İKTİSAT TARİHİ Dersi YİRMİNCİ YÜZYILDA DÜNYA EKONOMİSİ soru cevapları:

Toplam 21 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Aşağıdakilerden hangileri 20. yüyılda dünya ekonomisinde gerçekleşen yapısal değişmelerdir?


CEVAP:

-20. yy’da avrupa, gücünü ve otonomisi kaybetmiştir.
-Avrupalı olmayan milletler, Avrupa’nın siyasi ve ekonomik kontrolüne karşı başkaldırmış ve 3. Dünya ülkeleri oluşmuştur.
-2. Dünya Savaşı’ndan sonra uluslar arasında ortak davranma ve barışı koruma arzusu daha da güçlenmiştir.
-2. Dünya Savaşı sonrası güçlenen işbirliği arzusunun sonucu olarak Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği kuruluşları ortaya çıkmıştır.
-20. yüzyılın sonlarına doğru Sovyetler Birliğinin parçalanması ve doğu bloğunun dağılması ile ABD , dünyanın tek süper gücü haline gelmiştir.


#2

SORU:

Avrupa dışında ortaya çıkan hızlı nüfus artışının nedenini açıklayınız.


CEVAP:

Avrupa dışında ortaya çıkan hızlı nüfus artışının nedeni, ölüm oranlarındaki büyük düşüştü. Batılı olmayan milletler, yüksek doğum ve ölüm oranlarından düşük doğum ve ölüm oranlarına geçiş sürecini halen yaşamaktadırlar. Kamu sağlığı, tıbbi bakım ve zirai üretimle ilgili Batı teknolojisinin yayılmasının bir sonucu olarak Üçüncü Dünya ülkelerinde ölüm oranları büyük ölçüde düşerken doğum oranlarında benzer bir düşüş daha yavaş gerçekleşmektedir. Ölüm oranlarındaki büyük düşüş, özellikle 1 yaşından küçük çocuklarda görülmektedir.


#3

SORU:

Ölüm oranlarındaki düşüşün önemli sonuçlarını açıklayınız.


CEVAP:

Ölüm oranlarındaki düşüşün önemli bir sonucu, belirli bir yılda doğan insanların yaşamaları beklenen ortalama yıl sayısı olarak hesaplanan hayat ümidinin önemli ölçüde uzamış olmasıdır. Yirminci yüzyılın başında ortalama hayat süresi gelişmiş ülkelerde bile 50 yılın altındaydı. İsveç’te 1881-90’da ortalama hayat süresi kadınlar için 51.5, erkekler için 48.5 yıldı. 1931’de Hindistan’da ortalama hayat süresi yalnızca 26.8 yıldı. Bu son rakam Roma İmparatorluğu dönemindeki ortalama hayat süresinin biraz üzerindedir. 20. yüzyılın ortasında gelişmiş Batılı ülkelerde hayat süresi ümidi 60 yılı aşmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri tüm ülkelerde ortalama hayat süresi yükselmeye devam etmektedir. Yirmi birinci yüzyılın başında gelişmiş ülkelerde hayat ümidi 80 yıla yaklaşmıştır. Ortalama hayat süresindeki artış kişi başına gelirlerdeki, beslenme düzeylerindeki ve tıbbi bakım şartlarındaki iyileşmelerle yakından alakalıdır.


#4

SORU:

Ekonomik kaynaklara talep neden artmıştır?


CEVAP:

Uluslararası göç hareketlerinin niteliği değişmiştir. On dokuzuncu yüzyıldaki göçlerin büyük bir bölümü ekonomik nedenlere dayalıydı. Bu faktör önemini korumakla birlikte, yirminci yüzyıldaki göçlerin bir nedeni de savaş ve ihtilallerden kaynaklanan siyasi baskılardı. 20. yüzyılda nüfusun hızla çoğalması ve dünyanın en azından bir bölümünde refahın artması ekonomik kaynaklara büyük bir talep yarattı. Savaş zamanlarındaki bazı geçici kıtlıklar dışında, dünya ekonomisi bu talebi karşılamakta güçlük çekmedi. Bu başarının temelinde ekonomi ile bilim ve teknoloji arasındaki yakın iş birliği sayesinde zirai verimin artırılması, maden kaynaklarının geliştirilmesi, mevcut kaynaklara yeni kullanım şekillerinin ortaya konması ve sentetik ürünler şeklinde yeni kaynaklar elde edilmesi yatıyordu.


