FELSEFE Dersi EPİSTEMOLOJİ soru cevapları:

Toplam 75 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Kant, aklın ve deneyimin bilimsel bilgide oynadığı rolü hangi cümlelerle ifade etmiştir?


CEVAP: “İçeriksiz düşünceler boş, kavramsız sezgiler de kördür. Öyleyse kavramlarımızı duyusal hale getirme, yani sezgide onlara nesne ekleme; sezgilerimizi de anlaşılır kılma, yani onları kavramların altına yerleştirme zorunluluğu vardır” diyerek ifade eder.

#2

SORU: Düşüncenin mantıksal açımlaması Hegel’in felsefesinde neye karşılık kullanılır?


CEVAP: Diyalektik hareketin düşüncenin mantıksal olarak kendi kendisini açımlamasından oluştuğunu iddia eden Hegel’e göre, filozofun yapması gereken şey, düşüncenin tanımlanan şekilde kendi mantıksal akışını izlemesine izin vermektir.

#3

SORU: A posteriori bilgi anlayışı neyi ifade eder?


CEVAP: A posteriori bilgi deneyim yoluyla kazanılan bilgi olup “Isıtılan metaller genleşir” benzeri sentetik önermelerle ifade edilir. Bu önerme, bilgimizi artıran, ampirik araştırmanın sonucu olan bir önerme olduğu için, sentetik bir önermedir. Buna göre, metalde “genleşme” özelliğinin olup olmadığını görebilmek amacıyla deney yapmamız gerekir. Onun a posteriori bilginin kapsamına girmesinin nedeni budur.

#4

SORU: Ampirist/deneyimci düşünceyi savunan düşünürler kimlerdir?


CEVAP: John Locke, George Berkeley, David Hume, John Stuart Mill ve Bertrand Russell.

#5

SORU: William James ve John Dewey benzeri düşünürler tarafından geliştirilmiş olan pragmatist doğruluk anlayışının doğruluğa yaklaşımı nasıldır?


CEVAP: James ve Dewey, doğruluğun başka bir özelliği, yani doğru inanç ya da önermelerin eylem için iyi bir temel ya da rehber olmaları özelliği üzerinde yoğunlaşır ve bu özelliğin doğruluğun özünü meydana getirdiğini savunur. Burada, doğru inanç ya da önermelerin istenen sonuçlara yol açan, eylemleri teşvik eden kabul ya da inançlar oldukları savunulur. Gerçekten de pragmatizmde, bir inanç ya da önermenin doğruluğu, söz konusu inanç ya da önermenin yararlılığıyla özdeşleştirilir. Pragmatist anlayış burada, şu şekilde akıl yürütür: Sahip olduğumuz inançlar, kanaatler ya da bilgiler, açıktır ki, bütün faaliyetlerimizi etkiler, onlara yön verir. Bilgimizin eylemlerimiz üzerindeki bu etkisi, eylemi başarılı bir eylem haline getiriyor, onu amacına eriştiriyorsa, önerme ya da bilgi doğrudur.

#6

SORU: Hegel Tinin Fenomolojisi eserinin girişinde epistemolojiyi nasıl tarif etmektedir?


CEVAP: Hegel Tinin Fenomenolojisi adlı eserinin hemen giriş paragraflarında, epistemolojinin konusunu bilincin belirli bir durumdan daha yüksek bilinç durumlarına ilerleyişinin incelenmesi olarak ifade eder.

#7

SORU: A priori bilgi neyi ifade eder?


CEVAP: A priori bilgi deneyime dayanmayan, deneyimden bağımsız, tecrübe yoluyla kazanılmamış olan bilgidir ve “Tüm babalar erkektir” benzeri analitik önermelerle ifade edilir.

#8

SORU: Bilginin üç kurucu öğesi nelerdir?


CEVAP: Birincisi, bilginin öznesi olarak bilen zihin, ikincisi bilginin konusu ya da nesnesi olan şeydir. Bu ikinci öğe, algılanan bir nesne ya da canlı olabileceği gibi, bir önerme de olabilir. Bilginin üçüncü bileşeni, bilen özne ile bilinen nesne arasındaki ilişkinin ürünü olan şeydir.

#9

SORU: Platon’un Theaetetos adlı diyalogunda öne sürülen “gerekçelendirilmiş doğru inanç” olarak bilgi anlayışı neyi ifade eder?


