ESKİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ: BİÇİM VE ÖLÇÜ Dersi NAZIM BİÇİMLERİ: BEYİTLERDEN OLUŞAN NAZIM BİÇİMLERİ VE DÖRT MISRALI NAZIM BİÇİMLERİ soru cevapları:
Toplam 67 Soru & Cevap#1
SORU: Kasidenin bölümleri nelerdir?
CEVAP: Övgü ve bunun sonucunda caize almak için yazılan kasidelerde genellikle 6 bölüm bulunur: nesîb ya da teşbîb, girizgâh (gürizgâh), medhiyye (maksad, maksûd), tegazzül, fahriyye du’â.
#2
SORU: Rübâ’î terimini kısaca tanımlayınız
CEVAP: Rübâ’î bir edebiyat terimi olarak özel vezinlerle yazılmış dört mısr?‘ lı bir nazım biçimidir. Bu nazım biçimi İran edebiyatında doğmuş; Türk edebiyatına da bu edebiyattan geçmiştir. Rübâ’înin kafiye düzeni iki beyitlik nazımlarda olduğu gibi genellikle “a a x a”dır. Bunun yanında kıt’a gibi “x a x a” şeklinde kafiyelenmiş ve dört mısr?‘ ı da birbiriyle kafiyeli rübâ’îler de vardır. Dört mısr?‘ ı birbiriyle kafiyeli rübâ’îlere rübâ’î -i musarra veya terâne adı verilmiştir.
#3
SORU: Nazım biçimi terimini kısaca tanıtınız.
CEVAP: Nazım biçimleri aslında şiir metinlerinin bir tür kalıplarıdır. Nazım biçimlerinin önceden belirlediği bu çerçeve, ilk bakışta şairleri kısıtlayan, onların anlatımda belli sınırlar içinde kalmasına neden olan ögeler olarak görülebilir. Ancak bu sınırlamanın şiirde belli konuları işlemek için hazır kompozisyon kalıpları sunmak, müzikaliteyi sağlamak ve belli bir düzen içinde düşünceleri ifade etmek gibi olumlu katkılarından da söz etmek mümkündür. Nazım biçimlerini tanımak, klâsik dönem Türk edebiyatına ait metinleri anlamak ve yorumlamak açısından oldukça önemlidir.
#4
SORU: Halk edebiyatında mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün vezniyle yazılmış gazellere ne ad verilir?
CEVAP: Halk edebiyatında mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün vezniyle yazılmış gazellere kalenderî denir.
#5
SORU: Divan edebiyatının yetiştirdiği en ünlü rübâ’î şairi kimdir?
CEVAP: Divan edebiyatının yetiştirdiği en ünlü rübâ’î şairi Azmîzâde Hâletî (öl.1631)’dir. Türk edebiyatı Batı edebiyatının etkisi altına girdikten sonra Türk şairleri ünlü İranlı rübâ’î şairi Ömer Hayyam (öl. 1123)’ın rübâ’îlerini manzum olarak Türkçeye aktarmak dışında bu tarza fazla ilgi göstermemişlerdir. Bu dönem Türk şairleri içinde rübâ’î tarzının en önemli şairi Yahya Kemal (öl. 1958)’dir
#6
SORU: Anadolu’da ilk tuyuğ örneklerini veren isimler kimlerdir?
CEVAP: Tuyuğ daha çok Çağatay ve Azerî edebiyatlarında görülür. Anadolu’da ilk tuyuğ örneklerini Kadı Burhaneddin (öl. 1399) ve Seyyid Nesimî’de (öl. 1404) görüyoruz.
#7
SORU: Kıtanın beyit sayısı hakkında bildiklerinizi yazınız
CEVAP: Divan şiirinde daha çok iki beyitli kıt’alar yazılmışsa da bu nazım biçimiyle yazılmış manzumelerin beyit sayısının otuza kadar çıktığı da görülür. İki beyitten uzun olan böyle kıt’alara kıt’a-i kebîre (=büyük kıt’a) denilir. Uzun kıt’aları kasîdeden ayıran en önemli özellik, bu manzumelerde matla‘ ve mahlas beyitlerinin bulunmamasıdır. Kıt’alarda her türlü konunun işlendiği görülmektedir. Çeşitli olaylara ebcedle tarih düşürmede de en fazla bu nazım biçimi kullanılmıştır.
#8
SORU: Rübâ’îler divanların neresinde yer alır?
