ORTAÇAĞ FELSEFESİ I Dersi AUGUSTİNUS VE BOETHİUS soru cevapları:
Toplam 42 Soru & Cevap#1
SORU: Boethius “Consolatio Philosophiae” eserinde felsefeyi nasıl tasvir eder?
CEVAP: Görüntüdeki felsefe, her şeyden önce mükemmeldir. Her bir ayrıntısı çok önemlidir. Saygıdeğer bir yüz ifadesi bulunmakta ve bu da Boethius’un üstünde yerini almaktadır. Felsefenin insan doğasını aşan bir karakteri olduğunun işaretidir bu anlatım. Capcanlıdır; ama bir o kadar da olgundur. Gene de Boethius’un yaşıyla kıyaslanabilir değildir. Felsefenin zaman dışı bir etkinlik olduğu, onun hep devam etmekte olan bir eylem biçimi olduğu açıktır. Boyu bir taraftan gökleri delip geçmekte, öbür taraftan da insanlığın seviyesinde görünmektedir. Elbiseleri fevkalade parlak, canlı renklerden oluşmuştur ve en önemlisi, bu elbise bizzat felsefenin kendisi tarafından dokunmuştur. Canlılık ve parlaklık, felsefenin bozulmaya uygun olmayan bir yapıda olduğunu, elbisenin kendisi tarafından dokunması ise, felsefenin bağımsız hareket ettiğini göstermektedir
#2
SORU: Boethius peripatetik sınıflandırmaya göre felsefeyi kaça ayırmıştır?
CEVAP: Boethius felsefeyi “teorik” ve “pratik” felsefe olmak üzere ikiye ayırmıştır. Pratik felsefe de kendi içinde üç bölümde ortaya çıkar: Etik, Ekonomi ve Siyaset. Teorik felsefenin de üç alt kısmı bulunmaktadır: Doğa felsefesi yani Fizik, Matematik ve İlahiyat.
#3
SORU: Boethius, özellikle Peripatetik bilim sınıflandırmasında mantığa neden yer vermemektedir?
CEVAP: Mantık konusu Boethius’un aklında belirgin bir yere oturmaz. Ona göre mantık, tıpkı Aristoteles’te olduğu gibi, bütün bilimler için gerekli bir araçtır; çünkü mantık, düzgün düşünmeyi ve doğru sonuçlara ulaşmayı öğretmektedir. Bununla birlikte Stoavari bilim sınıflandırmasında Boethius mantığa bilim ve felsefenin bir dalı demekte herhangi bir sakınca görmemektedir; zira mantık kendine özgü nesnesi olan ve bu nesneyi de diğer bilimlerden çok farklı şekilde kullanan bir etkinliktir. Mantık, tıpkı bir el gibi düşünülmelidir. Ona göre gramer ve retorik de, tıpkı mantık gibi bilimin kullanımında olan etkinliklerdir. Boethius’a göre bilim, araştırmaları sonucunda elde ettiklerini, bunlar olmaksızın asla ifade edemezdi. Mantık, retorik ve gramerin meydana getirdiği bilim topluluğuna Boethius’tan önce de trivium denmekteydi. Buna karşılık aritmetik, geometri, astronomi ve müzik’ten oluşan topluluğa quadrivium adını veren ve astronomi dışında diğerlerinin hepsi hakkında çalışmaları kaleme alan Boethius’tur.
#4
SORU: Boethius stoavari sınıflandırmaya göre felsefeyi kaça ayırmıştır?
CEVAP: Bu sınıflandırmaya göre felsefe üç kısımda değerlendirilmektedir. • Mantık • Etik • Fizik
#5
SORU: Ortaçağ felsefesini genel hatlarıyla açıklayınız.