CEVAP: Bilgi, inanç, doğruluk ve gerekçelendirme gibi üç koşula dayanmalıdır.

#10

SORU: Epistemolojinin alanını meydana getiren bilginin doğası, kaynağı, imkânı ve sınırları ile ilgili problemler hangi ana başlıklar altında değerlendirilir?


CEVAP: İlki bilginin doğası ve türleri başlığı altında toplanan problemlerden meydana gelen bütündür. İkinci başlık altında, bilginin doğruluğuyla, doğruluğun özünün ne olduğuyla ilgili tartışmalar yer alır. Üçüncü kategoride bilginin kaynağıyla, yani bilginin akla mı, deneyime mi, yoksa bu ikisinin dışında başka bir yetiye mi dayandığıyla ilgili tartışma ve problemler yer alır. Dördüncü olarak bilginin imkânıyla, yani bilginin mümkün olup olmadığıyla ilgili tartışmalar gelir. Beşinci kategoride ise bilginin sınırlarıyla ilgili problemler yer alır.

#11

SORU: Bilginin kaynağını oluşturan temel tutumlar nelerdir?


CEVAP: Bilginin kaynağı, bilgiyi hangi güç veya zihinsel yetilerimize borçlu olduğumuzla ilgili bir tartışma üzerine yükselir. Bu noktada karşımıza dört ana tutum ya da konum çıkar: Akılcılık, deneyimcilik, sentezci yaklaşım ve sezgiciliktir.

#12

SORU: Deneyimci/ampirist görüşe göre doğru bilginin kaynağı nedir?


CEVAP: Deneyimci görüş veya ampirizm ise bilginin kaynağını açıklarken akla değil de tecrübe veya deneyime başvurur. Bilginin mümkün tek kaynağının deneyim olduğunu, deneyimden bağımsız bir bilginin söz konusu olamayacağını savunan ampirizm, insan zihninin doğuşta üzerine kendi işaretlerini yazdığı boş bir levha (tabula rasa) olduğunu öne sürer.

#13

SORU: Descartes’in akılcılığında Tanrı, zihin ve madde gibi kavramlar nasıl açıklanır?


CEVAP: Descartes Tanrı, zihin ve madde kavramlarının, deneyim ve deneyimden yapılan soyutlama yoluyla kazanılmayıp doğuştan olduklarını öne sürer. Onun bu kavramların doğuştanlığıyla ilgili argümanları ise temelde iki noktayı vurgular: Bu kavramlar, her şeyden önce saf kavramlardır, yani duyumsal bir malzeme ihtiva etmezler; onlar birer imge veya tasarım olmadıkları gibi, duyu deneyiminin temsilleri veya suretleri de değildirler. Tanrı ve zihin kavramları açısından apaçık olan bu hususun, Descartes, madde kavramı için de geçerli olduğunu söylemiştir.

#14

SORU: Bir inanç öznenin bütün bir inanç sistemi ile bağdaşıyorsa ne diye değerlendirilir?


CEVAP: Bir inanç öznenin bütün bir inanç sistemi ile bağdaşıyorsa, o inanç gerekçelendirilmiş veya haklılandırılmış bir inanç olarak değerlendirilir.

#15

SORU: Bilme tarzı ve bilginin kipi olarak zorunluluk-olumsallık ne anlam taşır?


CEVAP: Zorunluluk - olumsallık ayrımı bilginin kipi veya bilmenin tarzıyla ilgili bir ayrımdır. Zorunlu bilgi ya da doğrular, inkâr ya da olumsuzlanmaları bir çelişkiye yol açan doğrulardır. Oysa olumsal doğruların inkâr veya olumsuzlanmalarında böyle bir çelişki söz konusu olmaz.

#16

SORU: Platon’da sanı (doxa) neyi ifade etmektedir?


CEVAP: Sanı, Platon’da bireysel varlıkları konu alan duyu algısına dayalı biliş tarzı olarak geçer.

#17

SORU: Epistemoloji ne anlama gelmektedir?


CEVAP: Bilgi anlamına gelen Yunanca episteme ve “söz”, “akıl”, “bilim”, “açıklama”, “teori” anlamlarına gelen logos sözcüklerinin birleşiminden meydana gelen epistemoloji, Türkçeye bilgi teorisi veya bilgi bilimi olarak çevrilir. Epistemoloji, felsefenin teorik dallarından biridir.

#18

SORU: Diyalektik Hegel felsefesinde nasıl anlamla değerlendirilir?


