ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATLARI II Dersi DİĞER ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATLARI soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

 Başkurt edebiyat dönemine ait"Fosul-i Erbeğa", "Medh-i Kazan" ve "Şemğ Ez-Ziya" gibi eserlerin sahibi olan yazar kimdir?


CEVAP:

Geli (Ali) Sokoroy


#2

SORU:

Başkurt yazılı edebiyatında nesir türünün gelişmesinde ilk kilometre taşlarından biri olarak kabul edilen  “Hacnâme”, “Tabın Başkurtları Şeceresi” ve “Tevarih-i Bulgariya yeki Terkib-i Gari" eserlerinin sahibi kimdir?


CEVAP:

Geli (Ali) Sokoroy


#3

SORU:

1881’de Ufa’da kendi eğitim programını yayınlayan ve  “Avrupa’daki bilim faaliyetlerini Müslümanlar arasında yaymak gereklidir. Bunun en kolay ve mantıklı yolu, çocuklara kendi anadillerinde bu eğitimi vermektir.” düşüncesini savunan şair kimdir?


CEVAP:

Ömötbayev, şiirlerinin ve eserlerinin niceliği ile değil, çok yönlü olmasıyla dikkat çeken bir isimdir. Kendi halkının tarihini, maddî ve manevî kültürünü yansıtan eserler yazmıştır. Başkurt halkında eğitimin, sanat ve edebiyatın gelişmesine engel olan sebepleri belirlemeye çalışmıştır. Bu sebeple Rus mekteplerinde kullanılan coğrafya, tarih gibi ders kitaplarını tercüme ile işe başlamıştır. Ekim 1881’de Ufa’da Ömötbayev kendi eğitim programını yayınlar. Ona göre, “Avrupa’daki bilim faaliyetlerini Müslümanlar arasında yaymak gereklidir. Bunun en kolay ve mantıklı yolu, çocuklara kendi anadillerinde bu eğitimi vermektir”, der. Avrupa’nın pek çok bilimde doğu kaynaklarına başvurup bunları tercüme ettiği gibi, Avrupa’daki bilimsel eserlerin de doğu dillerine tercüme edilmesi gerektiğini söyler. Ömötbayev’in görüşleri ile Gaspıralı İsmail Bey’in görüşleri arasındaki paralellik de tesadüf olarak değerlendirilmemelidir.


#4

SORU:

Karaçay-Malkar yazılı edebiyatının temelini oluşturan halk şairi kimdir?


CEVAP:

Karaçay-Malkar yazılı edebiyatının temelini aslında bir halk şairi olan Kâzım Meçi atmıştır. Kâzım’ın Arap harfleri ile kaleme aldığı Karaçay-Malkar Türkçesindeki ilk şiirleri XIX. yüzyılın ikinci yarısında Karaçay-Malkar edebiyatının doğuşuna vesile olmuştur.


#5

SORU:

Karaçay-Malkar yazılı edebiyatında halkın toplumsal meseleleri ile ve Latin harflerinin Karaçay Türkçesine uygulanmasıyla ilk olarak o ilgilenen şair kimdir?


CEVAP:

Karaçay-Malkar yazılı edebiyatının Sovyet öncesi dönemdeki kurucuları arasında sayılabilecek en önemli edebî şahsiyetlerden biri İslam Kırımşavhal (1864-1910)’dır. Halkın toplumsal meseleleri ile ve Latin harflerinin Karaçay Türkçesine uygulanmasıyla ilk olarak o ilgilendi. Eserlerinin az bir bölümü korunarak günümüze ulaştı.


#6

SORU:

Karaçay-Malkar edebiyatının ilk romanı nedir? 


CEVAP:

Karaçay-Malkar edebiyatının ilk romanı da 1930’lu yıllarda kaleme alındı. Hasan Appa tarafından yazılan “Kara Kübür” (Kara Sandık) adlı eser Karaçay-Malkar edebiyatında roman tarzının en güzel örneklerinden biri olma özelliğini günümüze kadar sürdürdü.


#7

SORU:

Başkurt edebiyatında manzum seyahatnamesi ile tanınan ve bu seyahatnamesinde kendisinden de bahsetmesi dolayısıyla otobiyografik bir eser yazan şair kimdir?