#5

SORU:

20. yüzyılda ekonomik kaynaklar açısından gelişmeleri çıklayınız.


CEVAP:

20. yüzyılda ekonomik kaynaklar açısından en önemli gelişme, enerji alanında oldu. On dokuzuncu yüzyılda kömür, sanayileşen ülkelerde temel enerji kaynağı iken 20. yüzyılda başta petrol ve doğal gaz olmak üzere yeni enerji kaynakları büyük ölçüde onun yerini aldı. Petrol ticari olarak 19. yüzyılda üretilmeye başlandığı halde yalnızca aydınlanma ve yağlama amacıyla kullanılmaktaydı. On dokuzuncu yüzyılın sonunda motorlu araçların gelişmesi, petrolün kullanım imkânlarını olağanüstü ölçüde artırarak dünya ekonomisi için petrolü hayati bir enerji kaynağı haline getirdi. Petrol motorlu araçlar ve dizel lokomotiflerle uçakların temel yakıt girdisi oldu. Bu yeni teknolojiler sivil olduğu kadar askeri alanlarda da kullanıldığından petrol stratejik bir önem kazandı. Ayrıca petrolden elektrik enerjisi üretiminde ve ısınmada yaygın şekilde yararlanıldı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında petrol sentetik ve plastik ürünlerin ana ham maddesi oldu.


#6

SORU:

Petrolun bir doğal kaynak olarak büyümesini jeopolitik olarak açıklayınız. 


CEVAP:

İlk önemli petrol rezervleri Rusya ve Kuzey Amerika’da bulundu. İki savaş arası dönemde İran ve Irak önemli üretim bölgeleri oldu. 1948’de Suudi Arabistan’da zengin petrol yataklarının keşfi, dünya enerji arzında İslam dünyasının jeopolitik yansımaları günümüzde de devam eden büyük bir önem kazanmasına neden oldu. Avrupa, kömür kaynakları bakımından zengin olmasına karşılık, eski Sovyetler Birliği ülkeleri bir yana bırakılırsa petrol kaynakları sınırlı bir bölgedir. 1950’lere kadar toplam dünya üretiminin %60’ını gerçekleştiren ABD, günümüzde dünya petrolünün yarısını üretmesine rağmen net ithalatçı bir ülke durumundadır. Basra Körfezi’ni çevreleyen Ortadoğu ülkeleri, dünya pazarına en çok petrol arz eden bölgedir.


#7

SORU:

20. yüzyılda enerji kaynağı olarak kömür ve petrolü kıyaslayınız.


CEVAP:

 1928’de dünya enerji üretiminin %75’i kömürden elde edilirken petrolün payı %17, hidrolik enerjinin payı ise %8 idi. 1950’lerde hala kömür toplam enerjinin yarısını sağlarken petrol ve doğal gazın payı %30’a yükseldi. Ancak 1980’lerde bu oranlar tamamen tersine döndü: Kömürün payı %27’ye düşerken petrol ve doğal gazın payı %64’e yükseldi


#8

SORU:

Modern teknoloji, insan ve çevre ilişkilerini nasıl etkilemiştir?


CEVAP:

On dokuzuncu yüzyılda sanayileşmenin ardındaki temel itici güç olan teknolojik değişme, 20. yüzyılda bu rolünü oynamaya devam etti. Hatta bu değişmenin hızı daha da arttı. Yeni teknoloji her insanın hayatını derinden etkiledi. Geçmiş çağlarda toplumların başarısının ölçüsü, çevrelerine uyabilme yetenekleriydi. Yirminci yüzyılda ise başarı, çevreye hükmetmekle ve onu toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirebilmekle mümkündü. Çevreye hükmetmenin temel aracı ise teknoloji ve özellikle de modern bilime dayalı teknolojiydi. 202


#9

SORU:

Modern sanayinin bilimsel bir temele oturmasıyla ürün ve hammaddelerdeki gelişmeleri açıklayınız.  