CEVAP: Ortaçağ, felsefe tarihi açısından son derecede önemli ve zengin içerikli bir dönemdir ve zamansal olarak Augustinus (354-430) ile başlatılıp St. Thomas’lı Iohannes (1589-1644) ile sona erdirilebilir. Bu bin yıllık süreçte ele alınan felsefi meseleler, bir miras devralma titizliği içinde irdelenmiştir. Ortaçağ felsefesi en genel anlamda Hıristiyanlığın ilkeleriyle felsefeyi ve akılcılığı uzlaştırma çabasıdır. Platon’un ölümünden sonra özellikle Yeniplatoncu okul ve onun takipçileri, Eski Yunan felsefesini muhafaza eden bir anlayışı sürdürdüler. Eski Yunanca hâlâ önemini korumakta ve felsefe yapıtları, büyük ölçüde Yunanca yazılmaya devam etmekteydi. Avrupa dördüncü yüzyıldan itibaren büyük bir barbar saldırısı ve istilası ile sarsıldı. Pek çok Yunanca metin ortadan kayboldu. Pek çok Yunanca metnin Latince çevirilerinin ya bir kısmı veya tamamı tahrip edildi. Bununla birlikte, bazı aileler ile ücra köşelerdeki bazı manastır kütüphanelerindeki temel yapıtlar sayesinde eğitim devam edebildi. Bu eğitim sayesinde Augustinus gibi, Boethius gibi isimler ortaya çıktı ve yapıtlarıyla Ortaçağ felsefesini biçimlendirmeye koyuldular. Bunların tümü de Hristiyan’dır. İkinci yüzyılda başlayarak hepsi de Hıristiyanlığın imanının akılsallaştırılması için çaba göstermişler ve bu uğurda felsefeyi kullanmışlardır. Bu bakımdan, Ortaçağ felsefesi, sadece Eski Yunan felsefesini modern felsefeye aktarmak görevini üstlenmemiştir. O yüzden Ortaçağ felsefesinin anlaşılması için bir taraftan Eski Yunan felsefesinin -temelde Platon ve Aristoteles’in düşünceleri- öbür taraftan modern felsefenin iyi bir biçimde kavranmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde, felsefenin sürekliliğinde biçimlenen sorunlardaki anlamda kırılmalar ve eksiklikler kaçınılmaz hale gelecektir.
#6
SORU: Augustinus’un hayatı hakkında bilgi veriniz.
CEVAP: Augustinus, Kuzey Afrika’nın en önemli tarihsel yerleşimlerinden biri olan Kartaca şehrinin batısındaki Thagaste’de (Cezayir’de bulunan bugünkü Souk Ahras kenti) MS 13 Kasım 354 yılında dünyaya geldi. Bir pagan olan babasının adı Patricius, Hıristiyan olan annesinin adı ise Monica’ydı. Augustinus sahip olduğu her şeyi annesine borçlu olduğunu söylemiştir. Eğitimine Thagaste’de başlamış, daha sonra komşu kent olan Madaura’daki okula gönderilmiştir. Burada Latin klasiklerini okumaya başlamış, böylelikle annesinin inancından ve düşüncelerinden uzaklaşmıştır. Yetenekli bir çocuk olmasına karşın Yunanca derslerine olan ilgisizliği dikkat çekiciydi. Yunancadaki zayıflığı, daha sonraları Augustinus’un Antik Yunan düşüncesine ilişkin okumalarını eksik gerçekleştirmesine neden olmuştur.
#7
SORU: Manicilik hakkında bilgi veriniz.
CEVAP: Manicilik, Manes veya Mani tarafından üçüncü yüzyılda kurulmuş bir inanç sistemidir. İran’da hâkim olan eski inanışlarla Hristiyanlığın bazı ögelerinin uzlaşımına dayalı olan bu dine göre, evrende iki güç hüküm sürmekteydi. Buna göre evrende Ormuzd denen bir iyi ilke (yani ışık) ile Ahriman denen bir kötü ilke (yani karanlık) hüküm sürmekteydi. Bu özelliğiyle Manicilik, ikici (düalist) bir görünüm sergilemekteydi. Bu ilkelerin her ikisi de sonsuzca bir varoluşa sahiptir ve aralarındaki mücadele de sonsuza kadar devam edecektir.