CEVAP: Bir şairin yazmış olduğu rübâ’î sayısı fazla ise bunlar divanların sonunda kafiyelerinin son harflerine göre sıralanmıştır. Rübâ’îlerde genellikle mahlas kullanılmamıştır.
#9
SORU: Kasidenin kafiye düzenini yazınız
CEVAP: Kasidenin kafiye düzeni şöyledir: aa xa xa xa xa xa xa . . .
#10
SORU: Tâc beyti tanımlayınız.
CEVAP: Kasîde şairleri mahlaslarını medhiyeden sonraki bölümlerden birinde kullanmışlardır. Bu nazım biçiminde şairin mahlasını söylendiği beyte tâc beyt denir
#11
SORU: Bir mesnevîde bulunması gereken bölümler nelerdir?
CEVAP: Yaygın olarak bir mesnevîde bulunması gereken bölümleri şu üç başlık altında toplamak mümkündür: Giriş, Konunun İşlendiği Bölüm, Bitiş Bölümü.
#12
SORU: Rübâ‘î vezinleri nelerdir?
CEVAP: Rüba’î, bu nazım biçimine özgü ahreb ve ahrem adları verilmiş iki grup vezinle yazılır. Aslında rübâ’îyi nazım ve kıt’adan ayıran da budur.
#13
SORU: Mısr?‘-ı berceste nedir?
CEVAP: Söylenilmesinde ve anlaşılmasında zorlama olmayan, her bakımdan kusursuz mısr?‘lara mısr?‘-ı berceste denir. Berceste mısr?‘lar âzâde olabilecekleri gibi bir şiirden de alınmış olabilirler.
#14
SORU: Mısr?‘ ve beyit terimlerini tanımlayınız
CEVAP: Divan şiirinin en küçük nazım birimi mısr?’dır. Mısr?’ bir edebiyat terimi olarak aruz vezniyle söylenmiş beytin yarısıdır. Beyit (=beyt) ise yine bir edebiyat terimi olarak aruz vezniyle yazılmış iki mısr?‘ dan meydana gelen nazım birimidir.
#15
SORU: Mesnevi terimini kısaca tanımlayınız.
CEVAP: Mesnevî bir edebiyat terimi olarak aynı vezinde ve her beyti diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi arasında kafiyeli bir nazım biçimidir. Diğer nazım biçimleri için konulmuş olan beyit sayısı sınırlaması bu nazım biçiminde yoktur.
#16
SORU: Kıtanın kafiye düzenini yazınız
CEVAP: Kıt’ada beyitlerin ilk mısr?‘ları serbest ikinci mısr?‘ ları birbiriyle kafiyelidir. Kafiye düzeni şöyledir: xa, xa, xa, xa . . .
#17
SORU: Ferd ya da müfred terimi neyi ifade eder?
CEVAP: Bağımsız şiirler hâlinde yazılmış olan beyitlere ferd ya da müfred denir. Müfredlerde iki mısr?‘ birbiriyle kafiyeli değildir.
#18
SORU: Halk edebiyatında fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün vezniyle yazılmış gazellere ne ad verilir?
CEVAP: Halk edebiyatında fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün vezniyle yazılmış gazellere dîvân adı verilir
#19
SORU: Kıtayı kısaca tanımlayınız.
CEVAP: Kıt’a bir edebiyat terimi olarak genellikle iki veya iki beyitten uzun, matla‘ ve mahlas beyti olmayan bir nazım biçimidir. Bir başka ifadeyle kıt’alar kasîde ve gazel gibi bir matla‘ beytiyle başlamayan ve mahlas kullanılmamış manzumelerdir
#20
SORU: Divan edebiyatı nazım biçimleri yazıldıkları nazım birimleri ve kafiye düzenleri esas alınarak kaç grupta incelenir?
CEVAP: Divan edebiyatı nazım biçimleri yazıldıkları nazım birimleri ve kafiye düzenleri esas alınarak • beyitlerden oluşan nazım biçimleri, • dört mısr?‘ lı nazım biçimleri, • bendlerden oluşan nazım biçimleri olmak üzere üçe ayrılmıştır.
#21
SORU: Nazım biçimleri konusu kesinlik kazanmış bir durum arz eder mi?
CEVAP: Nazım biçimleri ile ilgili henüz çözülememiş bir takım sorunların varlığını da burada hatırlatmak gerekir. Bir nazım biçimi için yapılmış olan tanım ile divanlarda aynı formda yazılmış şiirlerin adlandırılması arasındaki çelişki bu sorunlara örnek olarak gösterilebilir. Aynı konudaki bir başka sorun da nazım biçimi olarak bilinen bazı formların gerçekten bağımsız bir nazım biçimi olup olmadığının henüz kesinlik kazanmamış olmasıdır. Bunda Türk edebiyatı araştırmacılarının özellikle son dönemde hemen her farklı özelliği ayrı bir nazım biçimi adı altında değerlendirme eğiliminin de önemli payı vardır.