CEVAP:

Modern sanayinin bilimsel bir temele oturması pek çok yeni ürün ve hammaddenin ortaya çıkmasını sağladı. Daha 19. Yüzyılda, kimyacılar çok sayıda sentetik ilaç ve boya keşfetmişlerdi. 1898’de suni ipeğin keşfi ile başlayarak çeşitli suni dokuma ham maddeleri ortaya çıktı. Yirminci yüzyılda petrol ve diğer hidrokarbonlardan yapılan plastik maddeler pek çok kullanım için ağaç, maden, toprak ve kağıdın yerini aldı. Elektrik ve mekanik güçten artan ölçüde yararlanılması, emekten tasarruf sağlayıcı pek çok yeni aracın ortaya çıkması ve otomatik kontrol araçlarının gelişmesi, yaşama ve çalışma şartlarında büyük değişmelere yol açtı. Bilim ve teknolojinin hızlı değişme yeteneği bir dizi yan gelişmeyle de desteklendi. Bunun en iyi örneği saniyeden daha kısa bir sürede binlerce karmaşık hesaplamayı yapabilen elektronik bilgisayarlardır. İlk hesap makinesi 1830’larda icat edildi. Yirminci yüzyıl başlarında ticari amaçlarla birkaç kaba mekanik alet kullanılmaktaydı.


#10

SORU:

Bilime dayalı teknolojinin insan emeğinin verimine etkisini örneklerle açıklayınız.


CEVAP:

Bilime dayalı teknoloji, insan emeğinin verimini büyük ölçüde artırmıştır. Ekonomik etkinliğin en iyi ölçüsü, işçi başına ya da iş saati başına üretimdir. Tarımda verim Batı ülkelerinde bilimsel gübreleme teknikleri, tohum seçimi, besicilik, zararlı böceklerle mücadele ve mekanik güç kullanımı sayesinde büyük ölçüde artmıştır. Yüzyılın ortasında ABD’de tarımda işçi başına üretim, pek çok Asya ülkesinin 10, Afrika ülkesinin ise 25 katı idi. 1960’larda yeni tekniklerin tropikal bölgelere yaygınlaştırılması ‘yeşil ihtilal’ olarak adlandırılmış ve bazı Asya ülkelerinde zirai verimlilik önemli ölçüde yükselmiştir. Ancak zengin ve yoksul ülkeler arasındaki verimlilik farkı hala sürmektedir. 


#11

SORU:

Bilimdeki gelişmeler enerji üretimini nasıl etkilemiştir?


CEVAP:

Enerji üretimindeki artış daha belirgindir. Dünya enerji üretimi 1900 ile 1950 arasında 4, 1950’den yüzyılın sonuna kadar 3 katından daha fazla artış göstermiştir. Elektrik enerjisi üretimindeki artış ise, daha çarpıcıdır. 1950’de 1 trilyon kilovat/saatten az olan dünya elektrik enerjisi üretimi, 1982’de 8,5 trilyon kilovat/ saat’e yükselmiştir.


#12

SORU:

19. yüzyılın sonlarında başlayan ve 20. yüzyılda devam eden Sınai ve ticari organizasyon alanındaki gelişmeleri anlatınız.


CEVAP:

Sınai ve ticari organizasyon alanında 19. yüzyılın sonlarında başlayan gelişmeler, 20. yüzyılda hızlanarak devam etti. Sınırlı sorumlu anonim şirket tipi 20. yüzyılın başında önde gelen sanayi ülkelerinde tam anlamıyla kurulmuştu. Fakat o daha çok büyük ölçekli, sermaye-yoğun endüstrilerde görülmekteydi. Toptan ve perakende ticarette, esnaf üretiminde, hizmet sektöründe ve özellikle de tarımda şirketleşmemiş aile işletmeleri hakimiyetini sürdürüyordu. Uzun dönem eğilim şirketleşmenin daha geniş alanlara yayılması yönündeydi. Çok şubeli işletmeler yani mağazalar zinciri, taze ürünlerden yüksek teknolojili elektronik aletlere kadar perakende ticaretin tüm alanlarına girdi. Bazı işletmeler toptan ticaret fonksiyonunu tamamen ortadan kaldırarak üretim safhasına kadar geriye doğru bütünleştiler. Dikiş makinesi, tarım makineleri ve otomobil üreticileri gibi bazı işletmeler ise perakende ticareti yetkili temsilcilerine bırakarak ileriye doğru birleştiler. Diğer bir gelişme ise yatırım mallarından tüketim mallarına kadar çok çeşitli ürünlerin tüketim ve satışlarıyla uğraşan dev şirketlerin doğmasıydı. Bu uygulama tek işi diğer şirketleri yönetmek olan holdinglerle daha da yaygınlaştı.


#13

SORU:

İkinci Dünya Savaşı uluslararası ilişkileri nasıl etkilemiştir?  


CEVAP:

İkinci Dünya Savaşı da uluslararası ilişkilerde önemli değişimlere neden oldu. Avrupa’nın büyük güçleri arasındaki rekabet yerini iki yeni süper güç olan ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş olarak adlandırılan ekonomik, siyasi ve askeri rekabete bıraktı. Bu rekabetin sonucunda Avrupa, Doğu ve Batı olarak ikiye bölündü. Doğu Bloku, Sovyetler’in egemenliği altına girerken demokratik Batı ülkeleri politik ve ekonomik olarak ABD’ye bağlandı. 1949’da Çin’de Komünist Parti iktidara geldi. Böylece komünist blok Orta Avrupa’dan Asya’nın en doğu ucuna kadar yayıldı.


#14

SORU:

Globalleşme dünya piyasasını nasıl etkilemiştir?


CEVAP:

1980’lerde ve özellikle de 1990’larda dünya ekonomisinde yeni bir globalleşme ve liberalleşme dalgası görüldü. 19. yüzyıldaki globalleşme, taşıma maliyetlerini düşürerek mal piyasalarını birbirine yaklaştıran teknolojik nedenlerden kaynaklanırken 20. yüzyılın sonundaki globalleşme ise daha çok politik bir temele dayanıyordu.


#15

SORU:

Uluslararası para fonu (IMF)'nin görevi nedir?


CEVAP:

IMF: Dünya para sistemindeki dalgalanmaları önlemek ve kısa dönemli ödemeler dengesi problemlerini çözmekle görevlidir.


#16

SORU:

Dünya bankasının görevi nedir?


CEVAP:

Dünya Bankası: Günümüzde esas amacı yoksul ülkelerin kalkınması için gerekli teknik ve mali destekleri sağlamaktır.


#17

SORU:

Ekonomik planlama nedir?


CEVAP:

Ekonomik Planlama: Devletin iktisadi kaynakların dağılımını merkezi veya bölgesel birtakım kamu kuruluşları aracılığıyla düzenlemesidir.


#18

SORU:

Karma ekonomi nedir?


CEVAP:

Karma Ekonomi: Üretim araçlarının bir kısmı devlet, bir kısmı da özel kuruluşların mülkiyetindedir. Kaynakların tahsisi bakımından da ekonomik planlama kamu kesimi için emredici, özel kesim için ise tavsiye edici niteliktedir


#19

SORU:

Refah devleti nedir?


CEVAP:

Refah Devleti: Düşük gelirli vatandaşları için eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlarda asgari standartları sağlama yükümlülüğünü üzerine alan devlettir.


#20

SORU:

Yeni-merkantilizm nedir?


CEVAP:

Yeni-merkantilizm: Günümüzde devletin ekonomik canlanmayı veya kalkınmayı sağlamak amacıyla ihracatı artırmak için dış ticarete müdahale etmesidir.


#21

SORU:

Altın standardı nedir?


CEVAP:

Altın Standardı: Para değerinin altın karşılığının yasa ile tespit edildiği ve milli paraların sabit bir kur üzerinden altın cinsinden tanımlandığı para sistemidir.