İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ Dersi Sosyalist Düşüncenin Doğuşu ve Marksizm soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Müdahaleci-Devletçi Sosyalizm'cilerden biri olan Simonde de Sismondi kimdir, açıklayınız.


CEVAP:

İnsanlık tarihini ilkel, feodal ve modern olarak üç döneme ayıran Sismondi, işçilerle işverenler arasındaki toplumsal çatışmanın kaynağını özel mülkiyette görür. İşverenler üretim araçlarının mülkiyetine sahip olduklarından bu çatışmada
avantajlıdırlar. Sismondi başlangıçta Adam Smith’in görüşlerine inanır ve piyasa mekanizmasının uyum içinde çalıştığı ve devlet müdehalesinin olmadığı laissez
faire yaklaşımının toplumun refahını artıracak en iyi yaklaşım olacağını savunur. Fakat daha sonraki yazılarında klasik düşünürlerin serbest piyasa ekonomisinin
getirilerini çok abarttığını belirtir. Say kanununu eleştirerek laissez faire politikalarının işsizlik ve büyük halk kitlelerinin sefaleti ile sonuçlanacağını öngörür. Piyasa mekanizması adaletsiz ve eşit olmayan bir gelir dağılımına sebep
olur ve toplumda en önemli sorun gelirin nasıl dağıldığıdır. Ona göre toplumsal yaşamda uyum yerine işçi sınıfı ile sermayedarlar arasında sınıf çatışmaları
hâkimdir ve bu zaman geçtikçe keskinleşecektir. Bu görüşleriyle Sismondi Marksist teorinin öncülerinden olmuştur. Sismondi kapitalist toplumun üretim fazlası olasılığına gebe olduğunu ve toplam arzın toplam talepten fazla olması olarak adlandırılacak bu uyumsuzluk (dengesizlik) durumunun toplam üretimin sınırlandırılmasıyla ortadan kalkabileceğini savunmuştur. Üretim ve tüketim
arasındaki dengesizliğe dikkat çeken Sismondi, üretim fazlasının oluştuğunu ve sonuçta işsizliğin körüklendiğini savunmuştur. Ona göre teknolojik ilerleme, kapitalist sistemde aşırı üretime yol açmaktadır. Sistemdeki diğer sorunlardan biri, nüfus artışı nedeniyle ücretlerin giderek azalma eğiliminde olması ve bu yolla efektif talepte görülecek düşüştür. Efektif talepte görülen düşüş ayrıca rekabeti kızıştırmaktadır. Krizler sadece ekonomik boyutuyla değil, sosyal
boyutuyla da ele alınmalıdır. Toplumda görülen sınıflaşma, servet ile emek arasındaki ilişkinin kesilmesinin ve üretim ile çalışma kararlarının kapitalistlerin
“keyfi” doğrultusunda alınmasının bir sonucudur. Çalışma haklarının düzenlenmesi ve işçiler lehine geliştirilmesi, sendikalaşma vb. sosyal hakların kazandırılması gibi reformlara ihtiyaç olduğunu düşünmüştür.