CEVAP:

Dönemin bir başka şairi ise, Hüsniyar’dır. Hangi yıllar arasında yaşadığı kesin olarak bilinmeyen Hüsniyar, münacat, mersiye ve nasihat türlerindeki eserlerinin dışında, Başkurt edebiyatında manzum seyahatnamesi ile tanınmaktadır. Seyahatnamesinde Orta Asya’ da gördüklerine yer veren Hüsniyar, oradaki folklorik özellikleri de anlatarak eserinin çerçevesini daha da genişletmiştir. Bu seyahatname, Hüsniyar’ın kendisinden de bahsetmesi dolayısıyla otobiyografik bir eser niteliğindedir.


#8

SORU:

".... Başkurdistan ve Kazan’ daki çeşitli medreselerde eğitim aldıktan sonra, kendi memleketinde öğretmenlik işine devam eder. Gazel başta olmak üzere, Arap ve Fars edebî türlerinin pek çoğunu büyük bir ustalıkla kullanan şair, kimi gazellerinde hayatın geçiciliği, üretkenlik gibi konuları da ele alarak, yeni temalarla Başkurt şiirini zenginleştirmiştir. Onun kullandığı bu farklı temalar, öğrencisi olan M. Akmulla’ya da örnek olacaktır. "

Yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

Şemsettin Zeki, Başkurdistan ve Kazan’ daki çeşitli medreselerde eğitim aldıktan sonra, kendi memleketinde öğretmenlik işine devam eder. Gazel başta olmak üzere, Arap ve Fars edebî türlerinin pek çoğunu büyük bir ustalıkla kullanan şair, kimi gazellerinde hayatın geçiciliği, üretkenlik gibi konuları da ele alarak, yeni temalarla Başkurt şiirini zenginleştirmiştir. Onun kullandığı bu farklı temalar, öğrencisi olan M. Akmulla’ya da örnek olacaktır. Ayrıca şiirlerinde, şiiriyetin ne olduğunu da ele almaya çalışan Ş. Zeki, Başkurt şiirinin bir poetikasını oluşturmayı amaçlamaktadır. Bazı şiirlerinde sözün gücünü ele alan şairin Başkurt halkının hem dinî hem de genel geçer ahlakî yönünü kuvvetlendirmeyi de kendisine amaç edindiğini söylemek mümkündür.


#9

SORU:

"...Fosul-i Erbeğa (Dört Mevsim), Medh-i Kazan (Kazan’ın Methi), Şemğ Ez-Ziya (Mum Işığı) gibi eserleri, yenilikçi, çağdaş fikirleri ön plana çıkaran ve cahilliği, dar görüşlülüğü eleştiren eserlerdir. Eğitim, okumak, çalışmak gibi konular şiirlerinin ana temasını oluşturmaktadır. “Sabakka Töşkenémde” (Derse Girdiğimde) adlı manzumesinde anne-babanın verdiği aile içi eğitimin öneminden bahsetmektedir."

Yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

Dönemin önemli isimlerinden birisi de Geli [Ali] Sokoroy’dur (Tatarcada adı Gali Çokrıy şeklinde yazılır). Sokoroy, kendi köyündeki medreselerde eğitim aldıktan sonra, bölgenin en büyük medreselerinden biri olan Sterlibaş medresesinde eğitimine devam eder. Köyüne döndükten sonra ömrünün sonuna kadar burada yaşar. Sokoroy, oldukça üretken bir yazardır. Fosul-i Erbeğa (Dört Mevsim), Medh-i Kazan (Kazan’ın Methi), Şemğ Ez-Ziya (Mum Işığı) gibi eserleri, yenilikçi, çağdaş fikirleri ön plana çıkaran ve cahilliği, dar görüşlülüğü eleştiren eserlerdir. Eğitim, okumak, çalışmak gibi konular şiirlerinin ana temasını oluşturmaktadır. “Sabakka Töşkenémde” (Derse Girdiğimde) adlı manzumesinde anne-babanın verdiği aile içi eğitimin öneminden bahsetmektedir.


#10

SORU:

19. yüzyılda Başkurt edebiyatında didaktik şiirlerin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

XIX. yüzyılın ikinci yarısına girildiğinde Başkurt halkı yaklaşık üç yüz yıldır Rus egemenliği altında kalmış oluyordu. Başkurtlar arasında da eskiden beri süre gelen didaktik şiirlerin temelini yaşam ve tabiat üzerine düşünceler, felsefî veya dinî düşünceler oluşturuyordu. Didaktik şiirlerde düşünceler ve görüşler değişmez ahlakî ve etik öğretiler yardımıyla veriliyordu. Dünyevî ya da dinî öğelere dayalı olarak iki yolla bu eserler amaçlarına hizmet ediyorlardı. Didaktik şiirlerin en belirgin özelliği; şairin dinî-tasavvufi görüşleri, ahlakî öğütleri genel olarak şiirsel tasvirler, estetik duygular yoluyla vermemesidir. Bu tür eserlerde şair, sözü doğrudan doğruya söylemeyi, fikir yürütmeyi tercih eder. İnsana bir tabiat ya da sosyal durumun aslını anlatmak maksadıyla, bir öğüt kitabı meydana getirir.


