İDARE HUKUKUNA GİRİŞ Dersi İdârenin Denetlenmesi ve Mâli Sorumluluğu soru detayı:
SORU: Mâlî Sorumluluk Kavramı nedir?
Mâlî Sorumluluk Kavramı nedir?
CEVAP: Günlük hayatta sorumluluk sözcüğü farklı an- lamlarda kullanılır. Bazen üstlenilen işin ya da gö- revin gereklerini bilmek, hissetmek ve bu gereklere uygun olarak hareket etmek zorunluluğu anlamın- da kullanılır. Bazen de sorumluluk, bir başarısızlı- ğın veya haksız bir eylemin sonuçlarına katlanma gerekliliğini anlatır (Tekinay-Akman-Burcuoğlu- Altop, 1993, s.18).
Hukukî anlamda sorumluluk, kısaca kişinin bir işleminin, bir davranışının veya kendisiyle hukukun ilişkilendirdiği bir olayın sonuçlarına katlanması yü- kümlülüğüdür. Buradaki sonuçlar bireyin yüküm- lülükleri içerisinde değerlendirilmelidir. Çünkü bu durum hukuk öznelerinin bazen mâlî bazen de cezaî sorumluluğunu anlatmaktadır. Ancak, cezaî sorum- luluk ceza hukukunun alanına girdiği için onunla ilgili açıklamalarda bulunulmayacaktır.
Mâlî sorumluluğa, çoğu zaman, “hukukî sorum- luluk” da denmektedir. Böyle denmesinin nedeni, genel olarak hukuk öznelerinin mali sorumluluğuna hükmeden mahkemelerin, adlî yargı içinde yer alan hukuk mahkemeleri olarak örgütlenmesidir.
Mâlî (hukukî) olarak sorumluluğun ise, birbir- lerinden farklı iki anlamı bulunmaktadır. Bunlar-
dan birincisi alacaklının borçluya ait malvarlığına zora başvurarak alacağın yerine getirilmesini sağla- ma gücünü ifâde etmektedir. İkincisi ise, genel dav- ranış kurallarına veya kendisine ait olan bir borca aykırı davranan kişinin, bu eylemi ile verdiği zararı tazmin etme zorunluluğu anlamına gelmektedir. İkinci anlamı ile sorumluluk tazminat borcunun kaynağıdır (Oğuzman-Öz, 2010, s.13-14).
Özet olarak hukukî (mâlî) anlamda sorumlu- luk, bir kişinin uğradığı bir zararın tazmininin bir başka kişiye yükletilmesine ilişkin bir zorunluluk- tur. Bir başka tanımlamaya göre ise iki malvarlığı arasında bozulan ekonomik dengenin tekrar kurul- masını amaçlayan ve bunun yaptırım gücünü içine alan hukukî bir kavramdır (Atay-Odabaşı-Gökcan, 2003, s.30). Sorumluluk kavramının temelinde ya- tan düşünce, “herkes neden olduğu zararları gider- mek zorundadır” prensibine dayanmaktadır.
Hukuk devleti ilkesi gereğince devletin bütün organlarının denetimi ve bu denetim sonucunda ortaya çıkan hukuka ve adalete aykırılık belirlen- diğinde de devletin bundan sorumlu olacağı kuş- kusuzdur. İdâre, ister organik (örgütsel) anlamda, isterse işlevsel (fonksiyonel) anlamda kabul edilsin; yürütme organ ve işlevinin doğal uzantısı konu- mundadır. Bireylerin temel hak ve özgürlüğü ile en fazla temas eden devlet işlevi, idâre işlevi olduğu için, hukuk devleti ilkesinin somut olarak hayata geçirilmesi, idârenin hukuka bağlılığı ve mâlî açı- dan sorumlu tutulması ile doğru orantılıdır. Bir başka deyişle hukuk devleti ilkesinin gereği olan idârenin mâlî sorumluluğu; birey için bir hukukî koruma alanı olarak varlık göstermesi nedeniyle aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin de ayrılmaz bir parçasıdır (Taş - Bereket, 2003, s.308).
