BİZANS TARİHİ Dersi BİZANS - OSMANLI İLİŞKİLERİ soru cevapları:

Toplam 45 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Bizans’ın son dönemine damgasını vuran ve kaderine
hükmeden Paleologoslar hanedanı dönemi nasıl
başlamıştır?


CEVAP:

Bizans’ın son imparatorluk ailesi Paleologos
sülalesidir. İznik İmparatorluğu döneminde ordu komutanı
olarak devlete hizmet eden Mihail Paleologos, siyaseten
inişli çıkışlı bir çizgi izlemesine rağmen Laskaris ailesi ve
saraya her zaman için yakın oldu. 1258 yılında İznik
İmparatoru II. Teodoros Laskaris öldüğü zaman varisi
olan oğlu IV. İoannis Laskaris henüz sekiz yaşında
imparatorluk tahtına oturdu ve ona Yorgios Muzalon naip
olarak atandı. Cesur bir asker, ihtiraslı bir devlet adamı ve
geniş bir çevresi olan Mihail Paleologos, Muzalon’u kısa
sürede bertaraf ederek çocuk yaştaki İmparator’a naip
olmakta güçlük çekmedi. Naiplikle de yetinmeyen Mihail,
1259 yılında ortak imparator olarak taç giydi. Meşru
imparatorun varlığına rağmen artık imparatorlukta gerçek
gücün sahibi ve tek otorite VIII. Mihail Paleologos idi
(1259-1282). Böylece Bizans’ın son dönemine damgasını
vuran ve kaderine hükmeden Paleologoslar hanedanı
dönemi başlamış oldu.


#2

SORU:

Latin İmparatorluğu yönetiminde bulunan İstanbul
hangi tarihte Bizanslıların eline geçmiştir?


CEVAP:

25 Temmuz 1261.


#3

SORU:

Sicilya ve Napoli Kralı ilan edilen Anjou Dükü Charles
Eski Latin imparatorluğu’nu yeniden kurmak istemesi
hangi olayla son bulmuştur?


CEVAP:

Venedikliler, Sırplar ve Bulgarların da desteğini
alan Charles d’Anjou, Bizans’a karşı Adriyatik yönünden
ölümcül bir saldırı başlattı. Bizans ağır kayıplara maruz
kaldı. VIIII. Mihail, bunun üzerine Charles d’Anjou’nun
rakibi Aragonlularla temas kurdu. Charles’a karşı
kullanılmak üzere Aragon Kralı’nın damadı Peter’e
donanma inşa etmesi için para yardımında bulundu.
Sicilya’da faaliyet gösteren Bizanslı ve Aragonlu casuslar
halkı Charles’ın yönetimine karşı isyan etmesi için ustaca
kışkırttılar. 1282’de Charles’ın, Bizans seferini Şnanse
etmek üzere halka yeni vergiler yüklemesi isyan ateşinin
patlamasını daha da kolaylaştırdı. 31 Mart 1282’de tarihte
“Sicilya İkindisi” diye bilenen isyan Palermo’da başladı.
Kanlı biçimde devam eden isyanda Sicilya’da, Charles
d’Anjou’ya bağlı bütün Fransızlar yok edildi. Bizans’ı
yıkarak Roma imparatoru olma hayalleri besleyen Charles
bir anda kendi hâkimiyetinin yıkılışına tanık oldu.


#4

SORU:

Anadolu’daki Bizanslı halkın kendi öz yönetimlerine
karşı yabancılaşmasının ve Türk beylerinin tebaası olmak
istemelerinin nedeni nedir?


CEVAP:

1274’te Lyon’da yapılan görüşmelerden sonra
kiliselerin birleştirildiği ve Roma Kilisesinin inancının
kabul edildiğine dair bir anlaşma imzalandı. Böylece iki
yüzyıldan fazla bir süredir üzerinde tartışılan Roma’nın
üstünlüğünde kiliselerin birleşmesi kabul edilmiş oldu.
Papalığın üstünlüğü altında kiliselerin birleşmesine Bizans
halkı ve Ortodoks kilisesi şiddetle karşı çıktı. VIII. Mihail
Paleologos, İstanbul kilisesi tarafından aforoz edildi.
İmparator, birleşmeye karşı çıkanlara şiddetle
cezalandırmaya başladı. Bu durum Bizans yönetimiyle
halkının karşı karşıya gelmesine neden oldu ve büyük bir
iç buhranı doğurdu. Birleşmeye direnen ruhbanlar,
aristokratlar, halk ve hatta imparatorluk ailesinden bazı
kimseler zindanlara atıldı veya sürgüne gönderildi. Katolik
olmayı kabul eden VIII. Mihail Paleologos yönetimine en
sert karşı çıkış Anadolu’da yaşandı. Burada daha önce
başlamış olan bir muhalefet vardı. IV. İoannis Laskaris’in
feci biçimde gözlerinin kör edilerek Laskarislerin tasŞye
edilmesi karşısında Patrik Arsenios, VIII. Mihail’e tepki
göstererek muhalefete başlamıştı. Katolik inancın resmen
kabul edilerek halka ve Ortodoks kilisesine de zorla
dayatılması karşısında duyulan öfke ve inŞal Arseniosçu
muhalefetle birleşti. Halkın ve Ortodoks kilisesinin
tepkisini İmparator VIII. Mihail Paleologos kan ve
zulümle bastırıp, Bizans halkı ve ruhanileri zorla Katolik
inanca sokmaya çalıştı. Bu politika özellikle Anadolu’daki
Bizanslı halkın kendi öz yönetimlerine karşı
yabancılaşmasına ve Bizans İmparatorluk yönetimine
alternatif olabilecek güçlere meyletmesine yol açtı.
Nitekim Batı Anadolu’da sarsılan imparatorluk
otoritesinin bıraktığı boşluğu önceleri Türk kaynaklarında
Tekfur olarak adlandırılan Bizanslı feodaller doldurdu.
Sonra ise Bizanslı halk kendilerine din ve inanç özgürlüğü
tanıyan Türk beylerinin tebaası olmakta sakınca görmedi.