#22
SORU: Beytü’l-kasîde ne demektir?
CEVAP: Kasidedeki en güzel beyte beytü’l-kasîde denir.
#23
SORU: Hüsn-i matla‘ ve Hüsn-i makta‘ terimlerini tanımlayınız.
CEVAP: Kasîdede matla‘ beytinden sonraki beyte hüsn-i matla‘ (=matla‘ güzelliği), makta beytinden önceki beyte de hüsn-i makta‘ (=makta güzelliği) adı verilmiştir.
#24
SORU: Tecdîd-i matla‘ ne demektir?
CEVAP: Bazı kasidelerde şairler şiirin ahengini artırmak ve tekdüzeliği kırmak için tecdîd-i matla‘ (=matla‘ yenileme) denilen bir yola başvurmuşlardır. Tecdîd-i matla‘ kasidede yeni bir matla‘ beyti söylemektir. Kasîdede şairler bazen matla‘ın bir mısr?‘ ını manzumenin herhangi bir yerinde aynen tekrar ederler. Bu tekrara reddi matla‘ denir. Ancak redd-i matla‘, kafiye tekrarı demek olduğundan divan şiirinde pek hoş karşılanmamıştır.
#25
SORU: Kasideyi kısaca tanımlayınız.
CEVAP: Kaside, bir edebiyat terimi olarak ilk beyti musarra, diğer beyitlerinin ikinci mısr?‘ları ilk beyitle kafiyeli, bütün mısr?‘ları aynı vezinle söylenmiş, en az 15 beyit uzunluğundaki bir nazım biçimidir.
#26
SORU: Mısr?‘-ı âzâde ya da âzâde terimlerini tanımlayınız
CEVAP: Mısr?‘-ı âzâde ya da âzâde adı verilmiş olan mısr?‘lar, ya aslında şairi tarafından tek mısr?‘ olarak söylenmiş, ya da bir beyitten alınarak meşhur olmuş ve diğer mısr?‘ı unutulmuş, anlam bütünlüğüne sahip şiir parçalarıdır. Beytin anlam bütünlüğüne sahip olması şarttır. Bununla birlikte her mısr?‘ ı tek başına anlam ifade eden beyitler de vardır. Böyle beyitlerin mısr?‘larına da âzâde adı verilmiş; ancak bunlar, kusurlu beyitler olarak kabul edilmişlerdir.
#27
SORU: Tuyuğ nasıl kafiyelenir?
CEVAP: Kafiyelenişi rübâ’îde yaygın olarak görülen “a a x a” düzenindedir. Bunun dışında “x a x a” şeklinde; yani, kıt’a biçiminde kafiyelenmiş olanları ve bütün mısr?‘ ları birbiriyle kafiyeli tuyuğlar da vardır. Tuyuğlar cinaslı kafiyelerin çok kullanıldığı bir nazım biçimidir.
#28
SORU: Selîs ne demektir?
CEVAP: Selîs, halk edebiyatında fe’ilâtün, fe’ilâtün, fe’ilâtün, fe’ilün vezniyle yazılmış gazellerin ismidir.
#29
SORU: Gazeli kısaca tanımlayınız.
CEVAP: Gazel, bir edebiyat terimi olarak, ilk beyti kendi arasında, diğer beyitlerin ikinci mısr?‘ ı ilk beyitle kafiyeli ve bütün beyitleri aynı vezinde olmak üzere genellikle beş beyit ile dokuz beyit arasında şiirlerin yazıldığı bir nazım biçiminin adıdır. Divan edebiyatında şairler daha çok beş beyitli gazeller yazmışlardır. 15 beyitten uzun gazellere gazel-i mutavvel (=uzun gazel) adı verilir. Gazelin başlıca konusu aşktır. Kasidede olduğu gibi gazelin birbiriyle kafiyeli ilk beytine matla‘, matla‘dan sonra gelen beytine hüsn-i matla‘, son beytine makta, makta beytinden önceki beyte de hüsn-i makta adı verilmiştir.
#30
SORU: Şâh beyt, şeh beyt ya da beytü’l-gazel terimleri neyi ifade eder?
