ÇATIŞMA VE STRES YÖNETİMİ II Dersi STRES VE RUHSAL ETKİLERİ soru cevapları:

Toplam 57 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Stresin genel tanımı nedir?


CEVAP: Stres, bireyin tehlike algısına karşı verdiği bedensel ve ruhsal tepkilerden oluşur.

#2

SORU: Araştırmacı Hans Selye’nin stres ile ilgili tanımı nedir?


CEVAP: Araştırmacı Hans Selye, stres etkenine organizmanın gösterdiği yanıtı genel adaptasyon sendromu olarak tanımlamıştır.

#3

SORU: Selye’nin adaptasyon teorisine göre kişi strese nasıl tepki verir?


CEVAP: Önce alarm ve ani şok dönemi olur. Sonrasında vücut duruma direnerek denge sağlamaya çalışır. Bedensel ve ruhsal sistemler şok karşıtı uyum süreçlerini başlatır. Savaş ya da kaç tepkisi ile stres etkenini ortadan kaldırma ya da kaçma davranışı ile denge durumuna dönülmeye çalışılır.

#4

SORU: Stres tekrarlı ve yoğun olursa verilen tepki nasıl değişebilir?


CEVAP: Ancak stres etkeni tekrarlı, yoğun ve uzun süreçte devam ederse organizma için tükenme dönemi başlar; kişi bedensel ve ruhsal hastalıklara yatkın hale gelir. İnsanların yaşadığı stresin yoğunluğu, onların olaylara verdikleri anlamla ilişkilidir.

#5

SORU: Depresyonun belirmesinde etki edebilecek faktörler nelerdir?


CEVAP: Depresyonun gelişmesinde rol oynayan birçok stres etkeni vardır. Önemli ekonomik sorunlar, iş yaşamındaki çatışmalar, emeklilik, iş kaybı, beden sağlığının bozulması, sevdiği birinin kaybı, benliği örseleyen onur kırıcı durumlarla karşılaşmak, evlilik ve aile sorunları ve daha nice psikososyal stres etkeni depresyonun başlamasında ve süreklilik kazanmasında etkili olmaktadır. Ayrıca çocukluğun erken dönemlerinde yaşadığı anne kaybının ya da anne ve/veya babadan uzun süreli ayrılıkların depresyona yatkınlık açısından önemli etkenler olduğu kabul edilir.

#6

SORU: Depresyondaki kişiler nasıl hissederler?


CEVAP: Depresyon; üzüntü, keder, elem, hayattan zevk alamama gibi duyguların yanı sıra karamsarlık, ümitsizlik, kendine güvenin azalması, değersizlik düşünceleri ile seyreden ruhsal bir hastalıktır. Herkeste zaman zaman üzüntü hali olabilir. Ancak depresyonu olan bir kişide bu belirtiler haftalarca hemen hemen her gün ve gün boyunca devam eder. Kişinin günlük hayatını, iş ya da okul hayatını etkiler. Kendine bakımı bozulur, aşırı sıkıntılı ve tedirgin bir görünümü vardır. Enerji azlığı, isteksizlik, içe kapanma, hareketlerde yavaşlama, dikkati toplamada ve karar vermede güçlük olur. Düşünceleri; geçmiş pişmanlıklar, acı veren anılarla doludur.

#7

SORU: Ağır depresyondaki belirtiler nelerdir?


CEVAP: Ağır depresyonu olanlarda; kendini suçlama, değersizlik ve işe yaramazlık düşüncelerinin yanı sıra ölüm düşünceleri ve intihar isteği gelişebilir. Cinsel istekte azalma olur. İştah ve uyku düzeni bozulur.

#8

SORU: Depresyonla başa çıkmak için neler yapılmalıdır?


