EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ Dersi Eğitimin Felsefi Temelleri soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Eğitim felsefesinin işlevi nedir?
CEVAP:
Çağlar boyunca sürüp giden ve ünlü düşünürlerin görüşleriyle bütünleştirilmiş felsefi kuram ya da düşünce sistemlerinden oluşan felsefenin eğitim bilimiyle olan ilişkisinden eğitim felsefesi alanı doğmuştur. Eğitim felsefesi, eğitim düşüncesi ve ülküsü çevresinde ortaya çıkan tüm sorunların felsefi bir biçimde ele alınması, incelenmesi, değerlendirilmesi, eleştirilmesi ve irdelenmesidir. Bu da eğitimi; her yönden daha da aydınlatma, yönlendirme ve belirginleştirme anlamına gelir.
Eğitim felsefesi, eğitime egemen olan dünya görüşüyle ilgili amaç ve varsayımları açığa çıkarmaya ya da yorumlamaya çalışmaktadır. Öyle ki eğitim felsefesi; eğitimin amaçlarının belirlenmesinde, bireye ve topluma uygun olup olmadığının denetlenmesinde, eğitim uygulamalarının niteliğini ortaya koymada etkin rol oynamaktadır. Bu yönüyle eğitim felsefesi, eğitime bütüncül ve tutarlı bir bakış açısı oluşturma çabası içindedir.
#2
SORU:
Felsefe nedir?
CEVAP:
Felsefenin pek çok tanımı vardır. Bu nedenle “Felsefe nedir?” sorusuna çeşitli yanıtlar verilebilir. Yanıtların farklılığı, felsefedeki uygulamaların da birbirlerine göre farklı özellikler içerdiğini göstermektedir.
Felsefe terimini ilk kez Pythagoras’ın kullandığı belirtilmekle birlikte Philosophia terimi kesin anlamını Platon ve Aristoteles felsefesinde kazanmıştır. Yunanca “Philosophia” teriminden kaynaklanan felsefe, “sevgi” (phillia) ve “bilgi, bilgelik” (sophia) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Felsefe ve filozof sözcüklerinin önce Arapçaya, oradan da Türkçeye geçtiği söylenebilir. Önceleri, içinde bilgi bulunan tüm alanlarla ilgili araştırmalar, felsefenin bütünselliği içinde görülmüş; ancak zamanla, bilimsel ve dinsel konuların felsefeden ayrıldığına tanık olunmuştur. Zaman içinde felsefe, bilim ve din konularının bütünüyle birbirinden bağımsız olmadığı, birbirinden soyutlanmayacağı görüşü yaygınlık kazanmıştır. Felsefe; genel olarak çeşitli alanlardaki bilimsel bulgulardan yararlanmakta, yeni görüşler ortaya koyarak bilime yeni ufuklar açmakta, bilim adamlarına bilim üretmede yepyeni görüngüler (perspektifler) sağlamaktadır. Bu bakımdan felsefe ile bilimi birbirinden tümüyle ayırmak olanaksızdır ve her ikisi de birbiriyle sıkı bir ilişki içindedir. Öyle ki bugün her bilimin bir felsefesi bulunmaktadır. Nitekim eğitim alanında da eğitim felsefesi önemli bir işlevi gerçekleştirmektedir.
TDK Eğitim Terimleri Sözlüğü’ ne göre felsefe, gerçeğin tümünü, madde ve yaşamla ilgili türlü belirtileri neden, ilke ve erekler (hedefler/amaçlar) bakımından inceleme amacı taşıyan düşünce etkinliğidir. Ancak felsefenin ne olduğunu anlatabilmek için tek bir tanımla yetinmek doğru değildir. Felsefeyi ortaya koyan şu üç görüş, oldukça yaygın bir biçimde kabul görmüştür:
- Felsefe; insanın niteliğini, yaşadığımız dünyanın yapı ve işleyişini anlama çabasıdır.
- Felsefe; gerçeği bulma ve öğretme yolunda bitmeyen bir derinleşmedir.
- Felsefe; insanı iyiye, doğruya ve güzele yönelten bir düşünce biçimidir.
#3
SORU:
Felsefe ve eğitim arasında nasıl bir ilişki vardır?
