GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİ Dersi İBADET HAYATI soru cevapları:

Toplam 41 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: İki vaktin namazını bir vakitte birlikte kılmaya ne denir?


CEVAP: İki vaktin namazını bir vakitte birlikte kılmaya Fıkıh terminolojsinde namazların cemi (birleştirilmesi) denir. Cem iki şekilde gerçekleşmektedir: öğle ve ikindi namazlarını bu iki namazdan birisinin vaktinde kılmak ve akşam ve yatsı namazlarından birisini diğerinin vaktinde kılmak.

#2

SORU: Hilâlin tespiti nasıl yapılır?


CEVAP: Hilâlin tespiti teknolojik imkânlarla olsa bile, gözle görülebilecek dönemi esas alınarak astonominin verileriyle tespit edilmektedir.

#3

SORU: Cem-i tehir nedir?


CEVAP: Öğle namazını ikindi, akşam namazını da yatsı namazı vaktinde kılmaya ise cem-i tehir adı verilmektedir.

#4

SORU: Günümüzde ibadet ile ilgili hangi sorunlarla karşılaşılmaktadır?


CEVAP: Hz. Peygamberden sonra yaşayan Müslümanlar ibadetlerle ilgili olarak yeni birtakım mesele ve olaylarla karşılaşmışlardır. İslam bilginleri nasların lafız ve manalarını esas alarak bunları bir şekilde çözüme kavuşturmuşlardır. Bu alanda günümüzde de halledilmesi gereken bazı problemler ortaya çıkmaktadır. Örneğin, vakitlerin tam olarak oluşmadığı kutuplara yakın bölgelerde namaz vakitleri ve oruç tutma sürelerinin neye göre belirleneceği eskiden olduğu gibi bugün de önemli bir problemdir. Ramazan ayının başlangıcı ve bitişinin tespitinde Astronomi ilminin verilerine dayanıp dayanılamayacağı günümüzde ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Benzer şekilde namazların birleştirilmesi, kadınların özel hallerinde oruç tutmaları ve hacda farz olan ziyaret tavafını yapmaları, kurban ibadetinde hayvan kesme yerine fakirlere bedelinin verilmesi, sınaî servetlerin ve ziynet eşyalarının zekâtının nasıl verileceği, zekâtın hakiki şahısların dışındakilere verilip verilemeyeceği gibi meseleler son zamanlarda yoğun olarak tartışılmaktadır.

#5

SORU: Sınaî servetler neden ticarî mallara benzetilmektedir?


CEVAP: Her ikisi de gelir getirmekte, oluşan gelirden sonra zekâta tâbi olmaktadır.

#6

SORU: Hükmî kirlilikten temizlenmenin farz olduğu görüşü nedir?


CEVAP: Kadınların özel günlerinde tavaf yapamayacağını söyleyenlerden bir kısmı, tavaf için hükmî kirlilikten temizlenmenin farz olduğunu düşünmektedir. Görüşlerini ispat etmek için bazı hadisleri delil olarak sunmaktadırlar. Bu hadislere dayanarak tavafın geçerli olabilmesi için gerek gusül abdestinin gerekse namaz için alınan abdestin farz olduğunu söylemişlerdir. Bu hadisler onlara göre, bu konudaki hükmün farz olduğuna delalet etmektedir.

#7

SORU: İbadet nedir?


CEVAP: Yüce Allah insanlardan, bu dünyadaki konumlarını hatırlatan bir takım ibadetleri yerine getirmelerini istemiştir. İbadet Allah’ı bilmenin, onun emirlerine uymanın somut göstergesidir. İbadetlerin ana yapısını Allah belirlemiştir. Hz. Peygamber (s.a) Allah’ın belirlemiş olduğu bu ibadetleri açıklamış ve onların nasıl icra edileceğini uygulamalı olarak göstermiştir.

#8

SORU: Hanefilere göre farz vacip ayırımının gerekçesi nedir?


CEVAP: Hanefiler bir mesele Kur’an ve mütevâtir sünnetle sabit ise hükmünün farz, ahâd haberle sabitse vacip olabileceğini usül kuralı olarak kabul etmişlerdir.

