AİLE EKONOMİSİ Dersi Türk Aile Yapısında Değişim soru cevapları:

Toplam 65 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Aile kurumu ne zaman değişmeye başlamıştır? 


CEVAP:

1920 li yıllarda, Atatürk devrimleri ile hız kazanan Türk modernleşmesinin en önemli amaçlarından biri aile kurumunun değişmesidir.


#2

SORU:

Aile Kurumu' nun değişmesi niye gerekliydi? 


CEVAP:

Osmanlı toplumunun geleneksel ataerkil geniş ailesinin yerini daha farklı bir yapıya bırakması beklenmektedir. Bu yapı içinde aile üyelerinin rolleri ve birbirleri ile ilişkileri değişim baskısı altındadır. Özellikle kadınların toplumsal rolünün artması, erkeğin yanında kadının da sosyal, ekonomik ve siyasal varlık göstermesi gerektiği genel kabul görmektedir.


#3

SORU:

Osmanlı Devletinde aile yapısı nasıldı? 


CEVAP:

Osmanlı aile hukuku, şeriata dayalı mecelle tarafından düzenlenmiştir ve erkeğin otoritesini korumakta, çok eşliliğine izin vermekte, buyruklarının tartışmasız kabulünü sağlamaktadır. Osmanlı ailesinde ataerkil bir yapı hüküm sürmektedir.


#4

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’ndan modern çağdaş ulus devlet yapısına geçiş döneminde hangi ülkenin Medeni Yasası örnek alınmıştır? 


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğu’ndan modern çağdaş ulus devlet yapısına geçiş döneminde, Türkiye’de ailenin yapısal değişimi hukuksal çabalarla desteklenmiştir. 1926 yılında İsviçre Medeni Yasası örnek alınmış ve yasanın yürürlüğe girmesi meclis tarafından kabul edilmiştir. Bu yasa ile gerek malların yönetiminde gerekse ölümlerden sonra malların paylaşımında kadınlara erkeklerle eşit haklar tanınmaktadır. Erkeğin çok eşliliği yasaklanmış evlilik anlaşması güvence altına alınmıştır.


#5

SORU:

Kadına oy hakkı ne zaman tanınmıştır? 


CEVAP:

1930 yılında yerel seçimlerde, 1934 yılında ise genel seçimlerde kadınlara oy hakkı tanınmıştır.


#6

SORU:

İlk kadın milletvekili ne zaman seçilmiştir? 


CEVAP:

Kadınların meclise seçilmesi için kadınların öncülüğünde seferberlik başlatılmış ve ilk kadın milletvekili 1935 yılında seçilmiştir.


#7

SORU:

Osmanlı Devletinde kadınların eğitimine bakış açısı nasıldı? 


CEVAP:

Osmanlı padişahları kadınların cahil bırakılmasının Müslümanlığa aykırı olduğuna dayandırılan gerekçelerle kız çocuklarının okula gönderilmesi yönünde irade bildirmişlerdir. Kadın eğitimi çağdaşlaşma Batılılaşma söyleminde daima ana temalardan biri olmuştur. Tanzimat Dönemi (1839) kızlar için ilköğretimin genelleştirilmesi ve ortaokulların açılması çabalarına sahne olmuştur. Ancak bu yeniliklerin etkisi sınırlı olmuştur. Osmanlı kadınlarının eğitimi İslami geleneklerin izin verdiği ölçüde, 8-9 yaş sınırında kalmıştır.


#8

SORU:

Kızların, kadınların eğitilmesi ve bu yolla çağdaş yaşama ve Batı medeniyetine ayak uydurulması ne zaman başlamıştır? 


CEVAP:

Kızların, kadınların eğitilmesi ve bu yolla çağdaş yaşama ve Batı medeniyetine ayak uydurulması, Tanzimat, İkinci Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde, her dönemin kendine özgü bakış açısı ile sürdürülmüştür


#9

SORU:

Kadınların toplumsal hayata katılması ile ilgili İslamcı aydınların düşüncesi neydir? 


CEVAP:

İslamcı aydınlar, kadın hareketlerini ve feminist söylemleri Avrupa taklidi olarak yorumlamaktadırlar. Osmanlı kadınlarının Avrupa’dan öğreneceği bir şey olmadığını savunmaktadırlar.


#10

SORU:

Kadınların toplumsal hayata katılması ile ilgili Batıcılar ve Türkçüler' in  düşüncesi neydir? 


CEVAP:

Batıcılar ve Türkçüler toplumsal değişme için kadınların toplumsal hayatın her alanında özellikle ekonomik faaliyetlerde yer alması gerektiğini ileri sürmektedirler.


#11

SORU:

Türkiye' de çekirdek ailenin ortaya çıkmasıyla ne gibi değişiklikler olmuştur? 


CEVAP:

Türkiye’de, çekirdek ailenin ortaya çıkış süreci gerek kırsal gerekse kentsel alanlarda aile yaşamını etkilemiştir. Kadının toplumsal yaşamın ekonomik, siyasi ve kültürel olmak üzere her alanında erkeklerle eşit konuma yükselmesi düşüncesi yaygın aile tipi olarak çekirdek ailenin ortaya çıkışını sağlamıştır. Toplumsal dönüşüm, erkeğin çok eşli evliliğini ortadan kaldırmış, birden çok kuşağın birlikte yaşadığı aile sayısı iyice azalmıştır. Az sayıda çok eşlilik olaylarına rastlansa da tek eşlilik Türk ailesinin temel niteliği haline gelmiştir. 


#12

SORU:

Türkiye’de boşanma oranlarının uzun yıllar düşük oranlarda seyretmesinin nedeni nedir? 