#5

SORU:

Pronia nedir?


CEVAP:

Mali ve askeri açıdan Bizans’ta 12. yüzyıldan
sonra görülmeye başlanan Pronia kavramıyla daha çok
devlete ait toprakların askerlik hizmeti karşılığında özel
kişilere tahsis edilmesi sistemidir.


#6

SORU:

İmparator II. Andronikos döneminde Venedikliler ve
Cenevizlilerin ekonomik olarak Bizans karşısında
güçlenmesinin nedenleri nelerdir?


CEVAP:

II. Andronikos babasından, hazinesi boş, maliyesi
çökmüş ve halkıyla union meselesi dolayısıyla kavgalı bir
imparatorluk devralmıştı. Mali açıdan çöküntüden çıkmanın
yolu olarak Bizans parası iperpiron’un ayarının düşürülmesi
görüldü. Paranın ayarının bozulması Şyatların olağanüstü
yükselmesini ve halkın yoksullaşmasını beraberinde getirdi.
Venedik ve Ceneviz’e sağlanan imtiyazlar, Bizans
ekonomisini bu iki deniz cumhuriyetinin tahakkümleri altına
almasına neden olmuştu. Başta gümrük vergileri olmak üzere
birçok vergiden muaf olan Venedikli ve Cenevizli tüccarlar
ülke genelinde ucuza hammadde alarak, kendi mamul
ürünlerini karlı biçimde pazarlıyorlardı. İmparator
II. Andronikos, harcamaları azaltarak mali açıdan tasarruf
sağlayıp hazineyi rahatlatmak için donanmayı lağvetti.
İmparator, mütteŞki Ceneviz’in güçlü donanmasına
güvenerek böyle bir tasarrufta bulundu. Aristokratlar lehine
vergi muaŞyetleri tanınması, küçük arazi sahiplerinin daha
fazla vergi yükü altına girmesini beraberinde getirdi.
Vergilerini ödeyemeyen köylüler topraklarını aristokratlara
satarak onlara bağlı yarı hür bir statüye düştüler. Feodalleşme ve pronia sisteminin bozulması devletin asker ihtiyacını
yabancılardan sağlanan ücretli askerlerle gidermesini
gerektirdi. 1296 yılında Venedik’le Ceneviz arasında savaş
çıktı. Bizans da Ceneviz’in mütteŞki sıfatıyla bu savaşta yer
aldı. Fakat 1299’da Ceneviz Venedik’le barış anlaşması
yaparak, savaşta Bizans’ı yalnız bıraktı. Bizans, Venedik
karşısında ağır bir mağlubiyete uğradı. 1302 yılında
imzalanan barış anlaşmasıyla Venedik hem yüklüce bir savaş
tazminatı kopardı hem de Bizans ülkesinde ticari çok büyük
ayrıcalıklara sahip oldu. Bu arada Cenevizliler de sahip
oldukları imtiyazları korudukları gibi İstanbul’un karşısında
bulunan kolonileri Galata’yı sağlam bir surla çevirerek burayı
Bizans başkentine rakip bir şehir haline getirdiler.


#7

SORU:

Bitinya olarak adlandırılan bölge neresidir?


CEVAP:

İstanbul’un doğusunda kalan ve Bizans
döneminde başlangıçta Kadıköy, İznik, İzmit, Bursa
illerini kapsarken daha sonra bunlara ilaveten Bilecik,
Sakarya, Düzce, Bolu, Zonguldak ve Bartın yerleşimlerini
de içine alan bölgenin adıdır


#8

SORU:

Bitinya’nın Türkler ve Bizanslılar açısından önemi
nedir?


CEVAP:

Uygun iklim koşullarıyla yıl boyunca yağış alan bu
bölgede tarım yapmaya elverişli verimli vadi ve ovalar
mevcuttu. Başta Sakarya nehri olmak üzere akarsu
bakımından da zengin olan bölgede irili ufaklı birçok göl de
bulunuyordu. Bitki örtüsünce zengin olan bölgede dağlar
ormanlarla kaplıydı. Kıyıdaki Gemlik, Mudanya ve İzmit
önemli limanlardı. Bursa, İznik, İzmit, Bilecik, bölgenin
önemli şehir ve kasabalarındandı. Başta tahıl olmak üzere
bölgede üretilen tarım ürünleriyle sadece bölge şehirleri değil
İstanbul da besleniyordu. Elverişli coğrafyası ve verimli
arazileriyle Bitinya’nın şehir ve köyleri her zaman kalabalık
nüfusa sahip olmuştu. Laskarisler zamanında İstanbul’dan
kaçan Bizans aristokrasisi ve kilisesine ev sahipliği yapan
İznik şehri, Hıristiyanlığın amentüsünün belirlendiği İznik
Konsilinin yapıldığı yer olarak Bizanslılar için kutsal
nitelikteydi. Bitinya bölgesi 1071 Malazgirt Savaşı’nın
hemen ertesinde Türk akınlarına sahne olmuş ve 1075’te
fethedilen İznik Türkiye Selçuklarının ilk başkenti haline
gelmişti. Haçlı Seferleriyle, Türkler Batı Anadolu, Bitinya ve
İznik’ten çekilmek zorunda kalmışlardı. On dördüncü
yüzyılın hemen öncesinde Batı Anadolu sınırlarına yığılmış
bulunan Türkmenler, bölgede kalıcı Türk egemenliğini
kurmak için kesif gaza ve akın faaliyetlerine başladılar. Bu
gaza ve akınlar Batı Anadolu’da Türkmen Beyliklerinin
kurulmasıyla sonuçlandı. Bu beyliklerden biri de Bitinya’da
Osman Gazi’nin kurduğu Osmanlı Beyliği idi.


