İNSAN DAVRANIŞI VE SOSYAL ÇEVRE I Dersi YAŞLILIK soru cevapları:

Toplam 53 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Dünyada ve ülkemizde yaşlılık döneminin başlangıcı
hangi kriter ile belirlenmiştir?


CEVAP:

Yaşlılık tüm dünyada ve ülkemizde de 65 yaş
sınırı ile belirlenmektedir. Biyolojik yaşla belirlenen bu
sınır, çoğu ülkede yaşlı kanunlarının ve yaşlılara yönelik
hizmetlerin belirlenmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Örneğin ülkemizdeki 65 yaş aylığı, sadece 65 yaşına
bastıktan sonra verilmektedir.


#2

SORU:

Dünya Sağlık Örgütü yaşlılığı nasıl
sınıflandırmaktadır?


CEVAP:

Dünya Sağlık Örgütü ise ortalama yaşam
süresinin uzamasıyla beraber yaşlılığı üç evrede
sınıflandırmıştır:
• 65-74 yaş aralığındaki bireyler genç yaşlı,
• 75-84 yaş aralığındaki bireyler ileri yaşlı,
• 85 yaş üzerindeki bireyler ise çok ileri yaşlı
olarak değerlendirilmektedir.


#3

SORU:

Yaş ayrımcılığı nedir?


CEVAP:

Yaş ayrımcılığı, herhangi bir bireye ya da gruba
yaşından dolayı yapılan ayrımcılıktır.


#4

SORU:

Geriatri nedir?


CEVAP:

Geriatri; yaşlılık döneminde ortaya çıkan
hastalıklar ile ilgilenen, yaşlılıktan kaynaklanan
hastalıkların koruyucu, tedavi ve rehabilite edici
yönleriyle ilgilenen bir tıp dalıdır.


#5

SORU:

Senasans nedir?


CEVAP:

Vücudun yaşlanma sürecine senesans adı verilir.
Senesans, Latince “Sen” yani “yaşlı” kelimesinden
üretilmiş olup dilimize Fransızca “sénescense”
kelimesinden geçmiştir. Senesans, yani biyolojik yaşlanma
doğal bir süreçtir ve kişiden kişiye farklılık gösterir.


#6

SORU:

Biyolojik yaşlanma teorileri nelerdir?


CEVAP:

Yaşlanmayı insanoğlunda ortak kılan birçok
biyolojik yaşlanma teorisi bulunmaktadır. Bunlardan
bazıları kısaca şöyle açıklanabilir:
• DNA Hasar Teorisi’ne göre genetik yapımızı
oluşturan DNA, yıllar içinde hasara uğramaktadır
ve bu durum hücrelerin, organların ve dokuların
bozulmasına, dolayısıyla yaşlanmaya sebep
olmaktadır.
• Genetik Teori’ye göre ise yaşlanma genlerde
kodlanmıştır ve büyüme, gelişme gibi dönemler
gibi yaşlılık da yaşam döngüsünün parçasıdır.
• İmmünolojik ve Endokrin Teori’ye göre
yaşlanmayla birlikte bazı hormon seviyelerinde
azalma görülmekte ve bağışıklık sistemi
zayıflamaktadır.
• Aşınma Teorisi’ne göre insan vücudu da bir
makineye benzer bir mekanizmaya sahiptir ve
organlar kullanıldıkça zamanla aşınmaya uğrar.
• Hücresel Yaşlanma Teorisi ise yaşlanmayı
vücuttaki hücre oluşumunun yavaşlamasına ve
bozulmasına bağlar.
• Strese Fizyolojik Tepkinin Azalan Yeterliliği
Teorisi, yaşlanmanın vücudun strese olan
dayanıklılığının azalmasıyla meydana geldiğini
savunur.
• Metabolik Artıkların Birikmesi Teorisi,
yaşlanmanın biriken metabolik artıklarla ortaya
çıktığını savunmaktadır.
• Serbest Radikal Teorisi, biyolojik yaşlanma
teorileri arasında en çok kabul gören teoridir. Bu
teoriye göre serbest radikaller zamanla hücre
içinde birikerek DNA’yı hasara uğratır.


#7

SORU:

Yaşlılıkta meydana gelen başlıca fiziksel değişim
unsurları nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılık döneminde dış görünüşte, dişlerde, ses
ve ses tellerinde, cilt ve saçlarda, öz bakım becerilerinde
birtakım değişiklikler meydana gelir. Yaşlı bireylerde kas
ve iskelet sistemi zayıflamaya başlar, kas liflerinde ve kas
boylarında azalma görülür. Cilt soluklaşır, esnekliğini
kaybeder. Deri altındaki kasların ve yağların kısmi kaybı
ise cildin sarkmasına ve kırışıklıkların oluşmasına sebep
olur. Saç dökülmesi, beyaz ve gri saçların çıkması gibi
durumlar görülür. Dişlerin yapısı ve rengi değişir. Dişlerin
rengi değişerek sarımsı bir hal alır. Genellikle bakımsız
kalan diş etleri iltihaplanmaya ve çekilmeye başlar. Bu
durum birçok diş kaybına sebep olur. Halk arasında
“dişlerin dökülmesi” olarak adlandırılır.
Yaşlandıkça değişim gösteren diğer bir özellik ise sestir.
Yaşlılıkta ses gücünü kaybedebilir ve ses aralığı
daralabilir. Bu durum çoğu zaman gırtlak kıkırdaklarının
esnekliğini yitirmesinden ve bu kıkırdakların
sertleşmesinden kaynaklanır. Konuşma hızı giderek düşer,
kelimeler ve cümleler arasındaki duraklamalar artar.
Yaşlılıkla birlikte el ve ayak bakımı, tırnak bakımı, deri
bakımı, saç bakımı, göz, kulak ve burun bakımı gibi öz
bakım yetilerinde azalma görülebilmektedir. Daha çok
üşümeye başlayan yaşlı daha az sık duş almaya
başlayabilir. Ayrıca koku alma duyusu azalan yaşlı birey,
kötü vücut kokularının farkına varamayabilir.