CEVAP:

Toplumsal dönüşüme rağmen tutucu yapının varlığını korumasıdır. Ayrıca uzun yıllar Türkiye’de boşanma ile ilgili yasalar boşanmayı oldukça zor ve iki eşin de onayını gerektiren uzun işlemlere bağlı bir süreç halinde tutmuştur.


#13

SORU:

1990 lı yıllarda kadınların talepleri yönünde Medeni Kanunda ne gibi değişiklikler yapılmıştır? 


CEVAP:

• Kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan 159. madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir (1990).

• Kadının kocasının soyadı ile birlikte kendi soyadını da taşıyabilmesine izin verilmiştir (1997).

• Bakire, dul, boşanmış gibi tanımlar nüfus kâğıtlarından çıkarılmıştır.

• Zina suç olmaktan çıkarılmıştır.

• Yeni Medeni Kanun 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Özellikle aile hukuku alanında ve kadın erkek eşitliğini zedeleyen hükümlerde değişikliğe gidilmiştir.


#14

SORU:

Türk toplumunda Aile yapısı hangi çevreler içinde incelenir? 


CEVAP:

Köy, gecekondu ve kent ayrımı yapmadan aile kurumunu anlamak olanaksızdır. Bu üç farklı çevre, ailenin biçimlenmesi ve sonuçta toplumsal dönüşüme etkisi bakımından farklı sonuçlar doğurmuştur.


#15

SORU:

Kırsal Aile yapısınde Çekirdek Aile  ne zaman egemen yapı haline gelmiştir? 


CEVAP:

Türkiye’nin, Cumhuriyet’in ilânı ile hızlanan değişim sürecinden kırsal aile de etkilenmiştir. Kırsal alanlarda da Türkiye’deki genel görünüme uygun olarak ana, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile egemen yapı haline gelmiştir.


#16

SORU:

1970’li yıllarda kırsal ailenin büyüklüğü nasıldı? 


CEVAP:

1970’li yıllarda kırsal ailenin büyüklüğü 6,2 ortalama ile Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmiştir. Ancak istatistikler zaman içinde Türkiye ortalaması ile kent ve köy ortalamaları arasındaki farkın kaybolduğunu ve her üçünün de 4-4,5 arasında seyrettiğini göstermektedir.


#17

SORU:

Kırsal kesimde çekirdek aileden sonra ikinci derecede yaygın aile yapısı nedir? 


CEVAP:

Kırsal kesimde çekirdek aileden sonra ikinci derecede yaygın aile yapısı geleneksel geniş ailedir.


#18

SORU:

Geniş Aile' nin yapısı nasıldır? 


CEVAP:

Aynı hane içinde birden fazla evli çiftin varlığı olarak açıklayabileceğimiz geniş aile daha çok baba akrabaları arasında örgütlenmekte ve baba soyunu devam ettirmektedir. Geniş ailenin üretici ve tüketici fonksiyonlarından 2. ünitede bahsedilmiştir. Geniş aile çekirdek aileye göre daha üretken ve kendi kendine yeterli bir yapıdır. Kırsal alanda çekirdek aile sayısı artmakla birlikte geleneksel geniş aile içi dayanışma çekirdek aileler arasında sürdürülmektedir. Akrabalık ilişkileri olan aileler farklı hanelerde yaşamaktadırlar ancak ekonomik kaynakların ortaklaşa kullanımı yaygındır.


#19

SORU:

Kırsal geniş ailenin bölünme ve yerini çekirdek ailelere bırakma nedenlerinden biri nedir? 


CEVAP:

Kırsal geniş ailenin bölünme ve yerini çekirdek ailelere bırakma nedenlerinden biri de aile büyüğünün ölümünden sonra miras kalan toprağın bölünmesini gerektiren yasalardır. Ölümden sonra toprağın bölünmesinin diğer bir sonucu ise kırdan kente göç olgusudur. 


#20

SORU:

Kırsal ailenin yapısal değişiminde iletişim ve ulaşım olanaklarının önemi nedir? 


CEVAP:

Günümüzün teknolojisi, uzaydan akan semboller aracılığı ile dünyanın her bir köşesinde olan bitenden televizyon karşısındaki koltuğumuzda otururken haberdar olmamızı sağlamaktadır. Dünya, Mc Luhan’ın ifade ettiği gibi küresel bir köy haline gelmektedir (bkz. Ünite 1). İnsanlar birbirlerinin yaşam tarzlarından etkilenmekte bir üst düzeye adapte olmanın yollarını aramakta, kentsel ve modern yaşamı kırsal hayata tercih eder hale gelmektedir. Küreselleşmenin taşıdığı kapitalist toplumlara özgü tüketim kalıbı kırlara ve kentlere yayılmaktadır. Hem aile içi ilişkiler hem de tüketim normları açısından kentsel aileye doğru bir dönüşüm yaşanmaktadır.


#21

SORU:

Kırsal Ailede Babanın rolü nedir? 


CEVAP:

Kırsal ailede baba, sözü öncelikle dinlenmesi gereken bir otorite olarak kabul görmektedir. Çocukların eş seçimi konusunda bile etkili olabilir. Geleneksel olarak gelin ve güveyin evlenmeden evvel yalnız buluşma olanakları ya yoktur ya sınırlıdır. Evlenme sırasında artık imam nikâhı ile birlikte medenî nikâh da yapılmaktadır. Evlenilecek kızın ailesine başlık parası verme geleneği azalmakla birlikte varlığını korumaktadır. Köy ailesi ataerkil olduğundan başlık parası bir yerde boşanmanın maliyetini temsil etmektedir.


#22

SORU:

Göç' ün Aile yapısının değişimindeki önemi nedir? 