#11

SORU:

XIX. yüzyılın ikinci yarısındaki Başkurt edebiyatındaki değişimler nelerdir?


CEVAP:

XIX. yüzyılın ikinci yarısındaki eğitim ve kültür değişmeleri neticesinde de Başkurt edebiyatı farklı konular ve farklı üsluplar doğurur. Artık dinî ve ahlakî öğretiler bir kenara bırakılır ve özgürlük, eğitim, çağdaşlaşma, ilerleme gibi düşünceler halka aşılanmaya başlar. Miftahettin Akmulla ve Möhemmetselim Ömötbayev gibi Başkurt edebiyat tarihi ve Başkurt modernleşmesindeki bu iki isim, dönemin en dikkate değer isimleri olarak zikredilebilir.


#12

SORU:

"... dönemin en ünlü medresesi olan Sterlibaş medresesinde eğitim görmüştür. Eğitiminden sonra o, yalnızca bulunduğu bölgede hizmet etmemiş; Kazak bozkırlarında Kazak gençlerinin eğitiminde de rol almıştır. Yaşamı boyunca pek çok bölgede gezerek sosyal fikirleri aşılamaya, sınıf farklılıklarının anlamsızlığını vurgulamaya gayret etmiştir. Gezdiği topluluklar arasında keskin toplumsal ayrılıkları, birbirine tamamen zıt iki sosyal durumu görür. Onun yüreği, emeği ile çalışıp yaşamını sürdürenlerin safındadır. Yoksul ve düşkünlerle aynı dilekleri paylaşır. Zenginleri, beyleri yaptıklarından dolayı sert biçimde eleştirir. Zengin ve beylere yönelik bu eleştirel şiirleri onun şiirlerindeki ideolojiyi sosyal hürriyet fikrine doğru taşımıştır."

Yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

M. Akmulla da dönemin en ünlü medresesi olan Sterlibaş medresesinde eğitim görmüştür. Eğitiminden sonra o, yalnızca bulunduğu bölgede hizmet etmemiş; Kazak bozkırlarında Kazak gençlerinin eğitiminde de rol almıştır. Yaşamı boyunca pek çok bölgede gezerek sosyal fikirleri aşılamaya, sınıf farklılıklarının anlamsızlığını vurgulamaya gayret etmiştir. Gezdiği topluluklar arasında keskin toplumsal ayrılıkları, birbirine tamamen zıt iki sosyal durumu görür. Onun yüreği, emeği ile çalışıp yaşamını sürdürenlerin safındadır. Yoksul ve düşkünlerle aynı dilekleri paylaşır. Zenginleri, beyleri yaptıklarından dolayı sert biçimde eleştirir. Zengin ve beylere yönelik bu eleştirel şiirleri onun şiirlerindeki ideolojiyi sosyal hürriyet fikrine doğru taşımıştır.


#13

SORU:

"Adaleti bir türkü gibi diline dolayan şair, halkı bilime ve bir sanat sahibi olmaya davet etmiştir. Dürüstlük ilkesiyle hareket eden Akmulla, toplumdaki bozuklukları eleştirmekten ve hicvetmekten çekinmez. Şiirde halka seslenmeyi, halk ile konuşmayı ve halkı bilime, akla davet etmeyi tercih eden Akmulla’nın dili de sade ve anlaşılırdır. Halka seslenmesi dolayısıyla da konuşma diline yakın bir üslubu benimsemiştir. Bu sebeple; genel şiir dilindeki Arap ve Fars alıntılarını, mümkün olduğunca asgarî düzeye indirmiştir."

Yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

Akmulla’nın eserlerindeki okuyucuya etki gücü, büyük bir yeteneğin doğrudan doğruya hayattan ruh bulmasına ve dünyevî temalarla kendisini göstermesinden kaynaklıdır. Akmulla, dinî yönleri ağır basan şairlerden farklı olarak, yaşamda şahsen gördüklerini, kişisel tecrübelerini ya da bizzat kendi hislerini yazmıştır. Adaleti bir türkü gibi diline dolayan şair, halkı bilime ve bir sanat sahibi olmaya davet etmiştir. Dürüstlük ilkesiyle hareket eden Akmulla, toplumdaki bozuklukları eleştirmekten ve hicvetmekten çekinmez. Şiirde halka seslenmeyi, halk ile konuşmayı ve halkı bilime, akla davet etmeyi tercih eden Akmulla’nın dili de sade ve anlaşılırdır. Halka seslenmesi dolayısıyla da konuşma diline yakın bir üslubu benimsemiştir. Bu sebeple; genel şiir dilindeki Arap ve Fars alıntılarını, mümkün olduğunca asgarî düzeye indirmiştir. Akmulla pek çok niteliğiyle kendisinden önceki şair ve mütefekkirlerden ayrılır.


#14

SORU:

"Başkurt, Kazak ve Tatar halklarının sözlü yaratıcılığını iyi bilmek, doğunun şiir geleneklerini yaratıcılığı ile özümsemek, ona mükemmel eserler yaratmada yardımcı olmuştur. “Başkorttarım Ukıv Kirek” (Başkurtlarım Okumak Gerek) adlı şiiri, yalnızca şiir olarak kalmayıp bir millî nasihat olarak günden güne Başkurt edebiyatında ve Başkurt halkı arasında kendini bulmuştur."

Yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

Halkla doğrudan doğruya yakınlaşmak, sade insanın yaptığını kendisi de yaparak, onun mutluluğunu da, kederini de paylaşarak yaşamak, Akmulla’ya manevî bir güç ve coşku verdi. Başkurt, Kazak ve Tatar halklarının sözlü yaratıcılığını iyi bilmek, doğunun şiir geleneklerini yaratıcılığı ile özümsemek, ona mükemmel eserler yaratmada yardımcı olmuştur. “Başkorttarım Ukıv Kirek” (Başkurtlarım Okumak Gerek) adlı şiiri, yalnızca şiir olarak kalmayıp bir millî nasihat olarak günden güne Başkurt edebiyatında ve Başkurt halkı arasında kendini bulmuştur.


#15

SORU:

"... en önemli eseri “Yadkar” (Hatıra) adlı eseridir. Bu eserde yazarın makaleleri, tarihî notları ve seyahat bilgileri, seyahat esnasında yaşadıkları ve de şiirleri yer almaktadır. Yadkar’da yer alan makaleleri, onun eğitime yönelik fikirlerini içermektedir. Başkurt ve Tatarları sözünü ettiği Avrupa ilmi ile tanıştırır. Başkurt halkının tarihsel sürecini betimler ve Başkurt coğrafyası hakkında temel bilgiler verir."

Yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

Ömötbayev’in en önemli eseri “Yadkar” (Hatıra) adlı eseridir. Bu eserde yazarın makaleleri, tarihî notları ve seyahat bilgileri, seyahat esnasında yaşadıkları ve de şiirleri yer almaktadır. Yadkar’da yer alan makaleleri, onun eğitime yönelik fikirlerini içermektedir. Başkurt ve Tatarları sözünü ettiği Avrupa ilmi ile tanıştırır. Başkurt halkının tarihsel sürecini betimler ve Başkurt coğrafyası hakkında temel bilgiler verir.


#16

SORU:

"... şiirlerinde iki yönlülük dikkat çeker. Bir yönden halkına ve vatanına derin bir sevgi vardır. Yadkar’da yer alan 38 şiirin pek çoğu halk sevgisi ve halkın gündelik yaşamı ile tarihi üzerinedir. Başka bir yönden de imparatora olan inanç ile birlikte dindarlık kendisini göstermektedir. Onun vatan sevgisi, Başkurt doğasının cömertliğini anlattığı eserlerinde ortaya çıkar. Tasvirleri Başkurt doğasının zenginliğinden beslenmektedir. Şiirlerinin özünde estetik bir zevk uyandırmaktan daha çok ilim kazandırma bulunmaktadır. Şairin açıkça yönetime yönelik eleştirisi “Şikayet” adlı şiirinde görülmektedir."

Yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

Ömötbayev’in şiirlerinde iki yönlülük dikkat çeker. Bir yönden halkına ve vatanına derin bir sevgi vardır. Yadkar’da yer alan 38 şiirin pek çoğu halk sevgisi ve halkın gündelik yaşamı ile tarihi üzerinedir. Başka bir yönden de imparatora olan inanç ile birlikte dindarlık kendisini göstermektedir. Onun vatan sevgisi, Başkurt doğasının cömertliğini anlattığı eserlerinde ortaya çıkar. Tasvirleri Başkurt doğasının zenginliğinden beslenmektedir. Şiirlerinin özünde estetik bir zevk uyandırmaktan daha çok ilim kazandırma bulunmaktadır. Şairin açıkça yönetime yönelik eleştirisi “Şikayet” adlı şiirinde görülmektedir. Başkurt topraklarının talan edilmesini, ormanlarının vahşice kesilmesini, hayvanlarına el konulmasını, halkın sızlanışını bu şiirinde ele alır. Konu itibariyle aşk ve geleneksel ahlak temalarını da işleyen Ömötbayev, bu tür şiirlerinde de ustalığını göstermektedir. Aşk konulu kimi eserleri dramatik içerikli oluşları dolayısıyla önceki şiirlerden ayrılır. Bu tür şiirleri okuyucuyu coştururken aynı zamanda düşündürme gücüne de sahiptir.


#17

SORU:

"Zenginleri, beyleri ve hatta idarecileri soysuz kan içiciler olarak tasvir eder. Rus İmparatorluğu’na tâbi çeşitli toplulukların ayaklanmasından dolayı, mutlu olduğunu dile getirir. Bu yıllardan sonra onun eserleri eleştirel bir yön taşımaya başlar. Manzum ya da mensur eserlerinde onun eleştirel yönü iyiden iyiye kendisini hissettirir. Onun eleştiri yönü sadece sosyal ya da siyasî olaylara yönelik değildir. “Yarlılar yeki Öydeş Katın” (Yoksullar ya da Kuma Kadın) adlı eserinde kadınların düştüğü durum da realist bir bakış ile tenkit edilmektedir."

1917 Devrimi öncesi Başkurt edebiyat döneminde eserler veren ve yukarıda bahsedilen şair kimdir?


CEVAP:

Bu döneme adını ilk yazdıran Mecit Gafuri’dir. Gafuri, 1880 yılında dünyaya gelir ve kendi köyünde ve Ufa’daki medreselerde eğitim alır. 1905 yıllarındaki Rus meşrutiyetini büyük bir heyecanla karşılar. Bu dönemde yazdığı “Şatlık Şigırı” (Mutluluk Şiiri) onun bu heyecanını yansıtır. Fakat arzuladığı durumu göremeyen Gafuri’nin çarlığa ve onun doğurduğu sınıfsal ayrıma karşı tepkisi gün yüzüne çıkmaya başlar. Hürriyet arzusu, “1906 Yıldan 1907 Yılga Vasıyat” (1906 Yılından 1907 Yılına Vasiyet), “1907 Yıldıñ Cavabı” (1907 Yılının Cevabı) adlı şiirlerinde kendisini iyice hissettirir. O, bu dönemdeki eserlerinde öncelikle yoksulları savunmayı, onların dili olmayı amaçlar. Zenginleri, beyleri ve hatta idarecileri soysuz kan içiciler olarak tasvir eder. Rus İmparatorluğu’na tâbi çeşitli toplulukların ayaklanmasından dolayı, mutlu olduğunu dile getirir. Bu yıllardan sonra onun eserleri eleştirel bir yön taşımaya başlar. Manzum ya da mensur eserlerinde onun eleştirel yönü iyiden iyiye kendisini hissettirir. Onun eleştiri yönü sadece sosyal ya da siyasî olaylara yönelik değildir. “Yarlılar yeki Öydeş Katın” (Yoksullar ya da Kuma Kadın) adlı eserinde kadınların düştüğü durum da realist bir bakış ile tenkit edilmektedir. Eserdeki Cemile adlı kadın kahraman, ayyaş ve cahil kocasının eziyetlerine maruz kalmaktadır ve onun sefalet, eziyet gibi sebeplerden ölmesi, eserde zalim dünyaya karşı bir protesto niteliğindedir.


#18

SORU:

"Ölüm gelir, insanı alıp gider

İnsan beraberinde bedenini götürür

Yaptığın ev, yazdığın şiir kalır

Dünyanın sahibi, ölüm değil, insandır."

(Tavkul 2000: 39)

Yukarıdaki şiirin sahibi kimdir?