#8

SORU:

Yaşlılıkta görülen başlıca fizyolojik değişim unsurları
nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılıkla birlikte vücuttaki organlarda ve
sistemlerde birtakım yapısal değişiklikler meydana
gelmekte, bu değişiklik ise sistemlerin ve organların
işlevselliğini azaltmaktadır. Homeostaz, sindirim,
solunum, kalp ve damar sistemlerinde değişiklikler, cinsel
işlevlerde gerilemeler görülebilmektedir. Ancak yaşlılıkta
cinsel hayat devam eden bir durumdur.
Dokunma, işitme, görme, koklama, tat alma duyularında
kayıplar, psikomotor becerilerde gerilemeler
gözlemlenmektedir. Kronik ağrılar, düşmeler, kanser vakaları da yaşlılıkta sıkça karşılaşılan hastalık ve
durumlardır.


#9

SORU:

Polifarmasi nedir?


CEVAP:

Polifarmasi, çoklu reçete ya da fazla sayıda ilaç
kullanımı demektir. Çoklu ilaç kullanımı yaşlılarda
sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.


#10

SORU:

Yaşlılığın bilişsel boyutları nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Yaşlı bireylerin düşünsel ve entelektüel
kapasiteleri yaşlılıkla birlikte azalmaz, ancak sinir
sistemindeki yavaşlamalar, düşünsel aktivitelerin hızına da
yansımaktadır. Çoğu bellek tipinde gerileme görülmez ve
görülen aksaklıklara müdahale etmek mümkünüdür.
Yaşlanmayla ortaya çıkan bilişsel değişikliklerin en
belirgin olanları demans, hafıza ve öğrenme yeteneği,
genel zeka, pratik zeka, dikkat ve konsantrasyon,
konuşma, görsel-uzaysal algılama fonksiyonları,
psikomotor fonksiyonlar ve üst seviye fonksiyonlardaki
değişikliklerdir.


#11

SORU:

Yaşlılıkta görülen bilişsel hastalıklar nelerdir?


CEVAP:

Demans, Alzheimer ve Parkinson yaşlılıkta sıkça
görülen ve yaşlı bireylerin yaşam kalitesini oldukça
düşüren bilişsel hastalıklardır.


#12

SORU:

Alzheimer ve Demans hastalıklarının farkı nedir?


CEVAP:

Alzheimer ve demans yaşlılıkta sıkça karşılaşılan
ve birbirine karıştırılan iki hastalıktır. Öncelikle hafıza
olmak üzere Alzheimer hastalığı beynin tüm bilişsel
fonksiyonlarında ilerleyici kayba neden olan ve beyinde
anormal protein birikimiyle meydana gelen bir hastalıktır.
Halk arasında “bunama” olarak bilinen demans ise
“bellek, dil, aritmetik, karar verme yetisi, dikkat ve diğer
bilişsel fonksiyonlarda ilerleyici kayıp” anlamına
gelmektedir. Bütün Alzheimer hastalarında demans
görülür ancak her demans hastası Alzheimer hastası
değildir.


#13

SORU:

Alzheimer ve Demans hastalıklarının yaşlı bireyin
bilişsel özelliklerine etkileri nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Alzheimer ve demans hastalarında çoklu bilişsel
kayıplar görülür. Bellek kayıpları, dil rahatsızlıkları, motor
becerilerde kayıp, objeleri ya da kişileri tanıyamama,
yönetsel işlevlerde bozukluk bu kayıplar arasında yer alır.
Bilişsel kayıplar bireyin sosyal ve iş hayatında önemli
derecede hasara yol açar ve işlevsel yetilerde gerileme
görülür. Hastalık kademeli ve sürekli olarak ilerler.


#14

SORU:

Parkinson hastalığının yaşlı bireylerin bilişsel
gelişimine etkileri nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Parkinson hastalığının en temel belirtisi
hareketlerde yavaşlamadır. Ayrıca eklem hareketlerinde
katılık ve titreme erken dönemde ortaya çıkan belirtiler
arasındadır. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte denge
bozukluğu da ortaya çıkabilmektedir. Bu belirtilere ek
olarak kabızlık, ani hareket ile kan basıncının düşmesi,
depresyon, kaygı, kesintili uyku, huzursuz bacak
sendromu gibi etkiler de Parkinson hastalığı ile birlikte
görülebilmektedir.