CEVAP: Gazelin en güzel beytine de şâh beyt, şeh beyt ya da beytü’l-gazel adı verilmiştir. Fakat bir gazelin en güzel beyti kişiden kişiye değişebileceğinden gazelin bir beytini şâh beyt ya da beytü’l-gazel olarak seçmek oldukça göreceli bir değerlendirme olur.
#31
SORU: Yek-âhenk ve Yek-âvâz gazel ne demektir?
CEVAP: Gazelde konu bütünlüğü şart değildir. Yani gazelin her beytinde farklı bir konu işlenmiş olabilir. Ancak bütün beyitlerde aynı konunun işlendiği gazeller de vardır. Beyitleri arasında konu bütünlüğü olan gazellere yek-âhenk gazel adı verilmiştir. Bir gazelin bütün beyitleri her bakımdan aynı etkileyicilikte söylenilmişse bu tür gazellere de yek-âvâz olarak nitelenir.
#32
SORU: Gazel-i müşterek ve mürâca‘a şiir terimlerini kısaca tanımlayınız.
CEVAP: İki ayrı şairin birer mısr?‘ veya beyit yazarak, birlikte oluşturdukları gazele gazel-i müşterek (=ortak gazel) adı verilir. Bu gazellerde hangi mısr?‘ ın ya da beytin hangi şaire ait olduğu genellikle bellidir. Karşılıklı konuşmanın nakledilmesi şeklinde, “dedim” ve “dedi” yüklemleriyle yazılan gazellere mürâca‘a şiiri denir
#33
SORU: Klâsik tertibe uyularak düzenlenmiş bir divanda kasideler hangi sırada yer alır?
CEVAP: Klâsik tertibe uyularak düzenlenmiş divanlarda kasîdeler, en başta “kasâ’id (=kasîdeler)” başlıklı bölümde yer alırlar.
#34
SORU: Kasideler hangi ölçütlere göre gruplandırılırlar?
CEVAP: Konularına, rediflerine ve kafiyelerine göre gruplandırılırlar.
#35
SORU: Halk edebiyatında mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün vezniyle yazılmış gazellere ne ad verilir?
CEVAP: Semâ’î adı verilir.
#36
SORU: Halk edebiyatında müfte’ilün müfte’ilün müfte’ilün müfte’ilün vezniyle yazılmış gazellere ne ad verilir?
CEVAP: Halk edebiyatında müfte’ilün müfte’ilün müfte’ilün müfte’ilün vezniyle yazılan gazel biçimindeki şiirlere satranç adı verilmiştir. Bu şiirlerin her beytinden musammat gazelde olduğu gibi dörtlükler çıkar.
#37
SORU: Müstezâd terimini kısaca tanıtınız
CEVAP: Müstezâd, bir edebiyat terimi olarak gazelden türemiş ve mısr?‘ larının biri uzun biri kısa olmak üzere belli vezinlerde yazılmış bir nazım biçimidir. Genellikle mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün vezniyle yazılmış olan gazellerden türetilmiş ve beyitlerin mısr?‘ aralarına mef’ûlü fe’ûlün cüzleriyle yazılan kısa mısr?‘lar eklenmiştir. Ziyâdeleri ya da uzun mısr?‘ ları tekrarlanan müstezâdlara mütekerrir müstezâd, ziyâde mısr?‘ ı uzun mısr?‘ların başında tekrarlanan müstezâdlara da müdevver müstezâd denilir. Bilindiği kadarıyla Anadolu’da yazılmış ilk müstezâd örnekleri XIV. yüzyıl şairlerinden Seyyid Nesîmî (öl. 1404 ?)ye aittir. Yeni edebiyat anlayışı çerçevesinde de müstezada önem verilmiş, Servet-i Fünûn şairleri bu nazım biçiminin bilinen vezin ve kafiye sisteminde birtakım değişiklikler yaparak serbest müstezâd adı verilen yeni bir şekil denemişlerdir. Müstezâd halk edebiyatında yedekli, ayaklı adlarıyla çok kullanılmış bir nazım biçimidir. Aşk, şarap, ayrılık, tabiat gibi konular bu şiirlerde sıkça işlenmiştir. Bunların dışında dinî, tasavvufî konularda yazılmış olanlarına da rastlanır. Müstezâdlar, anlam bütünlüğü bakımından diğer nazım şekillerinden farklı bir özelliğe sahiptir. Bir müstezâdda ziyade mısr?‘ lar çıkarıldığı zaman şiirde anlamın bozulmaması gerekir.
#38
SORU: Hamse ne demektir?