#9

SORU: Cem etme sebepleri nelerdir?


CEVAP: ? Hac, ? Yolculuk, ? Yağmur, ? Hastalık.

#10

SORU: Ziynet eşyalarının zekâtı ile ilgili görüşler nedir?


CEVAP: Altın ve gümüş tarihte ve günümüzde hem süs hem de değişim aracı olarak kullanılmaktadır. Bunların dışında bir de tasarruf ve yatırım aracı olarak insanlar bugün özellikle altına büyük rağbet göstermektedirler. Fıkıh âlimleri, ziynet dışında altının zekâta tâbi olduğu konusunda görüş birliği içerisindedirler. Dolayısıyla ister mübadele aracı olarak kullanılsın, ister yatırım ve tasarruf için biriktirilsin, zekât verme şartlarını taşıyan altın ve gümüşün zekâtı verilmelidir. Öte yandan altın ve gümüş için ziynet eşyası denildiğinde, kadınların kullanmakta olduğu eşyalar kastedilmektedir. Hakkında bilgi verdiğimiz hükümler bunlar için geçerlidir. Erkeklerin altın ve gümüşten ziynet eşyası kullanmaları fıkhî açıdan haram kabul edilmekle birlikte, şayet erkekler bu tür ziynet eşyası kullanırlarsa zekât nisabına ulaştığında 1/40 (% 2,5) oranında zekât vermeleri gerekir.

#11

SORU: Zekâtın önemi nedir?


CEVAP: İslam’da malî ibadetlerin başında zekât yer almaktadır. Zekât, Kur’an’da pek çok ayette namazla birlikte zikredilmektedir. Bu durum namaz ve zekâtın İslam ibadet sistemi içerisindeki önemini göstermektedir. Namaz ruhun kötülüklerden arınmasını, zekât da malın temizlenmesini ifade etmektedir.

#12

SORU: Sıyâm kelimesinin anlamı nedir?


CEVAP: Orucun Arapçası olan “sıyâm” kelimesi; kendini tutma, engel olma anlamına gelmektedir.

#13

SORU: Haccın rükünleri denen temel kurallar nedir?


CEVAP: Haccın rükünleri denen temel kurallar; Hanefilere göre zilhicce ayının 9. yani arefe günü zevâl vaktinden sonra Arafat’ta vakfe yapmak ve bayram sabahından itibaren hayatın herhangi bir gününde Kâbe’yi tavaf etmekten ibarettir. Bu tavafa ziyaret tavafı denir. Diğer tavaf türleri olan kudüm tavafı ve veda tavafı sünnet veya vacip olarak fıkhî değer taşımakta ve haccın geçerliliğinin ön şartlarından kabul edilmemektedir.

#14

SORU: Takdir yöntemi nedir?


CEVAP: Takdir, hakiki namaz vaktinin gerçekleşmediği ya da yatsı namazının çok geç oluştuğu yerlerde namaz vaktinin güneşin doğuşu ve batışı dışında farklı yöntemlerle belirlenmesini ifade etmektedir.

#15

SORU: Kurban kesme yerine bedelinin verilmesi görüşünü savunanların dayanakları nelerdir?


CEVAP: Bu görüş sahipleri bu konuda kurban etlerinin fakirlere dağıtılma yönünü, yani fakirlere yardım boyutunu ön plana çıkarmaktadırlar. Onlara göre kurbanın amacı fakirlere yardım ise, bu durumda fakirin neye ihtiyacı varsa onun verilmesi daha uygun olacaktır. Bayrama hazırlık yapması, bayramda daha mutlu olması için et yerine para vermek daha mantıklıdır. Kısaca bu görüşü savunanlar kurbanın sadaka boyutunu öne çıkarmaktadır. Bir diğer gerekçeleri de kurbanın uygulanma biçiminin bütün dünyada Müslümanların imajını olumsuz yönde etkilemekte olduğu düşüncesidir. Buna örnek olarak kurban sezonlarında hayvanlara yapılan olumsuz muameleleri gösterirler ve kurban kesmek yerine bedelinin verilmesinin bunun için önemli bir çözüm olacağını ileri sürerler.