#9

SORU:

Bitinya’da Osmanlı Beyliği’nin egemenliğini ilan
etmesi hangi olayla gerçekleşmiştir?


CEVAP:

1299 yılında Bilecik, Yarhisar, Yenişehir, İnegöl
Osman gazi tarafından fethedildi. Osman gazi, bu şekilde
günden güne gücünü arttırarak Bitinya’da, sağlam surlarla
çevrili İznik ve Bursa gibi şehirlerin haricindeki bütün
kırsal alanda egemenliğini kurmayı başardı. Bu tehlikeli
durum karşısında Bizans İmparatorluk yönetimi askeri
önlem almaya çalıştı. Muzalon komutasında çoğunluğunu
ücretli Alanların oluşturduğu 2000 kişilik bir kuvvet
Bitinya’ya gönderildi. Bu Bizans ordusunu Osman Gazi,
5000 kişilik bir kuvvetle Yalova civarında Bizanslıların
Bafeus, Türk kaynaklarının Koyunhisar adını verdikleri
mevkide karşıladı. 27 Temmuz 1302’de yapılan savaşta
zafer Osman Gazi’nin oldu. Bozguna uğrayan Bizans
birlikleri İzmit’e çekildiler. Yüksek surlarla çevrili olan
İzmit, İznik, Bursa, Ulubad gibi şehirler dışındaki tüm
Bitinya toprakları artık kesin biçimde Osmanlıların eline
geçmişti. Bafeus zaferi Bitinya’da Osmanlı Beyliği’nin
egemenliğini ilan etmesi anlamını da taşıyordu.


#10

SORU:

Bizans’ta iç savaşların başlamasına sebep olan ilk
olay nedir?


CEVAP:

II. Andronikos kendisine halef olarak oğlu IX.
Mihail’i seçmişti. Mihail’in oğlu ve dedesiyle aynı adı
taşıyan genç Andronikos da babasından sonraki veliaht
olarak ilan edilmişti. Genç Andronikos’un sorumsuz ve seŞh
yaşantısı bir aile dramına sebebiyet verdi. Genç prensin
sorumsuzluğu kardeşinin öldürülmesine neden oldu. Bu acı
babası IX. Mihail’in de yaşamının sonunu hazırladı. Tüm
bunların sebebi olarak görülen genç Andronikos’un veliahtlık
haklarını dedesi İmparator II. Andronikos almak istedi. 1321
yılında genç Andronikos, başkentten ayrılarak Edirne’ye
geldi. Trakya halkına cömert vaatlerde bulunarak vergi
muaŞyetleri bahşederek kendisine yönelik halkın desteğini
büsbütün arttırdı. İmparator, isyanın İstanbul’a
bulaşmasından endişe ediyordu. Genç Andronikos’a bağlı
birliklerin Silivri’ye gelmesi üzerine 6 Haziran 1321’de dede
ve torun Andronikos’lar arasında anlaşma sağlandı. Buna
göre İmparatorluk ikisi arasında paylaşılacaktı. Yaşlı
İmparator II. Andronikos İstanbul’da, genç Andronikos ise
Edirne’de hüküm süreceklerdi.


#11

SORU:

1341 yılında meydana gelen, Kantakuzinos ve
İmparatoriçe Anna arasındaki iktidar mücadelesinin
neden olduğu iç savaşının öncekilerden en farkı nedir?


CEVAP:

Kantakuzinos ve İmparatoriçe Anna etrafında
toplanıp Apokavkos’un önderliğinde faaliyet gösteren
muhalefet arasındaki iç savaş diğerlerine göre iki
bakımdan farklıydı. Öncelikle bu iç savaşa dış güçler etkin
biçimde katıldılar ve kimin Bizans’ta iktidar olacağını
onlar belirlediler. İkincisi bu iç mücadelede Bizans halkı
önceleri hiç olmadığı kadar kamplara ayrıldılar. Zenginler,
toprak ağaları ve aristokrasi Kantakuzinos’a destek
verirken tüccar, esnaf, zanaatkâr ve bu kitleler muhalif
grubun yanında yer aldı.


#12

SORU:

Bizans kamuoyunda Kantakuzinos’un Türklerin
Avrupa’ya yerleşmelerinin baş mimarı olarak
görülmesinin nedeni nedir?


CEVAP:

Osmanlıların yardımıyla Meriç kıyısındaki savaşta
Kantakuzinoslar üstün geldiler. Yakalanan V. İoannis,
Bozcaada’ya sürgüne gönderildi. Bu savaşta yardımlarına mukabil Kantakuzinos, Osmanlılara Gelibolu
yarımadasındaki Çimpi kalesini verdi. Böylece Osmanlılar
Avrupa topraklarında bir üs kazanmış oldular. 1354’te bütün
Trakya’yı tahrip eden bir deprem yaşandı. Bu deprem
dolayısıyla Gelibolu şehri de büyük yıkıma maruz kalmış,
şehrin surları ve evleri yıkılmıştı. Haber Osmanlılara
ulaşınca, Süleyman Paşa Gelibolu’ya birliklerini ve ailelerini
yerleştirerek burayı sahiplendi. Gelibolu’nun Türklerce
alınması İstanbul’da büyük korkuya neden oldu. Bu döneme
kadar akınlar yapıp ganimetler elde ettikten sonra Türkler
Anadolu’ya geri dönüyorlardı. Artık Avrupa yakasında
sağlam bir köprübaşı edindikten sonra Türkler burada kalıcı
oldular. Kantakuzinos, büyük meblağlar önererek Orhan
Bey’den burasının boşaltılmasını boş yere talep etti. Bu
durum Bizans kamuoyunda Kantakuzinos’un Türklerin
Avrupa’ya yerleşmelerinin baş mimarı olarak görülmesine
neden oldu.