CEVAP:

Tarımdaki açık ve gizli işsizliğin sonucu iç göç ya da yurt dışına göç olabilmektedir. Göç kırsal hayatın dönüşümüne yol açan yapısal nedenlerden doğmakla birlikte bir kez ortaya çıktıktan sonra aile yapısını etkileyen ve değiştiren bir olgu haline gelmektedir (Kongar, 1998: 589). Göç kırsal aileyi parçalamaktadır. Baba, anne ve çocukları köyde bırakıp yurt dışına ya da yurt içinde büyük kentlere para kazanmak üzere gitmektedir. Geride kalan ailesine para göndermek zorundadır. Geleneksel ve ataerkil yapının hakîm olduğu bazı köylerde kadının parayı yönetme ve kullanma yeteneği olmadığından ya da sınırlandırıldığından babanın aile için gönderdiği paranın yönetimi genellikle bir akrabaya ya da komşuya bırakılmaktadır.


#23

SORU:

Gecekondu Ailesi' nin yapısı nasıldır? 


CEVAP:

Gecekondu, dar gelirli insanların yasa dışı ya da en azından normal dışı yoldan konut sahibi olmasını ifade etmek için kullanılan bir terimdir. En temel insan ihtiyaçlarından biri olan konut gereksinimine cevap vermek için icat edilmiş bir çözümdür. 1950li yıllar Türkiye’de toplumsal hareketliliğin arttığı yıllar olarak tarihe geçmiştir. Tarımsal yapıdan, sanayiye ve hizmetlere geçiş sürecinin hızlandığı bir dönemdir. Kırsal alanlar üzerinde yaşayan nüfusu besleyemez hale gelirken kentlerde yeni kurulmaya başlayan sanayi tesisleri göçü göze alanlar için yeni umutlar vaat etmektedir.


#24

SORU:

Gecekondu ailesinin yaşamı nasıldır? 


CEVAP:

Genellikle önce baba, köyden kente göç etmekte, başını sokacak bir ev bulduğunda ise ailesini de yanına almaktadır. Türkiye’nin genelinde olduğu gibi gecekondu ailesinde de hane halkı büyüklüğü 4,5’tir ve çekirdek aile yapısına sahiptir. Gecekondu ailesi sanayileşmeden ve kentsel yaşamdan etkilenmiştir. Köy koşullarının yetersizliği nedeni ile göç etmek zorunda kaldığından kent yaşamına adapte olmaktan başka çaresi yoktur ve bu konuda da isteklidir. Gecekondu aileleri arasında yapılan araştırmalar hemen hemen hiç birinin köye geri dönmek istemediğini göstermektedir.


#25

SORU:

Gecekondu Ailesinde aile içi yönetim kimdedir?


CEVAP:

Ailenin önemli kararları babanın onayı ile alınır. Örneğin annenin işe girme kararı erkek tarafından verilir. Buna karşılık çocuklar eş seçme konusunda kırsal aileye kıyasla biraz daha özgürdür.


#26

SORU:

Gecekondu ailesinin kırsal kesimden kente yerleşmesinin amacı nedir? 


CEVAP:

Kentsel yaşamı gözlemekte, yaşamını kentli ailelerle karşılaştırmakta ve kentsel değerleri benimseyerek hedeflerine ulaşmak için çok çalışmaktadır. Yüksek beklentiler geliştirmiştir. Konut sahibi olmak istemektedir. Çocuklarını eğitimin üst aşamalarına kadar desteklemeyi sürdürmektedir. Bu çok çalışmaya niyetli emek gücünün sanayileşme sürecine katkısı 1970li yıllarla birlikte ortaya çıkmıştır. Göç edenlerin kazanımları bu riski göze almaya değdiğinin ispatıdır.


#27

SORU:

Kentsel aile yapısı nasıldır? 


CEVAP:

Kentsel aile de çekirdek yapıya sahiptir. Ancak ileri derecede sanayileşmiş ülkelerde var olandan daha farklı aile içi ilişkiler söz konusudur. Babanın otoritesinin gücü bakımından ataerkil özellikler varlığını korumaktadır. Ailede kazanılan paranın kontrolü genelde babadadır. Paranın karı-koca tarafından ortaklaşa yönetilme oranı düşüktür. Türk ailelerinde kadının parayı yönettiği aileler sınırlı sayıdadır. Ancak tüketim harcamaları ile ilgili kararların alınmasında kadının rolü artmaktadır (Kongar, Berksoy, 1990: 12-13). Genel olarak görülen durum kazanılan paranın babanın elinde toplanması ve sonra baba tarafından aile üyeleri arasında ihtiyaçlara göre dağıtılmasıdır.


#28

SORU:

Kentsel ailenin eğitime bakış açısı nasıldır? 


CEVAP:

Kentsel aileler, çocukları için genellikle en yüksek eğitim düzeylerini hedeflemektedirler. Ortaokul, lise ve üniversite sınavlarına hazırlık için katlanılan maliyetler verilen önemin göstergesidir. Gençlerin evlilik yaşı kırsal ve gecekondu ailelerinin gençlerinden daha ileridir. Bu durum uzun okul yılları ile ilişkilendirilmektedir.


#29

SORU:

Kentsel Ailenin evliliğe bakış açısı nasıldır? 


CEVAP:

Başlık geleneği (gecekondu bölgeleri dışında) kentlerde pek görülmez. Buna karşılık genç çiftin yeni bir yuva kurmasına yardım konusunda aileler arasında işbirliği bulunmaktadır. Nişanı kızın ailesi yaparken, düğünü erkek tarafının yapması beklenmektedir; yatak odası takımını kız tarafı alırken misafir odasını erkek tarafı alır gibi adetler bulunmaktadır. Ancak günümüzde bu alışkanlıkların ne ölçüde devam ettiğine yönelik araştırmalar yapılması gerekmektedir. Küreselleşme kavramı ile açıkladığımız günümüz dünyasında gençler üzerinde en az aileleri kadar belki daha da fazla etki yapma gücüne sahip sanal bir dünya bulunmaktadır.