#16

SORU: Ziynet eşyalarından zekât verilmeyeceğini söyleyenlerin gerekçesi nedir?


CEVAP: Ziynet eşyalarından zekât verilmeyeceğini söyleyenler, bu eşyaların artışının ve getirisinin olmadığını delil olarak sunmaktadırlar. Onlara göre bunlar, ev eşyası ve şahsi malzeme hükmündedir. Diğer bir ifadeyle ticari amaçlarla kullanılmayan eşyalara benzemektedir. Bu görüşü savunanlar, süs eşyalarında zekât verilmesi gerektiğine işaret eden rivayetleri sıhhat açısından tenkit etmektedirler. Ayrıca görüşlerine sahabe söz ve uygulamalarını delil olarak kullanmaktadırlar.

#17

SORU: Namazı cem etmenin kuralları nedir?


CEVAP: ? Namazları cem etmeye niyet edilmelidir. ? Takdim ceminde önce vakti girmiş olan namaz, daha sonra sünnetleri kılmadan diğeri kılınmalıdır. ? Sabah namazı hiçbir namazla cem edilemez. Cem sadece öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları arasında olabilir. ? Tehir ceminde önce vaktinde kılınamayan, ardından sünnet namaz kılınmadan vakti girmiş olan namaz kılınmalıdır. Şafiîlere göre önce vakti giren namaz kılınırsa diğeri eda değil kaza olur. ? Cem edilecek namazlar için bir ezan, iki kamet getirilmelidir. ? İki namaz arasında uzun fasıla verilmemelidir.

#18

SORU: Kutup bölgelerinde imsak vakti nasıl tayin edilir?


CEVAP: Güneşin batışı ve doğuşu arasındaki sürenin 2/3’si güneşin batışına eklenerek imsak vakti takdir edilebilir.

#19

SORU: İslam Dini’nin genel yapısı nedir?


CEVAP: İslam, Allah tarafından insanlara gönderilmiş son ilahî dinin adıdır. Genel yapısı itibariyle inanç, ibadet, muamelât ve ukûbât şeklinde dört ana bölümden oluşmaktadır. İnanç ibadeti, ibadet de kişinin diğer insanlar ve kurumlarla olan ilişkileri anlamına gelen muamelâtın adalete uygun olarak gerçekleşmesini gerektirmektedir.

#20

SORU: Kadınların özel hallerinde oruç tutamayacağı görüşünün dayanakları nelerdir?


CEVAP: Kadınların özel hallerinde oruç tutamayacakları görüşü fıkıh kitaplarında ittifakla kabul gören hususlardan birisidir. Hanefî, Malikî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerinde kadınların özel hallerinde oruç tutmalarının haram olduğu görüşü benimsenmiştir. Oruç tutulamayacağı hususunda ittifak eden İslam âlimleri, bunun gerekçesinde farklı deliller sunmuşlardır. Hanefîlerin de içerisinde bulunduğu bazı âlimler, orucu namaza benzetmişler ve her ikisinde de hükmî kirlilikten temizlenmenin şart olduğunu belirtmişlerdir. Yani cünüplük bir hükmî kirliliktir ve namaza engeldir. Aynı şekilde âdet kanaması da bir hükmî kirliliktir ve oruca manidir.

#21

SORU: Ruyet-i hilâl nedir?


CEVAP: Kameri ayların başlangıcında, hilâlin görülmesi meselesini ifade etmek için ruyet-i hilâl terimi kullanılmaktadır. Ayın bu şekilde (hilâl şeklinde) görülmesiyle, yeni kameri ayın başladığı anlaşılmaktadır. Ramazan orucuna başlanılabilmesi için ramazan hilâlinin, bayram yapılabilmesi için de şevval hilâlinin görülmesi gerekmektedir.

#22

SORU: Namazları cem etmeyi caiz görmeyenlerin delilleri nelerdir?


