İDARE HUKUKU Dersi İdarenin Malları ve Kamulaştırma soru cevapları:
Toplam 61 Soru & Cevap#1
SORU: İdarenin sorumluluğu kısaca ne anlama gelir?
CEVAP: İdarenin sorumluluğu, idarenin bir kişiye verdiği zararın, idarenin mal varlığından bazı değerlerin zarar gören kişinin mal varlığına aktarılmasıyla tazmin edilmesi demektir.
#2
SORU: İdarenin sorumluluğu kaça ayrılır?
CEVAP: İdarenin sorumluluğu; • İdarenin medenî sorumluluğu ve • İdarenin idarî sorumluluğu olmak üzere ikiye ayrılır.
#3
SORU: İdarenin özel hukuk sorumluluğu ne demektir?
CEVAP: İdarenin özel hukuk sorumluluğu, adı üstünde, idarenin özel hukuka tabi olan ve uyuşmazlıkları adlî yargıda çözümlenen malî sorumluluğudur.
#4
SORU: İdarenin hangi faaliyetleri özel hukuk sorumluluğuna yol açar?
CEVAP: İdarenin aşağıdaki faaliyetleri özel hukuk sorumluluğuna yol açar: • Sınaî ve ticarî kamu hizmetlerinden kaynaklanan zararlar. • İdarenin özel mallarının işletilmesinden kaynaklanan zararlar. • Fiilî yol veya usulsüz el koymadan doğan zararlar. • Kamu görevlilerinin kişisel kusurlarından kaynaklanan zararlar.
#5
SORU: İdarenin idari sorumluluğu ne demektir?
CEVAP: İdarenin idarî sorumluluğu veya daha kısa bir ifadeyle idarî sorumluluk, idarenin kamu hukukuna tabi olan ve uyuşmazlıkları idarî yargıda çözümlenen malî sorumluluğudur.
#6
SORU: İdari sorumluluk kaça ayrılır?
CEVAP: İdari sorumluluk; • Kusurlu sorumluluk ve • Kusursuz sorumluluk olmak üzere kendi içinde ikiye ayrılır.
#7
SORU: Kusurlu sorumluluk ne demektir?
CEVAP: Kusurlu sorumluluk, idarenin kusurlu bir eylem veya işlemiyle zarar verdiği bir kişinin zararını tazmin etmesi yükümlülüğüdür.
#8
SORU: İdarenin kusursuz sorumluluğu ne demektir?
CEVAP: İdarenin kusursuz sorumluluğu idarenin hukuka uygun eylem ve işlemlerinden doğan zararları, hiçbir kusuru olmasa dahi, bazı durumlarda tazmin etmesi yükümlülüğüdür.
#9
SORU: Kusursuz sorumluluk kaça ayrılır?
CEVAP: Kusursuz sorumluluk; • Risk sorumluluğu ve • Kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından dolayı sorumluluk olmak üzere ikiye ayrılır.
#10
SORU: Risk sorumluluğu ne demektir?
CEVAP: Risk sorumluluğu, idarenin hiçbir kusuru olmasa bile, yürüttüğü riskli faaliyetler veya kullandığı tehlikeli araçlar nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumlu olmasını öngören bir kusursuz sorumluluk çeşididir.
#11
SORU: Kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından dolayı sorumluluk ne anlama gelir?
CEVAP: Kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından dolayı sorumluluk, idarenin nimetleri tüm toplum tarafından paylaşılan hukuka uygun eylem ve işlemlerinden kaynaklanan külfetlerinin sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararın, idare tarafından, bir kusuru olmasa bile, tazmin edilmesini öngören bir kusursuz sorumluluk çeşididir.
#12
SORU: Geleneksel idare hukuku doktrininde hizmet kusuru halleri nelerdir?
CEVAP: İlgili hizmet kusuru halleri şunlardır: • Hizmetin kötü işlemesi, • Hizmetin geç işlemesi, • Hizmetin hiç işlememesi.
#13
SORU: Hizmetin kötü işlemesi ne demektir?
CEVAP: Hizmetin kötü işlemesi, hizmetin gereği gibi yürütülmemesi demektir. Hizmetin kötü işlemesine Türk Danıştayı kararlarından şu örnekler verilebilir: Gazetecinin fotoğraf makinesinin polis tarafından elinden alınıp kırılması, sulama kanalına hacminden fazla su verilmesi sonucu kanalın patlaması, vitesleri dahi bilmeyen bir şoför tarafından kullanılan idarenin aracının bir kişiye çarpması, devlet hastanesinde hatalı enjeksiyon yaparak bir kişinin kolunun kangren olması, idarenin gerekli tedbirleri almaması sonucu hayvanların zift çukuruna düşüp ölmesi, zırhlı araçların bakımsızlık nedeniyle arızalı durumda olması, okulda bir öğrencinin gözüne diğer öğrenci tarafından zarar verilmesi, kaçak zannıyla el konulan derilerin uygun koşullarda muhafaza edilmemesi sonucu derilerin kullanılamaz hale gelmesi.
