SORU: Servet-i Fünûn’da eleştiri anlayışını açıklayınız?
CEVAP: Servet-i Fünûn dönemi yazarları Batı edebiyatını ve orada gelişmiş bulunan eleştiri geleneğini ciddî bir şekilde inceleme fırsatı buldular, Batılı anlamda bir edebiyatı n ve eleştirinin ilk başarılı örneklerini ortaya koydular. Böylece ülkemizde bütün nitelikleriyle Batı ölçütlerine uygun bir eleştiri doğmuş oldu. Batıda olduğu gibi eleştiriyi hem bir bilim, hem edebî bir tür olarak kabul ettiler, eleştiri yazılarını edebî bir eser düzeyine getirdiler. Tanzimat’tan günümüze kadar uzanan eleştiri sürecinin en kuvvetli dönemlerinden birisi Servet-i Fünûn dönemi eleştirisidir. Tanzimat devri yazarları klasik ve romantik sanatçıların etkisindeydiler. Serveti Fünûn dönemi sanatçıları ise daha çok realizm, natüralizm, parnassizm, sembolizm akımlarına yöneldiler. Servet-i Fünûn mensupları, Tanzimat sanatçıları aracılığıyla tanıdıkları Klasik ve Romantik yazarlarla yetinmeyip realizm, natüralizm, parnassizm, sembolizm akımlarını incelediler. Yarattıkları edebî eserler ve edebiyat görüşleri, eleştiri anlayışları, bundan dolayı bütün bu akımların izlerini taşır. Onların edebî fikirlerindeki zenginliğin de uygulamalarındaki bazı tutarsızlıkların da sebebi budur. Sembolizm, Baudlaire’in etkisinde natüralizm’e tepki olarak doğmuştu. Sembolist şairler, aşırı bir lirizm ile katı bir realizmi birleştirdiler. Romantikler, eserlerini yazarken kendilerini duygusal bir coşkunluğa bırakıyorlardı. Buna karşılık sembolistler, kelimelerin musikisine ve sembollere yöneldiler. Sembolizm akımının felsefî arka planında Schopenhauer’ın kötümser hayat anlayışı vardır. Sembolist şairler, öznel hayaller içinde melankolik şiirler yazdılar. Hüzünlü manzaralar, esrarlı, rüya dolu hayâller peşinde koştular. Böylece pozitivizmin hayattan uzaklaklaştırmak istediği rüya ve esrar şiire girdi. (Yetkin, 1967: 76). Servet-i Fünûn sanatçıları, Batı’dan gelen bu iki kaşıt akım içinde kararsız kalmışlardır. Bazıları pozitivizmin peşindedir, bazıları sembolizmi benimser. Çok zaman ise hepsi, zaman zaman birini yahut diğerini savunur. Servet-i Fünûn sanatçıları, nesirde daha çok pozitivist, şiirde parnas ve sembolist anlayışın etkisinde kaldılar. Felsefî bir yaklaşım olan pozitivizmin etkisinde doğan realizm akımı, edebiyatta gerçeği ve gerçekçiliği ön plana çıkardı. Realist sanatçılar, herşeyden önce gerçekleri görmek ve göstermek amacına yöneldiler. Natüralizm, realizmin aşırı bir biçimi olarak ortaya çıktı. Sosyal ve biyolojik determinizmin fert üzerindeki etkilerini sergilemeye yöneldi. Zola, romancının gözlem yapmasının yeterli olmadığını, bilim adamları gibi deneyimden de yararlanması gerektiği görüşünü savundu. Servet-i Fünûn sanatçıları gerek yarattıkları eserlerde gerek eleştirel fikirlerinde işte bu dört akımın etkisinde kaldılar. Onların karamsar bir edebiyat yaratmalarının sebeplerini sadece dönemin istibdat yönetimine bağlamak doğru değildir. Örnek aldıkları edebî akımlar da Servet-i Fünûn sanatçılarını karamsar bir hayat felsefesine ve ferdiyetçiliğe yöneltmişti. Servet-i Fünûncuların kuramsal planda benimsedikleri eleştiri anlayışı genel olarak Fransız düşünürü, eleştirmeni ve tarihçisi olan Hippolyte Taine’nin (1828- 1893) eleştiri anlayışına dayanır. Sosyolojik eleştirinin tarihî gelişiminde önemli bir yeri olan Taine, hayatı boyunca bilginin deneye ve gözleme dayandığını savunan bir isimdir. Servet-i Fünûn döneminde Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit ve Ahmet Şuayb, Taine’in görüşlerini Türk okuyucusuna tanıtan kapsamlı yazılar yazmışlardır.