CEVAP: Diyalektik, Hegel’de hem varlığın gelişme hem de düşüncenin ilerleme yasasıdır. Ona göre, varlığın kendisi gibi, düşünce de karşıtlıklardan geçerek ilerlemekteydi.

#19

SORU: Kuşkucu görüşün karşısındaki görüş hangisidir?


CEVAP: Kuşkucular, kendilerinden olmayan, kendileri gibi düşünmeyen filozoflara dogmatikler adını verir. Buradan hareketle, kuşkuculuğun karşısında bulunan yaklaşıma, yani bilginin mümkün olduğunu ileri süren görüşe dogmatizm adı verilmiştir.

#20

SORU: Bilgi tümellerin bilgisidir diyen Platon ne anlatmak istemektedir?


CEVAP: Platon’da bilgi, tıpkı matematikte olduğu gibi, değişmez olanı konu alır. Dahası, bilgi tümellerin, yani türlerin, cinslerin veya genellerin bilgisi olmak durumundadır.

#21

SORU: Görecilik ya da rölativizm, bilgiyi nasıl tanımlar?


CEVAP: Görecilik ya da rölativizm, algının ve dolayısıyla bilginin kişiden kişiye değiştiğini, bu yüzden genel geçer bilgi ve doğruların olamayacağını söyleyen görüştür.

#22

SORU: Epistemolojinin diğer felsefe disiplinleri ile ilişkisi var mıdır?


CEVAP: Bütün felsefe disiplinleri konuları ve konularının genel çerçevesi içinde yer alan problemlere yaklaşımları bakımından ne kadar farklılık gösterirlerse göstersinler, ortak bir yön ya da noktada buluşurlar. Bu ortak nokta ise bu disiplinlerin tek tek her biri tarafından sergilenen bir talep ya da iddia olarak, konu edinilen alanda hakikate erişme, söz gelimi varlığın nihai unsur veya bileşenleriyle, insan için iyi hayatın anlamı ya da özüyle ilgili olarak doğru ve sağlam bilgilere ulaşma arzusu ve hatta iddiasıdır. Hakikate ulaşma arzusu ve iddiasının gündeme geldiği yerde, epistemoloji ile ilişkilerinin olmaması düşünülemez.

#23

SORU: Platon Sofistlerin hangi tür bilgi anlayışına karşı çıkarken, nasıl bir bilgiyi esas olarak almaktadır?


CEVAP: Sofistlerin kuşkuculuk ve göreceliğine karşı çıkarken kesin bilginin mümkün olduğunu öne süren ve bu iddiasını kanıtlamak, yani kesin bilginin mümkün olduğunu gösterebilmek için, ezeli-ebedi ve değişmez tümeller olarak ideaların varoluşunu varsayan Platon, sadece değişmez olanın, dolayısıyla tümellerin bilinebileceğini kabul etmişti.

#24

SORU: Hakikat ile realite, doğruluk ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz?


CEVAP: Gerçeklik zihinden bağımsız olarak ve gerçekten var olan varlığı ifade eder, oysa doğruluk, kabaca gerçekten var olanı olduğu şekliyle ifade eden önerme ya da bilginin bir özelliği olmak durumundadır.

#25

SORU: “Kar beyazdır” gibi bir önermede kavramların doğruluğu deyince ne anlaşılmaktadır?


CEVAP: Önerme, bilen insan zihninin, kar adı verilen nesneye yönelmesinin ve onu gözlemleyerek kara beyazlık özelliğini yüklemesinin sonucunda ortaya çıkan bir önermedir. Burada doğruluk, kar kavramının da beyazlık kavramının da bir özelliği olamaz. Doğruluk, yalnızca söz konusu önermenin bir özelliğidir. “Kar beyazdır” önermesinde kar ile beyazlık gerçekte birbirinden ayrılmaz veya birleşik olduğu için doğrudur.

#26

SORU: Mütekabiliyetçi doğruluk görüşü ile ne ifade edilmektedir?


CEVAP: İlk kez Platon tarafından Sofist adlı diyalogda ortaya konan ve hakikatin zihin ile şeylerin uyuşmasından, düşüncenin şeylere uygunluğundan meydana geldiğini ifade eden görüşüdür.

#27

SORU: Epistemoloji bilgiyi nasıl ele almaktadır?