#14
SORU: Hizmetin geç işlemesi anlama gelir?
CEVAP: Hizmetin geç işlemesi, hizmetin olağan sayılamayacak bir gecikme ile yerine getirilmesi demektir. Örneğin hemen ameliyat edilmesi gereken apandisitli hastanın geç ameliyat edilmesi sonucunda hastanın ölmesi, bir memurun terfiindeki haksız gecikme durumlarında hizmetin geç işlemesi durumları vardır.
#15
SORU: Hizmetin hiç işlememesi ne manaya gelir?
CEVAP: Hizmetin işlemesi gerekirken, hiç işlememesi durumunda da hizmet kusuru olduğu kabul edilmektedir. Örneğin yol tamiri sırasında gerekli ışıklandırmanın yapılmaması, terör örgütlerinin açık hedefi haline gelmiş kişilerin korunması için gerekli önlemlerin alınmaması durumunda hizmet hizmetin hiç işlememesi hali vardır.
#16
SORU: Hizmet kusuru ne demektir?
CEVAP: Hizmet kusuru, kamu görevlilerinin görevlerinin ifasından ayrılamaz nitelikte olan kusurlarıdır.
#17
SORU: Kişisel kusur ne demektir ve kaç değişik şekilde ortaya çıkabilir?
CEVAP: Kişisel kusur, kamu görevlilerinin görevlerinin ifasından ayrılabilir nitelikte olan kusurlarıdır. Hizmetten ayrılabilir nitelikte olan bu kusurlar üç değişik şekilde ortaya çıkabilirler: • Kamu görevlisinin görevinin tamamıyla dışında, özel hayatında işlediği kusurlar haliyle kişisel kusurdur. Bunlara saf kişisel kusur denir. • Görevin içinde işlenmekle birlikte, fevkalade ağır nitelikteki kusurlar da kişisel kusur olarak kabul edilmektedir. Şu üç durumda kusurun fevkalade ağır olduğu kabul edilmektedir: • Kişisel saiklerle işlenmiş kusurlar, • Aşırıya kaçan davranışlar, • Mazur görülemeyecek hatalar. • Kamu görevlisinin görevi dışında ama görevi dolayısıyla işlediği kusurlar da kişisel kusur olarak kabul edilmektedir. Bu tür kusurlar, görevin ifası dışında işlenir ama bu kusur yine de görevden tamamıyla kopuk değildir. Bu tür kişisel kusurlar da iki şekilde ortaya çıkabilmektedir: • Birinci şekilde kişisel kusur, hizmetin ifası vesilesiyle işlenir. • İkincisinde ise hizmetin dışında ama idarenin kamu görevlisine verdiği araçlar sayesinde işlenen kusurlar da kişisel kusur olarak kabul edilir.
#18
SORU: Rücu davası ne anlama gelir?
CEVAP: Zarar gören kişi, kişisel kusur halinde idareye karşı idarî yargıda tam yargı davası açmış ve neticede idare kamu görevlisinin kişisel kusuruyla verdiği zararı ödemek zorunda kalmış olabilir. Bu durumda idarenin ödediği tazminatı kamu görevlisine yansıtması gerekir. İşte bu, rücu davası yoluyla olur. Rücu davası adliye mahkemelerinde açılır ve bu davada genel hükümler, yani özel hukuk hükümleri uygulanır.
#19
SORU: Fransız Danıştayı içtihatlarına göre idarenin risk sorumluluğuna yol açan tehlikeli şeyler nelerdir?
CEVAP: • Patlayıcı maddeler • Ateşli silahlar • Tehlikeli bayındırlık eserleri • Kan ürünleri
#20
SORU: Fransız Danıştayı içtihatlarına göre idarenin risk sorumluluğuna yol açan başlıca tehlikeli yöntemler nelerdir?
CEVAP: İlgili başlıca tehlikeli yöntemler şunlardır: • Genç suçluların eğitimi, • Akıl hastalarının deneme çıkışları, • Mahkumlara verilen çıkma izinleri.
#21
SORU: 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’a göre, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin izlemesi gereken usul ne şekildedir?