CEVAP:
Felsefe ile eğitim arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Felsefe, eğitim için bir nitelik ve değerler sistemi geliştirirken eğitim de bunların nasıl elde edileceğini, insanlara nasıl kazandırılacağını amaç edinen bir etkinlikler alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Felsefenin de eğitimin de temelinde insan vardır. İnsanla ilişkili sorunlar ve bunların çözümleri her ikisinin de uğraş alanları içinde yer alır. Eğitimin amaçları, içeriği, öğretim yöntemleri de benimsenen felsefeye göre biçimlenmektedir. Eğitimi kendine meslek olarak seçen bir insan, eğitim alanına yönelik bilgilerini bilimsel gerçeklere dayandırır ve bilimsel bulgulardan elde eder. Bu nedenle eğitimcinin eğitim felsefesi, genelde uzun bir süreç içinde gelişen bir meslek eğitimi sonucunda oluşur. Bunun yanı sıra eğitimin gereklerini yerine getirmek için çaba göstermekte olan bir meslek adamı, kendini sürekli geliştirip yeni bilgiler de edinmeyi sürdürecektir. Böylece bilimsel verilere dayandırdığı görüşlerini felsefe kuramlarıyla destekleyerek eğitimin felsefi temellerinden önemli bir güç ve yarar elde edecektir. Eğitime felsefi yönden yaklaşım, eğitimle ilgili çeşitli uygulamaların doğru yönlendirilip değerlendirilmesine ve eleştirilmesine önemli ölçüde yardım eder. Bu da geleceğe yönelik eğitim etkinliklerinin daha nitelikli bir temele yerleştirilmesi açısından gereklidir.
#4
SORU:
Felsefenin uğraş alanları nelerdir?
CEVAP:
Felsefenin üzerinde çalıştığı alanlar konusunda, çeşitli düşünürler değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Felsefenin uğraştığı alanlar konusunda tam bir görüş birliği olduğu söylenemez. Bununla birlikte felsefenin uğraş alanlarını şu başlıklar altında ele almak olanaklıdır: Varlık Öğretisi (Ontology), Bilgi Öğretisi (Epistemology), Değer Öğretisi (Axiology) ve Mantık (Logic).
#5
SORU:
Varlık Öğretisi (Ontology) hangi sorulara yanıt aramaktadır?
CEVAP:
Bu kavramı ilk kez ortaya atan eski Yunan filozofu Aristotelestir (M.Ö. 384-322). Aristoteles buna “ilk felsefe” adını vermiştir. Bu öğreti, mutlak gerçeğin doğasını inceler ve şu türdeki sorulara yanıt arar:
- Varlıkların kökeninde bir tek nesne mi yoksa ruh ve madde diye iki ayrı nesne mi vardır? Ruh ve madde diye iki nesne varsa bunların nitelikleri ve birbiriyle ilişkisi nedir?
- Evrende olup bitenlerin belli bir amacı ve bütünlüğü var mıdır?
- Doğa yasaları dediğimiz zorunlu ilişkilerin varlık nedeni nedir?
Varlık öğretisi; madde, yaşam, insan, dünya ve evrenle ilgili bir bütünlük arayışı içindedir. Yaşam ve evren konusunda genel bir görüş, genel bir ilke bulmaya çalışır. Günümüzde bu düşünce biçimi, bilimsel bilgileri temel olarak almakta ve bilime yol gösterici görüşler, denenceler (hipotezler) ortaya koymaktadır.
#6
SORU:
Bilgi Öğretisi (Epistemology) hangi sorulara yanıt arar?
CEVAP:
Bilgi Öğretisi (Epistemology): Bilgilerimizin köken ve niteliğini inceleyen felsefe dalıdır. Bilgiyi evrensel bir biçimde inceler ve bilme sürecinin niteliğini bulmaya, çözümlemeye çalışır. Şu tür sorulara yanıt arar:
- Bilginin kaynakları nedir? Bilgi nereden gelir? Nasıl biliriz?
- Bilginin niteliği (doğası) nedir? Zihnin algıladıkları dışında gerçek bir dünya var mıdır?
- Bilginin geçerliği ve güvenirliği nedir? Doğruyu yanlıştan nasıl ayırabiliriz?