CEVAP: Epistemoloji de bilgi kavramını genel olarak ele alır, bilgiyi bilgi olmak bakımından sorgular. O, bilginin insan zihninde nasıl oluştuğunu araştırmaz. Bu, bilim adamlarının ve bilimlerin konusudur. Bilgi kavramının kendisinin incelenmesi ve aydınlatılması, bilginin kazanılması süreçlerinden farklı ve felsefi nitelikte olan bir irdelemeyi gerektirir.

#28

SORU: Epistemolojiyi ilk ele alan düşünürler kimlerdir?


CEVAP: Epistemolojiyle enine boyuna meşgul olan ilk filozof, ünlü Yunan düşünürü Platon olmuştur. Ondan sonra da antik Yunan’da başta Aristoteles ve Pyrrhon benzeri Yunan kuşkucularıyla, Orta Çağ’da Aziz Augustinus (354-430), Aquinalı Thomas ile İbn Sina (980- 1037) ve Farabi gibi filozoflar bilgi konusunu enine boyuna ele almışlardır.

#29

SORU: Modern felsefede epistemoloji ile yoğun uğraşan filozoflar kimlerdir?


CEVAP: Descartes, Leibniz, John Locke (1632-1704), Hume, Kant ve Russell gelecek şekilde, pek çok filozof bilgi konusuna eğilmiş ve yoğunlaşmışlardır.

#30

SORU: Temsil epistemolojisi neyi ifade etmektedir?


CEVAP: Temsil epistemolojisi, öznenin zihinsel yapısının nesneyi temsil edebilme ve dış dünyaya ayna tutabilme gücünü merkeze alan yeni ya da modern epistemoloji anlayışını ifade eder.

#31

SORU: Temsil epistemolojisinde bilen özne ile bilinenler arsına neler girmektedir?


CEVAP: Temsil epistemolojisinde, bilen öznenin zihni ile bilinen şey arasına ideler veya nesnenin zihindeki temsilleri girer.

#32

SORU: Doğruluğu inançlar arasındaki tutarlılık ilişkisiyle özdeşleştiren bağdaşımcı doğruluk görüşü anlam olarak nasıl açıklanır?


CEVAP: Bir inancın bütün, tutarlı ve uyumlu inançlar kümesinin bir parçası olduğu zaman doğrulandığı düşüncesine dayanır. Bağdaşımcı görüşe göre doğruluk, inançların, düşüncelerin, bilgilerin kendi aralarında birbirleriyle uyuşmalarından başka bir şey değildir.

#33

SORU: Mutabakatçı doğruluk anlayışının bağdaşımcı doğruluk anlayışından farkı nedir?


CEVAP: Mutabakatçı doğruluk anlayışının bağdaşımcı doğruluk anlayışından, diğerinin doğruluğu bir inancın kişinin aynı konuda sahip olduğu diğer inançlarla veya inanç sistemleriyle bağdaşmasında aradığı yerde, inanç ya da önermenin başka insanların inançlarıyla bağdaşmasında aramak bakımından farklılık gösterdiği söylenebilir.

#34

SORU: Hegel’in bilgi anlayışının çıkış noktası olan bilginin tarihsel boyutu ne anlama gelmektedir?


CEVAP: Hegel’in bilgi anlayışının çıkış noktası bilginin tarihsel boyutudur; bu yüzden onun ana problemi, “kısmi ve sınırlı bir tarihsel perspektiften mutlak bilgiye olan geçişin nasıl gerçekleştirilebileceği” problemi olmuştur.

#35

SORU: John Locke felsefesinde, ampirik yöntem olarak neyi benimsemiştir?


CEVAP: John Locke felsefesinde model olarak fizikçinin ampirik analizini, tümevarımsal akıl yürütme tarzını aldı. Gerçek bilginin ölçütü olarak da teori ya da fikirlerin gözlemlenebilir verilerle uyuşması ölçütünü benimsedi. John Locke ve benzeri deneyimcilerin programı sadece felsefeye, felsefi düşünüşe ampirik bilgiye özgü yöntem ve ölçütleri uygulamakla kalmayıp deneyime dayalı bilginin insan varlıkları için mümkün olan yegâne bilgi türü olduğunu da göstermekten oluşur.

#36

SORU: Aristoteles felsefesinde bilginin nedenlerini oluşturanlar nelerdir?


CEVAP: Aristoteles’e göre, başka hiçbir olgunun değil, yalnızca söz konusu olgunun nedeni olarak onun kendisine bağlı olduğu nedeni bildiğimiz zaman bilimsel bilgiye sahip oluruz. Bu bilgi ise tasımsal, yani tümdengelimsel bir yapıda olan bir kanıtlamanın sonucuyla ortaya konan bir bilgidir.