#8
SORU: Augustinus’un Maniciliğe girişi nasıl olmuştur?
CEVAP: Augustinus, Cicero’nun şu anda kayıp olan Hortensius isimli eserini okuduktan sonra bir hakikat araştırmasına başladı. Bu yüzden o dönemde etkili bir dini inanış olan Maniciliğe girdi. Augustinus’a göre bu din o zamana kadar kendisine sunulan en akılsal açıklamaları yapmaktaydı. Augustinus, bu inancın etkisinde kalarak annesinin dininden epeyce uzaklaşmıştı. 374 yılında Thagaste’ye geri döndü ve burada yaklaşık bir yıl gramer ve edebiyat dersleri verdi. Aynı yılın sonbaharında bu kez Kartaca’da bir retorik okulu açtı ve 383 yılına kadar orada kaldı.
#9
SORU: Yeniplatonculuk hakkında bilgi veriniz
CEVAP: Yeniplatonculuk, Plotinos (MS 204/205-270) isimli bir düşünür tarafından kurulmuş ve okullu anlamda ilk teşkilatlanmasını da Roma’da gerçekleştirmişti. Aslen Mısırlı olan Plotinos, 244 yılı dolaylarında Roma’da bir felsefe akademisi kurmuş ve burada yirmi beş yıl boyunca ders vermiştir. Kaleme aldığı Enneades isimli kitap, kendisinden sonraki neredeyse tüm Ortaçağ filozofları için vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olmuştur. Enneades, Plotinos’un öğrencisi olan Porphyrios tarafından her biri 9 makaleden oluşan 6 kısımlık bir kitap olarak hazırlanmıştır. Bu kitaptaki temel tezler şöyledir: • Gerçekliğin maddi olmayan bir en yüksek formu vardır (İdea). • Görülebilir veya duyulanabilir olan şeylerden daha yüksek bir gerçeklik seviyesi bulunmaktadır. • Bilmenin tecrübi formlarından çok zihinsel görüyü tercih etmek gerekir. • Bazı formlar ölümsüz karakterdedir. • Evren, özü gereği iyidir.
#10
SORU: Augustinus’un Manicilikten tekrar Hristiyanlığa ilgi duyması nasıl olmuştur?
CEVAP: Augustinus, Yeniplatoncu düşünürlerin eserlerinden etkilendi ve bu eserler Augustinus’un maddeci düşünceden uzaklaşmasına ve aynı zamanda moral hayatını arındırması için kıpırdanmasına yardımcı oldular. Augustinus 384 yılında Milano’da öğretmenlik yapmaya başladı ve burada, Plotinos ve Porphyrios’un Yeniplatoncu eserlerinin etkisiyle Hristiyanlığa yeniden ilgi duymaya başladı. Paulus’un Yeni Ahit’teki yazılarını tekrar tekrar okudu. Yeniplatoncu eserlerdeki bilgelik ile Hıristiyanlığın bu bilgeliğe paralel olması gerektiğini söylediği hayat arasında bir ilgi kurmaya başladı. 387 yılında Milano Piskoposu Ambrosius tarafından vaftiz edilerek Hristiyanlığa adım attı. Bundan önceki yaklaşık bir yıl boyunca dostları ve aile bireyleri ile birlikte âdeta bir hazırlık dönemi yaşadı ve bu arada Milano’nun kuzeyindeki Cassiciacum’da en önemli eserlerini kaleme aldı. 388’de tekrar Afrika’ya döndü ve doğduğu yer olan Thagaste’de küçük bir manastır kurdu. 396’da Hippo piskoposu oldu ve 28 Ağustos 430’daki ölümüne değin bu görevi sürdürdü.
#11
SORU: Augustinus’un başlıca eserleri nelerdir?