CEVAP: Aynı şair tarafından yazılmış beş mesnevîye hamse denir. İran edebiyatında ilk hamse sahibi şair Genceli Nizâmî (öl. 1214 ?)’dir. Genceli Nizamî, mesnevîde İran edebiyatının en büyük şairidir.
#39
SORU: Gazel-i müzeyyel terimini kısaca tanımlayınız
CEVAP: Mahlas beytinden sonra birkaç beytin daha bulunduğu gazellere gazel-i müzeyyel denir.
#40
SORU: Mülemma gazel ne demektir?
CEVAP: Gazellerin beyitleri arasında Türkçe dışında bu iki dilden biri ya da ikisiyle yazılmış mısr?‘lar ya da beyitler varsa, bu tür gazellere mülemma gazel denilmiştir.
#41
SORU: Matla‘ terimini hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP: İki mısr?‘ ı birbiriyle kafiyeli; yani, musarra’ ya da mukaffâ olan tek beyte de matla‘ denilmektedir. Bu tür matla‘lar divanların sonlarında metâli’(=matla‘lar) başlıklı bölümlerde yer alırlar. Matla‘, genellikle gazel ve kasidenin ilk beytine verilmiş bir ad olmakla birlikte şairler bazı manzumelerde birden fazla matla‘ beyti de kullanmışlardır. Böyle manzumeler zâtü’l-metâli‘ ya da zü’l-metâli‘ olarak nitelenmiştir
#42
SORU: Nazım terimini kısaca anlatınız.
CEVAP: Kıt’aya benzer bir nazım biçimi de nazım (=nazm)dır. Yine bir edebiyat terimi olarak musarra bir beyitle başlayan kıt’aya da nazım denilmektedir. Dolayısıyla nazmın kıt’adan ayrıldığı tek yön nazımda ilk beytin musarra olmasıdır. Bu nedenle nazım, kıt’anın bir türü olarak da değerlendirilebilir. Kafiye düzeni şu şekildedir: aa, xa . . .
#43
SORU: Merhun beyit nedir?
CEVAP: Beyitlerden oluşan nazım biçimlerinde şairin her ne kadar anlatacağı şeyi tek beyit içinde ifade etmesi şartı varsa da bu kurala uymayan, anlamı ancak başka beyitlerle tamamlanabilen örnekler de görülmektedir. Bu tür beyitlere de merhun beyit denilmiştir.
#44
SORU: Gazelin kafiye düzenini yazınız
CEVAP: Gazelin kafiye düzeni kasideninki gibidir: aa, xa, xa, xa, xa . . .
#45
SORU: Tuyuğ terimini kısaca tanımlayınız
CEVAP: Tuyuğ, edebiyat terimi olarak dört mısr?‘ lı bir nazım biçimidir. Eski Türk şiirinin dörtlüklerinden doğmuştur. Tuyuğun Oğuz Türklerinin Azerbaycan, Doğu Anadolu ve Irak’a yerleşmeleriyle kendi edebiyatlarında kullandıkları dört mısr?‘ lık halk şiirlerinin bu bölgede aruzla yazılan ve Fehleviyyât denilen bestelenmiş rübâ’îlerden etkilenmesiyle ortaya çıktığını ileri sürenler de vardır. Tuyuğ, genellikle fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün vezniyle yazılır. Az sayıda da olsa bu vezin dışındaki vezinlerle de yazılmış tuyuğ örnekleri vardır.
#46
SORU:
Nazım biçimleri nedir?
CEVAP:
Divan edebiyatında şiirler, biçimde gösterdikleri farklılıklar dikkate alınarak birtakım gruplara ayrılmış ve çeşitli adlarla anılmışlardır. Biçimde gösterdikleri bu farklılıklara göre birbirinden ayrılarak çeşitli adlar alan bu grupların hepsine birden nazım biçimleri (=eşkâl-i nazm, nazım şekilleri) denir. Bu gruplandırmada şiirlerin yazıldıkları nazım birimleri ve kafiye düzenleri esas alınmış ve divan edebiyatı nazım biçimleri “beyitlerden oluşan nazım biçimleri”, “dört mısralı nazım biçimleri” ve “bendlerden oluşan nazım biçimleri” olmak üzere üçe ayrılmıştır. Farklı araştırmacılar tarafından bu konuda başka gruplandırmaların yapıldığı da görülmektedir.
#47
SORU:
Nazım biçimlerinin edebiyata katkısı nelerdir?