CEVAP: ? Hz. Peygamber’in “cem yapınız” şeklinde sözünün bulunmaması, iki namazı bir arada kılmanın caiz olmadığına işaret etmektedir. ? Vakit namazla sorumlu olmanın şartıdır. Vakti girmeden namaz kılmaya eda denemeyeceği gibi, vaktinden sonra kılmaya da eda değil kaza denmektedir. ? Hz. Peygamber’in bir defanın dışında cem etmediğini bildiren rivayetler vardır. ? Hz. Ömer özürsüz olarak cem etmeyi büyük günahlardan saymıştır. ? Namazların yolculuk, hastalık ve korku gibi durumlarla cem edilebileceğini rivayet eden İbn Ömer, hanımının vefatına yakın ağır hasta iken yaptığı yolculuktakinin dışında namazları cem etmemiştir. ? Savaşta bile namazın nasıl kılınacağını bildiren ayet olmasına rağmen, cemi işaret eden ayet bulunmamaktadır.

#23

SORU: Sabah namazı neden cem edilmez?


CEVAP: Sabah namazının vakti güneşin doğuşu ile sona erdiği ve zevâl (öğle) vaktine kadar geçen sürede başka bir namaz vakti olmadığından sabah namazı bir başka namazla cem edilmez. Aynı durum ikindi ve akşam için de geçerlidir.

#24

SORU: Namazları cem etmeyi caiz görenlerin delilleri nelerdir?


CEVAP: ? Arafat ve Müzdelife’de namazları cem etmenin gerekçeleri hac ibadeti dışındaki cemler için de haklı bir gerekçedir. ? Hac dışında da Hz. Peygamber’in cem ettiğine işaret eden rivayetler bulunmaktadır.

#25

SORU: Hakiki cem nedir?


CEVAP: Hakiki cem, öğle ve ikindi namazlarından birini diğerinin vaktinde kılmak veya akşam ile yatsı namazlarından birisini diğerinin vaktinde kılmaktır.

#26

SORU: Namaz vakitleri nasıl belirlenir?


CEVAP: Namaz vakitleri güneş ve dünyanın hareketlerine göre belirlenmektedir. Bu belirlemede, dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi ile oluşan güneşin doğması, batması, gölge uzunluğu, şafağın belirmesi ve kaybolması, fecrin doğması gibi özel durumlar esas alınmaktadır. Ancak bu süreler sabit değildir. Mevsimlere ve bölgelere göre değişebilmektedir.

#27

SORU: Sabah ve akşam namazlarının vakitleri nedir?


CEVAP: Sabah namazının vakti ikinci fecrin doğuşundan güneş doğana kadar geçen süredir. Yatsı namazı ise, şafağı kaybolmasından ikinci fecrin doğuşuna kadar eda edilebilir.

#28

SORU: Kurban kesme yerine bedelinin verilemeyeceği görüşünü savunanların dayanakları nelerdir?


CEVAP: Bu görüşü savunanlar, sadaka ile kurbanın fıkhî hükümlerini karşılaştırmaktadırlar. Sadaka vermek genel itibariyle nafile (tatavvu) bir davranıştır. Kurbanın hükmü ise fıkıh âlimlerince vacip veya müekked sünnet olarak değerlendirilmiştir. Vacip veya sünnetin nafileye üstünlüğü tartışma götürmez bir gerçektir. Bu sebeple kurban kesme süresinde kurbanını kesemeyenlerin sorumlulukları devam etmektedir. Fıkıh kitaplarının içeriği belirli bir sistematik içerisinde sıralanmaktadır. Bu sıralanış fıkhî hükümleri anlamada insanlara yardımcı olmaktadır. Fıkıh kitaplarında zebâih denen ve hayvan kesme usullerini anlatan bir bölüm vardır. Bu bölümden sonra genelde kurban bölümü yer almaktadır. Böylece hayvan kesmede genelden özele geçilmektedir. Konunun bu biçimde ele alınışı bile kurbanın ancak hayvanları kesmek suretiyle gerçekleşen bir ibadet olduğunu göstermektedir. Kan akıtmak kurbanının rüknü olarak kabul edilmektedir Çünkü kurban kesmenin öncelikli amacı et elde etmek, onu ikram etmek veya ihtiyaç sahiplerine et dağıtmak değildir. Bunlar sonuçlardır. Temel hedef Allah’ın emrine itaatin bir göstergesi olarak belirli niteliklere sahip olan hayvanı kesmektir. İhtiyaç sahiplerine yardım, senenin her anını kuşatabilecek bir sosyal yardımlaşma biçimi iken, kurban sadece belirli zaman dilimi içerisinde yerine getirilebilecek bir kulluk görevidir. Hz. Peygamber hicretin ikinci yılından ömrünün sonuna kadar sürekli kurban kesmiştir. Sadece bu gerçek bile kurbanın bağlayıcılığını göstermede yeterli bir delildir. Hz. Peygamber’in Müslümanların kurban kesmekle sorumlu olunduğunu belirttiği ve kendisinin de kesintisiz uyguladığı kurban kesmenin bağlayıcılığı hususunda ittifak vardır.