CEVAP: • Düzen Hakkında (De Ordine), • Şüphecilere Karşı (Contra Academicos), • Güzel Hayat Hakkında (De Beata Vita), • Soliloquia, • Ruhun Ölümsüzlüğü Hakkında Madde • İtiraflar (Confessiones) • Teslis Hakkında (De Trinitate), • Tanrı Devleti (De Civitate Dei), • Retractationes Madde
#12
SORU: Augustinus’a göre insan aklı ve iman arasında nasıl bir ilişki vardır?
CEVAP: Augustinus’a göre insan aklı, kendi başına bırakıldığında hakikate ulaştıran bir etkinlik gerçekleştiremez. Bu bakımdan aklın birincil ödevi olan bilmek, inanmaktan sonra gelmelidir. Yani, bilinmesi istenen şeye öncelikle inanmak, onun daha iyi bilinmesine neden olacaktır. Ancak bir kez imanın hakikatlerini kabul ettiğimizde akıl, inandıklarımızı daha iyi anlamak konusunda bize yardım etmek için müdahalede bulunur. Demek ki aklı terbiye eden imandır ve imanın nesnesi de hakikattir. Hakikatin bir şekilde aklımızda ortaya çıkması, aslında Tanrı’nın da bizim içimizdeki varoluşunu haber vermektedir.
#13
SORU: Augustinus’un Tanrı anlayışında Platon’un hangi açılardan etkisi olmuştur?
CEVAP: Augustinus, özellikle Yeniplatoncu Hıristiyan filozoflardan hareketle Platon’un felsefi düşüncelerinde çok etkilenmiştir. Platon’un İdea’yı tanımlarken kullanmış olduğu niteliklerin neredeyse tümünü, Augustinus Tanrı’yı anlatırken kullanmıştır. Platon’un İdeası elbette tektanrılı dinlerin Yaratıcı Tanrısı ile özdeşleştirilemez. Bununla birlikte, Platoncu İdea ile Augustinus’un Tanrısı arasında fizik hareketten muaf bir varoluş esastır. İdea, Platon’un anlayışına göre Varlık’ın kendisidir; aynı durum Augustinus’ta Tanrı için geçerlidir. Tanrı Varlık’ın kendisidir. Böyle olmak suretiyle fizik dünyanın oluş sürecinden kendini uzakta tutmakta ve bu sayede değişime uğramamaktadır.
#14
SORU: Augustinus’un bilgi anlayışını özetleyiniz.
CEVAP: 1. Tanrı ruhsal ışıktır ve bütün insanları (onların akıllarını) aydınlatır. 2. Tanrı tarafından aydınlatılmış bir anlaşılabilir hakikat dünyası vardır. 3. İlahi aydınlanmada bu hakikat dünyasını bilen (insani) akıllar vardır.
#15
SORU: Augustinus için Memoria ifadesi neyi anlatmaktadır?
CEVAP: Augustinus için Memoria, hem bilme ediminin ve düşünmenin malzemelerinin bulunduğu bir depo, hem de aklın kendi nesneleriyle karşı karşıya geldiği bir mekandır. Memoria duyularımızla algıladığımız nesnelerin imgelerinin toplandığı bir yerdir. Bu yer, aklımızın bu nesneler ile ilgili düşünme eyleminde kendilerine dayandığı imgeleri depolamaktadır. Memoria, aynı zamanda, özgür sanatlarla ilgili yetileri de içinde barındırmaktadır. Bunların arasında mantığın ilkeleri ile matematik ve geometrinin ilke ve yasaları da bulunmaktadır. Akıl, memoria’da bütün bu anlaşılabilir nesnelerin doğrudan farkına varmaktadır. Bunun ötesinde akıl memoriada bizzat kendisiyle karşılaşabilmekte ve kendisi, doğası, etkinlikleri hakkında düşünebilmektedir. Augustinus’a göre memoria aklın Tanrı’yla karşı karşıya kaldığı bir içsel mekandır. Bütün bu özellikleri ile memoria, Tanrı’nın sadece insana bahşettiği bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.