CEVAP:
Nazım biçimleri aslında şiir metinlerinin bir tür kalıplarıdır. Divan edebiyatının benimsemiş olduğu edebî anlayış, vezin ve kafiyede nasıl birtakım kesin kurallar koymuşsa, biçime yönelik de büyük ölçüde değişmez bir çerçeve çizmiştir. Şiirler diğer birtakım kurallara da uyarak nazım biçimlerinin önceden belirlemiş olduğu bu çerçeve içinde varlık bulurlar. Nazım biçimlerinin önceden belirlediği bu çerçeve, ilk bakışta şairleri kısıtlayan, onların anlatımda belli sınırlar içinde kalmasına neden olan ögeler olarak görülebilir. Ancak bu sınırlamanın şiirde belli konuları işlemek için hazır kompozisyon kalıpları sunmak, müzikaliteyi sağlamak ve belli bir düzen içinde düşünceleri ifade etmek gibi olumlu katkılarından da söz etmek mümkündür.
#48
SORU:
Nazım biçimlerini tanımak neden önemlidir?
CEVAP:
Nazım biçimlerini tanımak, klâsik dönem Türk edebiyatına ait metinleri anlamak ve yorumlamak açısından oldukça önemlidir. Ancak nazım biçimleri ile ilgili henüz çözülememiş birtakım sorunların varlığını da burada hatırlatmak gerekir. Bir nazım biçimi için yapılmış olan tanım ile divanlarda aynı formda yazılmış şiirlerin adlandırılması arasındaki çelişki bu sorunlara örnek olarak gösterilebilir. Aynı konudaki bir başka sorun da nazım biçimi olarak bilinen bazı formların gerçekten bağımsız bir nazım biçimi olup olmadığının henüz kesinlik kazanmamış olmasıdır. Bunda Türk edebiyatı araştırmacılarının özellikle son dönemde hemen her farklı özelliği ayrı bir nazım biçimi adı altında değerlendirme eğiliminin de önemli payı vardır.
#49
SORU:
Beyitlerle kurulan nazım biçimleri hangileridir?
CEVAP:
Beyitlerle kurulan nazım biçimleri: Kaside, gazel, müstezad, kıt'a, mesnevî.
#50
SORU:
Mısra nedir?
CEVAP:
Divan şiirindeki bütün nazım biçimleri mısra’ ya da mısrâ’ adı verilen en küçük nazım biriminden doğmuştur. Mısra bir edebiyat terimi olarak aruz vezniyle söylenmiş beytin yarısıdır.
#51
SORU:
Beyit nedir?
CEVAP:
Beyit (<beyt) bir edebiyat terimi olarak aruz vezniyle yazılmış iki mısradan meydana gelen nazım biriminin adıdır. Bağımsız şiirler hâlinde yazılmış olan beyitlere ferd ya da müfred denir. Müfredlerde iki mısra birbiriyle kafiyeli değildir.
#52
SORU:
Matla' nedir?
CEVAP:
Gazel ve kasîdenin mısraları birbiriyle kafiyeli olan ilk beytine matla’ denir. Ayrıca iki mısraı birbiriyle kafiyeli; yani, musarra’ ya da mukaffâ olan tek beyte de matla denilmektedir. Bu tür matlalar divanların sonlarında metâli’ (=matlalar) başlıklı bölümlerde yer alırlar. Matla, genellikle gazel ve kasîdenin ilk beytine verilmiş bir ad olmakla birlikte şairler bazı manzumelerde birden fazla matla beyti de kullanmışlardır. Böyle manzumeler zâtü’l-metâli’ ya da zü’l-metâli’ olarak nitelenmiştir.
#53
SORU:
Merhun beyit nedir?
CEVAP:
Beyitlerden oluşan nazım biçimlerinde şairin her ne kadar anlatacağı şeyi tek beyit içinde ifade etmesi şartı varsa da bu kurala uymayan, anlamı ancak başka beyitlerle tamamlanabilen örnekler de görülmektedir. Bu tür beyitlere de merhun beyit denir.
#54
SORU:
Kasîde nedir?
CEVAP:
Kasîde, bir edebiyat terimi olarak ilk beytinin mısraları birbiriyle, diğer beyitlerinin ikinci mısraları ilk beyitle kafiyeli, aynı vezinle söylenmiş, en az 15 beyit uzunluğundaki bir nazım biçiminin adıdır. Bu nazım biçimi Arap edebiyatında doğmuş ve oradan Fars ve Türk edebiyatlarına geçmiştir. Kasîdenin beyit sayısının alt sınırı her ne kadar 15 olarak kabul edilmiş olsa da bu manzumelerin uzunluğu genellikle 31 beyit ile 99 beyit arasında değişmektedir. Ancak bu konuda kesin bir sayı yoktur. Beyit sayısı 31’den az ya da 99’dan fazla olan kasîdeler de vardır. Kasîdenin kafiye düzeni şöyledir: aa xa xa xa xa xa xa...
