XVII. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI Dersi Sebk-i Hindî ve Nailî soru detayı:
SORU:
Naili nasıl bir şairdir?
CEVAP:
XVII. yüzyılda yenilik arayışlarıyla dikkati çeken şairlerdendir. Dönemin şair tezkirelerinde ve biyografi kitaplarında onun şair olarak yenilikçi kişiliği ve tasavvuf konusundaki yetkinliği vurgulanır. Nailî’nin edebî kişiliğinin bileşenleri şu sözcüklerden oluşur: Gazel, Sebk-i Hindî, ıstırab ve tasavvuf. Nailî daha çok, gazel şairi olarak tanınsa da diğer nazım biçimleriyle yazdığı şiirler de
dikkati çeker. Kasidelerinde, Nefî gibi nesip yerine fahriyeyle şiirlerine başlar. Daha çok beş beyitli gazel söylemesine rağmen bazı gazellerine mahlas beytinden sonra birkaç beyit eklemek suretiyle bu şiirlerini devrinin pek çok şairinin yaptığı gibi müzeyyel gazellere dönüştürür. Nailî’nin gazelleri onun edebî şahsiyetini en iyi yansıtan şiirleridir. Gazellerinin büyük bir kısmı tasavvufidir. Nailî’nin şiirlerinde kullandığı ve daha önce görülmeyen değişik bir üslupla ortaya çıkışı onu Nabî, Nef ’î, Nedîm gibi çığır açan şairler arasına sokmuştur. Yenilik arayan XVII. asır şairleri arasında diğerlerinden daha belirgin bir farklılık ortaya koymuştur. Bu farklılığı ona Sebk-i Hindî sağlamıştır. Nailî’nin edebî şahsiyetinde bu üslubun bütün özellikleri görülmektedir. Derin ve girift anlam, insan mantığını zorlayan hayaller, daha önce kullanılmamış mazmunlar, ıstırap, tasavvufun ruhu olgunlaştıran engin sükûneti ve kendisinin bu sükûnete erememekteki üzüntüsü, anlaşılması zor zincirleme tamlamalar, az sözle çok şey anlatma gayreti, yeni kelimelerle zenginleştirilmiş ince ve süslü dil zevki onun şiirlerindeki genel özelliklerdir. Nailî’nin bir ıstırap şairi olmasında ıstırabın Hint üslubunun genel vasıflarından biri olmasının yanı sıra yaşadıklarının da rolü vardır. İstediği mertebeye ulaşamayıp maddi refahın sağlanamadığı bir hayat, zayıf, hastalıklı bir bünye, hassas bir ruh hâli, sürgün hayatının verdiği gurbet acısı ve tasavvufta istenilen merhaleye ulaşamamanın üzüntüsü Nailî’nin şiirlerine çalkantılı bir ruhun ıstırapları şeklinde yansımıştır.
Bestelenmeye son derece müsait ve bugün için bile kolayca anlaşılan musammatlarıyla Türk şiirinin ilk şarkı şairi kabul edilir. Nailî’nin müseddeslerinden üçü onun bütün şiirlerinin özeti gibidir.