#16
SORU: Augustinus’un yazmış olduğu en önemli eserlerinden biri olan “Tanrı Devleti” neyi anlatmaktadır?
CEVAP: Augustinus’un felsefesinde sevgi insanları bir araya getiren ve Tanrı’yla kaynaştıran önemli bir özelliktir. Augustinus’un felsefesinde iki farklı türden sevgi bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Tanrı sevgisi, diğeri de kendini sevmek veya dünya sevgisidir. Bu sevgileri içinde barındıran farklı karakterdeki insanlar, doğal olarak birbirinden farklı iki toplum inşa etmektedirler. Tanrı’ya sevgi duyan insanlar Tanrı Devletini, içleri dünya sevgisiyle dolu olanlar da Dünya Devleti’ni meydana getireceklerdir. Tanrı Devleti adlı eser, bu iki devletin hikayesidir.
#17
SORU: Boethius’un yaşamını özetleyiniz.
CEVAP: Boethius 480 yılında Roma’da dünyaya geldi. Ünlü bir ailenin çocuğu olarak iyi bir eğitim gördü. Grekçe bildiği için Aristoteles’in pek çok eserini Latinceye çevirdi. Bu çalışmaları esnasında birçok Grekçe felsefi terimin Latince karşılıklarını üretti. Ostrogotların idaresindeki İtalya’da Kral Theodoricus’un himayesinde dersler verdi; ona bakanlık yaptı. Devlete ihanetle suçlanan Albinus’u savunduğu için gözden düştü, hapse atıldı ve idama mahkum edildi. 524 veya 525 yılında öldü. Katolik Kilisesi 1883 yılında Boethius’u şehit ilan etti.
#18
SORU: Boethius’un başlıca eserlerini sıralayınız.
CEVAP: Boethius’un Felsefenin Tesellisi Hakkında (De Consolatione Philosophiae) başlığını taşıyan yapıtı felsefe tarihinin en çok tanınan eserlerinden biridir ve kendisi hapisteyken kaleme alınmıştır. Bunun yanı sıra başlıca yapıtları arasında şunlar yer alır. • Porphyrios’un Diyaloglarının Victorinus Tarafından Çevirisi (In Porphyrium Dialogi A Victorino Translatio) • Porphyrios’un Kendi Çevirisinin Yorumu (Commentarii In Porphyrium A Se Translatum) • Aristoteles’in Kategorileri (In Categorias Aristotelis Libri Quatuor) • Aristoteles’in Yorum Üzerine’si (In Librum Aristotelis De Interpretatione Libri Duo)
#19
SORU: Boethius eserlerini yazarken kimlerden etkilenmiştir?
CEVAP: Boethius eserlerini yazarken Roma’da yararlanabileceği çok geniş bir kitaplık bulunmaktaydı. Kendisinden önceki Latin Kilise Babalarının eserlerinden - Augustinus gibi- epeyce faydalanmıştır. Bununla birlikte Origenes, Nyssa’lı Gregorius ve Naziansus’lu Gregorius gibi Platonculukları ile meşhur Grekçe yazan filozofların etkilerini eserlerinde görmek her zaman mümkün değildir.
#20
SORU: Boethius, “Consolatio Philosophiae” eserinde ne anlatmaktadır?
CEVAP: Boethius bu eserinde bütün bir felsefe tarihi ve filozoflar için çok meşhur olan bir felsefe alegorisine yer vermektedir. Eser, edebi değeri yüksek bir çalışmadır. Başına gelenlerden dolayı hapsedilmiştir ve çaresizlik içinde kıvranmaktadır. Kaderinin kendisini taşıdığı yer hiç de iç açıcı değildir ve Boethius büyük bir kederle uğraşmaktayken birden çevresini şiir musaları sarar. Kendisine gelen bu ilham perilerinin yardımıyla büyük eserini yazmaya başlar. Bu arada gözlerinin önünde bir görüntü belirir. Felsefe, bir hanımefendi kılığında karşısındadır. Boethius, gözlerinin önündeki bu görüntünün ayrıntılarını satırlara aktararak, felsefenin özelliklerini ve sınıflarını anlatır.