#29

SORU: Namaz ibadetinde vaktin önemi nedir?


CEVAP: Vakit, namazla sorumlu olmanın şartlarından birisidir. Vakit girdikten sonra o vaktin namazını kılmak gerekmektedir. Dolayısıyla herhangi bir farz namaz, vaktinden önce kılınamayacağı gibi vakti çıktıktan sonra kılmış olmakla da eda edilmiş sayılmaz. Kur’ân-ı Kerîm’de namazın belirli vakitler içerisinde kılınması gerektiğine işaret edilmektedir (Nisâ 4/103.). Ayrıca bu vakitlerin başlangıç ve bitiş zamanlarına hadislerde de değinilmektedir.

#30

SORU: Cem-i takdim nedir?


CEVAP: İkindi namazını öğle namazı vaktinde veya yatsı namazını akşam namazı vaktinde kılmaya cem-i takdim denir.

#31

SORU: Kadınların özel hallerinde oruç tutabileceği görüşünün dayanakları nelerdir?


CEVAP: Bu görüşü savununlar şu gerekçeleri ileri sürmektedir: Oruç İslam’ın temel ibadetlerinden birisidir. Farz oluşu ayetle (Bakara, 2/183) sabittir. Dolayısıyla kadınları özel hallerinde bundan uzak tutmak ayetle çelişmektedir. Öte yandan ayetin “Hasta olanınız, sayısınca başka günlerde orucunu tutar” mealindeki kısmı erkekkadın her mükellefi içerisine almaktadır. Eğer âdet kanı gören kadın kendisini hasta ve rahatsız hissederse orucunu tutmayabilir ve sonradan tutamadığı günler sayısınca kaza orucu tutar. Dolayısıyla tutmazsa günahkâr olur ya da tutamaz şeklinde bir takdir hakkı kimseye verilmemiştir. Bir başka dayanak noktası da orucun sonradan kaza edilmesidir. Buna göre orucun âdet kanı gören kadından düşmemiş olması aslında onların oruç tutabileceğinin göstergesidir. Çünkü önce bu dönemdeki kadının oruç tutmasını yasaklayıp, daha sonra da tutamadığı bu oruçların kazasını yaptırmanın bir anlamı olamaz.

#32

SORU: İbadetlerdeki “eda” kavramı nedir?


CEVAP: Eda ibadetin süresi içerisinde kurallarına uygun olarak yerine getirilmesini ifade etmektedir.

#33

SORU: Hilâlin hangi vakitte tespit edilir?


CEVAP: Kameri ayın ilk ve son üç günlerinde görülen aya hilâl, diğer dönemlerde görülene ise kamer denmektedir. İslam âlimlerinin çoğunluğu hilâlin güneş battıktan sonra görülmesine itibar edileceğini söylemişlerdir. Ayın ilk gününde hilâl çok kısa süreliğine ve oldukça ince bir tarzda görüldüğü için, güneşin batımından sonra daha iyi görülmüş olacaktır.