CEVAP: Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her halde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde ilgili valiliğe veya kaymakamlığa başvurmaları gerekir. Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, nihai işlem sonucunun ilgiliye tebliğine kadar genel hükümlere göre dava açma sürelerini durdurur. Başvuru, üyeleri valiler tarafından atanan zarar tespit komisyonuna havale edilir. Komisyon, başvuru üzerindeki çalışmasını en geç altı ay içinde tamamlar. Komisyon, adı geçen Kanun kapsamında karşılanabilecek bir zararın bulunup bulunmadığını, zararın miktarını ve nakdi ödeme tutarını tespit eder. Bir sulhname tasarısı hazırlayarak ilgiliye tebliğ eder ve ilgiliyi davet eder. Davet üzerine gelen hak sahibi sulhname tasarısını kabul ettiği takdirde, bu tasarı kendisi ve komisyon başkanı tarafından imzalanır. Nakdi ödeme tutarı üç ay içinde ödenir. Sulhname tasarısının kabul edilmemesi durumunda bir uyuşmazlık tutanağı düzenlenerek bir örneği ilgiliye gönderilir. Sulh yoluyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda ilgililerin yargı yoluna başvurma hakları saklıdır. Sulh yoluyla çözülen uyuşmazlıklarda da ilgilinin idarî yargıda tam yargı davası açma ihtimali vardır. Ancak bu durumda açılan dava sulhname nedeniyle reddedilecektir.
#22
SORU: Kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından dolayı sorumluluğun şartları nelerdir?
CEVAP: Kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından dolayı sorumluluğa başvurulabilmesi için ortaya çıkan zararın aynı zamanda özel ve anormal bir zarar olması gerekir. Zarar, özel olmalıdır; yani toplumun bütün üyelerinin uğradığı bir zarar değil, sadece bazı üyelerinin uğradığı bir zarar olmalıdır. Zarar, anormal olmalıdır; yani belirli bir ağırlık derecesini aşmalıdır.
#23
SORU: Kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından dolayı sorumluluğun türleri nelerdir?
CEVAP: İlgili sorumluluğun türleri şunlardır: • Bayındırlık işlerinin daimî zararlarından dolayı sorumluluk, • Hukuka uygun idarî işlemlerden dolayı sorumluluk, • Kanunlardan dolayı sorumluluk, • Uluslararası antlaşmalardan dolayı sorumluluk.
#24
SORU: İdarenin kanunlardan dolayı sorumluluğu ne şekilde olur?
CEVAP: Bazen kanun hükümlerinin somut olaylarda uygulanması sonucu bazı kişiler özel ve ağır bir şekilde zarara uğrayabilir. Örneğin bir kanun o zamana kadar yasal olarak üretilen bir maddenin üretilmesini ve satılmasını yasaklar. Bu maddenin üretimi ve ticaretini yapanlar bu kanundan dolayı zarara uğrarlar. Bir kanun bir yaban hayvanı türünü koruma altına alır; avlanılmasını yasaklar. Bunun üzerine bu yaban hayvanı aşırı sayıda çoğalır ve çiftçilere zarar verir. İşte bu durumlarda bu tür kanunlardan kaynaklanan zararların idare tarafından kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından dolayı sorumluluk esaslarına göre üstlenilmesi gerekir. Ancak bunun için bir kere kanun koyucunun devletin sorumluluğunu açıkça veya zımnen dışlamamış olması gerekir. İkinci olarak kanundan kaynaklanan zararlardan dolayı devletin sorumlu olabilmesi için bu zararların özel ve anormal olması gerekir. Sadece birkaç kişiye değil, herkese aynı zararı veren kanunlardan dolayı devletin kusursuz sorumluluğuna gidilemez.
#25
SORU: İdarenin sorumluluğuna başvurulabilmesi için hangi şartların gerçekleşmesi gerekir?
CEVAP: İdarenin sorumluluğuna başvurulabilmesi için şu şartlar gerekir: İlk olarak ortada idarenin bir fiili olmalıdır. İkinci olarak bu fiil, kusurlu olmalıdır (kusurlu sorumluluk hallerinde). Üçüncü olarak ortaya bir zarar çıkmış olmalıdır. Dördüncü olarak zarar ile fiil arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
#26
SORU: İdarenin sorumluluğu için zararın varlığına ilişkin şartlar ve taşıması gereken özellikler nelerdir?
CEVAP: Ortada bir zarar olmalıdır. Zarar gerçekleşmiş olmalıdır. Zarar kesin olmalıdır. Zarar, hukuken korunan bir menfaate yönelik olmalıdır. Zarar, parayla ölçülebilir olmalıdır. Ayrıca kusursuz sorumluluk için zarar özel ve anormal olmalıdır.
#27
SORU: Ortaya çıkan zarar ile idarenin eylem veya işlemi arasında nedensellik bağı bulunmamasının sonucu nedir?