#21
SORU: Boethius’un, Platon ile Aristoteles’i uzlaştırmak istemesinin nedeni nedir?
CEVAP: Pagan filozofların düşüncelerini uzlaştırma girişimi, başında yaratıcısı olan Tanrı’nın bulunduğu bir evreni ve o evreni yöneten aklı ve kurallarını daha iyi anlamak adına kullanılmıştır. Dolayısıyla bu kaygıyı en kısa yoldan giderecek her türlü felsefi oluşum Boethius tarafından göz önünde bulundurulmuştur. Boethius evreni anlamaya çalışırken bütün varolanların üstündeki Tanrı ile biçimlenen bir gerçeklik düşünmüştür. Tanrı, ona göre, salt formdur. Aristoteles buna benzer bir ifadeyi Metafizik’inde kullanmıştır; demek ki Boethius bu konuda ondan yardım almıştır. Tanrı’nın salt form oluşu onun aynı zamanda saf varlık yani esse ipsum olması demektir.
#22
SORU: Boethius’un bilgi anlayışını ortaya koyarken kendisinden yararlandığı en önemli Platoncu kavram hangisidir?
CEVAP: Boethius’un bilgi anlayışında kendisinden yararlandığı en önemli Platoncu kavram anamnesis (hatırlama) kavramı, öğretisidir. Tabula rasa düşüncesine sıcak bakmayan Boethius’a göre insan aklında, karanlıktan dolayı saklanan bir çok kavram bulunmaktadır. Duyusal etkileşim sonucunda bu kavramlar bir çeşit hatırlanmakta ve içerikleri hakkında farkındalıklar belirmektedir. Kavramlarımızın tümü doğuştan geldiklerinden onların, duyularımız aracılığıyla yeni oluşturulan yapılar olmasına imkan yoktur. Bu özelliğiyle Boethius’un Aristotelesçi bilme anlayışından çok, Platoncu hatırlama anlayışına yakın olduğunu söylemek mümkündür. Varlığın bizzat kendisi olması O’nun İyi olması anlamına da gelmektedir. Boethius, Tanrı ile varolanlar arasındaki en büyük ayırımın varlık (esse) ve öz (id quod est) arasındaki ayırım olduğunu düşünmektedir.
#23
SORU:
Ortaçağda Latince yazmış olan düşünürler çoğunlukla kendilerini ne olarak görür?
CEVAP: Bu dönemin içinde ele alınan Latince yazan isimlerin neredeyse tümü kendilerini filozof olarak değil, fakat ilahiyatçı olarak görmüşlerdir.
Bu dönemin içinde ele alınan Latince yazan isimlerin neredeyse tümü kendilerini filozof olarak değil, fakat ilahiyatçı olarak görmüşlerdir.
#24
SORU:
Ortaçağ düşünürlerine göre filozof kimdir?
CEVAP:
Bu düşünürlere göre filozof, antikçağda yaşamış ve yapıtlarını kaleme almış olan Platon ve Aristoteles’tir.
#25
SORU:
Zamansal olarak ortaçağ felsefesi kiminle başlayıp kiminle bitmektedir?
CEVAP: Zamansal olarak Ortaçağ Felsefesini Augustinus (354- 430) ile başlatabiliriz . Bu dönem, St. Thomas’lı Iohannes (1589-1644) ile son bulmaktadır.
Zamansal olarak Ortaçağ Felsefesini Augustinus (354- 430) ile başlatabiliriz . Bu dönem, St. Thomas’lı Iohannes (1589-1644) ile son bulmaktadır.
#26
SORU:
Plotinos'un eseri Enneades isimli kitabın temel tezleri nelerdir?