Günlük hayatta sorumluluk sözcüğü farklı an- lamlarda kullanılır. Bazen üstlenilen işin ya da gö- revin gereklerini bilmek, hissetmek ve bu gereklere uygun olarak hareket etmek zorunluluğu anlamın- da kullanılır. Bazen de sorumluluk, bir başarısızlı- ğın veya haksız bir eylemin sonuçlarına katlanma gerekliliğini anlatır (Tekinay-Akman-Burcuoğlu- Altop, 1993, s.18).
Hukukî anlamda sorumluluk, kısaca kişinin bir işleminin, bir davranışının veya kendisiyle hukukun ilişkilendirdiği bir olayın sonuçlarına katlanması yü- kümlülüğüdür. Buradaki sonuçlar bireyin yüküm- lülükleri içerisinde değerlendirilmelidir. Çünkü bu durum hukuk öznelerinin bazen mâlî bazen de cezaî sorumluluğunu anlatmaktadır. Ancak, cezaî sorum- luluk ceza hukukunun alanına girdiği için onunla ilgili açıklamalarda bulunulmayacaktır.
Mâlî sorumluluğa, çoğu zaman, “hukukî sorum- luluk” da denmektedir. Böyle denmesinin nedeni, genel olarak hukuk öznelerinin mali sorumluluğuna hükmeden mahkemelerin, adlî yargı içinde yer alan hukuk mahkemeleri olarak örgütlenmesidir.
Mâlî (hukukî) olarak sorumluluğun ise, birbir- lerinden farklı iki anlamı bulunmaktadır. Bunlar-
dan birincisi alacaklının borçluya ait malvarlığına zora başvurarak alacağın yerine getirilmesini sağla- ma gücünü ifâde etmektedir. İkincisi ise, genel dav- ranış kurallarına veya kendisine ait olan bir borca aykırı davranan kişinin, bu eylemi ile verdiği zararı tazmin etme zorunluluğu anlamına gelmektedir. İkinci anlamı ile sorumluluk tazminat borcunun kaynağıdır (Oğuzman-Öz, 2010, s.13-14).
Özet olarak hukukî (mâlî) anlamda sorumlu- luk, bir kişinin uğradığı bir zararın tazmininin bir başka kişiye yükletilmesine ilişkin bir zorunluluk- tur. Bir başka tanımlamaya göre ise iki malvarlığı arasında bozulan ekonomik dengenin tekrar kurul- masını amaçlayan ve bunun yaptırım gücünü içine alan hukukî bir kavramdır (Atay-Odabaşı-Gökcan, 2003, s.30). Sorumluluk kavramının temelinde ya- tan düşünce, “herkes neden olduğu zararları gider- mek zorundadır” prensibine dayanmaktadır.
Hukuk devleti ilkesi gereğince devletin bütün organlarının denetimi ve bu denetim sonucunda ortaya çıkan hukuka ve adalete aykırılık belirlen- diğinde de devletin bundan sorumlu olacağı kuş- kusuzdur. İdâre, ister organik (örgütsel) anlamda, isterse işlevsel (fonksiyonel) anlamda kabul edilsin; yürütme organ ve işlevinin doğal uzantısı konu- mundadır. Bireylerin temel hak ve özgürlüğü ile en fazla temas eden devlet işlevi, idâre işlevi olduğu için, hukuk devleti ilkesinin somut olarak hayata geçirilmesi, idârenin hukuka bağlılığı ve mâlî açı- dan sorumlu tutulması ile doğru orantılıdır. Bir başka deyişle hukuk devleti ilkesinin gereği olan idârenin mâlî sorumluluğu; birey için bir hukukî koruma alanı olarak varlık göstermesi nedeniyle aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin de ayrılmaz bir parçasıdır (Taş - Bereket, 2003, s.308).