#34

SORU: Güneşin normalde bir günü oluşturan 24 saat içerisinde doğmadığı veya batmadığı ya da çok kısa süreliğine battığı bölgelerde namaz vakitleri neye göre tespit edilecektir?


CEVAP: Dünya üzerinde namaz vakitlerinin oluşmadığı bölgeleri iki kısımda incelemek mümkündür: Birincisi şafakla fecir arasında çok kısa bir zaman bulunan bölgeler, ikincisi ise uzun süre sadece gece ve uzun süre sadece gündüz olan bölgelerdir. Bunları kısa ve uzun süreli bölgeler şeklinde iki kısımda ele alınır. Kısa süreli bölgeler için iki temel görüş bulunmaktadır; ? Bu bölgede yaşayanlardan yatsı namazının sorumluluğu düşer. ? Bu bölgede yaşayanlar kendilerine en yakın bölgenin namaz vakitlerine uyarak namazlarını kılmaları gerekir. ? Uzun süreli bölgeler için de iki temel görüş bulunmaktadır; ? Bu bölgelerde yaşayan insanlardan namaz sorumluluğu düşer. ? Bu bölgelerde “takdir” yöntemi uygulanır.

#35

SORU: Zekâtın kimlere verileceği hususu Kur’an’da nasıl anlatılmaktadır?


CEVAP: Zekâtın kimlere verileceği hususu Kur’an’da (Tevbe, 9/60) açıkça dile getirilmiştir. Konuya değinen ayette şöyle denilmektedir: Sadakalar (zekâtlar) Allah’ta bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, zekât toplama memurlarına, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışanlara ve yolculara aittir. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.

#36

SORU: Kurban kesme ibadetinin önemi nedir?


CEVAP: Kurban bütün dünya Müslümanlarının farklı coğrafyalarda, aynı ortak amaçla icra ettikleri bir ibadettir. Diğer bazı ibadetler gibi ortak bir zaman diliminde yerine getirilmektedir. Bu sebeple geçmişte ve günümüzde bütün Müslümanlar bu ibadete özel bir önem vermişler ve adeta bunu Müslüman olmanın ayrılmaz bir parçası haline getirmişlerdir. Bu tarihi realiteye rağmen ferdi ve sosyal hayatta oluşan değişiklikler gerekçe gösterilerek kurbanın kesilmesi yerine ihtiyaç sahiplerine değerinin verilmesi son zamanlarda tartışma konusu yapılmaktadır. Gerçekte kurban çok yönlü bir ibadettir. Bunlardan bazıları şunlardır: ? İnsanın hak ve sorumluluklarını ilgilendiren boyutu, ? Hayvanları ilgilendiren yönü, ? Toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı gerçekleştirmedeki işlevi, ? Ekonomiye katkıları, ? Farklı gelir düzeyine sahip insanlar arasında kardeşlik ve dayanışma duygusunu geliştirme özelliği, ? Sosyal dengeyi sağlamadaki olumlu katkısı.

#37

SORU: Kadınların Hac ibadetlerini yerine getirmelerinde özel günlerin etkisi nasıl değerlendirilmektedir?


CEVAP: Fıkıh tarihinde kadınların özel günlerinde zaruret olmasa da tavaf yapabileceğini ifade eden az sayıda fıkıh âlimi ve günümüzde onlarla aynı görüşü paylaşan birkaç bilim insanı vardır. Çoğunluk kadınların bu halde iken tavaf yapamayacağı kanaatindedir. Kadınların bu özel hallerinde tavaf yapamayacağını söyleyenler, tavafta hükmî kirlerden temizlenmenin fıkhî hükmünün vacip veya farz olduğunu kabul noktasında birbirlerinden ayrılmaktadır. Tartışma, büyük oranda tavaf esnasında abdestli olmanın fıkhî hükmünden kaynaklanmaktadır. Tavaf yaparken abdestli olmanın; müstehap, sünnet, vâcip ve farz olduğu şeklinde dört farklı görüş vardır. Müstehap ve sünnet olduğunu söyleyen çok az sayıda âlim vardır. Hanefilerde ağırlıklı görüş tavafta abdestli bulunmanın vacip, çoğunluk ise farz olduğunu benimsemişlerdir. Bu temel yaklaşım, kadınların özel hallerinin tavafa engel olup olmadığının da belirleyicisi olmuştur.