CEVAP: Depresyonun gelişmesinde olayları değerlendirme ve yorumlama biçimi çok önemlidir. Depresyon hastası; üzüntü, keder, elem gibi karamsar duygulardan yakınmakla birlikte, bu olumsuz duygulara neden olan onun olumsuz düşünceleridir. Depresyondaki insanlar kendine, geleceğe ve tüm yaşama karamsar bir biçimde bakarlar. Ben yetersiz bir kişiyim, her şey daha kötüye gidecek ya da hayatın ne anlamı var gibi düşünceler depresyonu artırdığı gibi sorunla baş etme gücünü azaltır. Bu düşüncelerden kurtulmak için bunları fark edip yeni olumlu düşüncelerle yer değiştirmek gerekir. Bu olaylara farklı bakış açısıyla bakabilmek demektir. Depresyonun en önemli belirtilerinden biride enerji azlığı, isteksizlik, içe kapanmadır. Her şey gözünde büyür. Ufak etkinlikler için bile büyük gayret serf etmesi gerekir. Ancak içe kapandıkça mutsuzluğu artar. Mutsuzluğu arttıkça içe kapanır. Bunu değiştirmenin yolu öncelikli görülen işleri sıraya koyarak adım adım ilerlemektir. Kişi aktif oldukça güzel duygular arkadan gelecektir.

#9

SORU: Kaygı bozukluğuna sebep olan fizyolojik ve davranışsal etkiler nelerdir?


CEVAP: Yapılan çalışmalar, nörotransmitter denen beyin kimyası ile ilgili düzensizliklerin bozukluğun gelişmesinde etkili olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca aşırı kaygı ve endişenin gelişmesinde öğrenilmiş düşünce ve davranış kalıplarının etkili olduğu da öne sürülmektedir. Çevresindeki olumsuz ayrıntılara daha fazla dikkat ederek, algıladıkları tehlikeyi olduğundan daha fazla büyütürler. Ayrıca tehlike olarak algılanan durumla baş etmede kendi becerilerini de olduğundan daha yetersiz görürler. Bunaltı bozukluğunun gelişmesinde çocuklukta bireyin kendisine bakım veren anne ve/veya babasına güvensiz bağlanmasıyla ilgili olduğu düşünülmektedir. Güvensiz bağlanmada bakım veren ve bakım alan arasında roller değişir. Böylece çocuk hem kendisi hem de anne babası için kaygılanmaya başlar. Dünyanın tehlikeli bir yer olduğu düşüncesiyle endişe bir başa çıkma yolu olarak öğrenilir. Çocuklukta yaşanılan travmatik yaşantılar, cinsel ve fiziksel kötü davranışlara uğrama, anne-babadan ayrılma, sosyal iletişim olanaklarının olmaması ve bunaltı bozukluğu olan bir yakınını örnek alma bu rahatsızlığın gelişmesinde etkili diğer etkenlerdir.

#10

SORU: Panik bozukluğunun belirtileri nelerdir?


CEVAP: Panik bozukluğu, kendiliğinden ve ani olarak başlayan panik ataklarla seyreden bir ruhsal rahatsızlıktır. Panik atak, stres altındaki bireylerde daha çok görülür. Yakın birisinin hastalığı ya da kaybı, boşanma, ekonomik sorunlar gibi durumlar panik atağın başlamasında etkili olabilmektedir. Panik atak sırasında hastalar genellikle; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, göğüste sıkıntı hissi, bulantı veya karın ağrısı, baş dönmesi yakınmalarının yanı sıra ölmek üzere oldukları, çıldıracakları veya bayılacakları korkusuna da kapılırlar. Ataklar genellikle 10 dakika kadar sürer. Panik bozuklukta hasta, yeni bir atak geleceği korkusu içinde yaşar. Bazı hastalarda panik atak geceleri gelir ve kişiyi uykudan uyandırır. Kişi adeta uykuya dalmaktan korkar hale gelir. Zamanla uyku düzeni bozulur.

#11

SORU: Sosyal fobi açısından risk taşıyanlar kimlerdir?