#55
SORU:
Kasidelerin yazılış amacı nedir?
CEVAP:
Kasîdeler dinî konulu olanlar dışında genellikle bir devlet büyüğünü ya da zamanın ileri gelenlerinden birini çeşitli münasebetlerle övmek ve yapılan övgü karşılığında da memdûhtan câ’ize almak amacıyla yazılmış manzumelerdir. Ancak şairlerin kasîdede bu övgüye geçmeden önce ve sonra yerine getirmek zorunda oldukları birtakım biçim gereklilikleri vardır. Bu gereklilikler kasîde formunun bölümler hâlinde düzenlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
#56
SORU:
Tam bir kasidede kaç bölüm bulunur?
CEVAP:
Tam bir kasîdede 6 bölüm bulunur. Bu bölümler nesib ya da teşbib, girizgâh ya da gürizgâh, medhiyye ya da maksad/maksûd, tegazzül, fahriyye, du'â
#57
SORU:
Nesib (teşbib) nedir?
CEVAP:
Kasîdenin 15 ile 20 beyit arasında bir uzunlukta olan giriş bölümüdür. Burada aşk konusu işlenmişse bölüm “nesib”, başka bir konu işlenmişse “teşbib” adını alır. Ancak bu iki terimin birbirinin yerine kullanıldığı da görülmektedir. Nesib ya da teşbib, kasîdenin edebî değeri yüksek bölümlerinden biridir. Bu bölümün önemi kasîdelerin nesib ya da teşbibde işlenen konulara göre adlandırılmış olmasından da anlaşılmaktadır.
#58
SORU:
Girizgâh (gürizgâh) nedir?
CEVAP:
Şairin övgüye başlayacağını haber verdiği bir ya da iki beyitlik bölümdür. Nesib ile mehdiye arasındaki geçişin şairane bir tarzda yapılması gerekir. Şair bunu bazen ustalıkla yaparken bazen de üslupta bir kırılmayla doğrudan ifade eder. Aslında girizgâhı bir bölüm olarak değerlendirmek pek de doğru değildir.
#59
SORU:
Medhiyye (maksad, maksûd) nedir?
CEVAP:
Bu bölümde kasîdenin sunulduğu kişi övülür. Kasîdenin asıl yazılış amacının ifade edildiği bölüm, şiirin merkezidir. Genellikle önemli bir kişinin ya da değerli bir varlığın övüldüğü bu kısımda şair sanatının bütün inceliklerini kullanarak memduhunu över. Medhiyede asıl amaç övgü olmakla birlikte şairin bölümdeki başarısı, övgüde ne kadar ileri gittiğine değil, sanat gücünü ne oranda gösterdiğine bağlıdır. Bu bölümün dili genellikle nesibden daha ağırdır.
#60
SORU:
Tegazzül nedir?
CEVAP:
Kasîde içindeki gazeldir. Kasîdedeki yeri tam olarak belirlenmiş değildir. Nesibden hemen sonra gelebileceği gibi medhiyeden sonra da yer alabilir. Tegazzül her kasîdede görülmez. Bazı kasîdeler doğrudan tegazzülle başlar ve hemen ardından medhiyeye geçilir. Böyle kasîdelerde nesib bölümü bulunmaz. Kasîde uzun bir manzume olduğu için beyit sonlarındaki kafiye ile sağlanan ses tekrarları bu nazım biçimiyle yazılmış manzumelerde bir süre sonra bir tekdüzeliğin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tegazzül ise musarra bir beyitle başladığı ve bu bölümde genellikle farklı bir konu işlendiği için kasîdede tekdüzeliği kırmakta ve okuyucunun şiire olan ilgisinin devamını sağlamaktadır.
#61
SORU:
Fahriyye nedir?
CEVAP:
Şairlerin şiirdeki yetenekleriyle övündükleri bölümdür. Bu bölümde şairler memduhun erdemleri yanında kendilerinin de sahip oldukları özellik ve yetenekleri ona hatırlatırlar. Fahriyede şairler genellikle kendilerini diğer kasîde şairleriyle karşılaştırarak onlardan daha güçlü ve yetenekli şairler olduklarını iddia etmişlerdir.