- Bilgilerimizin gerçeğe uygunluk derecesi nedir?
Ayrıca çeşitli etkinliklerimizde, “bilme” olarak adlandırılabilecek ortak bir yön bulunup bulunmadığı, inançla bilgi arasında ne gibi farklar olduğu, duyularla edindiklerimizin ötesinde bir şey bilip bilmediğimiz gibi sorunlar bilgi öğretisinin uğraş alanları içinde yer alır. Bilginin genelde sekiz türünden söz edilmektedir. Bunlar; günlük bilgi, gelenek ve görenek bilgisi, düzmece bilgi, politik bilgi, sanatsal bilgi, dinsel bilgi, felsefi bilgi ve bilimsel bilgidir.
#7
SORU:
Değer Öğretisi (Axiology) hangi konularla ilgilenmektedir?
CEVAP:
Değer Öğretisi (Axiology): Değer öğretisi, değerlerle ilgilenir. Değerlerin kaynağı, niteliği, sınıflanması ve insanlıkla ilişkisi üzerinde durur. Çeşitli değerler ve değer kuramları vardır. “Değerler içimizde mi, dışımızda mı? Nesnel (objektif) mi, öznel (subjektif) mi? Kişisel mi, kuramsal mı? Durağan mı, değişken mi? Değerleri aşamalı biçimde sıralamak olanaklı mı, değil mi?” gibi sorular değer öğretisinin üzerinde durduğu konulardan kimileridir. Bu tür konular, genelde “etik” ve “estetik” olmak üzere ikiye ayrılır. Etik değerler, doğru hareketlere temel oluşturacak değerlerdir ve insanının davranışlarıyla ilgilenir. Öğrenilmiş hiçbir davranış, değerlerden bağımsız olamaz. Estetik değerler ise sanat ve güzellikle ilgili değerler olup güzel olan şeyin niteliğini ve güzel olanı takdir etme vargılarını inceler. Estetik değerlerin ölçülmeleri ve değerlendirilmeleri oldukça güçtür. Çünkü estetik değerler, çoğu zaman kişisel ve öznel olduğu gibi hayal gücü ve yaratıcılıkla da ilgilidir.
#8
SORU:
Mantık (Logic) nedir?
CEVAP:
Mantık (Logic): Yunancadaki “logike” sözcüğünün karşılığıdır. Günümüzde “mantık” kavramı; tutarlı ya da doğru düşünme, akıl yürütme gibi özellikleri içinde bulundurur. Düşünme ise önermeler arasında bağ kurarak bilinenden bilinmeyeni elde etme süreci ve bu sürecin sonunda oluşan üründür. “Mantık” için kısaca “doğru düşünce incelemesi” denebilir. Öğretmenin en önemli görevlerinden biri, öğrencilerinde açık ve düzgün düşünme yeteneğini geliştirmektir. Bu bakımdan öğretmenin kendisi de bu konuda iyi eğitim görmeli, akıl yürütmeyi ve doğru düşünme yeteneğini geliştirmeyi öğrenmiş olmalıdır.
#9
SORU:
Ülkücülük (Idealism) akımı ve bu akımı benimsemiş eğitimciler neyi savunmaktadır?
CEVAP:
Ülkücülük akımı, mutlak gerçeğin fiziksel olmaktan çok ruhsal olduğunu savunur. Çevredeki dünyayı yadsımamakla birlikte çevredeki dünyanın mutlak gerçek olmadığını ileri sürer. Maddeciliğin (materyalizmin) karşıtı olan bir felsefedir. Bu görüşe göre insan, ruhsal bir nesnedir ve insanın yaşamdaki başlıca amacı kendi doğasını anlatmak, göstermektir. Eğitimin amacı ise bunu yapmada ona yardımcı olmaktır. Genelde bu görüşü savunan düşünürler, gerçeğe ulaşmak için gözlem ve deneye dayanan bilimsel yöntemi izlemekten çok, sezgiye ve düşünceye dayalı bir yolu izlemenin daha doğru olacağını ileri sürerler.