#13

SORU:

I. Kosova savaşının Türkler açısından en önemli
sonucu nedir?


CEVAP:

Büyük bir kısmını Sırpların oluşturduğu Balkanlı
Hıristiyanların Haçlı ordusu 15 Haziran 1389’da
Kosova’da ağır bir mağlubiyete uğratıldı. Bu zaferle
Türklerin Balkanlarda kalıcı oldukları ve burayı yurt
edindikleri tescillenmiş oldu. Balkanlı tüm Hıristiyan
güçler Osmanlı egemenliğini tanımak zorunda kaldılar.
Savaş meydanında Sultan I. Murad’ın şehit edilmesi
üzerine oğlu Yıldırım Bayezid Osmanlı tahtına çıktı.


#14

SORU:

Ankara savaşının sonuçlarının Bizans açısından önemi
nedir?


CEVAP:

Yıldırım Bayezid, İstanbul’u abluka altına aldı.
Şehri savunacak yeterli sayıda asker olmayışı bir yana açlık
ve kıtlık şehir halkını perişan ediyordu. Bu hal karşısında
imparator II. Manuil’in yapabildiği şey dönemin Hıristiyan
güçlerine Papa’ya, İngiltere, Fransa ve Aragon krallarına
yardım ricasında bulunan mektuplar yazmaktı. Türkleri geri
püskürtmek ve kuşatmayı kırmak mümkün değildi.
İstanbul’u kurtarmak için aradığı yardımı bir türlü bulamadı.
Sonunda bütün umutları tükenmiş bir vaziyette Paris’te
uzunca bir süre ikamet etti. İşte bu sıralarda 28 Temmuz
1402’de Ankara savaşında Timur’un Osmanlı Sultanı
Yıldırım Bayezid’i mağlup etmesi Bizans için mucizevî bir
kurtuluş oldu. İmparator II. Manuil İstanbul’a dönerek
durumdan faydalandı. Ankara savaşı sonrasında Osmanlı
Devleti’nde muazzam bir kargaşa yaşanmaya başladı. Fetret
devri olarak adlandırılan bu dönemde Bayezid’in oğulları taht
için kanlı bir mücadeleye giriştiler. Bundan istifade eden
Bizans yönetimi vassallık yükümlülüklerinden sıyrıldığı gibi
bazı kazançlar da elde etti. İstanbul’un çevresindeki kimi
kasabalar, Selanik şehri ve çevresi Bizans’a geri verildi.
Böylece yıkılmanın eşiğine gelmiş olan Bizans
İmparatorluğu Timur’un müdahalesi sayesinde bir elli yıl
kadar daha ömrünü uzatabildi.


#15

SORU:

Başta Sırplar olmak üzere Balkanlı Hıristiyan güçlerin
Osmanlı’nın vassallığını kabul etmelerinin nedeni nedir?


CEVAP:

Bizans İmparatoru Batı dünyasından yardım
arayışlarındayken, Türklerin ilerleyişleri karşısında Sırplar
harekete geçtiler. Sırp prensler Vukaşin ve Ugleşia
kuvvetlerini birleştirerek Meriç boylarında Türklerle
savaşa giriştiler. Tarihe Çirmen/Çernomen olarak geçen
savaş Balkanların ve Bizans’ın kaderini belirledi (1371).
Türklerin kazandıkları zafer karşısında başta Sırplar olmak
üzere Balkanlı Hıristiyan güçler Osmanlı’nın vassallığını
kabul ettiler. Vassal olmanın iki şartı vardı: yıllık belli bir
vergi ödemek ve gerektiğinde Osmanlı sultanına askeri
hizmet etmek. Sırplardan bir süre sonra Bizans da Osmanlı
Devleti’ne tâbi vassal haline geldi.


#16

SORU:

Bizans’ta önce IV. Andronikos sonra V. İoannis’in
tahta oturmasında Osmanlı hükümdarının etkisi nedir?


CEVAP:

IV. Andronikos Sultan I. Murad’ın yanına
giderek bağlılığını arz etti ve Bizans tahtına çıkması için
yardım ricasında bulundu. Gerekli askeri desteği aldıktan
sonra İstanbul’a gelerek babası V. İoannis ve kardeşi
II. Manuil’i tutuklatarak hapse attırdı ve kendisi
imparatorluk tacını giydi. IV. Andronikos, yaptığı anlaşma
gereğince Sultan I. Murad’dan aldığı desteğin karşılığı
olarak 1366’da Kont Amadeo’nun zapt ettiği Gelibolu’yu
Osmanlılara geri iade etti. Daha sonra benzer bir senaryo
tekrarlandı. Hapisten kaçan V. İoannis ve oğlu II. Manuil,
Sultan Murad’ın huzuruna giderek yardım ricasında
bulundular. Artık Bizans’ta kimin imparator olacağına
Batılı güçler değil Osmanlı hükümdarı karar veriyordu.
Ödenecek verginin arttırılması ve II. Manuil’in her yıl
vergiyi getirmesi, gerektiğinde askeri hizmet sunulması
gibi şartların kabul edilmesi sonucu Bizanslılar, Osmanlı
Sultanından istedikleri yardımı aldılar. Böylece 1379’da
yeniden İmparatorluk tahtına V. İoannis oturdu.


#17

SORU:

I.Mehmed döneminde dostane bir seyir takip eden
Bizans-Osmanlı ilişkileri nasıl bozulmaya başlamıştır?