#30

SORU:

Kentlerde gecekondu bölgelerinin yaygınlaşması ne gibi sorunlara neden olmaktadır? 


CEVAP:

Gecekondu bölgelerinin yaygınlaşması da kentlerde farklı ilişkilerin ortaya çıkışına yol açmaktadır. Gecekondulular nasıl kentsel yaşamdan etkileniyorlarsa kentli aileler de gecekondulularla girdikleri iletişim nedeni ile farklı davranışlar geliştirmekte, farklı aile yapıları ve farklı işbirlikleri ortaya çıkabilmektedir.


#31

SORU:

Kent yaşamının zorlukları nelerdir? 


CEVAP:

Kent yaşamı olanaklar sunduğu gibi güçlüklerle de doludur. Köyden kente göçün yol açtığı çarpık kentleşme ve gecekondulaşma, artan nüfusun elektrik, su, hava gazı, kent içi ulaşım gibi temel gereksinimlerinin aksamasına yol açmakta, alt yapı yetersizlikleri artan nüfustan gelen taleplerin mas edilmesine engel olmaktadır. Yüksek ev kiraları insanları yıldırmaktadır. Çalışan anne babaların gereksinim duyabileceği çocuklar için bakımevlerinin yokluğu, ev işinin yükünü azaltacak hazır giyim, hazır yemek gibi ihtiyaçların piyasadan bol ve ucuz olarak karşılanamayışı kısacası büyük şehirlerdeki hayat pahalılığı ya da işsizlik gibi sorunlar kentliler üzerinde baskı yaratmaktadır.


#32

SORU:

Kentsel alanlarda ebeveynler ve çocuklar arasındaki ilişki nasıldır? 


CEVAP:

Kentsel alanlarda ebeveynler ve çocuklar arasındaki ilişkiler gerilim yüklüdür. Kuşaklararası çatışmanın şiddetinin en yüksek olduğu aile, gecekondu ailesidir. Kentli ailelerde de dikkati çekecek boyutlarda problem yaşanabilmektedir. Geleneksel değerlerin daha güçlü olduğu kırsal ailelerdeki çatışmanın boyutu diğerlerinden daha azdır.


#33

SORU:

Teknolojik gelişmelerin kent yaşamına etkisi nedir? 


CEVAP:

Teknolojik gelişmeler çok daha farklı bir dünya ortaya çıkarmaktadır. Değişimin hızı da değişmiş ve artmıştır. Herhangi bir yenilikten haberdar olmak an meselesidir.  1960’lı yılların dünyası 16. yüzyıl için çizilen dünyanın ellide biridir. 20. yüzyılın uçakları, 16. yüzyılın gemilerinden elli misli yüksek hızla mesafeleri kat etmektedir. Değişen bir dünya’da ondan daha hızlı değişen Türkiye’de toplumsal kültürel çevre değişikliği baş döndürücü boyutlardadır (Kongar, 1998: 596). Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aileyi tehdit eden en önemli sorun kuşaklar arası çatışmadır.


#34

SORU:

Türkiye’de aile planlaması ile ilgili  hangi gerekçe ileri sürülmektedir ?


CEVAP:

Türkiye’de aile planlaması ile ilgili üç gerekçe ileri sürülmektedir (Kongar, 1998: 597):

• Ekonomi ile ilgili gerekçe, kişi başına düşen geliri arttırmanın yollarından birinin nüfus artış hızının azalması olmasıdır.

• Sağlıkla ilgili gerekçe, hijyenik olmayan ortamlarda çocuk düşürmenin yol açtığı anne ve bebek ölümlerini engellemek amacını taşımaktadır.

• Toplumsal gerekçe ise aile planlaması programlarının yaygınlaştırılması ile kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki adaletsizliği önleme amacını taşımaktadır.


#35

SORU:

Aile planlamasının yasalaşması ne zaman gerçekleşmiştir ?  


CEVAP:

Aile planlaması ile ilgili tartışmalar Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963) çerçevesinde başlamış olmakla birlikte yasalaşması 1965 yılını bulmuştur. 


#36

SORU:

Aile planlaması yasasının önemi nedir? 


CEVAP:

Devlet olanakları daha çok kırsal bölgeler için seferber edildiyse de kırsal ailelerin gebeliği önleyici yeni yöntemlere alışması zaman almıştır ve kentsel ailelerin yeni yöntemleri kullanma oranı kırsal ailelerin üzerinde seyretmiştir. Zamanla devlet yanında sivil toplum kuruluşları da aile planlaması konusunda toplumun eğitilmesi çabasına katılmışlardır. Çabalar sonuç vermiş ve 1997 nüfus sayımında,1990-1997 dönemine ait nüfus artış hızının binde 14.73 gibi daha kabul edilebilir bir orana düştüğü gözlenmiştir.


#37

SORU:

Türkiye' de çocuğun değeri konusunda araştırmalar ne zaman yapılmıştır? 


CEVAP:

Çocuğun değeri araştırmaları, 1970’lerde Kore, Filipinler, Singapur, Tayvan, Tayland, Türkiye, Endonezya, ABD ve Almanya’da 20.000’den fazla evli ve doğurgan yaşlarda kadınla yürütülmüştür. 2000’li yıllarda sıraladığımız ülkelerin çoğunda ve Türkiye’de araştırmaların tekrarı yapılmıştır.