Ülkücülüğü benimseyenler, farklı görüşlere sahip bulunmalarına karşın, eğitimle ilgili bakış açılarında kimi noktalarda uzlaşmaktadır. Bu felsefeye göre eğitim, insanın zihinsel süreçlerinin geliştirilmesidir ve “entellektüel eğitim” büyük önem taşır. Bu felsefe, insanın özgür irade sahibi olduğunu söyler ve kişinin kendi düşüncelerini gözden geçirerek gerçeğe ulaşabileceğini belirtir. Eğitim; bireyi iyi, doğru ve güzele teşvik etmeli; insanın doğuştan getirmiş olduğu kimi yetenekleri ortaya çıkarmaya çaba göstermelidir.
#10
SORU:
Gerçekçilik (Realism) akımının ve bu görüşe sahip eğitimcilerin savunduğu görüşler nelerdir?
CEVAP:
Gerçekçilik (Realism): Maddenin gerçeğine inanış, gerçekliğinin temelidir. Ülkücülüğe karşıt bir görüştür. Dış dünyanın algılarımızdan bağımsız olarak var olduğu savına dayanır. Bu görüşe göre evren, bir düş ya da imge (hayal) değil somut olarak var olan bir gerçektir, algılarımızdan bağımsızdır. Bu düşünce sisteminde akılcılık rasyonalizm, bilimsel gerçekçilik, klasik gerçekçilik gibi felsefi görüşler önemli ölçüde destek bulmaktadır.
Gerçekçiliği benimsemiş bir eğitimci, insanların doğal ve kültürel çevresiyle uyum içinde bulunmasını amaçlar. Bu nedenle eğitimci, bir koşullandırma çabası içinde değildir. Genelde çevreyi tanıma, öğrenme ve onu yeniden düzenleme olanağını elde etmek ister. Ancak çevreyi ve dünyayı değiştirme çabasına girmeden önce dünyayı öğrenmek gerekir. Gerçekçilik görüşüne göre eğitim, bir ölçüde tutucudur, bireysel ilgi ve modaya dayanan geçici beğenilere değil insanlığın kalıcı nitelikte saydığı bilgi, beceri ve davranış birikimine ağırlık vermektedir.
#11
SORU:
Yararcılık (Pragmatism) felsefesini oluşturan ögeler nelerdir?
CEVAP:
Yararcılık felsefesini oluşturan ögeler genelde beş noktada toplanabilir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
• Gerçeklik, durağan değil sürekli değişme içindedir.
• Değerler evrensel değil görecelidir.
• İnsan biyolojik ve sosyal işlevleri olan bir yaratıktır.
• Özgürlüğü ve çoğulcu katılımı içeren demokrasi, bir yaşam düzeni olarak önemlidir.
• Tüm etkinliklerimizde eleştirel düşünme ile sorun çözmeye yönelik zekâ büyük yer tutmalıdır.
#12
SORU:
Varoluşçuluk (Existentialism) felsefesinin savunduğu görüşler nelerdir?
CEVAP:
İnsana çok önem veren, insanı her şeyden daha önemli gören bir felsefedir. Her insan, yaşamı boyunca yapacakları konusunda kararı kendisi vermelidir; çünkü her insan kendisinden, kendi değer yargılarından ve kendi gerçeklerinden kendisi sorumludur. İnsan, kendi davranışlarının bir ürünüdür ve kendi kendini oluşturma durumundadır. İnsan duyan bir varlıktır. Bir şeyi bilmesi için insanın o şeyi kişisel olarak duyumsaması (hissetmesi) gerekir.
Varoluşculuk, insanın özgürlüğünü temel alan ve insanın öznelliğine önem veren bir felsefe olup 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaygınlaşmıştır. Pascal’ın “Yarın ölecekmiş gibi bugünü yaşa.” sözü, varoluşçuların yaşam felsefesine örnek oluşturur. Bu felsefe akımı, başta sanat ve edebiyat olmak üzere çeşitli alanlarda etkili olmuş çağdaş eğitim anlayış ve uygulamalarını da etkilemiştir. Bu felsefeye göre yaşam ve eğitimin amacı, insanın bir varlık olarak kendi varoluşunun farkında olmasını, kendini tanımasını ve varoluşunu gerçekleştirmesini sağlamaktır.
#13
SORU:
Eğitim felsefesi nedir?