CEVAP:

Osmanlı-Bizans ilişkilerinde 1421 yılında yeni
dönüşümler yaşandı. I. Mehmed’in vefatı üzerine Osmanlı
Devleti’nin yeni sultanı oğlu II. Murad (1421-1451)oldu.
Aynı yıl II. Manuil, oğlu VIII. İoannis’i ortak imparator
ilan etmişti. Osmanlı tahtında yaşanılan değişiklik
konusunda Bizanslı baba oğul imparatorlar farklı tavırlar
takındılar. II. Manuil, Murad’la anlaşma yanlısıydı. Fakat
VIII. İoannis, II. Murad’a karşı tarihe Düzmece Mustafa
olarak geçen amcasını destekleyerek Osmanlı’da yeni bir
iç savaşın başlamasına vesile oldu. Düzmece Mustafa
isyanını sert biçimde bastıran II. Murad, 1422 yılında
İstanbul’u kuşattı. Bizans’ı yine surlarının sağlamlığı
kurtardı. Bu sırada Osmanlı sultanının kardeşi Mustafa
ayaklanınca kuşatma kaldırıldı.


#18

SORU:

5 Temmuz 1439 tarihinde Roma ve İstanbul
Kiliselerinin birleştirilmesinin nedeni nedir?


CEVAP:

VIII. İoannis, kiliselerin birleştirilmesi meselesini
tekrar müzakereye açarak Türklere karşı yardım
arayışlarına girişti. Bizans, öncelikle Roma’nın yardım
sağlayıp kendisinin Türklerden kurtarılmasını talep ediyor
ve daha sonra kiliselerin birliğini vaat ediyordu. Buna
karşın Roma ise önce kilise düzeyinde kendi üstünlüğünün
kabul edilmesini bekliyor, sonra Türklere karşı yardım
tekliŞnde bulunuyordu. Roma ve İstanbul arasında yapılan
görüşmelerden sonra union konusu ciddiyet kazandı. 1437
yılında VIII. İoannis, maiyetinde birçok Ortodoks ruhban
bulunduğu halde, kiliselerin birleştirilmesi konusunu
müzakere etmek üzere İtalya’ya gitti. Ferrara ve
Şoransa’da yapılan uzun görüşmelerden sonra 5 Temmuz
1439 tarihinde Roma ve İstanbul Kiliselerinin
birleştirildiği bir kez daha ilan edildi.


#19

SORU:

1444’te imzalanan Edirne-Segedin anlaşmasının
nedeni nedir?


CEVAP:

Türkler Belgrat haricinde Balkanların kuzeyinin
tamamında egemenlik kurmuşlar ve Transilvanya üzerine
seferler tertip etmişlerdi. Bu ilerleyiş onları Macarlarla
karşı karşıya getirdi. Transilvanya Voyvodası Hunyadi
Yanoş’un Osmanlılara karşı kazandığı bazı başarılar
Hıristiyan dünyasında heyecana neden oldu. Papa IV.
Eugenius’un çağrılarıyla Polonya ve Macaristan tacına
sahip VIII. Vladislas, Sırp Georg Brankoviç, Hunyadi
Yanoş ve diğer bazı Hıristiyanların katıldığı bir Haçlı
birliği oluşturuldu. 1443’te Osmanlı ordusunu Niş
yakınlarında mağlup eden Haçlılar, Sırbistan ve
Bulgaristan’da ilerledikten sonra Trakya’da şiddetli bir
direnişle karşılaştılar. Osmanlı sultanı II. Murad, değişen
dengeleri de dikkate alarak Haçlı temsilcileriyle 1444’te
Edirne-Segedin anlaşmasını yaptı. Bu anlaşmayla
Balkanlar’da Hıristiyan güçler lehine, Sırp despotu
Brankoviç’e ülkesinin geri iadesi gibi bazı tavizler verildi.


#20

SORU:

Haçlı ordusunun neredeyse tamamının yok edildiği
Varna zaferinin tarihi nedir?


CEVAP:

10 Kasım 1444.


#21

SORU:

Kosova savaşının nedeni nedir?


CEVAP:

Varna zaferine rağmen Hıristiyan güçleri
arasında Türkleri Balkanlardan atma düşünce hemen terk
edilmedi. Özellikle II. Murad’ın, henüz küçük yaştaki oğlu
II. Mehmed’e yönetimi bırakmasını fırsat bilen
Hıristiyanlar harekete geçtiler. Hunyadi Yanoş’un
gayretleriyle Macar, Alman, Leh, Sicilyalı ve Napolili
kuvvelerden müteşekkil yüz bin kişilik bir Haçlı ordusu
oluşturuldu. Sultan II. Murad’ın komutasındaki Osmanlı
ordusuyla haçlılar 17 Ekim 1448’de Kosova’da karşılaştı.


#22

SORU:

Bizans’ın son imparatoru kimdir?


CEVAP:

VIII. İoannis Paleologos arkasında veliaht
olabilecek erkek evlat bırakmadan öldü. Kardeşi Mora
despotu Konstatinos Dragasis Paleologos imparatorluk
tacını giyerek XI. Konstatinos (1449-1453) namıyla son
Bizans imparatoru oldu.


#23

SORU:

İstanbul’un Bizanslı ahalisi arasında Latinlerden
duyulan nefreti imparatorun başbakanı Lukas Notaras
hangi sözlerle özetlemiştir?


CEVAP:

: “İstanbul’da Latin kardinallerinin külahını
görmektense Türk sarığını görmeyi tercih ederim”.