CEVAP: Eğer ortaya çıkan zarar ile idarenin eylem ve işlemi arasında bir nedensellik bağı bulunmuyorsa idarenin sorumluluğundan bahsedilemez. Nedensellik bağı idarenin sorumluluğu için olmazsa olmaz koşuldur. Üstelik nedensellik bağı şartı, idarenin hem kusurlu sorumluluğu hem de kusursuz sorumluluğu için geçerlidir.
#28
SORU: İdarenin sorumluluğunun şartlarından nedensellik bağı ne anlama gelir?
CEVAP: İdarenin sorumluluğuna hükmedilebilmesi için ortaya çıkan zararın idarenin bir fiilinden kaynaklanmış olması gerekir. Diğer bir ifadeyle zarar ile zarar veren olay arasında nedensellik bağı (illiyet rabıtası) bulunmalıdır. Nedensellik bağından kastedilen şey, bir zarar ile bu zararın sebebi olan olay arasında neden-sonuç ilişkisinin bulunmasıdır. Üstelik, idareye atfedilen bir fiil ile ortaya çıkan zarar arasındaki nedensellik bağının, dolaylı bir şekilde değil doğrudan doğruya olması gerekir. Diğer bir ifadeyle idarenin fiili, ortaya çıkan zararın doğrudan nedeni olmalıdır.
#29
SORU: İdarenin sorumluluğunu kısmen veya tamamen ortadan kaldıran haller nelerdir?
CEVAP: İlgili haller şunlardır: • Mücbir sebep, • Beklenmeyen hal, • Zarar görenin davranışı, • Üçüncü kişinin davranışı.
#30
SORU: Mücbir sebep ne anlama gelir?
CEVAP: Mücbir sebep, idarenin iradesi yani faaliyet alanı dışında meydana gelen, önceden öngörülmesi mümkün olmayan ve karşı konulamayacak ağırlıktaki olaylardır. Mücbir sebep, idarenin hem kusurlu hem de kusursuz sorumluluğunu tamamıyla ortadan kaldırır.
#31
SORU: Bir olayın mücbir sebep olarak nitelendirilebilmesi için hangi şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir?
CEVAP: Bir olayın mücbir sebep olarak nitelendirilebilmesi için aşağıdaki üç şartı birlikte bulundurması gerekir: • İlk olarak, bir olayın mücbir sebep olabilmesi için idarenin iradesinin yani faaliyetlerinin dışında gerçekleşmiş olması gerekir. Bu koşul sayesinde mücbir sebep beklenmeyen halden ayrılır. • Bir olayın mücbir sebep olarak nitelendirilebilmesi için ikinci olarak, söz konusu olayın öngörülemez nitelikte bir olay olması gerekir. • Son olarak bir olayın mücbir sebep olarak nitelendirilebilmesi için bu olayın karşı konulamaz, önlenemez derecede ağır bir olay olması gerekir.
#32
SORU: Beklenmeyen hal ne demektir?
CEVAP: Beklenmeyen hal (kaza), önceden öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan, idarenin faaliyetleri içinde bulunan olaylardır. Beklenmeyen hal, idarenin kusurlu sorumluluğunu tamamıyla ortadan kaldırır ancak idarenin kusursuz sorumluluğu üzerinde etkili değildir.
#33
SORU: İdarenin sorumluluğunu azaltan ya da ortadan kaldıran hallerden zarar görenin davranışı ne anlama gelir?
CEVAP: Zarar, tamamıyla zarar gören kişinin kendi davranışı sonucu oluşmuş olabilir. Yani zararın doğrudan sebebi zarar görenin kendi fiili olabilir. İşte ortaya çıkan zarar bakımından idarenin davranışı dolaylı sebep, zarar görenin davranışı asıl sebep haline gelmiş ise artık idare bakımından illiyet bağı kesilmiştir; böyle bir durumda idarenin sorumluluğu bütünüyle ortadan kalkar. Zarar görenin davranışı, idarenin hem kusurlu hem de kusursuz sorumluluğunu tamamıyla ortadan kaldırır. Bazı durumlarda da zarar gören kişinin kendi davranışı, zararın ortaya çıkmasına katkıda bulunmuş veya ortaya çıkan zararın miktarını ağırlaştırmış olabilir. Ortaya çıkan zarar tamamıyla zarar gören kişinin kusurlu davranışından kaynaklanmış ise haliyle idarenin bir sorumluluğu söz konusu olamaz çünkü böyle bir durumda nedensellik bağı kesilmiştir. Ancak zarar gören kişinin kendi kusurlu davranışı zararın ortaya çıkmasına katkıda bulunmuş veya ortaya çıkan zararı ağırlaştırmış ise idarenin sorumluluğu hafifler, yani idarenin ödeyeceği tazminat mağdurun kusuru oranında azaltılır.