CEVAP: Sosyal fobinin nedenin ne olduğu ile ilgili henüz kesin bilgi bulunmamaktadır. Aile yakınlarında sosyal fobi rahatsızlığı olanlar, çocukluk döneminde aşırı korunmuş ya da aşırı eleştirilmiş olanlar, kendi davranışları ile ilgili mükemmeliyetçi beklentileri olanlar sosyal fobi gelişmesi açısından risk taşımaktadır.

#12

SORU: Travma sonrası stres bozukluğunu yaşamada risk taşıyanlar kimlerdir?


CEVAP: Daha önce travma yaşamış olanlar, travma öncesi başkaca ruhsal rahatsızlığı bulunanlar ile travma sonrası sosyal desteği zayıf olanlar, travmada yakınlarını kaybedenler ve bedensel sağlığı bozulanlar travma sonrası stres bozukluğu gelişmesi açısından risk taşımaktadır.

#13

SORU: Bedenselleştirme (Somatizasyon) nasıl bir bozukluktur?


CEVAP: Özellikle sıkıntılarını dile getiremeyen içine atan kişilerde sorunlar bedenselleştirilerek dışa vurulur. Yani sorunlar söze dökülmeyince vücut konuşmaya başlar. Bedenselleştirme bozukluğu, genç yaşta başlayan ve yıllarca devam eden değişik bedensel belirtilerle seyreden bir ruhsal rahatsızlıktır. Bedensel belirtiler arasında vücudun çeşitli bölgelerinde ağrılar(baş ağrısı, sırt ağrısı gibi), bulantı, kusma, geğirme, el ayakta uyuşma, ses kısılması, adet düzensizliği görülebilir. Bu belirtiler tıbbi bir hastalık olmaksızın ruhsal nedenlerle olmaktadır.

#14

SORU: Uykusuzluğun kişi üzerindeki etkileri nelerdir?


CEVAP: Uykusuzluk yaşayan kişiler; değişen düzeylerde yorgunluktan, sinirlilikten, çevresindeki kişilere karşı kırıcı olmaktan, hafıza ve konsantrasyon bozukluğundan yakınır. Uykusuzluk; iş yaşamında ciddi verim düşüklüğünün nedeni olur, başta trafik kazaları olmak üzere değişik türden kazalara zemin hazırlar.

#15

SORU: Alkol bağımlılığının gelişimindeki etkenler nelerdir?


CEVAP: Alkolizm hastalığının gelişmesinde çeşitli etkenler rol oynamaktadır. Aşırı stres, bunaltı ya da karamsarlık yaşayanlar bazen alkolü yatıştırıcı, rahatlatıcı olarak ilaç niyetine kullanmaktadır. Ancak bu tutum alkol bağımlılığın gelişmesine yol açmaktadır.

#16

SORU: Alkol bağımlılarında görülen bedensel hastalıklar nelerdir?


CEVAP: Alkol bağımlısı kişilerde çeşitli bedensel hastalıklar görülmektedir. Karaciğer hasarı, mide-barsak ve pankreasta ağır bozulmalar, tansiyonda yükselme, kalp kasında rahatsızlık, beyin ve beyincik hasarı bunlardan bazılarıdır. Ruhsal sağlığı olumsuz etkileyerek alkol yoksunluk krizleri, bunama, hayal görmeler, aşırı şüphecilik, sinirlilik, uykusuzluk ve cinsel işlev bozukları görülebilmektedir.

#17

SORU: Sigara ile stres arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Yoğun stres yaşantıları ile baş etmede kullanılan olumsuz yöntemlerden biride bağımlılık yaratan sigara kullanımıdır. Araştırmalar sigaraya başlamada ya da bırakmış olanların tekrar başlamasında ve tüketilen sigara miktarının artmasında stresin önemli etkisi olduğunu vurgulamaktadır. Sigara bağımlılığı, en az bir aylık bir süre içinde düzenli sigara kullanma, sigarayı bırakınca yoksunluk belirtileri yaşama, zararlarını görmeye rağmen bırakamama ve başarısız sigara bırakma girişimlerinin olması şeklinde tanımlanmaktadır.