#37

SORU: A priori ve a posteriori bilgiyi nasıl ayrımlarız?


CEVAP: A priori - a posteriori ayrımı yargı ya da bilginin deneyimle olan ilişkisi üzerinden yapılan bir ayrımdır. Buna göre a priori “deneyimden önce ya da bağımsız olma”yı, oysa a posteriori deneyimden sonra geleni ifade eder.

#38

SORU: Sofistler kimlerdir, önemli sofist düşünürler ve felsefelerinde ki bilgi anlayışları nelerdir?


CEVAP: Sofistler, milattan önce beşinci yüzyılda yaşamış gezgin felsefe öğretmenleriydi. Aralarında Protagoras, Gorgias, Hippias gibi filozofların bulunduğu Sofistler, çoğu zaman kuşkuculuk ve görecilikleriyle tanınmışlardı.

#39

SORU: Kuşkucu görüş bilgiye ulaşılıp, ulaşılamayacağı konusunda ne demektedir?


CEVAP: Kuşkuculuk bilginin imkânsız olduğunu, hiçbir şeyin bilinemeyeceğini, insan zihninin kesin hiçbir doğruya ulaşamayacağını öne süren görüştür.

#40

SORU: Bilginin kaynaklarından biri olan akılcılık temel olarak nasıl ifade edilir?


CEVAP: Akılcılık, bilginin yegâne kaynağı ve sınama ölçütünün akıl olduğunu, onun malzemesinin temel ya da ilkel birtakım kavramlardan tümdengelimsel olarak türetildiğini öne süren görüş ya da tutumu ifade eder. Epistemolojik bir görüş olarak akılcılık, gerçekte oldukça eski bir görüş olup onun kökleri antik Yunan düşünürleri Parmenides ve Platon’a kadar geri gider.

#41

SORU: Kant’ın Kopernik Devrimi olarak adlandırılan ve Kant tarafından tanımlanan düşüncenin esin noktası nedir?


CEVAP: Kant gerçekleştirdiği epistemolojik devrime “Kant’ın Kopernik Devrimi” adını vermiştir. Ünlü astronom Kopernik, alanda biriken problemlerin “sistemin merkezinde dünyanın olduğu” hipoteziyle çözülemediğini görünce bir hipotez değişikliği yapmaya karar vermiş ve sistemin merkezine güneşi geçirince bütün problemlerin çözüldüğünü görmüştür. Epistemolojide benzer bir hipotez değişikliğine giden Kant, burada Kopernik’ten esinlendiğini ifade eder.

#42

SORU: Russell doğruların bilgisini şeylerin veya nesnelerin bilgisinden nasıl ayırır?


CEVAP: Russell Felsefe Meseleleri adlı eserinde, doğruların bilgisini şeylerin veya nesnelerin bilgisinden ayırırken bunlardan birincisine (a) betimleme yoluyla bilgi, ikincisine ise (b) tanışıklık yoluyla bilgi adını vermiştir.

#43

SORU: Kant’ın transendental epistemolojik idealizm düşüncesinin temelini ne oluşturmaktadır?


CEVAP: Kant da bilginin sınırlı olduğunu, bilen öznenin bildiği şeyin nesnenin veya varlığın bizatihi kendisi olmayıp sadece algısal deneyiminin konusu olan şey, yani fenomen olduğunu öne sürer.

#44

SORU: Epistemolojik realizm deyince ne anlaşılmaktadır?


CEVAP: Epistemolojik realizm, bilen özneden değil de varlıktan yola çıkarken insandan bağımsız bir dış gerçekliğin bulunduğunu teslim eder. O, ikinci olarak da aklın dış gerçekliğin aynası olduğunu ve kendi dışındaki varlığı, gerçekte olduğu şekliyle bilebileceğini savunur.

#45

SORU: Berkeley’in var olmayı algılanmış olmaya indirgeyen görüşünün içeriği nedir?


CEVAP: Nesneyi bilen özneye tabi kılan, insanın bilgide kendi öznel izlenimlerini, zihinsel temsil veya zihin içeriklerini aşamayacağını söyleyen Berkeley, buradan hareketle “var olmanın algılanmış olduğunu” ileri sürmüştür.

#46

SORU: Kant’ta numenler ne ifade eder?


