AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ Dersi TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ GÜMRÜK BİRLİĞİ: İÇERİK VE UYGULAMALARI soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Türkiye’nin yükümlülüklerini gerine getirememesinin sebepleri ve AB’ye kabul edilmeme sürecini anlatınız?


CEVAP: Geçiş dönemi takvimi, iki petrol krizi ve 1970’li yıllarının ortalarında gerçekleşen küresel durgunluk sebebiyle alt üst olmuştu. İlk hayal kırıklığı, Petrol Krizinden hemen sonra Avrupa’da artan işsizlik oranlarının Türkiye’den yapılan işçi alımını etkilemesi ile yaşanmıştır. Ayrıca, Topluluğun diğer gelişmekte olan ülkelere verdiği ticari imtiyazların genişletilmesi Türkiye’ye verilmiş olan imtiyazları aşındırmıştır. Türkiye’nin tekstil ürünleri ihracatına konulan kotalar da ilişkileri gerginleştiren bir başka faktör olmuştur. Petrol krizleri sonrası ödemeler dengesi sorunu ile boğuşan Türkiye Ortaklık Anlaşması hükümlerinin gözden geçirilmesi için bir plan sunarak, ekonomisini canlandırmak için bir yardım paketi istemiştir. Birlikten olumlu bir yanıt alamaması üzerine Katma Protokol’ün 60. maddesine dayanarak 25 Aralık 1976’da tek yanlı bir kararla tüm yükümlülüklerini dondurmuştur. 12 Eylül 1980 askerî darbesinin ardından ilişkiler 22 Ocak 1982 tarihinde Birlik tarafından da resmen askıya alınmıştır. İlişkilerin normalleşmesi 1984 yerel seçimleri sonrası gerçekleşmiş ve Ortaklık Konseyi ilk kez 1986 yılında toplanabilmiştir. 1 Aralık 1986’da Topluluk, Türkiye’nin Katma Protokol hükümlerinden doğan iş gücünün serbest dolaşım hakkının yürürlüğe girmesini durdurmuştur. 1980’lerde Türkiye’nin dışa açılma politikasına yönelmesiyle birlikte AB’ye üyelik önem kazanmış ve Türkiye 14 Nisan 1987 tarihinde, Ankara Anlaşması’nda öngörülen dönemlerin tamamlanmasını beklemeden, Roma Antlaşması madde 237, AKÇT Antlaşması’ nın 98. ve EURATOM Antlaşması’ nın 205. maddelerine dayanarak üyelik başvurusunda bulunmuştur. AB, bu başvuru ile ilgili görüşünü 18 Aralık 1989’da açıklamış, hem kendi iç Pazar bütünleşmesini tamamlamadan Topluluğun yeni bir üyeyi kabul edemeyeceğini belirtmiş hem de Türkiye’nin, Topluluğa katılmaya ehil olmakla birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişmesi gerektiğini ifade etmiştir.