#18

SORU: Bahsedilen bozuklukların tanısı nasıl olmalıdır?


CEVAP: Burada belirtilen ruhsal bozukluklar birer tıbbi tanıdır. Yani bu bozuklukların tanısı, bir tıp doktoru özelde ise bir psikiyatri uzmanı tarafından konulur ve tedavisi yapılır. Tıp eğitimi almamış kişilerin bu tür bozukluklarla ilgili çeşitli kaynaklardan edindikleri bilgilerle kendileri ya da çevrelerindeki kişilere bu tür tanılar koymaları ve tedavi uygulamaları oldukça önemli sorunlar doğurabilir. Ancak kişilerin sağlık sorunlarını fark edip ilgili uzman hekime başvurmaları için bu bozukluklar hakkında bilgi sahibi olmalarında yarar vardır.

#19

SORU: Öfkeli kişiler ve aileleri arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Öfkeli kişiler genellikle öfkeli ailelerden gelir. Böyle ailelerde gereğinden fazla öfke normal ve beklenen bir tepki olarak görülür. Öfkeli aileler sorunları öfke yoluyla çözmeye çalışırlar. Öfkeli davranışlarda kişilerin bir rol model olarak anne ve babalarından öğrendikleri tutum ve davranışlar önemli olmaktadır.

#20

SORU: Ailenin yaşadığı stres etkenleri nelerdir?


CEVAP: • Gelişimsek stres etkenleri • Durumsal stres etkenleri

#21

SORU: Durumsal stres etkenleri nelerdir?


CEVAP: Genellikle beklenmeksizin olan hastalık, bir yakınının ölümü, kaza, iş kaybı, ekonomik sorunlar, doğal afetler gibi ailenin bütünlüğüne yönelik tehditlerin yarattığı krizlerdir. Başlangıçları genellikle ani olur. Yani bireylerin bu duruma hazırlanma fırsatı olmaz.

#22

SORU: Bir stres etkeni olarak hastalık ve aile kişiyi nasıl etkiler?


CEVAP: Bir stres etkeni olarak hastalık kişide birçok psikolojik tepkilere neden olur. Özellikle ciddi rahatsızlıklarda hastaların verdiği ruhsal tepkiler benzer özellikler gösterir. İlk aşamada en yaygın tepki şok olma ve inanmamadır. Tetkiklerin yanlış olduğuna inanır. Başka başka doktorlara gitmek ister. Gerçeğin inkârı, katlanılması çok güç bazıları için imkansız hastalık gerçeğinin yarattığı kaygı, panik ve çaresizlik duygularına karşı bir savunmadır.

#23

SORU: Hastalık ve aile ilişkisinde kişi nasıl bir süreç geçirir?


CEVAP: • İnkar • Öfke ve kızıgınlık • Pazarlık • Depresyon • Kabullenme

#24

SORU: Strese dayanıklı ailelerin özellikleri nelerdir?


CEVAP: • Bağlılık • Takdir etme • Birlikte zaman geçirmeye istekli olma • Etkili iletişim • Krizlerle baş edebilme • Bireylerin desteklenmesi • Ailede rollerin belirli olması

#25

SORU: Tükenmişlik sendromu nedir?


CEVAP: İş ortamında yaşanan yoğun ve uzun süreli stres tükenmişliğe neden olabilmektedir. Maslach ve arkadaşları (2001), tükenmişliği, meslekten kişilerin mesleğin özgün anlamı ve amacından kopması ve hizmet götürdüğü insanlarla artık gerçekten ilgilenemiyor oluşu olarak tanımlamaktadır.

#26

SORU: Tükenmişlik sendromunun beş evresi nedir?


