MODERN FELSEFE I Dersi RÖNESANSTA FELSEFE-BİLİM VE İLK MODERN DÜŞÜNÜRLER: BACON VE DESCARTES soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Rönesans döneminde ortaya çıkan bilimsel gelişmeleri bilim adamları ile birlikte açıklayınız?


CEVAP: Rönesans döneminde birçok bilim adamı yetişmiştir. Bunlardan Paracelsus doğanın canlı olduğunu, her varlığın kendine has bir ruha, evrenin ise vulcanus adı verilen bir genel güç odağına sahip olduğunu savunmuştur. İnsan bir mikrokosmostur ve archeus denen özgün bir ruh taşır. Sağlık ve hastalık bu archeus ile ilgili durumlardır. Telesius’a göre ise doğruya ulaşmak için duyulara başvurmak gerekir. Ona göre tüm varoluş madde ve güç ilkeleri üzerinde temellenir. Güç birbirine karşıt iki öğeden oluşur; bunlar sıcak ve soğuktur. Madde daha en başından bilinçlidir ve ruhun yapıldığı kumaş maddeseldir. Ruh organizmanın parçalarını bir arada tutar ve onların devinimini başlatır. Bireysel ruh ölümlüdür ama ruhta bir ölümsüz parka bulunur. Bruno ise Copernicus’un güneş merkezci astronomi görüşünü savunmuş, ay altı-ay üstü ayrımını yadsımıştır. Evren her noktasından dışa doğru yayılan bir sürekliliktir; Tanrının sonsuzluğunu sınırsız büyüklüğü içinde yansıtır. Tanrı doğalaştıran doğa, evren ise doğalaştırılmış doğadır. Evren ve Tanrı bir madalyonun iki yüzü gibidir. Tanrı bir bakıma evrendir. Bruno bu evren-Tanrıyı bazen ‘madde’ terimiyle karşılar ama bu madde soyut bir fikirden başka bir şey değildir. Kamu-tanrıcılığa yakın görüşleriyle Bruno, kilise tarafından yakılmış ve bir bilim şehidi olarak ünlenmiştir. Copernicus, Hıristiyanlığın yer-merkezci evren anlayışı yerine güneş-merkezci bir evren anlayışı koymuş ve binlerce yıldır geçerli olan Aristoteles-Ptolemaios sistemini sarsmıştır. Bu yeni anlayış, evrenin yalın, basit, nitelik ilişkilerinden daha çok nicelik ilişkilerine dayanan bir yapısı olduğunu savunur. Bu matematiksel yapı evrene düzenli, amaca uygun bir görünüm sağlar. Doğaya az sayıda doğa yasası egemendir ve bundan böyle doğanın keşfi, sağlam matematiksel verilerle iş gören bir gözlem yöntemi olmalıdır. Kepler, Copernicus’un öne sürdüğü güneş-merkezci kuramı benimsemiş ama onun dairesel yörünge anlayışı yerine üç gezegen yasası koymuştur; • Gezegenler Güneş etrafında eliptik yörüngeler çizerler. • Her gezegen güneş çevresinde çizdiği yörüngede eş zamanda eş uzunluğu geride bırakır. • Gezegenlerin dönüş zamanının karesi, gezegenin güneşten olan ortalama uzaklığının küpüyle orantılıdır. Kepler’e göre de doğanın yapısı matematik dile uygundur; şeyler ve olgular arası ilişkiler niceliksel oran ve orantılarla açıklanabilir. Galileo ise Copernicus’un kuramını savunmuş, teleskopuyla birçok gözlem yaparak eski gök sistemi hakkında ciddi soru işaretleri uyandırmış, serbest düşme, serbest salınım ve sarkaç yasalarını bulmuş tur. İvme, süredurum yasası gibi önemli fizik keşişer yapmış, doğal olgular arası ilişkilerin matematik oran ve orantılarla ölçülüp ifade edilebileceğini göstermiş, doğanın matematik dille yazılmış bir kitap olduğunu savunmuştur.