CEVAP:
Genel felsefede, bir yandan değişik felsefe akımları gelişirken öte yandan da bu akımların doğurgularının eğitime yansımaları sonucu eğitim felsefelerinin geliştiği görülmüştür. Felsefe, kişinin doğaya bakış açısını nasıl etkiledi ise eğitim felsefesi de kişinin eğitim olgularına bakış açısını etkileyerek eğitimin bir “bütün” olarak kavranmasına olanak sağlamıştır.
Eğitim felsefesi, en yalın anlamıyla, eğitim düşüncesi ve ülküsü çevresinde ortaya çıkan tüm sorunların felsefi bir biçimde ele alınması, incelenmesi, değerlendirilmesi, eleştirilmesi ve irdelenmesidir. Bu da eğitimi her yönden daha da aydınlatma, yönlendirme ve belirginleştirme anlamına gelmektedir.
Eğitim felsefesi, eğitime yön veren amaçları biçimlendiren ve eğitim uygulamalarına yol gösteren bir disiplin ya da sistemli düşünce ve kavramlar bütünüdür. Bu nedenle eğitim felsefesi, eğitim çalışmalarını yönlendirir ve insanların hangi amaçlar için nasıl yetiştirileceği konusunda yol gösterir. Bu yönü ile eğitime büyük destek sağlamış olan felsefe, eğitim felsefesi disiplininin doğup gelişmesiyle, eğitim uygulamalarını sürekli eleştirici bir yaklaşımla değerlendirme yoluna gitmiş; uygulamaların dayandığı kuramsal temelleri de inceleyerek ülke gerçekleri ve gereksinimleri doğrultusunda toplumun, kültürün ve insanın niteliği ile tutarlı eğitim kuramları geliştirmeye çaba göstermiştir.
#14
SORU:
Daimicilik (Perennialism) eğitim felsefesinin temel ilkeleri nelerdir?
CEVAP:
Bu eğitim felsefesi, gücünü genellikle kökleşik gerçekçilikten (klasik realismden) aldığı için çoğu yerde “kökleşik görüş” olarak nitelendirilir. Ülkücülük (idealism) akımını benimsiyenlerden de büyük ölçüde destek bulmuştur.
Daimicilik görüşünün temel ilkeleri şöyle özetlenebilir:
- İnsan doğası, ahlaki ilke ve değerler genelde aynı kalır ve değişmez. O nedenle değişmeyen evrensel bir eğitime yer verilmelidir.
- İnsanın sahip olduğu en önemli özellik düşünme yeteneğidir. Bu nedenle insana bu yeteneği geliştirebileceği, aynı zamanda düşünce sorunlarıyla uğraşan entellektüel kişiliğe ulaşabileceği bir eğitim verilmesi gerekir.
- Eğitim, evrensel ve değişmez gerçeğe uyum için yapılmalıdır. Çünkü insanlar, mutlak gerçeği öğrenip ona uyum sağladıklarında toplumda iyileşmeler olur.
- Okul, gerçek yaşamın bir kopyası olamaz. Okulun amacı, insan zihnini geliştirerek onu yaşama hazırlamaktır. O nedenle kültürü etkili biçimde yeni kuşaklara aktarmamız gerekir.
- Yeni kuşaklara her zaman ve her yerde gerekli olan bilgi ve değerler kazandırılmalıdır. Bunlar ise insan bilimleri, matematik, felsefe, mantık ve doğa bilimlerinde bulunmaktadır.
- Kökleşik yapıtlar (klasik eserler) eğitimine önem verilmelidir. İnsan doğasının evrenselliği ve en güzel örnekleri bu yapıtlarda gizlidir. Öğrenciler bunları okuyup çözümlemelidir.
#15
SORU:
Esasicilik (Essentialism) eğitim felsefesinin başlıca özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Esasicilik, temelde bir eğitim hareketi olarak ortaya çıkan, hiçbir felsefi akıma bağımlı olmayıp birçok felsefi görüşle uyum içinde bulunan bir anlayışı simgeler. Çeşitli yönlerden daimicilikle örtüştüğü görülür.