#62
SORU:
kasidenin bölümlerinden olan du'â nedir?
CEVAP:
Şairin memduha dua ettiği bölümdür. Aynı zamanda bu bölümde kasîdenin tamamlanması dolayısıyla Allah’a şükredilir ve memduhun içinde bulunduğu iyi durumun devamı için dua edilir. İlk kasîde örneklerinde görülmeyen bu bölüm kasîde formuna sonradan eklenmiştir.
#63
SORU:
Klasik tertibe uyularak düzenlenmiş divanlarda kasideler hangi sıraya göre dizilmişlerdir?
CEVAP:
Klâsik tertibe uyularak düzenlenmiş divanlarda kasîdeler, en başta “kasâ’id (=kasîdeler)” başlıklı bölümde yer alırlar. Divanların tertibinde şiirlerin uzunluk ve kısalıklarının dikkate alındığı ve kasîdelerin ilk sırada yer almasında diğer şiirlere göre daha uzun manzumeler olmalarının etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca divanların kasâ’id bölümlerinde kasîdelerin kendi içlerinde de bir sıralamaya tabi tutulduğu görülmektedir. Bu sıralamada dinî konulu kasîdeler başta yer almakta, bunları padişahlar, sadrazamlar, vezirler ve şeyhülislamlar için yazılmış olanlar izlemektedir. Bu da kasîdelerin sıralanışında beyit sayılarının çokluğu ya da azlığı yanında övgüsü yapılan kişilerin önem sıralarının da göz önünde bulundurulduğunu göstermektedir.
#64
SORU:
Kasidelerin adlandırılmasında başvurulan yollar nelerdir?
CEVAP:
Kasidelerin adlandırılmasında başvurulan yollar başlıca üç gruba ayrılabilir. Bunlar; konularına göre, rediflerine göre, kafiyelerine göre adlandırmalardır.
#65
SORU:
Konularına göre adlandırılan kasideler nelerdir?
CEVAP:
Tanrı’nın yüceliğini ve birliğini konu alan kasîdelere tevhîd, içeriği O’na yakarış olanlara münâcât, Hz. Muhammed, Çâr Yâr (=dört halife) ve hatta On İki İmam için yazılanlara da na’t adı verilmiştir. Padişahların tahta çıkışlarını kutlamak için yazılmış kasîdelere cülûsiyye denir. Yine memduhların ramazan, bayram, nevruz gibi özel günlerini kutlamak için yazılmış kasîdeler de sırasıyla ramazâniyye, îdiyye (=ıydiyye) ve nevrûziyye gibi adlarla anılmışlardır. Nesib ya da teşbibinde bahar, yaz, sonbahar, kış tasvirlerinin yapıldığı kasîdelere aynı sırayla bahâriyye, temmûziyye, hazâniyye, şitâiyye gibi adlar verilmiştir. Ayrıca sünbüliyye gibi bir çiçeğin, rahşiyye gibi bir atın niteliklerinin uzun uzun anlatıldığı kasîdeler de vardır.
#66
SORU:
Rediflerine göre sıralanan kasideler nelerdir?
CEVAP:
Kasîdelerin bazıları da redifleri dikkate alınarak adlandırılmıştır. Ahmed Paşa’nın “Güneş” ve “Kerem” kasîdeleri, Fuzulî’nin “Su” kasîdesi bu adlandırma çeşidinin örneklerindendir. Aynı şekilde “Hançer”, “Tîğ”, “Gül” gibi redifleriyle adlandırılmış ünlü kasîdeler de vardır.
#67
SORU:
Kafiyelerine göre sıralanan kasideler nelerdir?
CEVAP:
Bazı kasîdelerin kafiyelerinin “revî” (=kafiyeyi meydana getiren asıl harf) harfine göre adlandırıldıkları da görülmektedir. Bir kasîde “r” harfiyle bitiyorsa, “kasîde-i râ’iyye”; “mîm” harfiyle bitiyorsa “kasîde-i mîmiyye”; “nûn” harfiyle bitiyorsa “kasîde-i nûniyye” adını almıştır. Ancak kafiye ve redifleriyle adlandırılmış kasîdelerin yazıldığı dönemde beğenilmiş ve ün kazanmış bir kasîde olması lazımdır. Revî harflerine göre adlandırılmış kasîdeler İran ve Türk edebiyatlarında da görülmekle birlikte bu adlandırma biçimine Arap edebiyatında daha fazla rastlanmaktadır.