CEVAP: Kant’a göre, insan zihinsel yapısına uygun düşmeyen şeyleri, algılayamadığı ve bu yüzden kendisinden bağımsız olan, kendinde şeyler olarak numenleri bilemez.

#47

SORU: Platon ve Aristoteles’in bilgiye yaklaşımında ki farklar nelerdir?


CEVAP: Yirmi yıl süreyle öğrencisi olduğu Platon’un radikal akılcılığına karşı çıkan Aristoteles, doğallıkla bilginin deneyimle başladığını öne sürer, bilgide tümevarımsal akıl yürütmeye pozitif bir değer biçer. Dahası onda, gerçek bilgi anlamında episteme ya da bilimsel bilgi nedenlerin bilgisidir.

#48

SORU: Saphenia olarak bilgi Platon’da ne anlam ifade etmektedir?


CEVAP: Platon’da bilgi, olabilecek en yüksek zihinsel açıklığı (saphenia) ifade eder.

#49

SORU: Deneyimci düşünürlerin bilgiye ulaşmada ki yöntemleri nelerdir?


CEVAP: Deneyimci görüşü benimsemiş düşünürler, elbette bilgi modeli olarak doğa bilimlerini, araştırma yöntemi olarak da tümevarımsal akıl yürütme yöntemini benimsediler.

#50

SORU: Descartes kuşkuculuğu ne türden bir kuşkuculuktur, değerlendiriniz?


CEVAP: Descartes, genel bir kuşkuculuğun savunuculuğundan ziyade, kısmi bir kuşkuculuğun savunuculuğunu yapmıştır. Kuşkuyu kesin bilgiye erişmek için bir araç olarak kullanan Descartes’ın kuşkuculuğu metodolojik kuşkuculuk olarak bilinir.

#51

SORU: Henri Bergson’un sezgici anlayışına göre, sezgisel bilgi bize neyi verir?


CEVAP: Sezgi, akıl ya da zekânın asla yapamayacağı bir şeyi başarır: O, insanı faydacı görüşlerden bağımsız olarak dünyanın içerisine taşır. Sezgi bize duyusal olmayan gerçeklikle dolaysız, yani soyutlamalardan bağımsız bir temas imkânı sağlar.

#52

SORU: Ünlü Sofist Protogras’ın görece felsefesini oluşturan temel söylemi nedir?


CEVAP: Her sorunun birbirine karşıt iki yanı olduğunu öne süren Sofist Protagoras, ünlü ölçü-insan kuramında “insanın her şeyin ölçüsü olduğunu” söylemektedir.

#53

SORU: Russell’da geçen tanışıklık ve betimleme yoluyla bilginin konuları nelerdir?


CEVAP: Tanışıklık yoluyla bilginin konusu nesne, olay ve olgu gibi, ne doğru ne de yanlış olan şeylerdir. Oysa betimleme yoluyla bilginin konusu, inanç ya da önerme benzeri bir doğruluk değeri taşıyıcısı olan zihinsel temsillerdir.

#54

SORU: Tarihsel bilgi Russell’ın ayrımıyla, tanışıklık yoluyla bilgi ile bilinebilir mi?


CEVAP: Tarihsel kişi ve olayların bilgisini tanışıklık yoluyla elde etmemiz mümkün değildir. Tarihi, insanoğlunun yüzlerce yıldan beri oluşturmuş olduğu bilgi birikimi kapsamı içinde yer alan doğruları, önermeler üzerinden, yani betimleme yoluyla biliriz.

#55

SORU:

Epistemoloji neden felsefenin temel en temel prensibidir?


CEVAP:

Epistemoloji, felsefenin en temel disiplinidir. Bunun en önemli nedeni, onun diğer bütün disiplinlerin bilgi iddialarını sorgulayıp ilke ve kavrayışlarını temellendirmesidir.


#56

SORU:

Epistemoloji bilginin insan zihninde nasıl oluştuğunu araştırır mı?


CEVAP:

Hayır. Epistemoloji, bilginin insan zihninde nasıl oluştuğunu araştırmaz. Bu, bilim adamlarının ve bilimlerin konusudur. 


#57

SORU:

Epistemoloji ile ilgilenen ilk filozof kimdir?


CEVAP:

Platon


#58

SORU:

Bilgiyi oluşturan üç temel öğe nedir?