Belli başlı özellikleri şunlardır:
- Öğrenme zorlu ve uygulama gerektiren güç bir iştir. Öğrenci bir disiplin içinde sıkı bir çalışmaya yönelebilmeli, öğrendiklerinin uygulamasını yapabilmelidir.
- Eğitimde girişim gücü, öğrenciden çok öğretmende olmalıdır. Öğretmenin tam bir aydın olarak yeterlikli ve önder olabilecek nitelikte yetiştirilmesi gerekir.
- Okulun görevi, ahlaki sorunları ve düşünce sorunlarını irdeleyen konu alanlarından yararlanarak kültürün özünü korumak ve sürekliliğini sağlamaktır; çünkü eğitimin amacı, yalnızca çağdaş yaşama uyum değildir. Esasicilik, önceden benimsenmiş inançların korunması ve sürdürülmesidir.
- Okulda zihinsel yetenekleri geliştirmenin geleneksel yöntemlerini sürekli kullanmak gerekir. Bunun için yaşamın bütününü kavratacak bir eğitimin gerçekleştirilebilmesinde soyut düşünme, alıştırma ve ezberleme yöntemlerine sık sık başvurulmalıdır.
#16
SORU:
İlerlemecilik (Progressivism) eğitim felsefesinin temel özellikleri nelerdir?
CEVAP:
İlerlemecilik, yararcılık dediğimiz düşünce sisteminin (pragmatik felsefenin) eğitime uygulanmasıyla oluşmuştur. Bu görüş, geleneksel eğitimin aşırı biçimselciliğine; sıkı, amaçsız alıştırmaların yer aldığı öğretmen odaklı öğretim etkinliklerine ve öğrencilerin edilgin bulunduğu bir eğitim anlayışına karşı çıkmıştır. Bunlara karşılık öğrenci odaklı öğrenmeye, sorun çözmeye ve yaşantılar yoluyla öğrenmeye önem veren; sürekli değişme ve gelişmeyi temel alan ve gelişime dayalı bir toplum yapısını savunan eğitimcilerce geliştirilmiş çağdaş bir düşünce akımı olarak görülür.
Bu akımın temel özellikleri şöyle sıralanabilir:
- Eğitim ve öğretim, öğrencilerin yaşantı ve etkinliklerine dayandırılmalı, öğrenci odaklı olmalıdır.
- İçinde yaşadığımız dünya sürekli değişip gelişmektedir. Buna uyum sağlayabilmek için çocuğa sorun çözme becerisi kazandırılmalıdır.
- Okul, yaşama hazırlık yeri olmaktan çok gerçek yaşamın kendisi olmalıdır. Eğitimin bir görevi de öğrencinin içinde yaşadığı topluma etkin biçimde katılmasını sağlamaktır.
- Öğretmenin görevi öğrencilerini yönetmek yerine onlara kılavuzluk etmektir. Öğretmen yalnızca anlatan, açıklayan ve sürekli konuşan bir kimse değil yol gösteren, yardım eden, olanak tanıyan bir görevi üstlenmelidir.
- Okul, öğrencileri yarışmaya yönlendirmekten çok işbirliğine özendirecek yaklaşımları benimsemelidir. Eğitimde işbirliği yaparak öğrenme, yarışmaya göre daha değerlidir.
- Eğitim ortamı demokratik olmalıdır. Çünkü demokrasi, düşüncelerin ve insan kişiliklerinin birbirini özgürce etkilemesine olanak verir. Gelişme için de bu gerekli bir koşuldur.
#17
SORU:
Yeniden Yapılanmacılık (Reconstructionism) eğitim felsefesinin başlıca özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Son gelişen eğitim akımla-rından biri olan yeniden yapılanmacılık, alanyazında “yeniden kurmacılık” ya da “yeniden inşacılık” olarak da yer alır. Temeli yararcı felsefeye dayandığından ilerlemecilik akımının devamı olarak görülür. Bu nedenle ilerlemeciliğin benimsediği ilkeleri genelde tümüyle destekler. Bu akıma göre, çağın kültürel bunalımlarına göğüs gerebilmek için toplumu yeniden düzenlemek ve güçlü, birleşmiş, tutarlı değerlere dayalı yeni bir dünya uygarlığı kurmak gerekir.