#34
SORU: İdarenin sorumluluğunu azaltan ya da ortadan kaldıran hallerden üçüncü kişinin davranışı ne demektir?
CEVAP: Ortaya çıkan zarar, üçüncü kişinin davranışı sonucu ortaya çıkmış olabilir. Bu durumda bu zarardan dolayı idarenin sorumluluğu tamamıyla ortadan kalkar. Diğer bazı durumlarda ise ortaya çıkan zarar hem idarenin bir fiilinden hem de üçüncü kişinin bir davranışından kaynaklanmış olabilir. İşte hem idarenin hem de üçüncü kişinin davranışının zararın ortaya çıkmasına yol açtığı bu gibi durumlarda, sorumluluğun idare ile üçüncü kişi arasında kusurları oranında paylaştırılması gerekir. Üçüncü kişinin davranışı, idarenin kusursuz sorumluluğunu değil sadece kusurlu sorumluluğunu tamamen veya kısmen kaldırır.
#35
SORU: İdarenin sorumluluğunda, sorumlu kamu tüzel kişisi nasıl belirlenir?
CEVAP: İdare, genel bir kavramdır. Gerçeklikte devlet, il özel idaresi, belediye, köy, kamu kurumları gibi birden çok kamu tüzel kişisi vardır. Zarardan idare değil bir kamu tüzel kişisi sorumludur; tazminatı da zarar gören kişiye bu kamu tüzel kişisi ödeyecektir. O halde, zarardan sorumlu olan kamu tüzel kişisinin belirlenmesi gerekmektedir. Sorumlu kamu tüzel kişisinin belirlenmesi konusunda genel kural şudur: Zarara yol açan faaliyet veya bayındırlık eseri hangi kamu tüzel kişisinin yetkisi altındaysa zarardan sorumlu olan kamu tüzel kişisi odur. Söz konusu zarar, tek bir kamu tüzel kişisi tarafından yürütülen tek bir kamu hizmeti dolayısıyla ortaya çıkmış ise problem yoktur. Bu zarardan, bu kamu hizmetini yürüten kamu tüzel kişisi sorumludur. Ancak bazen bir zararın meydana gelmesine değişik kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen birden fazla kamu hizmeti faaliyetleri katkıda bulunmuş olabilir. Bu durumda, ortaya çıkan zarardan her kamu tüzel kişisi kendi katkısı oranında sorumludur.
#36
SORU: İdari işlemlerden doğan zararlardan dolayı tam yargı davası açılması ne şekilde olur?
CEVAP: Bu durumda zarar gören kişi, İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 12’nci maddesine göre; • (a) İsterse dava açma süresi içinde (yani 60 gün içinde) iptal davası ve tam yargı davasını birlikte açar. • (b) İsterse ilk önce dava açma süresi içinde iptal davası açar; dava (lehe veya aleyhe) sonuçlandıktan sonra kararın kendisine tebliğinden itibaren 60 gün içinde de tam yargı davası açar. • (c) İsterse iptal davası açmaz; doğrudan tam yargı davası açar.
#37
SORU: İdari işlemlerin icrasından doğan zararlardan dolayı tam yargı davası ne şekilde açılır?
CEVAP: Zarar gören kişinin uğradığı zarar, bir idarî işlemin icrasından kaynaklanmış olabilir. Örneğin imar planının uygulanması durumunda böyle bir zarar ortaya çıkar. İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 12’nci maddesine göre ilgililer... bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava açma süresi (60 gün) içinde tam yargı davası açılabilirler. Dolayısıyla bir idarî işlemin uygulanmasından zarar gören kişiler, bu işleme karşı hiçbir şekilde iptal davası açmadan, bu işlemin uygulanmasından doğan zararın tazmini istemiyle uygulama tarihinden itibaren 60 gün içinde, doğrudan tam yargı davası açabilirler.
#38
SORU: İdari eylemlerden kaynaklanan zararlara karşı tam yargı davası açılması usulü nasıldır?
CEVAP: Bir idarî eylemden dolayı zarara uğrayan kişi, doğrudan doğruya tam yargı davası açamaz. İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre bunun için zarar gören kişinin, zarar veren idarî eylemi, yazılı bildirim üzerine veya bir başka suretle öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde ve her hâlükârda eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde, ilgili idareye başvurarak hakkının yerine getirilmesini, yani uğradığı zararın idare tarafından tazmin edilmesini istemesi gerekir. Zarar gören kişi, bu isteminin kısmen veya tamamen reddi üzerine, ret kararının tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren 60 gün içinde tam yargı davası açabilir. İşte zarara uğrayan kişinin önce idareye başvurup idareden uğradığı zararın karşılanmasını istemesi üzerine idarenin verdiği karara ön karar; zarara uğrayan kişinin dava açmadan önce böyle bir ön karar alma zorunluluğuna da ön karar kuralı denir.