CEVAP: Enneades, Plotinos’un öğrencisi olan Porphyrios tarafından her biri 9 makaleden oluşan 6 kısımlık bir kitap olarak hazırlanmıştır. Bu kitaptaki temel tezler şöyledir: 1- Gerçekliğin maddi olmayan bir en yüksek formu vardır (İdea). 2- Görülebilir veya duyulanabilir olan şeylerden daha yüksek bir gerçeklik seviyesi bulunmaktadır. 3- Bilmenin tecrübi formlarından çok zihinsel görüyü tercih etmek gerekir. 4- Bazı formlar ölümsüz karakterdedir. 5- Evren, özü gereği iyidir.
Enneades, Plotinos’un öğrencisi olan Porphyrios tarafından her biri 9 makaleden oluşan 6 kısımlık bir kitap olarak hazırlanmıştır. Bu kitaptaki temel tezler şöyledir: 1- Gerçekliğin maddi olmayan bir en yüksek formu vardır (İdea). 2- Görülebilir veya duyulanabilir olan şeylerden daha yüksek bir gerçeklik seviyesi bulunmaktadır. 3- Bilmenin tecrübi formlarından çok zihinsel görüyü tercih etmek gerekir. 4- Bazı formlar ölümsüz karakterdedir. 5- Evren, özü gereği iyidir.
#27
SORU:
Augustinus'a göre imanın nesnesi nedir?
CEVAP: Augustinus'a göre aklı terbiye eden imandır ve imanın nesnesi de hakikattir.
Augustinus'a göre aklı terbiye eden imandır ve imanın nesnesi de hakikattir.
#28
SORU:
Türüm ne demektir?
CEVAP: Türüm veya Südur “tüm gerçekliğin bir ve ezeli-ebedi olan yetkin ve aşkın bir varlıktan zorunlulukla çıktığını öne süren metafizik bir öğreti”dir.
Türüm veya Südur “tüm gerçekliğin bir ve ezeli-ebedi olan yetkin ve aşkın bir varlıktan zorunlulukla çıktığını öne süren metafizik bir öğreti”dir.
#29
SORU:
Augustinus'un seminal ilkeler ile kastetmek istediği nedir?
CEVAP: Seminal ilkeler ile Augustinus’un anlatmak istediği şey, Tanrı'nın bütün bir evren karşısındaki gücünün büyüklüğüdür.
Seminal ilkeler ile Augustinus’un anlatmak istediği şey, Tanrı'nın bütün bir evren karşısındaki gücünün büyüklüğüdür.
#30
SORU:
Augustinus'un bilgi öğretisinde göze çarpan hususlar nelerdir?
CEVAP: - Tanrı ruhsal ışıktır ve bütün insanları (onların akıllarını) aydınlatır.
- Tanrı tarafından aydınlatılmış bir anlaşılabilir hakikat dünyası vardır.
- İlahi aydınlanmada bu hakikat dünyasını bilen (insani) akıllar vardır.
#31
SORU:
Augustinus'a göre aklın Tanrı'yla karşı karşıya kaldığı içsel mekan neresidir?
CEVAP: Augustinus’a göre memoria aklın Tanrı’yla karşı karşıya kaldığı bir içsel mekandır.
Augustinus’a göre memoria aklın Tanrı’yla karşı karşıya kaldığı bir içsel mekandır.
#32
SORU:
Augustinus'a göre evrenin güzelliğinin sebebi nedir?
CEVAP: Augustinus’a göre evren, bizzat Tanrı'nın inayeti ve iyiliği ile yaratılmış olduğundan güzeldir.
Augustinus’a göre evren, bizzat Tanrı'nın inayeti ve iyiliği ile yaratılmış olduğundan güzeldir.
#33
SORU:
Augustinus'a göre erdemli olmanın en önemli göstergesi nedir?
CEVAP: Erdemli olmanın en önemli göstergesi, insanın sadece iyinin kendisi için en iyiyi arzulaması, amaçlamasıdır.
Erdemli olmanın en önemli göstergesi, insanın sadece iyinin kendisi için en iyiyi arzulaması, amaçlamasıdır.