Yeniden yapılanmacılığın başlıca özellikleri şunlardır:
- Eğitimin başlıca amacı, toplumsal bir reform programı uygulamaya koyarak toplumu geliştirmek olmalıdır.
- Okul ve sınıf ortamı demokratik olmalı; her türlü görüş, düşünce ve savlar eğitim ortamına getirilip tartışılabilmelidir.
- Uygulamalara yer veren bir eğitim yoluyla, kalıcı bir öğrenmenin gerçekleştirilmesine özen gösterilmelidir.
- Eğitim ortamında cezaya kesinlikle yer verilmemeli; öğrenme, ödüllendirme ile denetlenmelidir.
- Geleceğe yönelik doğal ve toplumsal sorunlar birlikte tartışılmalı, çözüm önerileri üretilmeye çalışılmalıdır.
- Öğrencilerin etkin biçimde katılacağı bir eğitim ortamında, yeni öğretme-öğrenme stratejileri, yeni yöntem ve teknikler geliştirilerek uygulanmalıdır.
#18
SORU:
Selçuklularda eğitimin temel özelliği nedir?
CEVAP:
1077-1308 yılları arasında, Anadolu’da önemli bir Türk devletinin varlığını görüyoruz: Anadolu (Konya) Selçuklu Devleti. Selçuklularda eğitimin temel özelliği; bilime çok önem verilmiş olması, medreselerin önemli ölçüde gelişmesi, İslam değerlerine bağlı bir “veli insan tipi”nin (ermiş, evliya özellikleri gösteren çok değerli ve saygın bir insan tipi) giderek yaygınlaşması, yaşama bakışında tümüyle İslami özellikler kazanmasıdır. 13. yüzyıldan sonra Osmanlı Devleti’nde de bu özellikler gelişerek sürerken 18. ve 19. yüzyıllarda ağırlık İslam bilimlerine (fıkıh, kelâm, belagat, hadis vb. derslere) verilmiştir. Hesap, hendese, astronomi, felsefe, tarih ve coğrafya gibi dersler ya programlardan çıkarılmış ya da gereği gibi işlenmemiştir.
#19
SORU:
Ziya Gökalp’in Türkiye’de Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet dönemi eğitimine nasıl bir etkisi olmuştur?
CEVAP:
Cumhuriyet öncesinde, düşünce ve siyaset alanına en önemli etki Ziya Gökalp’ ten (1875-1924) gelmiştir. Ona göre eğitim, psikolojik olmaktan çok sosyolojiktir. Birey, sosyal ve doğal çevre için yetiştirilmelidir. Sosyal çevreye hazırlık kültürel eğitimle, doğal çevreye hazırlık ise bilim ve teknoloji eğitimiyle kazanılır. Bu düşüncelere dayalı olarak ortaya konan ve “milli terbiye” ya da “halkçılık” olarak adlandırılan görüş, Cumhuriyet eğitimini en çok etkileyen görüş olmuştur.
#20
SORU:
Türkiye Cumhuriyeti ulusal eğitiminin felsefi temelleri konusundaki düşünceler nelerdir?
CEVAP:
Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti ulusal eğitiminin felsefi temellerinin genel bir değerlendirmesi yapılacak olursa işe koşulan eğitim sisteminin, genelde, yararcı (pragmatik) felsefeye ve onun eğitimdeki karşılığı olan ilerlemecilik akımına dayandığı söylenebilir. Günümüze değin gerçekleştirilen tüm eğitim hareketleri, ilerlemeci eğitim akımının özelliklerini benimsemenin yanı sıra zaman zaman ülkücü (idealist) ve gerçekçi (realist) felsefelere dayalı daimici (perennialist) ve esasici (essentialist) eğitim akımlarına da bağlılığını sürdürmüştür. Ancak bugün, kaynağını Türk ulusunun zengin kültüründen, uygarlığından ve büyük önder Atatürk’ ün düşünce sisteminden almış olan ulusal eğitimimizin temel ilkeleri, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında saptanmış olup üzerinden 85 yıl geçmiş olmasına karşın, gücünü ilerlemecilik akımından ve Atatürkçü düşünce sisteminden alarak Türk ulusuna daha iyi, daha çağdaş bir gelecek hazırlama amacına dönük olarak etkisini sürdürecektir.