#39
SORU: Zararın tazminine ilişkin ilkeler nelerdir?
CEVAP: Zararın tazminine ilişkin ilkeler şunlardır: • Nakden tazmin ilkesi, • İstenilenden daha fazla tazminata hükmedilememesi ilkesi.
#40
SORU: Zararın tazminine ilişkin ilkelerden, nakden tazmin ilkesi ne anlama gelir?
CEVAP: Bu ilkeye göre mahkeme idareyi aynen tazmine mahkum edemez. İdare sadece nakden tazmine mahkum edilebilir. Nakden tazmin, zarar görene zararını karşılayacak bir miktar para verilmesi demektir.
#41
SORU: Ultra petita yasağı ne demektir?
CEVAP: İdare mahkemesi, zarar gören kişinin talep ettiği miktardan daha fazla bir tazminata hükmedemez. Zarar gören kişi, gerçekten talep ettiğinden daha fazla bir zarara uğramış olabilir. Buna rağmen hakim, davacının talep ettiği tutarın üstünde bir tazminat ödemeye idareyi mahkum edemez. Zira, idare hukukunda da özel hukukta olduğu gibi ultra petita karar verme yasağı vardır.
#42
SORU:
İdarenin mal ve para ihtiyacının karşılanmasında “olağan usul” nasıl tanımlanabilir?
CEVAP:
İdarenin mal ve para ihtiyacının karşılanmasında “olağan usul”, devlet düzeninin olağan şekilde işlediği ortamda, devletin/idarenin sahip olduğu kamu gücüne dayanarak yahut dayanmayarak mal ve para edinmesidir.23
#43
SORU:
İdarenin olağan mal ve para elde etmesine ilişkin hukukta öngörülen usuller nelerdir?
CEVAP:
İdarenin olağan mal ve para elde etmesine ilişkin hukukta öngörülen usuller arasında tabii olarak edinme, satın alma ve bağış suretiyle edinme, borçlanma suretiyle edinme, kamusal yükümlülükler getirme sonucu edinme, bayındırlık faaliyeti sonucu edinme, idari sözleşmenin sona ermesinde mal devri, düzenleme ortaklık payı şeklinde mal edinme, kamulaştırma, devletleştirme, miras yoluyla ve para cezaları, müsadere ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi suretiyle mal edinme yer alır.
#44
SORU:
İdarenin, ihtiyaç duyduğu özel hukuk kişisinin taşınmazına, bedeli karşılığında kanundaki usullere uyarak el koymasına ne ad verilir?
CEVAP:
İdarenin, ihtiyaç duyduğu özel hukuk kişisinin taşınmazına, bedeli karşılığında kanundaki usullere uyarak el koymasına kamulaştırma denir.
#45
SORU:
Kamu hizmeti niteliğine bürünen özel teşebbüsün, bedeli mukabilinde, bütün olarak (taşınır ve taşınmazlarla birlikte) kamuya geçirilmesine ne ad verilir?
CEVAP:
Kamu hizmeti niteliğine bürünen özel teşebbüsün, bedeli mukabilinde, bütün olarak (taşınır ve taşınmazlarla birlikte) kamuya geçirilmesine devletleştirme denir.
#46
SORU:
Kamusal mallar, oluşumu (kökeni) açısından nasıl sınıflandırılabilir?
CEVAP:
Kamusal mallar, oluşumu (kökeni) açısından “doğal kamusal mallar” ve “sun’i kamusal mallar” olmak üzere iki sınıfa ayrılabilir.
#47
SORU:
Hizmet binası, yol ve köprü gibi insan müdahalesi ile oluşan kamusal mallara ne ad verilir?
CEVAP:
Tabii olarak oluşmayıp, insan müdahalesi ile oluşan mallar, sun’i kamusal mallardır. Hizmet binası, yol ve köprü gibi kamusal mallar da kendiliğinden değil, insan müdahalesi ile oluştuklarından sun’i (yapay) kamusal mal sınıfında yer alırlar.
#48
SORU:
Tahsis yönünden kamusallar mallar nasıl sınıflandırılabilir?
CEVAP:
Tahsis yönünden kamusallar mallar, hizmet malları, orta malları ve sahipsiz mallar olarak üçe ayrılır.