CEVAP: • Aşırı enerji ve coşku evresi • Durağanlaşma evresi • Fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların görüldüğü evre • Kriz evresi • Duygusal kopma ve umutsuzluk evresi

#27

SORU: Aşırı enerji ve coşku evresinde kişide neler gözlenir?


CEVAP: Kişide aşırı enerji, umut ve gerçekçi olmayan beklentiler vardır. Bu beklentiler, mesleğin kişi için hemen her şey olduğu bir doyuma yatırım yapılmasına, böylece uzun ve yorucu çalışma saatlerine, gereksiz yüklere, uykusuzluğa ve gergin çalışma ortamına, kendine ve yaşamının diğer yönlerine gereken zamanı ve enerjiyi ayıramamasına yol açar.

#28

SORU: Durağanlaşma evresinde kişide neler gözlenir?


CEVAP: Başlangıçtaki istek ve umut kalmamıştır. Enerji azalmış, daha önce yaptığı birçok aktiviteyi yapamamaya başlamıştır. Daha önce işi ile ilgili umursanmayan ya da inkar edilen sorunlar rahatsızlık vermeye başlar. İşinin neden beklediği gibi çıkmadığının şaşkınlığını yaşamaktadır. Uykuları bozulmuştur. Bu evrede henüz tükenme duygusu başlamamıştır.

#29

SORU: Fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların görüldüğü evrede kişide neler gözlenir?


CEVAP: Kişi tükendiğini hisseder. Baş ağrısı, sırt ağrısı, bulantı gibi fiziksel rahatsızlıklar görülür. Uykudan erken uyandığını ve yorgun hissettiğini belirtir. Biriken öfke gibi olumsuz duygular, başlangıçta iş ortamından ziyade aile ilişkilerine ve yakın ilişkilerine (daha güvenli olduğu için) yansır.

#30

SORU: Kriz evresinde kişide neler gözlenir?


CEVAP: Fiziksel ve ruhsal sıkıntıları daha kritik düzeye çıkar. Zihni sürekli iş problemleri ile meşgul olur. İş ortamından, çevresinden kaçıp uzaklaşma düşünceleri olur.

#31

SORU: Duygusal kopma ve umutsuzluk evresinde kişide neler gözlenir?


CEVAP: Bir şeyleri değiştirmek için artık çok geç olduğunu düşünür, hiç umudu yoktur. Kendi sağlıkları ile ilgilenmezler. Depresyon, alkol ya da sigara kullanımı ile ilgili sorunlar yaşarlar.

#32

SORU: İş yerinde psikolojik taciz (Mobbing) ne demektir?


CEVAP: İşyerinde psikolojik taciz (mobbing); işyerinde amirler veya diğer çalışanlar tarafından tekrarlanan saldırılar şeklinde uygulanan bir çeşit psikolojik terördür. Kavram; çalışanlara üstleri, astları veya eşit düzeydeki çalışanlar tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışları ifade eden anlamlar içermektedir.

#33

SORU: Mobbingin kişide oluşturduğu ruhsal etkiler nelerdir?


CEVAP: Mobbing bir hastalık değildir. Birey travmatik iş ortamında hastalanmıştır. Yani mağdurun yaşadığı ruhsal sorunlar, işyerinde uygulanan psikolojik tacizin sonucudur. Mobbing süreci; işyerinde çatışmanın arttığı gergin çalışma ortamı ile başlar. Çatışma giderek olgunlaşır. Saldırılar, sürekli ve sistematik bir hal alır. Giderek durumun sorumlusu olarak görülen tacize maruz kalan kişiyle ilgili hatalar aranır, kişiyi damgalamaya yönelik açıklamalar üretilir. Mağdurun ruhsal sorunları için sağlık merkezlerine başvuruları, kimi yöneticilerce kişinin aleyhinde kullanılır. Giderek birey çalışma yaşamından uzaklaşır. Başka bir kısma atanır, istifa eder ya da erken emeklilik söz konusu olur. Bu evrede mağdurda tıbbi hastalıkların yanı sıra depresyon, bunaltı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, alkol ya da madde bağımlılığı gibi ruhsal bozukluklar görülebilir.

