CEZA HUKUKU Dersi Tipikliğin Manevi Unsurları soru detayı:
SORU:
Taksirli suçlarda şahsi cezasızlık sebeplerini açıklayınız.
CEVAP: TCK’nın 22. maddesinin son fıkrasında taksirle işlenen suçlar bakımından genel bir şahsi cezasızlık sebebine ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebe yer verilmiştir. Buna göre, taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmeyecektir. Bilinçli taksirle neticeye neden olunmuşsa, ve- rilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilecektir.
Maddenin gerekçesinde, uygulamada sık karşılaşılan iki olayın böyle bir hükmün sevk edilmesine neden olduğu belirtilmiştir. Bunlardan ilki, özellikle kırsal bölgelerde çok ço- cuklu kadınların gerekli dikkat ve özeni göstermemeleri nedeniyle çocukların zarar gör- meleridir. İkincisi ise trafik kazalarında meydana gelen ve çoğunlukla failin kendisi veya aile fertleri bakımından acı ve ağır kayıplarla sonuçlanan hadiselerdir. Örneğin babanın kullandığı araçla hatalı sollama yapması sonucunda sebebiyet verdiği kazada araçta bulu- nan eş ve çocuklarının ölmesi veya yaralanmaları durumunda, araç sürücüsü baba yaptığı hatanın cezasını, ona ayrıca bir ceza vermeye gerek bırakmayacak şekilde manevi olarak çekmiş bulunmaktadır. Babaya ayrıca taksirli suç nedeniyle ceza vermek, ailenin tümüyle ağır derecede mağduriyete düşmesine neden olmaktadır. İşte dikkat ve özen yükümlülü- ğünün ihlali sonucunda failin kişisel ve ailevi durumu bakımından ağır zararların mey- dana gelmesi hâlinde, taksirli davranışta bulunan kişiye ceza verilmeyecek veya cezasında indirim yapılacaktır.
Bu fıkranın uygulanabilmesi için aranan en önemli koşul, taksirli fiilden dolayı mün- hasıran failin kişisel ve ailevi durumu itibariyle zararlı bir neticenin meydana gelmiş bu- lunmasıdır. Böylece kanun koyucu fıkrada belirtilen şahsi cezasızlık sebebinin ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin uygulanabilmesi için, failin taksirli hareke- tiyle neden olduğu neticenin, hem bizatihi kendisi bakımından acı ve ızdırap doğurmasını hem de failin cezalandırılmasının ailesi bakımından artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağduriyete yol açmış olmasıdır. Bu itibarla taksirli fiilin mey- dana getirdiği netice sadece failin kişisel olarak mağduriyetine yol açıyorsa bu hüküm uygulanmaz. Örneğin çok sevdiği bir arkadaşıyla seyahat ederken dikkatsizliği nedeniyle kaza yaparak onun ölümüne sebebiyet veren şahıs hakkında bu hüküm tatbik edilemez.
TCK’nın 22. maddesinin son fıkrasında taksirle işlenen suçlar bakımından genel bir şahsi cezasızlık sebebine ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebe yer verilmiştir. Buna göre, taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmeyecektir. Bilinçli taksirle neticeye neden olunmuşsa, ve- rilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilecektir.
Maddenin gerekçesinde, uygulamada sık karşılaşılan iki olayın böyle bir hükmün sevk edilmesine neden olduğu belirtilmiştir. Bunlardan ilki, özellikle kırsal bölgelerde çok ço- cuklu kadınların gerekli dikkat ve özeni göstermemeleri nedeniyle çocukların zarar gör- meleridir. İkincisi ise trafik kazalarında meydana gelen ve çoğunlukla failin kendisi veya aile fertleri bakımından acı ve ağır kayıplarla sonuçlanan hadiselerdir. Örneğin babanın kullandığı araçla hatalı sollama yapması sonucunda sebebiyet verdiği kazada araçta bulu- nan eş ve çocuklarının ölmesi veya yaralanmaları durumunda, araç sürücüsü baba yaptığı hatanın cezasını, ona ayrıca bir ceza vermeye gerek bırakmayacak şekilde manevi olarak çekmiş bulunmaktadır. Babaya ayrıca taksirli suç nedeniyle ceza vermek, ailenin tümüyle ağır derecede mağduriyete düşmesine neden olmaktadır. İşte dikkat ve özen yükümlülü- ğünün ihlali sonucunda failin kişisel ve ailevi durumu bakımından ağır zararların mey- dana gelmesi hâlinde, taksirli davranışta bulunan kişiye ceza verilmeyecek veya cezasında indirim yapılacaktır.
Bu fıkranın uygulanabilmesi için aranan en önemli koşul, taksirli fiilden dolayı mün- hasıran failin kişisel ve ailevi durumu itibariyle zararlı bir neticenin meydana gelmiş bu- lunmasıdır. Böylece kanun koyucu fıkrada belirtilen şahsi cezasızlık sebebinin ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin uygulanabilmesi için, failin taksirli hareke- tiyle neden olduğu neticenin, hem bizatihi kendisi bakımından acı ve ızdırap doğurmasını hem de failin cezalandırılmasının ailesi bakımından artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağduriyete yol açmış olmasıdır. Bu itibarla taksirli fiilin mey- dana getirdiği netice sadece failin kişisel olarak mağduriyetine yol açıyorsa bu hüküm uygulanmaz. Örneğin çok sevdiği bir arkadaşıyla seyahat ederken dikkatsizliği nedeniyle kaza yaparak onun ölümüne sebebiyet veren şahıs hakkında bu hüküm tatbik edilemez.