SORU: Platon’un savunduğu “tümeller kuramını” örnek olaylarla açıklayınız
CEVAP: Diyelim ki, bizimkine çok benzeyen olanaklı bir dünyada, aynı bizimkinde olduğu gibi, insanlar (örneğin, ‘Mustafa Kemal Atatürk’), hayvanlar (örneğin, ‘Minnoş’) ve bazı yerler (örneğin, ‘Ankara’) özel isim alabilmekteler. Ancak, bizimkinden farklı olarak, o dünyada cins isimlerin hiç kullanılmadığını varsayalım. Mutfağımdaki bardaklardan her birinin ‘Hakan’ veya ‘Yasemin’ gibi bir adı olduğunu düşünelim. Aynı durumun, dünyadaki kuşlar, elektrik direkleri, eller, vb. için de geçerli olduğunu kafamızda canlandıralım. Böyle bir dünyada tahminen bilgi ve iletişim son derece zor olurdu. Örneğin, bir insan kimsenin daha önce görmediği ve isim takmadığı bir çam ağacını görüp diğerlerine anlatmaya kalktığında, elinde fazlaca bir iletişimsel gereç bulunmayacaktı. Böylesi garip bir dünyanın dilsel düzeni bizimki ile karşılaştırıldığında aradaki büyük fark kolayca ortaya çıkar. “Bir kırmızı karanfil” ifadesini kullanan bir kişinin verdiği bilgiyi kolayca alırız, çünkü nasıl bir nesneden bahsettiği hemen kafamızda canlanır. Peki, bu örnekte anladığımız ve bildiğimiz şey nedir? Açıkça görüleceği gibi, anladığımız ve bilgisine ulaştığımız şey “kırmızı” ve karanfil”dir. Başka bir deyişle bilgi, genel deyimler veya cins isimler ile taşınmaktadır.