SORU: Mezhep Merkezli Dönemin temel özellikleri nelerdir?
CEVAP: • Mezhep merkezli dönemde yazılan eserler genelde, İslâm hukukunun mezhebin görüşleri çerçevesinde ele alınması, ulaşılan hükümlerin temellendirilmesi gayesine yöneliktir. Bu eserlerde mezhebin kurucu hukukçularının ictihad ve yorumları sistemleştirilmiş, bunlardan bir takım genel kurallar çıkarılmış, bu kurallar ışığında da birçok yeni mesele hükme bağlanmıştır (tahrîc). • Bu dönemde, karşı karşıya kalınan somut meselelerle ilgili üretilen çözümleri bir araya getiren fetâvâ, nevâzil ya da vâkıât türü eserler önemli bir yekün tutmaktadır. Yaygın kanaatin aksine ilgili literatür, mezhep merkezli dönemde de hukuki faaliyetin durmadığını, birçok yeni olayın mezhep içi ictihad metotlarıyla çözüldüğünü göstermektedir. Müftîlerin ulaştıkları çözümler, mezhep içerisinde genel kabul görünce doktrin kitaplarına intikal ediyordu. Zaman dilimleri ve sosyal çevre farklılıkları dikkate alınmak suretiyle ilgili literatür üzerine yapılacak çalışmalar, İslâm Hukuku’nun mezhep merkezli dönemdeki fonksiyonunun ortaya konması açısından önem taşımaktadır. • Dönemin bir diğer özelliği olarak, hukuki alanda kendisini gösteren örfî hukuk ve kanunname geleneği dikkat çekmektedir. Daha çok İslâm hukuk doktrininin ayrıntılı olarak düzenlemediği, bu sahada yürütme erkine inisiyatif tanıdığı kamu hukukuyla ilgili konularda etkin olan bu uygulamaların Türk devlet geleneğine dayalı tarihsel kökenleri mevcuttur. Özellikle Osmanlı uygulamasında hukuk sisteminin, fıkıh doktrinine dayalı şer’î hukuk ile hükümdarın iradesiyle pozitif hukuk kuralı niteliğini kazanan örfî hukuk üzerine oturduğu görülmektedir. Şer’î hukuk-örfî hukuk ilişkisi hakkında çeşitli tartışmalar bulunmaktadır. Bu bağlamda zaman zaman aykırılık ve çatışmalar görülmekle birlikte, örfî hukukun şer’î hukukla uyumlu olmasına özen gösterildiği, her iki alana ait kuralların aynı adlî kadro tarafından bir uyum içerisinde uygulanmaya çalışıldığı söylenebilir. Bu ahengin sağlanmasında Ebussuud Efendi (ö. 982/1574) gibi dirayetli hukukçuların katkıları da etkili olmuştur. Örfi hukuk çerçevesinde ortaya konan kânunnâmeler içerisinde Fatih’in (ö. 1481) idari düzenlemeleri içeren kanunnâmesi ile, Yavuz (ö. 1520) ve Kanuni (ö. 1566) dönemlerinde düzenlenen ceza hukuku içerikli kânunnâmeler ilk akla gelen örneklerdir.