#24

SORU:

II. Mehmed tarafından İstanbul kuşatması hangi
tarihte başlamıştır?


CEVAP:

Geleneğe uygun olarak Osmanlı Sultanı, şehri
savaş yapmaksızın teslim etmesi için İmparator XI.
Konstantinos’a çağrıda bulundu. Fakat bu teklif kabul
edilmedi. Bunun üzerine 6 Nisan 1453 Cuma günü
topların ateşlenmesiyle İstanbul kuşatması başladı.


#25

SORU:

İstanbul’un fethi hangi tarihte gerçekleşti?


CEVAP:

29 Mayıs 1453.


#26

SORU:

Bizans’ın son imparatorluk ailesi hangi sülaledir? 


CEVAP:

Bizans’ın son imparatorluk ailesi Paleologos sülalesidir.


#27

SORU:

Mihail Paleologos nasıl Bizansa imparator olmuştur?


CEVAP:

IV. İoannis Laskaris henüz sekiz yaşında imparatorluk tahtına oturdu ve ona Yorgios Muzalon naip olarak atandı. Cesur bir asker, ihtiraslı bir devlet adamı ve geniş bir çevresi olan Mihail Paleologos, Muzalon’u kısa sürede bertaraf ederek çocuk yaştaki İmparator’a naip olmakta güçlük çekmedi. Naiplikle de yetinmeyen Mihail, 1259 yılında ortak imparator olarak taç giydi. Meşru imparatorun varlığına rağmen artık imparatorlukta gerçek gücün sahibi ve tek otorite VIII. Mihail Paleologos idi (1259-1282). Böylece Bizans’ın son dönemine damgasını vuran ve kaderine hükmeden Paleologoslar hanedanı dönemi başlamış oldu


#28

SORU:

Sahip olduğu büyük deniz gücüyle hangi devlet çıkarları gereği, İstanbul’daki Latin yönetiminin hem sadık müttefiki hem de koruyucusu durumundaydı?


CEVAP:

Sahip olduğu büyük deniz gücüyle Venedik, çıkarları gereği, İstanbul’daki Latin yönetiminin hem sadık müttefiki hem de koruyucusu durumundaydı.


#29

SORU:

VIII. Mihail Paleologos, Venedik tehdidini ne şekilde ortadan kaldırmıştır?


CEVAP:

İmparator VIII. Mihail Paleologos, Venedik tehdidini Ceneviz’le ittifak yaparak etkisizleştirmeyi düşündü. Mart 1261’de Cenevizlilerle bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmayla Ceneviz, Bizanslılara askeri yardım taahhüdünde bulunurken, Bizans toprakları üzerinde büyük ekonomik ayrıcalıklar elde ediyor ve gümrüklerden muaf tutuluyordu


#30

SORU:

İstanbul Latinlerden nasıl geri alınmıştır?


CEVAP:

İmparator VIII. Mihail, Aleksios Stratigopulos adlı komutanı küçük bir birlikle Bulgaristan sınırını kontrol etmesi ve İstanbul’a ilişkin isthbarat toplaması için görevlendirdi. Aleksios, İstanbul yakınlarındayken şehirdeki Venedik filosu ve askeri birliklerin Karadeniz tarafına sefere gitmiş olduğunu ve şehrin tamamen savunmasız bir vaziyette bulunduğunu gördü. Bu fırsatı kaçırmayan Aleksios emrindeki az sayıdaki askerle ani bir baskın yaparak 25 Temmuz 1261 günü İstanbul’u zapt etti


#31

SORU:

İstanbul Latinlerden geri alındıktan sonraki gelişmeler nelerdir?


CEVAP:

Şehirdeki Venedik mahallesi yakıldı ve İstanbul’da bulunan Latinler, son Latin imparatoru II. Baudoiun Courtenay da dâhil olmak üzere kaçtılar. İstanbul’un kurtarıldığı haberi Nif’te (Kemalpaşa) bulunan İmparator VIII. Mihail Paleologos’a müjdelendi. VIII. Mihail büyük bir sevinçle 15 Ağustos 1261’de İstanbul’a geldi. İstanbul’un geri alınması ve Bizans’ın kadim başkentinde yeniden ihya edilmesi halk arasında büyük bir coşku ve memnuniyetle karşılandı. Kutlamaların coşkunluğu içerisinde VIII. Mihail Paleologos Ayasofya’da törenle bir kez daha imparatorluk tacını giydi ve oğlu Andronikos’u veliaht ilan ettirdi. Tahtın yasal sahibi olan on bir yaşındaki IV. İoannis Laskaris’in ise gözlerine mil çekildi ve bir kaleye hapsedildi. Böylece Bizans’ta yeni bir hanedan, Paleologoslar hanedanı kuruldu.


#32

SORU:

Yunanistan’ın bir kısmı hâlâ Latinlerin elindeydi. Balkanlarda Sırplar ve Bulgarlar, Bizans için dikkat edilmesi gereken rakipler olma özelliğini koruyorlardı. Bu durumdan kurtulmak ve Bizans'ı güçlendirmek için neler yapılmıştır?


CEVAP:

Bu durumun doğurduğu tehlikeleri imparatorluk yönetiminin göğüslemesi zorunluluktu. Bunun için maddi kaynaklara, askere ve yetişmiş insan gücüne ihtiyaç vardı. 1204 işgali sırasında İstanbul korkunç biçimde yağmalanmıştı. Kamu binaları, kiliseler harap haldeydi. Latin yönetimi boyunca şehrin imarı için yatırımda bulunulmamıştı. Öncelikle şehrin surları tamir edildi ve güçlendirildi. Haliç’e gerilen zincir yenilendi. Yeni bir donanma inşasına başlandı. Tüm bunlar için yapılan büyük harcamaların yükü halkın omuzlarına yüklendi.


#33

SORU:

Bizans yönetimiyle halkının karşı karşıya gelmesine neden olan ve büyük bir iç buhran doğuran gelişmeler nelerdir?


