidir?” sorusuna bir cevap vermeye çalışır. Rawls toplumu sözleşme temelinde açıklayan diğer liberal filozoflar gibi, toplum öncesi bir durumu varsayarak, böyle bir durumda bireylerin toplumu kurmak için üzerinde anlaşacakları adalet ilkelerinin neler olabileceğini araştırır. Rawls’un, bireylerin, üzerinde anlaşacakları ilkelerin adalet ilkeleri olması için, toplum öncesi durumda, kurulacak olan toplumdaki konumlarının avantaj veya dezavantajlarını bilmeleri, fakat kendilerinin hangi konumda olacaklarını bilmemeleri gerektiğini varsayar. Zira Rawls, kurulacak olan toplumdaki konumunu bilen bireyin, akla değil çıkarlarına uygun olanı tercih edeceğini, dolayısıyla da adalet ilkelerine ulaşamayacağını düşünür. Rawls bireylerin iki temel adalet ilkesi üzerinde anlaşacağını belirtir: (1) Her birey, diğer bireylerin özgürlüğüyle uyumlu en geniş bütüncül özgürlük sistemine ilişkin eşit hakka sahiptir. (2) Ekonomik ve toplumsal eşitsizliklerin düzenlenmesi; en dezavantajlı olanın en büyük yararı sağlamasına ve konumlara ulaşmada fırsat eşitliğinin bulunmasına uygun olmalıdır. Rawls bu ilkelerden birincisinin ikincisine göre; ikincisinde de ikinci öğenin birinci öğeye göre önceliği olduğunu belirtir. Rawls bireysel özgürlüklerin korunmasına ve ekonomik yönden dezavantajlı olanların durumlarının iyileştirilmesine hizmet eden bu ilkeleri siyasetin meşruiyet ölçütü olarak görür. Rawls’un ortaya koymuş olduğu meşruiyet ölçütü, hem liberalizmin bireysel özgürlüklerin korunması konusundaki hassasiyetine, hem de sosyal demokrasi düşüncesinin sosyal adalet konusundaki hassasiyetine cevap verebilme niteliğine sahip olması bakımından ayrı bir öneme sahiptir.