#49
SORU:
Kamusal malların, özel hukuk mallarından farklı olarak ne gibi özellikleri bulunur?
CEVAP:
Kamusal malların, özel hukuk mallarından farklı olarak şu özellikleri bulunur: Devir ve ferağ edilmezliği, Zaman aşımı ile iktisap edilmezliği, özel hukuk işlemlerine konu olamaması, kamulaştırılamaması, vergi gibi yükümlülüklerden muaf olması ve özel bir korumaya tabi olması.
#50
SORU:
Kamusal malların, konusu olamayacağı özel hukuk işlemlerinden bazıları nelerdir?
CEVAP:
Kamusal malların, konusu olamayacağı özel hukuk işlemlerinden bazıları şunlardır: (a) Kamusal mallar üzerinde sınırlı aynî hak kurulamaz. (b) Kamusal mallar kira gibi özel hukuk sözleşmelerine konu olamaz. (c) Kamusal mallar haczedilemez. (d) Kamusal malların tapu siciline tescili gerekmez.
#51
SORU:
Kamusal mallardan yararlanmada geçerli olan ilkeler nelerdir?
CEVAP:
Kamusal mallardan yararlanmada geçerli olan ilkeler şu şekilde özetlenebilir:
1. Kamusal mallardan, tahsis amacına uygun veya bu amaçla bağdaşır şekilde yararlanılır ya da kullanılır. Kamusal mallar, tahsis amacına aykırı ve tahsisin korunmasını tehlikeye düşürecek şekilde kullanılamaz.
2. İdare, kamusal malları kullanılmaya elverişli şekilde bulundurmak, tahsis amacı dışında kullanılmasını engellemek ve en verimli ve ekonomik şekilde kullanılmasını sağlamakla görevlidir.
3. Kamu mallarından yararlanmada, idarenin üstün ve bertaraf edilemez yetkileri vardır ve idare bu yetkileri her zaman kullanabilir.
4. Kamu mallarından yararlanma hakları, idarenin kamusal malların tahsisini belirleme ve değiştirme yetkisini kısıtlayamaz.
5. Ortak yararlanmada, eşitlik ve serbestlik ilkeleri çerçevesinde yararlanmak esastır.
6. Ortak yararlanmalarda, ücretsiz olarak yararlanmak esastır.
#52
SORU:
Kamusal malların tahsis cihetine göre türlerinden yararlanma şekilleri nelerdir?
CEVAP:
Kamusal malların tahsis cihetine göre türlerinden yararlanma şekilleri, idarenin özel mallarından yararlanma, hizmet mallarından yararlanma, orta mallarından yararlanma ve sahipsiz mallardan yararlanma şeklinde sıralanabilir.
#53
SORU:
Elektrik santrallerinden yararlanma, kamusal malların tahsis cihetine göre tasniflenmesinde hangi tür yararlanmaya bir örnek olarak verilebilir?
CEVAP:
Elektrik santrallerinden yararlanma, kamusal malların tahsis cihetine göre tasniflenmesinde hizmet mallarından yararlanmaya bir örnektir. Kamu hizmetine tahsis edilen bu mallardan (hizmet mallarından) bir kısmında idare sadece kendisi kullanır, halkın bu malları kullanması, kamu düzeni, milli güvenlik gibi gerekçelerle yasaklanmıştır. Diğer örnekleri de kışlalar, askeri fabrikalar, hapishanelerdir.
#54
SORU:
Bir okul kantinini işleten özel hukuk kişisinin, kantin olarak kullanılan alanı başkasının kullanmasını engelleyecek şekilde kullanması hangi "kamusal mallardan yararlanma" türüdür?
CEVAP:
Bir okul kantinini işleten özel hukuk kişisinin, kantin olarak kullanılan alanı başkasının kullanmasını engelleyecek şekilde kullanması, "kamusal mallardan yararlanma" türü bakımından özel-istisnai yararlanma olarak adlandırılır. Özel ve istisnaî yararlanma, bir kamusal maldan, başkalarının yararlanmasını kısmen veya tamamen engelleyecek şekilde yararlanmayı ifade etmektedir.
#55
SORU:
Özel-istisnai yararlanmada, başkasının yararlanmasını engelleyecek bir yararlanma söz konusu olduğundan bazı özel şartları bulunmaktadır. Bu şartlar nelerdir?
CEVAP:
Özel-istisnai yararlanmada, başkasının yararlanmasını engelleyecek bir yararlanma söz konusu olduğundan bazı özel şartları şunlardır:
1. Özel-istisnai yararlanma izne tabidir: Kamusal mallardan, başkalarının kullanımına engel olacak bir yararlanma biçimi olduğundan, idarenin iznine (ruhsat ya da sözleşme) gerek vardır. Bu tür bir kullanım idarenin müsaadesi olmadan mümkün değildir. Mesela kaldırımda büfe işletmek, bir kamu binasında kantin işletmek ancak ilgili idarenin müsaadesiyle mümkündür.