CEVAP:

Papalığın üstünlüğü altında kiliselerin birleşmesine Bizans halkı ve Ortodoks kilisesi şiddetle karşı çıktı. VIII. Mihail Paleologos, İstanbul kilisesi tarafından aforoz edildi. İmparator, birleşmeye karşı çıkanlara şiddetle cezalandırmaya başladı. Bu durum Bizans yönetimiyle halkının karşı karşıya gelmesine neden oldu ve büyük bir iç buhranı doğurdu. Birleşmeye direnen ruhbanlar, aristokratlar, halk ve hatta imparatorluk ailesinden bazı kimseler zindanlara atıldı veya sürgüne gönderildi. Katolik olmayı kabul eden VIII. Mihail Paleologos yönetimine en sert karşı çıkış Anadolu’da yaşandı.


#34

SORU:

Tekfur nedir?


CEVAP:

Tekfur: Taç taşıyan anlamındaki Ermenice Takavor kelimesinden gelen Tekfur sözcüğü, Türk kaynaklarında validen imparatora kadar Bizanslı yöneticileri ifade etmek için kullanılmış bir unvandır.


#35

SORU:

II. Andronikos'un Batı Anadolu’nun savunulması için büyük bir gayret içerisine girmesine neden olan gelişmeler nelerdir?


CEVAP:

Anadolu’da başlayan Türk fetihleri Bizans için daha ağır tehlikelerin habercisiydi. Karia’dan kuzeye doğru, İç Ege’den kıyı Ege’ye, Sakarya boylarından Bitinya yöresine Türkmenler sürekli akınlarda bulunuyorlar, Trallis (Aydın), Magnisia (Manisa), Filadelfia (Alaşehir), gibi şehirler Türk hücumlarının hedefi oluyordu. Türk ilerleyişi Batı Anadolu’yu öylesine kaplamıştı ki bu şehirler ve Karadeniz Ereğlisi, Foça, İzmir, Bursa, İznik gibi müstahkem kale ve şehirler Türk seli ortasında kalmış adacıklar gibiydi.


#36

SORU:

Bitinya’da Osman Gazi’nin kurduğu Osmanlı Beyliği'nin bu dönemde Bizans'la ilişkileri nasıl olmuştur?


CEVAP:

Bitinya bölgesi üzerinde Bizans merkezi imparatorluk yönetiminin nüfuzu sarsılmıştı. Her biri adeta bağımsız hareket eden, Türk kaynaklarında tekfur olarak adlandırılan Bizanslı feodaller otorite sahibi olmuşlardı. Babasının ölümünden sonra Osman Bey, bu tekfurlardan kimileriyle iyi ilişkiler geliştirirken kimilerine karşı da gaza yapmaya başladı. 1288 yılında Eskişehir’in batısında yer alan Karacahisar’ı Osman Bey fethetti. 1290’lı yıllarda Osman Gazi’nin yürüttüğü gaza faaliyetleri başarılı sonuçlar verdi. 1299 yılında Bilecik, Yarhisar, Yenişehir, İnegöl Osman gazi tarafından fethedildi. Bu başarılar Osman Gazi’nin şöhret kazanmasına ve kendisine kalabalık gazi ve Türkmenlerin katılmalarına yol açtığı gibi elde edilen ganimetler dolayısıyla ekonomik kazançlar da sağlıyordu. Osman gazi, bu şekilde günden güne gücünü arttırarak Bitinya’da, sağlam surlarla çevrili İznik ve Bursa gibi şehirlerin haricindeki bütün kırsal alanda egemenliğini kurmayı başardı.


#37

SORU:

1302 Bafeus Savaşı, önemi, sonuçları nelerdir?


CEVAP:

Muzalon komutasında çoğunluğunu ücretli Alanların oluşturduğu 2000 kişilik bir kuvvet Bitinya’ya gönderildi. Bu Bizans ordusunu Osman Gazi, 5000 kişilik bir kuvvetle Yalova civarında Bizanslıların Bafeus, Türk kaynaklarının Koyunhisar adını verdikleri mevkide karşıladı. 27 Temmuz 1302’de yapılan savaşta zafer Osman Gazi’nin oldu. Bozguna uğrayan Bizans birlikleri İzmit’e çekildiler. Bu savaş dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin adı çağdaşı bir kaynakta ilk defa zikredilmektedir. Bafeus zaferi Bitinya’da Osmanlı Beyliği’nin egemenliğini ilan etmesi anlamını da taşıyordu. Gerçi, Türklerin yüksek surları aşacak teknik ve silahtan yoksun olmaları dolayısıyla müstahkem İzmit, İznik, Bursa, Ulubad gibi şehirler hâlâ Bizanslıların kontörlündeydi. Fakat bu şehirlerin dışındaki tüm Bitinya toprakları artık kesin biçimde Osmanlıların eline geçmişti.


#38

SORU:

Bursa'nın fethi ve önemi nedir?


CEVAP:

Bitinya bölgesinde müstahkem büyük kentler dışındaki yerler Osmanlı egemenliğindeydi. Bursa, Ulubad, İznik ve İzmit gibi şehirlerin hem birbirleriyle hem de başkent İstanbul’la bağlantısı kalmamıştı. Bu şehirlerin Bizans yönetiminde kalmasını sağlayan tek faktör Türklerin aşamadıkları şehir surlarıydı. Surları yıkacak silah ve teknolojiye henüz sahip olmayan Osmanlılar, Bursa’yı düşürebilmek için şehrin her iki yanına burçlar inşa ederek, şehre giriş ve çıkışları engellediler. Bu ablukaya Bursa altı yıl dayandı. En nihayetinde 1326 Nisanında kıtlık ve açlıktan bunalan şehir halkı Osmanlılara teslim oldu. Bizans merkezi yönetimi şehre yönelik Osmanlı ablukasını kırmak için hiçbir askeri girişimde bulunamadı. Bursa’yı zapt eden Orhan Bey yönetimindeki Osmanlılar şehri başkentleri yaptılar. Vefat etmiş olan Osman Gazi’nin ebedi istirahat yeri olarak da Bursa’da Gümüşlü Kümbet’in seçilmesi şehri Türklerin nazarında kutsallaştırdı. Ertesi yıl depremde surları yıkılan Ulubat (Lopadion) da Osmanlıların eline geçti.