CEVAP:

yılın ikinci yarısında Karaçay-Malkar edebiyatının doğuşuna vesile olmuştur. Kâzım’ın “Ölüm Gelir” adlı şiiri modern Karaçay-Malkar şiirine giden yolun başlangıcı sayılır. Bu şiirinde Kâzım duygularını şöyle dile getirir:

Ölüm gelir, insanı alıp gider

İnsan beraberinde bedenini götürür

Yaptığın ev, yazdığın şiir kalır

Dünyanın sahibi, ölüm değil, insandır.

(Tavkul 2000: 39)


#19

SORU:

"... Eserlerinde İslam Teberdiçi adını kullanan İslam Kırımşavhal’ın Börü bla Kiştik (Kurt ile Kedi) adlı şiirindeki Karaçay-Malkar diline ustalığı ve hiciv yeteneği ona Karaçay-Malkar edebiyat tarihinde önemli bir itibar ve yer sağladı. Karaçay-Malkar Türkçesindeki ilk roman örneği olan eseri günümüze ulaşamadı."

Yukarıda bahsedilen, Karaçay-Malkar yazılı edebiyatının Sovyet öncesi dönemdeki kurucuları arasında sayılabilecek en önemli edebî şahsiyetlerden biri olan şair kimdir?


CEVAP:

Karaçay-Malkar yazılı edebiyatının Sovyet öncesi dönemdeki kurucuları arasında sayılabilecek en önemli edebî şahsiyetlerden biri de İslam Kırımşavhal (1864-1910)’dır. 1864 yılında Karaçay köylerinden Kart-Curt’ta doğan İslam Kırımşavhal, dönemindeki diğer bey ailelerinin çocukları gibi Rus okullarında okudu, Rus Çarlığının ordusunda subay olarak görev yaptı. Çeşitli sanat dallarında eğitim aldı, yabancı diller öğrendi. Kafkasya’ya döndükten sonra Osetya’dan Karaçay’a sürgüne gönderilen Oset ressam ve şairi Kosta Hetagurov ve Rus ressam Yaroşenko ile dostluk kurdu. Onların teşvikiyle resim yapmaya başladı. İslam Kırımşavhal Karaçay-Malkar edebiyatında satirik şiirleri ile tanındı. Eserlerinde İslam Teberdiçi adını kullanan İslam Kırımşavhal’ın Börü bla Kiştik (Kurt ile Kedi) adlı şiirindeki Karaçay-Malkar diline ustalığı ve hiciv yeteneği ona Karaçay-Malkar edebiyat tarihinde önemli bir itibar ve yer sağladı. Karaçay-Malkar Türkçesindeki ilk roman örneği olan eseri günümüze ulaşamadı.


#20

SORU:

"Büyük vazifedir insanlara ormanları korumak,

Dikmek, yetiştirmek, büyütmek, ihtimam göstermek

Koru, kesme genç ağacı, yapraklansın, sevinsin,

Koru, kesme - sevgili yurdun çıplak kalmayıp giyinsin."

Yukarıdaki dizelerin sahibi, çocuklara yönelik yazdığı şiirlerinde çevrenin ve tabiatın korunmasının önemini onlara anlatan Karaçay-Malkar edebiyatının temelini atan şair kimdir?


CEVAP:

1877 yılında Karaçay köylerinden Ogarı Teberdi’de doğan İsmail Akbay da Karaçay-Malkar yazılı edebiyatının temelini atan aydınlardan biridir. Malkar bölgesinin gelişmiş köylerinden Bashan’da din eğitimi alıp imam olan İsmail Akbay dinî konulardan çok Karaçay halkının eğitimine, dil ve kültürüne ilgi duydu. 1914 yılında imamlığı bırakarak Karaçay-Malkar Türkçesinde kitap yayımlama arzusuyla çalışmalarına başladı. 1916 yılında kendi şiirleri ile birlikte, Krılov’un masallarından Karaçay Türkçesine çevirdiği masallardan oluşan “Ana Tili” (Ana Dili) adlı ilk kitabını Tiflis’te yayımladı. İsmail Akbay Kafkasya’nın tabiî güzelliklerine ve zenginliklerine hayran bir şairdi. Çocuklara yönelik yazdığı şiirlerinde çevrenin ve tabiatın korunmasının önemini onlara anlatan mısraları kaleme aldı.

Bunlardan en meşhuru Sakla, kesme! (Koru, kesme!) adlı şiiridir.

Büyük vazifedir insanlara ormanları korumak,

Dikmek, yetiştirmek, büyütmek, ihtimam göstermek

Koru, kesme genç ağacı, yapraklansın, sevinsin,

Koru, kesme - sevgili yurdun çıplak kalmayıp giyinsin.