#38

SORU:

Kağıtçıbaşı aile değişimi kuramını ne zaman hayata geçirmiştir?  


CEVAP:

Kâğıtçıbaşı, çocuğun değeri araştırmalarına dayanarak, modernleşme yaklaşımının ileri sürdüğü bir geçiş sürecinden sonra Batı modelinin dünyaya yayılacağı varsayımına karşı çıkmış ve kendi aile değişimi kuramını yaratmıştır.


#39

SORU:

Batı ailesinin özellikleri nasıldır? 


CEVAP:

Batı ailesinin özellikleri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:

• Bağımsız ilişkiler sistemidir.

• Akrabalardan bağımsızdır.

• Kendi başına çekirdek bir birimdir.

• Aile içinde kişiler birbirlerinden iyi belirlenmiş sınırlarla ayrılmıştır.


#40

SORU:

Kağıtçıbaşı' na göre Modernleşme Kuramı nedir? 


CEVAP:

Kâğıtçıbaşı, Modernleşme Kuramı’nın popülerliğini yitirmesine rağmen halen varlığını sürdürdüğünü ileri sürmektedir. Bu kuramda sosyal değişim ve aile ile ilgili düşünceler geniş yer tutmaktadır. Batı modeline doğru tek yönlü bir değişim beklentisi sosyal bilimciler arasında yaygındır ve bu nedenle gelişmekte olan ülkeler geçiş toplumları olarak tanımlanmaktadır.


#41

SORU:

Kağıtçıbaşı kendi Aile Kuramı' nı nasıl gerçekleştirmiştir? 


CEVAP:

Çiğdem Kâğıtçıbaşı ve psikolog, nüfusbilimci ve ekonomist araştırmacılardan oluşan bir ekip, çocuğun değeri araştırmalarının Türkiye ayağını gerçekleştirmiştir. Kâğıtçıbaşı, Türkiye’de evli kadınlar ve kocalarından oluşan 2300 kişiyi kapsayan bir örneklem ile gerçekleştirilen “çocuğun değeri araştırması”, bulgularına dayanarak kendi aile değişimi kuramını geliştirmiştir. Çocuğun değeri araştırmalarında ana babaların çocuk sahibi olma konusundaki istekleri, çocuklarına atfettikleri değerler, doğurganlık tercihleri gibi konular incelenmektedir.


#42

SORU:

Anne babalar tarafından çocuklarına atfedilen üç ana değer tipi nedir? 


CEVAP:

Ekonomik: Çocukların sağladığı maddi faydalarla ilgilidir. En önemli değer yetişkin evlâdın ana babaya sağladığı yaşlılık güvencesidir.

Psikolojik: Mutluluk, sevgi, gurur gibi manevi doyumlarla ilgilidir.

Sosyal: Çocuk sahibi olmanın sağladığı sosyal kabul ile ilgilidir. Aile isminin devamı erkek çocuk sahibi olmanın getirdiği sosyal değerdir.


#43

SORU:

Az gelişmiş ülkelerde, ekonomik çocuk değerine özellikle yaşlılık güvencesi ile ilgili çocuk değerine verilen önem neden yüksektir? 


CEVAP:

Az gelişmiş ülkelerde, ekonomik çocuk değerine özellikle yaşlılık güvencesi ile ilgili çocuk değerine verilen önem yüksektir. Sosyal güvencenin olmadığı yoksulluğun yaygın olduğu bölgelerde çocukların aileye katkısının önemi büyüktür. Bu nedenle çocuk doğurma sebebi olarak yaşlılık güvencesi cevabının oranı yüksektir. Bu oran, Endonezya’da yüzde 98, Filipinler’de yüzde 89, Türkiye’de yüzde 77, Almanya ve ABD’de ise sadece yüzde 8 olarak tespit edilmiştir.


#44

SORU:

Ülke içinde  oturulan bölgenin gelişmişlik düzeyinin artması çocuğun yaşlılık güvencesi değerini nasıl azaltmaktadır?


CEVAP:

Ülke içinde de oturulan bölgenin gelişmişlik düzeyinin artması çocuğun yaşlılık güvencesi değerini azaltmaktadır. Bu değer kadının çalıştığı yer ve eğitim düzeyinden de etkilenmektedir. Ücretsiz aile işçisi kadınlar için çocuğun ekonomik değeri önemli iken esnaf ve sanatkâr kadınlar için ekonomik değer daha azdır. Beyaz yakalı kadınlar ise ekonomik değere diğer iki grup kadından daha az önem vermektedirler. Ana babanın eğitim düzeyi arttıkça çocuğun ekonomik değerine verilen önem azalmaktadır. 


#45

SORU:

Çocukların psikolojik değeri ve refah düzeyi yüksek yerlerde ve kentlerde neden daha yüksektir? 


CEVAP:

Çocukların psikolojik değerinin, refah düzeyi yüksek yerlerde ve kentlerde yüksek olduğu görülmektedir. Buralarda çocuğun aileye ekonomik katkı sağlaması söz konusu değildir. Aksine çocuk bir maliyet kaynağıdır. Çocuk sahibi olmanın ekonomik anlamı yoktur ancak pek çok aile yine de çocuk sahibi olmak ister. Burada önemli olan çocuğun verdiği manevi hazdır.


#46

SORU:

Refah ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük kırsal toplumlarda, yetişkin evlâda bakış açısı nasıldır? 


CEVAP:

Refah ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük kırsal toplumlarda, yetişkin evlâda maddi bağımlılık nedeni ile yüksek doğurganlık oranlarına rastlanmaktadır. Çocuğun ekonomik değerini ve yaşlılık güvencesi değerini ön planda tutan sosyalleşme değerleri ve özellikle erkek evlât tercihi yaygındır. Ataerkil toplumlarda erkek evlât daha güvenilir bir yaşlılık güvencesi ve ekonomik fayda kaynağıdır.


