ORTAÇAĞ FELSEFESİ II Dersi OSMANLI'DA DÜŞÜNCE HAYATI VE FELSEFE soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Taşköprülü-zâde’nin ilim ve felsefeye bakışı nasıldır?


CEVAP:

Taşköprülü-zâde’nin ilim ve felsefeye bakışına gelince; hemen belirtilmelidir ki müellifin eserine koyduğu Miftâhu’s-sa’âde ve misbâhu’s-siyâde fî mevzû’âti’lulûm yani “İlimlerin Konuları Bağlamında Mutluluğun Anahtarı ve Yücelmenin Işık Kaynağı” şeklindeki isim dahi, başlı başına onun “ilim”den ne anladığı veya ne beklediği sorusuna cevap teşkil edecek niteliktedir. Eserin dibacesindeki ifadelerinden anlaşıldığına göre müellifin “mutluluk” ve “yücelme” derken öncelikle kastettiği, manevî-uhrevî mutluluk ve yücelmedir. Diğer taraftan “ebedî mutluluk” ve “sonsuz yücelme”nin ancak “ilim-amel bütünlüğü” ile gerçekleşeceğini, zira bu ikisinin birbirinin “güvence” ve “meyve”si olduğunu belirten Taşköprülüzâde, “amelsiz ilmin yük ve sorumluluk, ilimsiz amelin ise yanılgı ve sapkınlık”tan öte bir anlam taşımadığı kanaatindedir. O, ilim ile amel arasındaki bu mülâzemet/ birbirini gerektirme ilişkisinden hareketle mutluluk, yücelme ve yetkinliğe ulaşmanın iki yöntemi olduğu sonucuna ulaşır: Bunlardan biri “istidlâl/ispat” yahut “nazar/akıl yürütme”, diğeri “müşâhede/keşf ” yahut “tasfiye/ahlaki arınma”dır.
Düşünürümüzün yedi grup olarak tasnif ettiği ilimleri, ayrıca bir de “taraf” adı altında iki ana bölüm halinde değerlendirmiş olması işte bu anlayıştan ileri gelmektedir. Bu yaklaşım, ilk bakışta her ne kadar bir bölümleme ve ayırma gibi gözükse de aslında bu iki “taraf ”ın bir tek şeyin iki yanı ve yüzünden ibaret bulunduğu anlayışının bir tezahürü, yahut bunu göstermeye matuf bir girişim olarak değerlendirilebilir. Nitekim müellif yetkinlik, mutluluk ve yüceliğe ancak bu iki
yolu ve yöntemi birleştirmek suretiyle ulaşabileceğini belirtmiştir ki bu da dile getirilen yorumu destekleyen bir husustur.