SORU: Ortaçağ felsefesini genel hatlarıyla açıklayınız.
CEVAP: Ortaçağ, felsefe tarihi açısından son derecede önemli ve zengin içerikli bir dönemdir ve zamansal olarak Augustinus (354-430) ile başlatılıp St. Thomas’lı Iohannes (1589-1644) ile sona erdirilebilir. Bu bin yıllık süreçte ele alınan felsefi meseleler, bir miras devralma titizliği içinde irdelenmiştir. Ortaçağ felsefesi en genel anlamda Hıristiyanlığın ilkeleriyle felsefeyi ve akılcılığı uzlaştırma çabasıdır. Platon’un ölümünden sonra özellikle Yeniplatoncu okul ve onun takipçileri, Eski Yunan felsefesini muhafaza eden bir anlayışı sürdürdüler. Eski Yunanca hâlâ önemini korumakta ve felsefe yapıtları, büyük ölçüde Yunanca yazılmaya devam etmekteydi. Avrupa dördüncü yüzyıldan itibaren büyük bir barbar saldırısı ve istilası ile sarsıldı. Pek çok Yunanca metin ortadan kayboldu. Pek çok Yunanca metnin Latince çevirilerinin ya bir kısmı veya tamamı tahrip edildi. Bununla birlikte, bazı aileler ile ücra köşelerdeki bazı manastır kütüphanelerindeki temel yapıtlar sayesinde eğitim devam edebildi. Bu eğitim sayesinde Augustinus gibi, Boethius gibi isimler ortaya çıktı ve yapıtlarıyla Ortaçağ felsefesini biçimlendirmeye koyuldular. Bunların tümü de Hristiyan’dır. İkinci yüzyılda başlayarak hepsi de Hıristiyanlığın imanının akılsallaştırılması için çaba göstermişler ve bu uğurda felsefeyi kullanmışlardır. Bu bakımdan, Ortaçağ felsefesi, sadece Eski Yunan felsefesini modern felsefeye aktarmak görevini üstlenmemiştir. O yüzden Ortaçağ felsefesinin anlaşılması için bir taraftan Eski Yunan felsefesinin -temelde Platon ve Aristoteles’in düşünceleri- öbür taraftan modern felsefenin iyi bir biçimde kavranmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde, felsefenin sürekliliğinde biçimlenen sorunlardaki anlamda kırılmalar ve eksiklikler kaçınılmaz hale gelecektir.