#34
SORU:
Augustinus'un felsefesinde kaç çeşit sevgi bulunur?
CEVAP: Augustinus’un felsefesinde iki farklı türden sevgi bulunmaktadır. Bunlardan ilki Tanrı sevgisi, diğeri de kendini sevmek veya dünya sevgisidir.
Augustinus’un felsefesinde iki farklı türden sevgi bulunmaktadır. Bunlardan ilki Tanrı sevgisi, diğeri de kendini sevmek veya dünya sevgisidir.
#35
SORU:
Boethius'un en önemli felsefe eseri nedir?
CEVAP: Boethius’un en önemli felsefe eseri Consolatio Philosophiae’dır.
Boethius’un en önemli felsefe eseri Consolatio Philosophiae’dır.
#36
SORU:
Peripatetik ne demektir?
CEVAP: Peripatetik, Aristoteles tarafından kurulmuş olan Lyceum veya Peripatos adlı okulda yapılan felsefe tarzına verilen addır.
Peripatetik, Aristoteles tarafından kurulmuş olan Lyceum veya Peripatos adlı okulda yapılan felsefe tarzına verilen addır.
#37
SORU:
Peripatetik bölümlendirmeye göre felsefe kaça ayrılır?
CEVAP: Bu bölümlendirme, felsefenin en başta ikiye ayrılmasını gerektirir. Buna göre felsefe “teorik” ve “pratik” felsefe olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Pratik felsefe de kendi içinde üç bölümde ortaya çıkar: Etik, Ekonomi ve Siyaset. Teorik felsefenin de üç alt kısmı bulunmaktadır: Doğa felsefesi yani Fizik, Matematik ve İlahiyat.
Bu bölümlendirme, felsefenin en başta ikiye ayrılmasını gerektirir. Buna göre felsefe “teorik” ve “pratik” felsefe olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Pratik felsefe de kendi içinde üç bölümde ortaya çıkar: Etik, Ekonomi ve Siyaset. Teorik felsefenin de üç alt kısmı bulunmaktadır: Doğa felsefesi yani Fizik, Matematik ve İlahiyat.
#38
SORU:
Boethius'un stoavari sınıflandırmasında felsefe kaça ayrılır?
CEVAP: Burada felsefe üç kısımda değerlendirilmektedir: Mantık, Etik ve Fizik.
Burada felsefe üç kısımda değerlendirilmektedir: Mantık, Etik ve Fizik.
#39
SORU:
Boethius tümeller tartışmasında hangi çizgide yer alır?
CEVAP: Boethius’un tümeller tartışmasındaki konumu kısaca ele alındığında onun Platoncu çizgiyi koruduğunu dile getirebiliriz.
Boethius’un tümeller tartışmasındaki konumu kısaca ele alındığında onun Platoncu çizgiyi koruduğunu dile getirebiliriz.
#40
SORU:
Boethius'un felsefesine göre aklın üstünde hangi kavram bulunur?
CEVAP:
Boethius'un felsefesine göre aklın üstünde anlama yetkisi bulunmaktadır.
#41
SORU:
Romalıların sonuncusu olarak anılan filozof kimdir?
CEVAP:
M.S. 480 yılında Roma'da dünyaya gelen Boethius romalıların sonuncusu olarak da anılmaktadır.
#42
SORU:
Augustinus'a göre Tanrı sevgisiyle dolu insanların oluşturduğu toplumun başında kim yer almaktadır?
CEVAP: Toplumsal düzeni ilahi buyruklarla düzenleme çabası içinde olan Augustinus, Tanrı sevgisiyle dolu insanların oluşturduğu toplumun başında İsa'nın yer aldığını söylemektedir.
Toplumsal düzeni ilahi buyruklarla düzenleme çabası içinde olan Augustinus, Tanrı sevgisiyle dolu insanların oluşturduğu toplumun başında İsa'nın yer aldığını söylemektedir.