SORU: Öznesi bir kavram değil de tekil bir nesne gibi görünen tümceye örnekle nasıl açıklanmaktadır?
CEVAP: Türkiye’nin başkenti büyüktür.” Bu tümcenin öznesi konumunda yer alan “Türkiye’nin başkenti” Russell’a göre bir “belirli betimleme”dir. Bu sefer betimlemenin “belirli” olmasının nedeni sözü edilen tek bir nesne olmasından kaynaklanıyor; yani Türkiye’nin tek bir başkenti olduğu için tümce bir anlamda o şehir olan Ankara hakkındadır. Eğer bu belirli betimlemeyi tümcenin gerçek öznesi olarak düşünürsek bu durumda tümceyi kavrayabilmemiz için öznenin göndergesi ile doğrudan tanışık olmamız gerekirdi. Anımsarsanız Russell’a göre bir terimin anlamı o terimin göndergesi ile aynıdır. Frege’nin kuramında olduğu gibi bir terimin bir yanda kavranan bir “anlam”ı, diğer yanda bir “gönderge”si olan ayrı bir nesnesi yoktur. Bu ikisi aynı şeydir. Russell’a göre. Bu durumda bir terimi anlamak için onun göndergesi ile doğrudan tanışık olmak gerekir. Ancak anımsayacaksınız Russell’a göre doğrudan tanışık olabileceğimiz şeyler yalnızca zihnimizdeki öznel duyu verileri ile bazı tümeller ya da diğer bir ifadeyle kavramlardır. Yani göndergeleri bu ikisi dışında olan terimleri kavramamız olanaklı değildir. Tümcemizin yüklemi konusunda bir sorun bulunmuyor: “x büyüktür” teriminin göndergesi olan büyük olma kavramı ile doğrudan tanışığızdır Russell’a göre. Ancak özne konumundaymış gibi görünen “Türkiye’nin başkenti” teriminin göndergesi Ankara olduğuna göre ortaya şöyle bir sorun çıkar. Hiç kimse bu şehir ile doğrudan tanışık değildir (Ankaralılar bile). Anımsayalım zihnimiz dışında kalan dış dünyanın nesneleri ile tanışık olmayız, Ankara da böyle bir nesnedir. Peki, nasıl oluyor da “Türkiye’nin başkenti” terimini kavrayabiliyoruz? Russell işte bu sorunu çözebilmek için felsefe tarihine Belirli Betimlemeler Kuramı olarak geçmiş olan kuramını öne sürer. Tümcemize geri dönelim. Aslında “Türkiye’nin başkenti” gibi tek bir nesneye gönderme yapar gibi gözüken belirli betimlemelerin yüzey yapıları yanıltıcıdır. Tümcelerin özne konumundaymış gibi görünürler, ancak mantıksal açıdan bir tümcenin öznesi olamazlar. Yani tümcemizin gerçek öznesi Ankara şehri değildir. Peki, nedir o halde? Biraz önce ele aldığımız belirsiz betimleme içeren tümcelere yönelik çözümleme belirli betimlemeler için de bir açıdan benzerdir. Bu tür tümceler gerçekte tekil değil genel önermeler dile getirirler. Yani çözümlemeleri yine varlık yüklemi ve önermesel fonksiyonlar şeklinde verilebilir. Ancak belirsiz betimlemelerin aksine belirli betimlemeleri karşılayan “belirli” bir nesne vardır. Şimdi tümcemize dönelim. “Türkiye’nin başkenti” terimi Russell’a göre bir tümce içinde yer almadığında kendi başına bir anlam taşımaz. Ona anlam kazandıran tümce içinde yüklem ile bir araya gelmesidir. Bu şekilde oluşan “Türkiye’nin başkenti büyüktür” tümcesinde aslında doğrudan tanışık olmadığımız (ve olamayacağımız) Ankara şehrine gönderme bulunmaz. Gerçekte yaptığımız, bu şehri doğrudan tanışık olduğumuz kavramlar cinsinden betimlemek tir. Şimdi Russell’a göre tümcemizin çözümlemesine bakalım. “Türkiye’nin başkenti büyüktür” dediğimizde aslında tanışık olmadığımız Ankara şehrine gönderme yapmayız, sadece betimleme yoluyla dolaylı olarak onun büyük bir şehir olduğunu söyleriz. Bu tümce ile aslında birbiriyle ilişkili olan üç ayrı şey söylenmiş olur.