SORU: Russell eşgöndergeli terimlerin yer değiştirmesi problemine nasıl bir çözüm getirmektedir?
CEVAP: Russell çok farklı bir çözüm getirir. Kendi örneği üzerinden şimdi bunu ele alınacak olursa, İngiltere kralı IV. George döneminin ünlü yazarı Sir Walter Scott, “Waverly” başlığını taşıyan bir roman yazar ancak yazar adı olarak kendi adını koymaz. Kral bu romanı Scott’ın yazıp yazmadığını merak eder. Bu durumda şu tümce doğrudur: IV. George Waverly’nin yazarının Scott olup olmadığını merak ediyor. Bu tümce içinde geçen “Waverly’nin yazarı” terimi Scott’a gönderme yapar. Bu durumda tümce içinde bu terim yerine doğrudan “Scott” adını koyduğumuzda şu tümceyi elde ederiz: IV. George Scott’ın Scott olup olmadığını merak ediyor. Kralın Scott’ın kendisiyle özdeş olup olmadığını merak etmediğini varsayarsak bu tümce doğru olmaz. Yani eşgöndergeli iki terimin yer değiştirmesi sonucu doğru olan bir tümceden yanlış bir tümceye varmış oluruz. Bunu nasıl açıklayacağız? Russell, Frege’nin kuramında olduğu gibi, bir terimin anlamı ile göndergesini birbirinden ayırmadığı için, Frege’nin bu probleme getirdiği çözümü kabul etmez. Bunun yerine kendi tekil betimlemeler çözümlemesine başvurur. Bu iki tümcede eşgöndergeli gibi görünen terimlerden ilki bir belirli betimleme olan “Waverly’nin yazarı” terimi iken, diğeri de olağan bir özel ad olan “Scott” terimidir. Daha önce Russell’ın kuramı çerçevesinde bu iki terim türünü de ele almıştık. Anımsayacaksınız ki belirli betimleme de, olağan özel ad da bir tümce içinde doğrudan bir nesneye gönderme yapmazlar Russell’a göre. Eğer yukarıdaki tümceler içinde geçen bu iki terim gerçekte yaşamış bir insana gönderme yapsalardı bu tümcelerin dile getirdiği önermeleri kavrayamazdık. Anımsayacağınız üzere belirli betimlemeler tek başlarına gönderme yapmazlar ve tümce içinde yer aldıklarında da varlık yüklemi ve önermesel fonksiyonlar cinsinden çözümlenirler. Yani doğrudan bir insana gönderme olmaz bu tümcelerde.