#34

SORU:

Organizma için ne zaman tükenme dönemi başlar?


CEVAP:

Ancak stres etkeni tekrarlı, yoğun ve uzun süreçte devam ederse organizma için tükenme dönemi başlar; kişi bedensel ve ruhsal hastalıklara yatkın hale gelir.


#35

SORU:

Ruhsal bozuklukların gelişmesinde yaşam olaylarına ilaveden diğer etmenler nelerdir?


CEVAP:

Ruhsal bozuklukların gelişmesinde yaşam olayları kadar kişinin o yaşam olayına bakış açısı, geçmiş deneyimleri, baş etme becerileri, kişilik özellikleri ve biyolojik yatkınlığın da önemli olduğu vurgulanmaktadır.


#36

SORU:

Depresyonun gelişmesinde rol oynayan etmenleri nasıl örneklersiniz?


CEVAP:

Depresyonun gelişmesinde rol oynayan birçok stres etkeni vardır. Önemli ekonomik sorunlar, iş yaşamındaki çatışmalar, emeklilik, iş kaybı, beden sağlığının bozulması, sevdiği birinin kaybı, benliği örseleyen onur kırıcı durumlarla karşılaşmak, evlilik ve aile sorunları ve daha nice psikososyal stres
etkeni depresyonun başlamasında ve süreklilik kazanmasında etkili olmaktadır.


#37

SORU:

Depresyonu nasıl tanımlarsınız?


CEVAP:

Depresyon; üzüntü, keder, elem, hayattan zevk alamama gibi duyguların yanı sıra karamsarlık, ümitsizlik, kendine güvenin azalması, değersizlik düşünceleri ile seyreden ruhsal bir hastalıktır.


#38

SORU:

Depresyonla başa çıkma yöntemleri nelerdir?


CEVAP:

Depresyonla başaçıkma yöntemleri: Depresyonun gelişmesinde olayları değerlendirme ve yorumlama biçimi çok önemlidir. Depresyon hastası; üzüntü, keder, elem gibi karamsar duygulardan yakınmakla birlikte, bu olumsuz duygulara neden olan onun olumsuz düşünceleridir. Depresyondaki insanlar kendine, geleceğe ve tüm yaşama karamsar bir biçimde bakarlar. “Ben yetersiz bir kişiyim”, “her şey daha kötüye gidecek” ya da “hayatın ne anlamı var” gibi düşünceler depresyonu artırdığı gibi sorunla baş etme gücünü azaltır. Bu düşüncelerden kurtulmak için bunları fark edip yeni olumlu düşüncelerle yer değiştirmek gerekir.


#39

SORU:

Bunaltı bozukluğu nedir?


CEVAP:

Bunaltı bozukluğu, birçok yaşam olayı ya da durum hakkında aşırı stres, endişe(evham) duyma ile karakterize bir ruhsal rahatsızlıktır.


#40

SORU:

Bunaltı (Kaygı) Bozukluğunda olası şikayetler nelerdir?


CEVAP:

Huzursuzluk, aşırı heyecan duyma, dikkatini verememe, konsantrasyon güçlüğü, kolay yorulma, kas gerginliği, uyku bozukluğunun yanı sıra nefes daralması, aşırı
terleme, çarpıntı, titreme, baş ağrısı ve bulantı görülür.


#41

SORU:

Bunaltı (Kaygı) Bozukluğunun gelişmesine neden olan etmenler nelerdir?


CEVAP:

Çocuklukta yaşanılan travmatik yaşantılar, cinsel ve fiziksel kötü davranışlara
uğrama, anne-babadan ayrılma, sosyal iletişim olanaklarının olmaması ve bunaltı bozukluğu olan bir yakınını örnek alma bu rahatsızlığın gelişmesinde etkili etkenlerdir.