#47

SORU:

Çocuğun değeri araştırmaları hangi üç farklı aile modelinin ortaya çıkmasına neden olmuştur? 


CEVAP:

Bu yaklaşımla üç farklı aile modeli geliştirilmiştir:

• Bağımlılık modeli

•Bağımsızlık modeli

•Duygusal, psikolojik bağlılık modeli


#48

SORU:

Bağımlılık Modeli nedir?


CEVAP:

Bağımlılık modeline, ataerkil aile yapısına sahip, aile ve insan ilişkilerinin güçlü bir şekilde korunduğu geleneksel kırsal toplumlarda rastlanmaktadır. Dünyanın birçok yerinde yaygındır. Yapısal geniş aile ya da işlevsel geniş aile özelliklerine sahiptir. İşlevsel geniş aileler, hane halkı yapısı bakımından çekirdek yapıya sahip olsalar da tarımsal üretim ve tüketim, çocuk bakımı, evde yiyecek üretimi gibi aile işlevlerini paylaştıkları için geniş aile gibidirler. Aile diğer akrabalarla bağımlılık içindedir.


#49

SORU:

Bağımsızlık Modeli nedir? 


CEVAP:

Sanayileşmiş, kentlerde yaşayan, orta sınıf Batı toplumunun ideal aile tipi ise bağımsızlık modeli yardımı ile incelenmektedir. Bu toplumda ayrışmışlık kültürü (bireycilik) egemendir. Bu modelde hem aile diğer ailelerden hem de aile bireyleri birbirlerinden bağımsız ve ayrışmıştır. Bu model gerçek durumdan çok ideal ya da normatif olanı yansıtmaktadır çünkü bulgular Batı ailelerinde de bir miktar karşılıklı bağımlılığın varlığına işaret etmektedir. Bağımsız aile modeli refah düzeyi yüksek, kentleşmiş ve sanayileşmiş, ileri teknolojiye sahip toplumlarda görülürken karşılıklı bağımlılık modeli refah düzeyi düşük, kırsal, tarımla uğraşan sanayi öncesi toplumlarda görülmektedir. Modeller arasındaki fark ayrışmışlık kültürü (bireycilik) ve ilişkililik kültürü (toplulukçuluk) arasındaki farkı da yansıtmaktadır. 


#50

SORU:

Duygusal Psikolojik Bağlılık Modeli nedir? 


CEVAP:

Modernleşme varsayımı, sosyo-ekonomik gelişme ile birlikte karşılıklı bağımlılık modelinden, bağımsızlık modeline doğru bir geçiş olacağını ileri sürmektedir. Ancak, Kâğıtçıbaşı, modernleşme varsayımının kültürü dikkate almadığını ve yapılan araştırmaların sosyo-ekonomik yapıdaki değişime rağmen kültürlerde belli bir devamlılığın korunduğuna işaret ettiğini yaşamın toplumu etkilemesine rağmen, kültür ve sosyalleşme biçimlerinde genel bir devamlılığın var olduğunu göstermektedir.


#51

SORU:

Sosyo-ekonomik gelişme ile birlikte azaldığı gözlenen ekonomik değeri ifade etmek için modelde kullanılan farklı göstergeler nelerdir? 


CEVAP:

Sosyo-ekonomik gelişme ile birlikte azaldığı gözlenen ekonomik değeri ifade etmek için modelde kullanılan farklı göstergeler aşağıda sıralanmaktadır:

•Yaşlılık güvencesi

• Yaşlılıkta parasal destek

• Ev işinde yardım

• Maddi yardım


#52

SORU:

Duygusal Psikolojik Bağlılık Modeli diğer modellerle nasıl örtüşmektedir? 


CEVAP:

Yeni model diğer iki modelden farklı olmakla birlikte bazı özellikleri açısından bunlarla örtüşmektedir. Diğer modelleri kısaca hatırlayacak olursak bağımlılık modelinin belirleyici niteliği hem maddi hem de duygusal anlamda ailesel ve bireysel bağımlılıktır. Bağımsızlık modelinin temel özelliği ise her iki anlamda da ailesel ve bireysel bağımsızlığın söz konusu olmasıdır. Üçüncü model olarak Kâğıtçıbaşı’nın geliştirdiği duygusal/ psikolojik bağımlılık modelinde ise duygusal alanda aileler ve aile bireyleri arasında karşılıklı bağımlılık görülürken, maddi alanda hem birey, hem de aile düzeyinde bağımsızlık söz konusudur.


#53

SORU:

Çiğdem Kâğıtçıbaşı ve psikolog, nüfusbilimci ve ekonomistlerden oluşan ekip arkadaşları aracılığı ile Türkiye’de 1975 ve 2003 yılları arasında gerçekleştirilen iki çocuğun değeri araştırmasından yola çıkarak ne gibi sonuçlara ulaşılmıştır? 


CEVAP:

1975 ve 2003 yılları arasında elde edilen bulguların kıyaslanması ile ulaşılan en dikkate değer sonuç zaman içinde çocukların ekonomik/faydacı değerindeki düşüş ve psikolojik değerindeki keskin yükseliştir. İkinci araştırmada, çocuk sahibi olma nedenleri olarak ileri sürülen neşe, zevk, sevgi gibi değerler açıkça ön plana geçmektedir. Çocuklardan maddi yardım beklentisindeki tersine dönüş dikkat çekicidir. 2003 yılına ait bulgular, ana-babanın çocuklardan maddi yardım beklentisinin azaldığını göstermektedir.