CEVAP:

Bilgiyi oluşturan bu üç temel öğeden birincisi, bilginin öznesi olarak bilen zihin, ikincisi bilginin konusu ya da nesnesi olan şeydir. Bu ikinci öğe, algılanan bir nesne ya da canlı olabileceği gibi, bir önerme de olabilir. Bilginin üçüncü bileşeni, bilen özne ile bilinen nesne arasındaki ilişkinin ürünü olan şeydir.


#59

SORU:

Platon, Menon adlı diyalogunda hangi kavramları karşılaştırır?


CEVAP:

Platon Menon adlı diyalogunda, sanı (doxa) ile bilgi (episteme) arasındaki farkı açıklamaktadır.


#60

SORU:

Bilginin kurucu öğesi öznenin bir önermeye beslediği inancın haklılandırılması kaç şekilde gerçekleşir? Bunlar nelerdir?


CEVAP:

Öznenin bir önermeye beslediği inancın haklılandırılması iki şekilde olur. Bu süreçte sadece bilen öznenin doğrudan idrak ettiği içsel faktörlerin etkili olduğunu ileri süren yaklaşıma içselcilik, buna mukabil gerekçelendirme sürecinde önermenin kendisiyle ilgili, özneye dışsal faktörlerin belirleyici olduğunu savunan yaklaşıma dışsalcılık adı verilmektedir.


#61

SORU:

Temel inançlar hangi inançlardır?


CEVAP:

Temel inançlar, başka inançların kendilerinden türetildiği, apaçık, kesin olarak doğru inançlardır.


#62

SORU:

Hegel ve Marx diyalektiğe yaklaşımı nasıldır?


CEVAP:

Diyalektik, Hegel’de hem varlığın gelişme hem de düşüncenin ilerleme yasasıdır. Ona göre, varlığın kendisi gibi, düşünce de karşıtlıklardan geçerek ilerlemekteydi. Aynı diyalektik mantık sonradan, bir genç Hegelci olan Marx tarafından benimsenecektir. Fakat o, kendi deyimiyle diyalektiği baş aşağı durmaktan kurtarıp ayakları üzerine oturtacaktır; yani, Hegel’in idealist olan diyalektiğini materyalist bir diyalektik haline getirecektir.


#63

SORU:

Tinin Fenomenolojisi adlı eserinin hemen giriş paragraflarında, epistemolojinin konusunu bilincin belirli bir durumdan daha yüksek bilinç durumlarına ilerleyişinin incelenmesi olarak ifade eden Alman filozofu kimdir?


CEVAP:

Hegel


#64

SORU:

Algının ve dolayısıyla bilginin kişiden kişiye değiştiğini, bu yüzden genel geçer bilgi ve doğruların olamayacağını söyleyen görüşe ne ad verilir?


CEVAP:

Görecelik ya da Rölativizm


#65

SORU:

Gerçeklik ve doğruluk eş anlamlı kavramlar mıdır?


CEVAP:

Hayır. Doğruluk ile gerçeklik birbiriyle sıklıkla karıştırılır. Gerçeklik, zihinden bağımsız olarak ve gerçekten var olan varlığı ifade eder. Doğruluk ise kabaca gerçekten var olanı olduğu şekliyle ifade eden önerme ya da bilginin bir özelliğidir.


#66

SORU:

Epistemolojide hakikat veya doğruluğun özüyle ilgili olarak ilk kez Sofist adlı diyalogda ortaya koyan ve hakikatin zihin ile şeylerin uyuşmasından, düşüncenin şeylere uygunluğundan meydana geldiğini ifade eden filozof kimdir?


CEVAP:

Platon


#67

SORU:

Descartes'ın öne sürdüğü apaçıklık anlayışının "açıklık ve seçiklik" özellikleri neyi ifade eder?


CEVAP:

Descartes’ın öne sürdüğü şekliyle apaçıklık, “açıklık” ve “seçiklik” gibi iki özellikten oluşur. Bunlardan açıklık, zihne dolayımsız olarak sunulmuş olup zihin tarafından kolaylıkla ve kesin olarak bilincine varılan bir şeyin özelliğidir. Seçiklik ise Descartes’ta tam ve dakik olup başka her şeyden farklı olan ve kendisinde yalnızca açık olanı içeren bir doğrunun özelliğidir. Ona göre, bir düşünce ya da önerme seçik olmaksızın açık olabilir fakat aynı zamanda açık olmaksızın seçik olamaz.