#42

SORU:

Bunaltı bozukluğunun ortaya çıktığı belli bir yaş var mıdır?


CEVAP:

 Bunaltı bozukluğu hemen her yaşta gelişebilmekle birlikte daha çok 20’li yaşlarda başlar.


#43

SORU:

Panik atağın başlamasında etken olabilecek nelerdir?


CEVAP:

Panik atak, stres altındaki bireylerde daha çok görülür. Yakın birisinin hastalığı ya da kaybı, boşanma, ekonomik sorunlar gibi durumlar panik atağın başlamasında etkili olabilmektedir.


#44

SORU:

Sosyal fobiyi nasıl tanımlarsınız?


CEVAP:

Sosyal fobi; kişinin sosyal ortamlarda utanacağı ya da küçük duruma düşeceği korkusunu yaşadığı bir ruhsal rahatsızlıktır. Önceden tanımadığı insanlarla karşılaştığı ya da başkalarının gözü üzerinde olacağı bir ya da birden fazla sosyal eylemden belirgin ve sürekli korkma söz konusudur. 


#45

SORU:

Sosyal fobinin belirtileri nelerdir?


CEVAP:

Sosyal fobisi olan kişilerde ağız kuruluğu, terleme, çarpıntı, nefes
daralması, el ve ayaklarda titreme, bulantı, sık idrara çıkma, ishal ya da kabızlık, konuşmada duraksama ya da hızlı konuşma, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü gibi belirtiler görülür.


#46

SORU:

Bedenselleştirme bozukluğuna bağlı bedensel belirtiler nelerdir?


CEVAP:

Bedenselleştirme bozukluğu, genç yaşta başlayan ve yıllarca devam eden değişik bedensel belirtilerle seyreden bir ruhsal rahatsızlıktır. Bedensel belirtiler arasında vücudun çeşitli bölgelerinde ağrılar(baş ağrısı, sırt ağrısı gibi), bulantı, kusma, geğirme, el ayakta uyuşma, ses kısılması, adet düzensizliği görülebilir.


#47

SORU:

Uykusuzluk yaşayan kişilerin yaşayabilecekleri sorunlar nelerdir?


CEVAP:

Uykusuzluk yaşayan kişiler; değişen düzeylerde yorgunluktan, sinirlilikten, çevresindeki kişilere karşı kırıcı olmaktan, hafıza ve konsantrasyon bozukluğundan yakınır. Uykusuzluk; iş yaşamında ciddi verim düşüklüğünün nedeni olur, başta trafik kazaları olmak üzere değişik türden kazalara zemin hazırlar.


#48

SORU:

Alkol bağımlısı kişilerde hangi bedensel hastalıklar görülmektedir?


CEVAP:

Alkol bağımlısı kişilerde çeşitli bedensel hastalıklar görülmektedir. Karaciğer hasarı, mide-barsak ve pankreasta ağır bozulmalar, tansiyonda yükselme, kalp kasında rahatsızlık, beyin ve beyincik hasarı bunlardan bazılarıdır. Ruhsal
sağlığı olumsuz etkileyerek alkol yoksunluk krizleri, bunama, hayal görmeler, aşırı şüphecilik, sinirlilik, uykusuzluk ve cinsel işlev bozukları görülebilmektedir.


#49

SORU:

Sigaranın neden olduğu hastalıklar nelerdir?


CEVAP:

Sigara içimiyle vücuda alınan katran, nikotin, karbon monoksit gibi maddeler
nedeniyle ciddi bedensel ve ruhsal sorunlara neden olur. Sigara, bağımlılık dışında kalp ve solunum sistemi hastalıklarına, kanser riskinde artışa ve gebelikte sağlık problemlerine(erken doğum, düşük doğum ağırlığına ve bebek ölümlerine) neden olabilmektedir.