#38

SORU: Hükmî kirlilikten temizlenmenin vacip olduğu görüşü nedir?


CEVAP: Hanefîlerin mezhep görüşüne göre tavaf sırasında hem boy abdestini gerektiren hükmî kirlilikten temizlenmek hem de abdestli olmak vaciptir. Dolayısıyla tavafın abdestli olarak ve adet kanaması ve cünüplükten temizlenmiş bir şekilde gerçekleşmesi gerekir. Hanefiler bunun farz değil, vacip olduğunu söylerken bazı gerekçelerden yola çıkmışlardır.

#39

SORU: Ziynet amaçlı kullanılmakta olan altın ve gümüşün zekâtı konusundaki görüşler nedir?


CEVAP: Ziynet eşyalarından zekât yoktur. Bu görüş Malikî, Şafiî ve Hanbelîler tarafından savunulmaktadır. Zekât verilmesi gereken miktara ulaşmışsa zekâtı verilmelidir. Hanefîler bu görüşü savunmaktadır. Şafiîler, ziynet eşyasından zekât verilmeyeceğini genel ilke olarak benimsemelerine rağmen, bu durum abartıldığında yani altında asgari zekât düzeyi olan 20 misgalin (yaklaşık 85 gr) 10 katına ulaştığında zekâtı verilmelidir.

#40

SORU: Bir malın zekâta tabi olmasının gerekçesi nedir?


CEVAP: Bir malın zekâta tabi olmasının iki temel gerekçesi bulunmaktadır. Birincisi bu malın aslî ihtiyaçların dışında olmasıdır. Aslî ihtiyaçlar, normal ve ortalama bir hayat sürdürebilmek için gerekli ve dönemin hayat standartlarına uygun olan her türlü yeme, içme, barınma ve ulaşım vasıtalarını ifade etmek için kullanabileceğimiz bir terimdir. İkincisi zekâta tabi olacak malın nâmî yani artabilen ve gelir getiren mallardan olmasıdır.

#41

SORU: Sınaî servet, yatırım ve üretim araçlarının zekâta tabi olması noktasında görüş birliğine sahip olan çağdaş fıkıh bilginleri, bunların zekâtının oranları hakkındaki görüşleri nedir?


CEVAP: Bu üretim araçlarını bazı bilginler, zirai araziye, bunlarla elde edilen geliri de toprak mahsullerine benzetmektedir. Dolayısıyla makineden değil, makineyi kullanarak elde edilen gelirden zekât alınır. Zekât oranları ise brüt gelirden % 5 veya giderler düşüldükten sonra net gelirden % 10 şeklinde belirlenmiştir. Uygulama kolaylığının da etkisiyle bu görüş büyük oranda kabul görmüştür. Para ve ticaret mallarına kıyasla, sanayi gelirlerinden de % 2,5 oranında zekât alınmalıdır. Bazı çağdaş fıkıh bilginleri tarafından benimsenen bu görüşün ayrıntılarında farklılıklar bulunmaktadır. Bazıları sınaî makinelerin net gelirinin % 2,5, bazıları ise sanayi sektöründe dönen sermaye + gelirin % 2,5 oranında zekâta tâbi olduğunu savunmaktadır. Genel olarak bu görüş sahipleri, üretim araçları ve bunların gelirini arazi ve arazi ürünlerine benzetmenin yanlış olacağını dile getirmektedirler. Çünkü toprak eskimezken, üretimde kullanılan makineler zamanla eskimekte ve teknolojinin gelişmesiyle değer kaybetmektedir. Bir de bunları yenileme zorunluluğu, makinelerin kullanılamaz hale gelme durumu birlikte dikkate alınarak % 2,5 oranının daha uygun olacağı ifade edilmektedir.