#68

SORU:

Mutabakatçı doğruluk anlayışı ile bağdaşımcı doğruluk anlayışı arasındaki fark nedir?


CEVAP:

Mutabakatçı doğruluk anlayışının bağdaşımcı doğruluk anlayışından, diğerinin doğruluğu bir inancın kişinin aynı konuda sahip olduğu diğer inançlarla veya inanç sistemleriyle bağdaşmasında aradığı yerde, inanç ya da önermenin başka insanların inançlarıyla bağdaşmasında aramak bakımından farklılık gösterdiği söylenebilir.


#69

SORU:

Pragmatist doğruluk anlayışı neyi ifade eder?


CEVAP:

Pragmatizmde, bir inanç ya da önermenin doğruluğu, söz konusu inanç ya da önermenin yararlılığıyla özdeşleştirilir. Pragmatist anlayış burada, şu şekilde akıl yürütür: Sahip olduğumuz inançlar, kanaatler ya da bilgiler, açıktır ki, bütün faaliyetlerimizi etkiler, onlara yön verir. Bilgimizin eylemlerimiz üzerindeki bu etkisi, eylemi başarılı bir eylem haline getiriyor, onu amacına eriştiriyorsa, önerme ya da bilgi doğrudur.


#70

SORU:

Zorunlu bilgi ve olumsal bilgi arasındaki ayrım nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Zorunluluk - olumsallık ayrımı bilginin kipi veya bilmenin tarzıyla ilgili bir ayrımdır. Zorunlu bilgi ya da doğrular, inkâr ya da olumsuzlanmaları bir çelişkiye yol açan doğrulardır. Oysa olumsal doğruların inkâr veya olumsuzlanmalarında böyle bir çelişki söz konusu olmaz.


#71

SORU:

"Tüm babalar erkektir" önermesiyle a priori bilgiyi ve "Isınan metaller genleşir" önermesiyle de a posteriori bilgiyi açıklayabilir miyiz?


CEVAP:

Evet. A priori bilgi; deneyime dayanmayan bilgidir ve “Tüm babalar erkektir” benzeri analitik önermelerle ifade edilir. Bu önermenin analitik olmasının nedeni, mantıksal analize dayanmasıdır. Onda “erkeklik” özelliği ya da yüklemi “baba” kavramı veya konusunda içerilir. Gerçekten de “baba” kavramını analiz ettiğimiz zaman, onda “erkeklik” özelliğinin içerildiğini görürüz. Erkek olmayan kişi baba olamaz. Bu yüzden o, deneyime dayanmayan bir önermedir. Yani, onun doğruluğuna karar vermemiz için bir gözlem yapmamız gerekmez. O, tanım gereği doğru olan ve a priori olarak bilinen bir önermedir.

Oysa a posteriori bilgi; deneyim yoluyla kazanılan bilgi olup “Isıtılan metaller genleşir” benzeri sentetik önermelerle ifade edilir. Bu önerme, bilgimizi artıran, ampirik araştırmanın sonucu olan bir önerme olduğu için, sentetik bir önermedir. Buna göre, metalde “genleşme” özelliğinin olup olmadığını görebilmek amacıyla deney yapmamız gerekir. Onun a posteriori bilginin kapsamına girmesinin nedeni budur.


#72

SORU:

Bilginin kaynağı ile ilgili kaç yaklaşım vardır? Bunlar nelerdir?


CEVAP:

Bilginin kaynağı ile ilgili dört ana yaklaşım bulunmaktadır: Akılcılık, deneyimcilik, sentezci yaklaşım ve sezgicilik.


#73

SORU:

Deyimci görüşü benimseyen düşünürler hangi araştırma yöntemini benimsemektedir?


CEVAP:

Deneyimci görüşü benimsemiş düşünürler, araştırma yöntemi olarak tümevarımsal akıl yürütme yöntemini benimser.


#74

SORU:

Bilginin kaynağında ne sadece deneyim ne de salt aklın bulunduğunu, onun akıl ve deneyimin ortak katkılarının ürünü olduğunu dile getiren yaklaşım hangisidir?


CEVAP:

Sentezci yaklaşım


#75

SORU:

Akıl ve deneyim ekseni üzerinde gelişen söz konusu bilgi tarzlarının yegâne alternatifi, bilginin kaynağında sezginin olduğunu öne süren görüş olarak sezgicilik yaklaşımının ideal temsilcisi hangi düşünürdür?


CEVAP:

Fransız düşünür Henri Bergson