HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI II Dersi İdare Hukukunun Esasları soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Yerinden Yönetim İlkesi ve İdareleri'ni açıklayınız.


CEVAP:

Yerinden Yönetim İlkesi ve İdareleri

Yerinden yönetim (adem-i merkeziyet) ilkesi merkezden yönetim ilkesinden farklı olarak bazı kamu hizmetlerinin devlet tüzel kişiliği dışındaki kamu tüzelkişilerince örgütlenip yürütülmesini ifade eder (Günday, 2011, s.70). Merkezden yönetim idareleri yerinden yönetim idareleri üzerinde idarenin bütünlüğü ilkesi gereğince idari vesayet yetkilerine sahiptir. Gerçekten de Anayasa gereğince idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir (madde 123/1). Anayasa’daki düzenlemede yer alan kanuni idare ilkesi gereğince idarenin kuruluş ve görevlerinin kanunla düzenlenmesi gerekir. Söz konusu düzenlemede ayrıca idarenin bütünlüğü ilkesi de düzenlenmiştir. İdarenin bütünlüğünü sağlayan iki hukuki mekanizma vardır. Bunlar hiyerarşi ve idari vesayettir. Hiyerarşi aynı tüzel kişilik içinde bütünlüğü sağlar.İdari vesayet ise merkezi idarenin yerel yönetimler üzerinde yerel hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve yerel ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla sahip olduğu kanun koyucu tarafından öngörülen yetkilerdir.

Yerinden yönetim ilkesinin iki uygulaması bulunmaktadır. Yerinden yönetimin belli bir coğrafi alan esas alınarak uygulanmasıyla oluşan idareler yerel yönetimler ya da Anayasa’daki ifadesiyle mahallî idareler olarak adlandırılmaktadır. Anayasa’nın 127. maddesinde mahallî idareler; il, belediye ve köy halkının mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organları seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileri olarak tanımlanmıştır. Bu düzenlemeden hareketle yerel yönetimlerin türlerinin sayı bakımından, görev ve yetkilerinin ise yer ve konu bakımından sınırlı olduğu söylenebilir. Şöyle ki yerel yönetimlerin görev ve yetkileri belli bir coğrafi alanla sınırlı olduğu gibi konu bakımından da mahallî müşterek ihtiyaçlarla sınırlandırılmıştır. Ayrıca anayasa koyucu yerel yönetimlerin türlerini de il, belediye ve köy olarak belirlemek suretiyle sınırlamıştır. Bununla birlikte yine anayasa koyucu büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri oluşturmak konusunda kanun koyucuya izin vermiş, kanun koyucu da büyükşehir belediyeleri kurulabilmesini mümkün kılmıştır. Yerel yönetim türü olarak il idaresi, merkezi idarenin taşra örgütünden ayırdedebilmek için il özel idaresi olarak adlandırılmaktadır. İl özel idaresinin organları vali, il genel meclisi ve il encümenidir (5302 sayılıİl Özel İdaresi Kanunu, madde 3/b). Belediye idaresinin organları, belediye başkanı, belediye meclisi ve belediye encümenidir (5393 sayılı Belediye Kanunu, madde 3/b). Köy ise muhtar, köy derneği ve köy ihtiyar meclisi organlarından oluşan yerel yönetimdir. Belirtmek gerekir ki belediye sınırları içinde kurulan ve organları seçimlerle oluşan mahallerin ise tüzelkişiliği bulunmamaktadır (Günday, 2011, s.508).

Yerinden yönetimin hizmet esas alınarak uygulanması halinde oluşan yerinden yönetim idareleri, hizmet yerinden yönetim kuruluşları ya da kamu kurumları olarak adlandırılmaktadır (Gözler-Kaplan, 2018, s.179). Kamu kurumları kamu tüzelkişiliğine sahip, karar alma, bütçe, personel ve malvarlığı bakımlarından özerkliğe sahip olmakla birlikte merkezi idarenin vesayet denetimine tabi, özgülendikleri amaç doğrultusunda faaliyette bulunan uzman kamu tüzelkişileridir (Günday, 2011, ss.533-534; Gözler- Kaplan, 2018, ss.203-208). Çeşitli açılardan sınıflandırılan kamu kurumları faaliyet konuları bakımından, idari kamu kurumları (Örn.Karayolları Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü), iktisadi kamu kurumları (KİT'ler), sosyal kamu kurumları (Örn. Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu), bilimsel teknik ve kültürel kamu kurumları (Örn. Üniversiteler, TÜBİTAK) ile düzenleyici ve denetleyici kamu kurumları (Örn. Sermaye Piyasası Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve Rekabet Kurumu) olmak üzere beş başlık altında ele alınabilir (Gözler-Kaplan, 2018, s.214-224).

Hizmet yerinden yönetim idarelerinin bir başka türünü, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları oluşturmaktadır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları doğrudan Anayasa’da düzenlendiğinden ve kamu tüzelkişiliğine sahip oldukları belirtildiğinden (madde 135) anayasal nitelikteki hizmet yerinden yönetim idareleridir. Barolar, tabip odaları, mühendis ve mimar odaları, ticaret ve sanayi odaları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına örnek olarak verilebilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, belli bir mesleğe mensup olanların ortak ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak ve geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü hâkim kılmak, meslek disiplini ve ahlakını korumak amacıyla kanunla kurulurlar. Bu kuruluşların organları yargı gözetimi altında kendi üyeleri tarafından seçilir. Bir mesleğin icrası için kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşuna üyelik zorunludur. Bu zorunluluk sadece kamu kurum ve kuruluşları ile KİT’lerde asli ve sürekli görevlerde çalışanlar için aranmamaktadır. Örneğin avukatlık mesleğini serbest meslek faaliyeti olarak icra edebilmek için kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan baroya üyelik zorunlu iken bir kamu kurumunda avukatlık hizmetleri sınıfında istihdam edilen avukat için baroya üye olma zorunluluğu aranmamaktadır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları bütçelerinin uygulanması sonrasında denetimi ve organlarının geçici olarak görevlerinden uzaklaştırılması konularında merkezi idarenin vesayet denetimine tabidirler (Günday, 2011, ss. 567-568).