2. Özel-istisnaî yararlanma ücrete tabidir: Ortak kullanımın aksine, özel istisnaî yararlanma ücrete tabidir. Bu tür yararlanmada, kişinin gelir elde etmesi söz konusu olduğundan, karşılığında da idareye bir bedel ödemesi gerekir.
3. Özel-istisnaî yararlanma süreye tabidir: Bu tür yararlanma belli bir süreye tabidir. Yararlanmanın süresi, ruhsat işleminde ya da sözleşmede belirtilir. Süre sona erdiğinde tekrar uzatılması mümkündür. Mesela okul binalarındaki kantinler, genellikle bir-üç yıl süreyle özel hukuk kişilerine verilmektedir.
4. Özel-istisnaî yararlanma, kamusal malın tahsis amacına uygun olmalıdır: Kamusal malın tahsis amacına aykırı, özel-istisnaî yararlanma olamaz. Mesela okul binasında, kantin, kırtasiye için kullanım olabilir ancak, nalbur dükkânı olamaz.
#56
SORU:
Kamulaştırma mülkiyet hakkına bir müdahale olduğu için hak sahiplerine lehine ne gibi güvenceler getirilmiştir?
CEVAP:
Kamulaştırma mülkiyet hakkına bir müdahale olduğu için hak sahiplerine lehine, kamulaştırmanın kanunla düzenlenmesi, kamulaştırma usulüne birden fazla makamın iştirak etmesi, usulün çok ayrıntılı düzenlenmesi, bedelin kural olarak peşin ödenmesi gibi bir dizi güvenceler getirilmiştir.
#57
SORU:
Kamulaştırma bedelinin para dışında ödeme yöntemi nedir?
CEVAP:
Kamulaştırma bedelinin para dışında ödeme yöntemi, trampa yoluyla kamulaştırmadır.
#58
SORU:
Kamulaştırma bedelinin para dışında diğer bir ödeme yöntemi olan trampa yoluyla kamulaştırmada uyulacak kurallar nelerdir?
CEVAP:
Kamulaştırma bedelinin para dışında diğer bir ödeme yöntemi olan trampa yoluyla kamulaştırmada uyulacak kurallar şu şekilde özetlenebilir:
1. Kamulaştırma bedelinin trampa yoluyla ödenmesi, mâlikin kabulüne bağlıdır. Mâlik kabul etmez ise, para ile ödeme yapılmak zorundadır.
2. Trampa yoluyla mâlike verilecek taşınmaz, idarenin kamu hizmetine tahsis etmediği (özel emlâki) bir taşınmaz olmalıdır. Kamu hizmetine tahsis edilen taşınmaz mâlike verilmez.
3. Trampa yoluyla mâlike verilecek taşınmaz, kamulaştırma bedelini kısmen veya tamamen karşılayacak miktarda olabilir. Bedeller arasındaki fark, taraflarca nakit olarak karşılanır.
4. İdarenin trampa olarak vereceği taşınmaz malın değeri, kamulaştırma bedelinin yüzde yüzyirmisini aşamaz.
#59
SORU:
Kamulaştırmanın temel aşamaları nelerdir?
CEVAP:
Kamulaştırmanın temel aşamaları şu şekilde sıralanabilir:
1. İdari aşamaları
2. Adli aşama
#60
SORU:
Kamulaştırmada hangi şartlarda malik taşınmazını geri alma hakkına sahiptir?
CEVAP:
Kamulaştırmada aşağıdaki şartlarda malik taşınmazını geri alma hakkına sahiptir:
a) Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde, kamulaştırmayı yapan darece veya 22’nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca devir veya tahsis yapılan idarece; kamulaştırma ve devir amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa;
b) Mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanunî faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmaz malını geri alabilir.
c) Doğmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmayan geri alma hakkı düşer.
#61
SORU:
Kamulaştırma işlemindeki adli aşamalar nelerdir?
CEVAP:
Kamulaştırma işlemindeki adli aşamalar şu şekilde sıralanabilir:
1. İdarenin, Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat
2. Mahkeme tarafından meşruhatlı davetiye çıkarılması
3. Kamulaştırma kararına karşı idarî dava açılması
4. Duruşmada tarafların anlaşması
5. Taraflar anlaşamaz ise, bedelin mahkeme tarafından tespiti
6. Kamulaştırma bedelinin idarece bankaya yatırılması ve tescil kararı