SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ Dersi İKTİDARIN EVRENSELLİĞİNDEN PARÇALANMIŞ İKTİDARA:ROMA VE ORTAÇAĞ soru detayı:
SORU: Salisburyli John'un ileri sürdüğü tiranlık türleri nelerdir?
Salisburyli John'un ileri sürdüğü tiranlık türleri nelerdir?
CEVAP: Salisburyli John (1115-1180)’un siyasal görüşlerinin tümünü kapsayan Policraticus (Devlet Adamının Kitabı), Augustinus’un Tanrı Devleti’nden sonra, Orta Çağda üretilmiş ilk kapsamlı siyasal inceleme metnidir. Salisburyli John’a göre dünyevi ve ruhani iktidarın kaynağı Tanrı’dır ve Tanrı her iki kılıcı da Kilise’ye vermiştir. Kilise ise dünyevi kılıcı, kendisi kan dökücü olmadığından, prenslerin kullanımına devretmiştir. Bu bağlamda, Salisburyli’nin dile getirdiği şey dünyevi iktidar karşısında Kilise’nin üstünlüğünden, yani geleneksel plenitudo potestatis savından başka bir şey değildir. John’a göre üç tür tiran olabilir. Bunlardan ilki ailede ve iş yerinde tiranlaşanlardır. Bu "küçük tiranlar" kolaylıkla dünyevi yasalarla denetlenip sınırlandırıla bilirler. İkincisi Kilise mensuplarının tiranlaşmasıdır. Tiranlaşan Kilise mensubu olduğuna göre, ona dünyevi yasalar uygulanamaz. Üçüncü tiran türü ise prensler ya da krallardır. Tiranlaşmış bir prense karşı, Salisburyli John’a göre, adeta her şey mubahtır. Örneğin onlara dalkavukluk etmek, kandırmak vb. yöntemlerle müdahale etmek yasalara uygun sayılmaktadır. Ancak tiranlaşan prens artık mevcut araçlarla düzeltilemiyorsa yapılacak tek bir şerefli şey kalmıştır; onu kılıçtan geçirmek. Böylece, tiranın öldürülmesi yoluyla halkı Tanrı buyruklarına uymaktan alıkoyan bir engel ortadan kaldırılmış ve Tanrı’ya hizmet edebilmesi için halk öz gürleştirilmiş olacaktır.
Salisburyli John (1115-1180)’un siyasal görüşlerinin tümünü kapsayan Policraticus (Devlet Adamının Kitabı), Augustinus’un Tanrı Devleti’nden sonra, Orta Çağda üretilmiş ilk kapsamlı siyasal inceleme metnidir. Salisburyli John’a göre dünyevi ve ruhani iktidarın kaynağı Tanrı’dır ve Tanrı her iki kılıcı da Kilise’ye vermiştir. Kilise ise dünyevi kılıcı, kendisi kan dökücü olmadığından, prenslerin kullanımına devretmiştir. Bu bağlamda, Salisburyli’nin dile getirdiği şey dünyevi iktidar karşısında Kilise’nin üstünlüğünden, yani geleneksel plenitudo potestatis savından başka bir şey değildir. John’a göre üç tür tiran olabilir. Bunlardan ilki ailede ve iş yerinde tiranlaşanlardır. Bu "küçük tiranlar" kolaylıkla dünyevi yasalarla denetlenip sınırlandırıla bilirler. İkincisi Kilise mensuplarının tiranlaşmasıdır. Tiranlaşan Kilise mensubu olduğuna göre, ona dünyevi yasalar uygulanamaz. Üçüncü tiran türü ise prensler ya da krallardır. Tiranlaşmış bir prense karşı, Salisburyli John’a göre, adeta her şey mubahtır. Örneğin onlara dalkavukluk etmek, kandırmak vb. yöntemlerle müdahale etmek yasalara uygun sayılmaktadır. Ancak tiranlaşan prens artık mevcut araçlarla düzeltilemiyorsa yapılacak tek bir şerefli şey kalmıştır; onu kılıçtan geçirmek. Böylece, tiranın öldürülmesi yoluyla halkı Tanrı buyruklarına uymaktan alıkoyan bir engel ortadan kaldırılmış ve Tanrı’ya hizmet edebilmesi için halk öz gürleştirilmiş olacaktır.