#54

SORU:

Yapılan iki araştırma arasındaki farklı bulgular nelerdir? 


CEVAP:

İki araştırma arasındaki farklı bulgular, son otuz yılda Türkiye’de ekonomik büyüme ve şehirleşme ile ilgili önemli sosyal yapısal değişikliklere işaret etmektedir. 2003 yılında incelenen katılımcıların üçte ikisi, kırsaldan kentsele dönüşmüş yaşam tarzlarına sahiptir. Kentli yaşam, katılımcılar için sosyal güvenlik gibi yaşlılıkta evlât desteğine alternatif olabilecek olanaklar sunmaktadır. Dolayısı ile çocuklardan gelecek maddi katkı önemini yitirmektedir. 2003  de katılımcılarının eğitim düzeyi daha yüksektir. Annelerin ortalama eğitimi 1975 yılında 3 yıl iken 2003 yılında 9,5 yıla yükselmiştir.


#55

SORU:

Kağıtçıbaşı tarafından 2003 yılında yapılan araştırmalarda ne gibi sonuçlar elde edilmiştir? 


CEVAP:

2003 araştırmasında yer alan farklı toplumsal tabakalar arasındaki değişiklikler de Kâğıtçıbaşı’nın duygusal /psikolojik bağımlı aile modelini destekleyen bulgular üretmiştir. Çocukların ekonomik değeri en çok kırsal kesim katılımcıları tarafından vurgulanmaktadır. Kentli düşük gelir grubunun ekonomik değere verdiği önem kırsal kesimdekilerden daha düşüktür. Kentli, orta/yüksek gelir grubu için ise çocuğun ekonomik değeri önemsizdir. Öte yandan çocuğun psikolojik değeri, tüm farklı gelir düzeylerindeki aileler için aynı derecede önemlidir. Bu bulgu, duygusal bağların ailede çok önemli olduğuna işaret etmektedir. Bulgular, Türkiye’de kentli orta /yüksek gelir grubunda, duygusal/psikolojik bağımlı aile modelinin varlığına işaret etmektedir.


#56

SORU:

Endonezya ve Çin’de yapılan çocuğun değeri araştırmalarında elde edilen bulgular nelerdir? 


CEVAP:

Endonezya ve Çin’de yapılan çocuğun değeri araştırmaları da çocuk sahibi olma sebeplerinin gelenekselden daha duygusal sebeplere doğru kaydığını göstermektedir. Çin’de kırsal ve düşük sosyoekonomik düzeye sahip kesimlerde maddi değer önemliyken, kentli sosyo-ekonomik düzeyi yüksek gruplar için duygusal değer önemlidir. Araştırmalar, erkek çocuk sahibi olmak, aile adının devamı gibi Konfüçyüsçü değerlerin önemini kaybettiğini vurgulamaktadır. Soyo-ekonomik gelişme ile birlikte “tek çocuk politikası” Çin’de değer değişimini etkileyen önemli bir dışsal etkendir.


#57

SORU:

Georges ve diğerleri (2006) tarafından 27 ayrı ülkedeki üniversite öğrencileri arasında yapılan araştırma sonuçları  psikolojik /duygusal bağlılık modeline destek vermektedir. Bu araştırmalarda ne gibi sonuçlar elde edilmiştir? 


CEVAP:

• Sosyo- ekonomik gelişim, aile hiyerarşisini azaltır ve özerkliği arttırır.

•Pek çok ülkede üniversite öğrencileri aile hiyerarşisini reddetmişlerse de duygusal bağlar en sağlam evrensel değerlerdir.

• Duygusal ve faydacıl aile rolleri her ülkede ayrışmıştır.

•Refah toplumlarında bile reddedilen aile hiyerarşisi ile birlikte yakın aile ilişkilerinin varlığı görülmüştür.


#58

SORU:

Çok farklı ülkelerden elde edilen bulgular, Kâğıtçıbaşı’nın ailenin değişimi kuramını desteklemektedir. Modelin aile değişimini açıklamakta küresel geçerliliği bulunmaktadır. Modeli destekleyen diğer bulgular nelerdir? 


CEVAP:

• Duygusal bağlılık modelinde, kontrol ve özerklik bir aradadır. Çinli, Amerika’da yaşayan Çinli ve Anglo-Amerikalı aileler arasında yapılan karşılaştırmada her iki Çinli grubun ana-babalarının hem denetim hem de çocukları özerk olmaya özendirme konusunda Anglo- Amerikalı ailelerden daha ileri olduklarını göstermiştir. Diğer araştırmalar da Çinli grupların daha fazla özerklik ve ilişkisellik gösterdiğine işaret etmektedir.

•Diğer bir sonuç, yetkeli ana-baba tavrının düzen sağlayıcı denetimi ve sevgiyle beraber özerkliği de içermesi ile iki, tezat yaklaşım olduğu varsayılan denetim ve sevgiyi bir arada barındırmasıdır.

• Diğer bir sonuç, çocuğun bilişsel gelişimi, akademik başarısı ve psiko-sosyal yeterliliği açısından yetkeli ana-baba tutumunun, yetkeci ve serbest bırakan ana-baba tutumundan daha olumlu olduğudur. Duygusal/psikolojik bağımlılık modelinde özerklik işin içine girmekle birlikte aynı zamanda denetimin de elden bırakılmadığı görülmektedir; duygusal bağımlılığın devamı için çocuğun tamamen bağımsız olması ve ayrışması istenir bir durum değildir. Hong Kong yüksek/orta sınıf ailelerde gözlenen özerkliğin, bağlılık ve kontrolün bir arada oluşu bu yaklaşımla uyumludur.