#50

SORU:

Öfkeli kişilerin davranış özelliklerini nasıl açıklarsınız?


CEVAP:

Öfkeli kişiler kolay incinir ve çok çabuk hakarete uğradıkları kanısına kapılırlar.
Açık ve net konuşamadıkları, duygularını paylaşmayı bilmedikleri, istek ve ihtiyaçlarını dile getiremedikleri ve iletişim becerileri zayıf olduğu için kolayca öfkeli davranışlar gösterirler. Öfkeli kişiler; endişe, üzüntü, utanç ve suçluluk, sevgi ve yakınlık duyma arzusu gibi duygulardan korkarlar ve bu duygularını göstermek yerine öfkeyi öne çıkarırlar.


#51

SORU:

Gelişimsel Stres Etkenleri nelerdir?


CEVAP:

Aile bireylerinin ruhsal ve sosyal gelişiminde yaşanan streslerdir. Örn.
ailenin gelişim evresine göre; yeni bir aile kurması, anne ve/veya baba olması, çocuklarını büyütüp yuvadan uçurması, emekliliğe uyum göstermesi gibi.


#52

SORU:

Bir stres etkeni olarak hastalığa kişinin verdiği tepkide ilk aşama nedir?


CEVAP:

İlk aşamada en yaygın tepki şok olma ve inanmamadır. Tetkiklerin yanlış olduğuna inanır.


#53

SORU:

Bir stres etkeni olarak hastalığa kişinin verdiği tepkileri nasıl sıralarsınız?


CEVAP:

İlk aşama şok olma ve inanmamadır.

İkinci aşama öfke ve kızgınlık dönemidir. Üçüncü aşama pazarlık aşamasıdır.

Dördüncü aşama depresyon aşmasıdır. Son aşama kabullenme aşamasıdır.


#54

SORU:

Maslach ve arkadaşları(2001), tükenmişliği nasıl tanımlamaktadır?


CEVAP:

Maslach ve arkadaşları(2001), tükenmişliği, meslekten kişilerin mesleğin özgün anlamı ve amacından kopması ve hizmet götürdüğü insanlarla artık gerçekten ilgilenemiyor oluşu olarak tanımlamaktadır.


#55

SORU:

Tükenmişlik sendromunun evreleri nelerdir?


CEVAP:

Tükenmişlik sendromu beş evreden oluşur. Bunlar,
 Aşırı enerji ve coşku evresi, Durağanlaşma evresi, Fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların görüldüğü evre, Kriz evresi ve Duygusal kopma ve umutsuzluk evresidir.


#56

SORU:

İşyerinde psikolojik taciz (mobbing)'i nasıl açıklarsınız?


CEVAP:

İşyerinde psikolojik taciz (mobbing); işyerinde amirler veya diğer çalışanlar tarafından tekrarlanan saldırılar şeklinde uygulanan bir çeşit psikolojik terördür. Kavram; çalışanlara üstleri, astları veya eşit düzeydeki çalışanlar tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışları ifade eden anlamlar içermektedir.


#57

SORU:

Çalışan bireylerin işyerinde psikolojik tacizden korunmak için alabileceği önlemler nelerdir?


CEVAP:

Çalışan bireylerin işyerinde psikolojik tacizden korunmak için alabileceği bazı önlemler vardır. Kendi içine kapanıp bir kenara çekilmemeli, mobbing konusunu iyi bilen uzmanlara başvurmalıdır. Çok gerekmedikçe hastalık raporu alıp işe gelmemezlik yapılmamalıdır. Hedef olunan tacizin başkaları tarafından da fark edilmesi sağlanmalı, inandırıcı tanıklar bulunmalıdır. Kendisine sözlü verilen emirleri yazılı olarak istemeli; böylece işyerinde psikolojik tacizin belgelendirilmiş olma ilkesi yerine getirilmelidir.Yasal korunmaya yönelik başvurular yapılmalıdır.