#39

SORU:

Ulubat’a kadar Bursa ovası ve Uludağ hangi olaydan sonra Türkmen yerleşmesine açılmıştır?


CEVAP:

Bafeus savaşından sonra Bidnos, Kestel ve Kite (Nilüfer, Ürünlü), Bursa ve Adranos (Orhaneli) gibi Bursa ovasında bulunan yerlerin tekfurları, Osman Bey’e karşı 1303 yılında saldırıda bulundular. Dimbos savaşında (Bursa’nın Kestel ilçesinin Erdoğan köyü) zafere ulaşan Osmanlılar tekfurların son gayretlerini de sonuçsuz bırakıtılar. Dimbos savaşından sonra Ulubat’a kadar Bursa ovası ve Uludağ Türkmen yerleşmesine açıldı


#40

SORU:

İki Andronikos’un mücadelesi nasıl sonuçlanmıştır?


CEVAP:

Genç Andronikos’a bağlı birliklerin Silivri’ye gelmesi üzerine 6 Haziran 1321’de dede ve torun Andronikos’lar arasında anlaşma sağlandı. Buna göre İmparatorluk ikisi arasında paylaşılacaktı. Yaşlı İmparator II. Andronikos İstanbul’da, genç Andronikos ise Edirne’de hüküm süreceklerdi. Ortak İmparator ilan edilen torun, III. Andronikos olarak taç giydi dış dünyaya karşı imparatorluğun birliğini korumak adına, dış işlerini yürütme hakkını II. Andronikos üzerine aldı. Zaman zaman aralarında ufak çaplı çatışmalar yaşansa da her iki imparator anlaşmaya beş yıl boyunca sadık kaldılar.


#41

SORU:

Bizans’ta iki imparator arasındaki iktidar mücadelesinin son safhası nasıl sonuçlanmıştır?


CEVAP:

Bizans’ta iki imparator arasındaki iktidar mücadelesinin son safhası 1327 yılında başlayan büyük çatışmalar oldu. Bizanslılar arasındaki iç savaşa dış güçler de müdahil oldular. II. Andronikos, Sırplarla ittifak yaparken III. Andronikos, Bulgarlarla anlaştı. II. Andronikos’un, torununa karşı Makedonya’da başlattığı saldırı, Sırp yardımı yetişmeden dağıtıldı. Makedonya ve Selanik III. Andronikos’a itaat etti. Başkent İstanbul’da da II. Andronikos’a karşı muhalefet ciddi boyutlara ulaştı. En nihayetinde 24 Mayıs 1328 tarihinde İstanbul’a giren III. Andronikos, dedesini tahttan çekilmeye mecbur etti. Böylece, büyük askeriekonomik kayıplar ve imparatorluğun zafiyete uğraması pahasına Bizans’ta yeni bir imparator III. Andronikos (1328-1341) dönemi başlamış oldu.


#42

SORU:

Bizans imparatoru ile bir Osmanlı hükümdarının bizzat karşı karşıya geldikleri ilk savaş hangi savaştır?


CEVAP:

Pelekanon savaşı, bir Bizans imparatoru ile bir Osmanlı hükümdarının bizzat
karşı karşıya geldikleri bir muharebe oldu.


#43

SORU:

1341 yılındaki iç savaş diğerlerine göre iki bakımdan farklıydı. Bu farklılıklar nelerdir?


CEVAP:

1341 yılında Kantakuzinos ve İmparatoriçe Anna etrafında toplanıp Apokafkos’un önderliğinde faaliyet gösteren muhalefet arasındaki iç savaş diğerlerine göre iki bakımdan farklıydı. Öncelikle bu iç savaşa dış güçler etkin biçimde katıldılar ve kimin Bizans’ta iktidar olacağını onlar belirlediler. İkincisi bu iç mücadelede Bizans halkı önceleri hiç olmadığı kadar kamplara ayrıldılar. Zenginler, toprak ağaları ve aristokrasi Kantakuzinos’a destek verirken tüccar, esnaf, zanaatkâr ve bu kitleler muhalif grubun yanında yer aldı.


#44

SORU:

1394 yılında, İstanbul’u abluka altına alan Osmalı sultanı kimdir?


CEVAP:

1394 yılında Yıldırım Bayezid, İstanbul’u abluka altına aldı.


#45

SORU:

Sultan II. Mehmed'n İstanbul'u fethi nasıl olmuştur?


CEVAP:

Sultan II. Mehmed, 29 Mayıs Salı günü genel büyük taarruzu başlattı. Şehre üç taraftan şiddetli biçimde hücum edildi. Bu sırada savunmada önemli rol oynayan Guistiniani’nin yaralanarak geri çekilmesi Bizans saflarında kargaşa ve paniğin doğmasına yol açtı. XI.
Konstantinos hayatını kaybetti. Savunmayı aşan Türk birlikleri şehre akın ettiler. Fethin gerçekleşmesinden üç gün sonra Osmanlı hükümdarı Fatih unvanıyla şehre girdi. Ayasofya camiye çevrildi ve Cuma namazı kılındı. İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti yapıldı.