• Hoffman (1989), özerklik ve kendine güvenle, ilişkililik ve karşılıklı bağımlılığı aynı anda amaçlayan bir ergenlik gelişimi kavramını ortaya atmıştır.

• Fu, Hinkle ve Hana (1986), yetişkinlikte bağımlılığı değerli bir kişilik özelliği olarak görmüşlerdir. Bu özelliğin sıkı aile bağlarının devamına yardımcı olduğunu savunmuşlardır.


#59

SORU:

Türkiye’de aile yapısının değişiminde hem toplumsal hem de ekonomik gelişmelerin yanında rol oynayan diğer bir neden nedir?


CEVAP:

Türkiye’de aile yapısının değişiminde hem toplumsal hem de ekonomik gelişmeler rol oynamıştır. Ancak yapısal dönüşümün ortaya çıkışında sözünü ettiğimiz gelişmeler kadar önemli olan diğer bir neden de devlet eli ile ailenin dönüşümünü sağlamak üzere çıkarılan yasalar ve yapılan toplumsal devrimlerdir. Tüm çabalara rağmen özellikle erkeklerden kaynaklanan ataerkil yapıya özgü davranış ve uygulamalar pek çok yerde karşımıza çıkmaktadır.


#60

SORU:

Aile içi değişimin de esas belirleyicisi nedir? 


CEVAP:

Aile içi değişimin de esas belirleyicisi kadınlardaki değişimdir.


#61

SORU:

Yapısal değişimin hızına aileler ayak uydurabiliyor mu? 


CEVAP:

Ailenin yapısal değişiminin hızına ailenin işlevsel değişimi ayak uyduramamaktadır. Kentlerde bile çekirdek aile, geleneksel geniş aileye özgü davranış kalıplarından kurtulamamaktadır. Babanın buyrultusu altında anne ve çocukların özgürlüklerini kısıtlayıcı davranışlar pek çok ailede varlığını sürdürmektedir.


#62

SORU:

"Kız evlâda dayanan genişlemiş aile" nedir? 


CEVAP:

Türkiye’de yaşanan sanayileşme, kentleşme, ailede kadının yükselen statüsü ve kadınların toplumsal hayatın ekonomi, politika, kültürel etkinlikler gibi farklı boyutlarında daha fazla yer alması farklı bir aile yapısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kıray, ne modern toplumlarda ne de geleneksel toplumlarda görülmeyen bu yapıyı “kız evlâda dayanan genişlemiş aile” olarak isimlendirmektedir (1964: 119). Bu aile yapısında, kadının anne-babası ile ya da ikisinden biri ile karşılıklı dayanışma ilişkisi kurulmuştur. Yaşlı insanlar böylece güvence altına alınmış öte yandan ev işlerinde kadına destek veren bir işbirliği kurulmuştur. Kadınların iş hayatına atılmalarında anne babalarından gelen bu destek önemli rol oynamaktadır.


#63

SORU:

Hızlı toplumsal dönüşümün bireyler üzerinde yarattığı uyum baskısına çözüm üreten kurumların başında hangi kurum gelmektedir?


CEVAP:

Aile, küreselleşme sürecini anlatırken değindiğimiz hızlı toplumsal dönüşümün bireyler üzerinde yarattığı uyum baskısına çözüm üreten kurumların başında gelmektedir. Türk ailesi kentlerde bile dayanışmacı işlevini koruyabilmiştir. Bu özelliklerin gelecek nesillere de aktarılması önemlidir. Bu dayanışmacı aile ortamı Türkiye’yi 21. yüzyıla taşımıştır. Toplumun geneline yayılmamakla birlikte gerek devlet, gerek sivil toplum örgütleri, gerekse piyasalar modern toplumlara özgü, çocuk bakımevleri, yaşlı evleri gibi faaliyetleri etkinleştirme çabası içindedir.


#64

SORU:

Çevrenin aile işlevlerinin belirlenmesindeki rolü nedir? 


CEVAP:

Çevrenin aile işlevlerinin belirlenmesindeki rolü önemlidir. Kırsal aile, babanın egemenliği ve akrabalık ilişkileri açısından geleneksel ailenin işlevlerine yol açmaktadır. Gecekondu ailesi, toplumsal dönüşüm baskısının en şiddetli olduğu aile tipidir. Göç ederek geleneksel aile ortamının ilişkilerinden uzaklaşan gecekondu ailesi yeni beklentilerin ve yeni değerlerin kaynağıdır. Ancak ailenin bireyin topluma uyum sağlamasına yardım işlevini sürdürülebilmesi önemlidir. 


#65

SORU:

Çiğdem Kâğıtçıbaşı' na göre , modern Türk ailesi nasıl bir evrim geçirmektedir? 


CEVAP:

Çiğdem Kâğıtçıbaşı, modern Türk ailesinin, aile bireyleri arasında duygusal açıdan karşılıklı bağımlılığın korunduğu bir yapıya doğru evrim geçirdiğini ileri sürmektedir. Ailenin, bireyin kişisel ve bilişsel (zihinsel) yeteneklerinin gelişmesinde çok önemli rolü olduğuna işaret etmektedir. Sosyoekonomik düzeyi yüksek ve eğitimli ailelerin, çocuklarının geleceğine yatırım yapma istek ve potansiyellerinin yüksek olduğu ve çocukların okul ve iş yaşamında ulaştıkları başarıda yaşadıkları aile ortamının etkisinin büyük olduğu araştırmalara yansımaktadır.  Bu durum ana-babalık konusunda toplumun eğitilmesi ve desteklenmesi gereğini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle, erken insan gelişimine odaklanan ve çocuğa verilen çevresel desteğin geliştirilmesini amaçlayan devlet politikalarına gereksinim vardır.