#15

SORU:

Yaşlılığın psiko-sosyal gelişim aşamaları nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılığın psiko-sosyal gelişim aşamaları şöyle
sıralanabilir:
• Emeklilik ve gelir düşüşü,
• Emeklilikte eşle beraber yaşamak,
• Kişinin yaşıtlarıyla yakınlaşması veya yaşlılarla
bağ kurması,
• Aile ve arkadaşlık bağlarının sürdürülmesi,
• Sosyal ve yurttaşlık sorumluluklarının devam
ettirmesi,
• Hastalık ve eşin/arkadaşların ölümü ile başa
çıkmak,
• Geç yetişkinliğin farklı basamaklarında uygun
yaşam koşullarını bulmak,
• Fiziksel güç ve sağlıktaki değişimlere adapte
olmak ve bedensel kaygıların üstesinden gelmek,
• Kişisel değerlerin, benlik kavramının ve kişisel
kıymetin yeni olaylar ışığında yeniden
değerlendirilmesi,
• Ölümün geleceğini kabul etmek.


#16

SORU:

Yaşlanmanın psikososyal niteliğini açıklayan
kuramlar nelerdir?


CEVAP:

İlgili kuramlar şöyle sıralanabilir:
• Aktivite Kuramı,
• Yaşamdan Geri Çekilme,
• Modernleşme,
• Süreklilik,
• Rol Kaybetme.


#17

SORU:

Yaşlılık ve depresyon ilişkisi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Depresyon, yaşlı nüfusta sıklıkla görülen ve yaşlı
bireyleri olumsuz etkileyen bir hastalıktır. Biyolojik,
psikolojik ve sosyal birçok etkenin bir araya gelmesiyle
merkezi sinir sisteminin düzen ve dengesi bozulabilmekte
ve depresyona sebep olabilmektedir. Depresyonda duygu
durum belirtileri olan hüzün, elem, üzüntü gibi belirtiler
yaşlılıkta ön planda olmayabilir.
Kaygı, sinirlilik, huzursuzluk, çocuksu davranışlar,
sızlanma, aşırı talepkarlık, inatçılık, sürekli yakınma da
depresyonun gizli belirtileridir. Bu belirtileri yaşayan yaşlı
bireyler depresyonda olduklarını kabul etmeyebilirler;
ancak depresyon yaşlı bireylerin işlevselliklerini azalttığı
için acil olarak tedavi edilmeleri şarttır.


#18

SORU:

Yaşlılık ve intihar ilişkine dair neler söylenebilir?


CEVAP:

Gelişimsel olarak bakıldığında, intihar
vakalarının yoğunlaştığı evrelerden bir tanesi de
yaşlılıktır. Özellikle batı ülkelerinde yaşın ilerlemesiyle
intihar vakalarının da arttığı gözlemlenmektedir.
Yaşlı bireyleri intihara sürükleyen birçok neden
bulunmaktadır. Bunlar arasında en çok öne çıkanlar ölüm,
yas ve ayrılıklar, fiziksel rahatsızlıklar ve hastalıklar,
özerkliğin ve bağımsızlığın kaybedilmesi, kendini yararsız
ve işlevi olmayan bir birey olarak görmek, sosyal
izolasyon, yalnızlık ve depresyon olarak sıralanabilir.


#19

SORU:

Yaşlılık, din ve maneviyat ilişkine dair neler
söylenebilir?


CEVAP:

Maneviyat ve din yaşlı bireylerin hayatında
önemli bir yer kaplar. Yapılan araştırmalar göstermektedir
ki din yaşlıların duygusal iyilik halini güçlendirmektedir.
Bir dine bağlı olmak ve ölümden sonraki hayata inanmak
yaşlı bireylerin ölümü kabullenmelerini kolaylaştırmakta,
ölüm korkusunu azaltmaktadır. Ölüm, hastalık gibi acı
olaylarla baş etmek için Tanrı’ya sığınmak, dua ve ibadet
etmek yaşlı bireylerin sıklıkla başvurduğu yöntemlerdir.


#20

SORU:

Din ve maneviyat yaşlılığa karşı tutumda nasıl bir
etkiye sahiptir?


CEVAP:

Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, dini
inanışı olanlar olmayanlara göre yaşamdan daha tatminkar
ve yaşlılığa karşı daha olumlu bir tutum içindedirler.
Ayrıca dini inanışları kuvvetli olan yaşlı bireylerin
moralleri daha yüksektir ve kendilerini daha az yalnız
hissederler. Bunda dini ritüellerin rolü de çok büyüktür.
Dini bayramlar ve toplu ibadetler yaşlı bireyleri bir arya
getirerek onların sosyalleşmesini de sağlar.


#21

SORU:

Yaşlılıkta ahlaki gelişim nasıldır?


CEVAP:

Ahlak bireyin doğru ile yanlışı ayırt edebilmesini
sağlayan ilkeler ve değerler bütünü olarak
tanımlanmaktadır. Kohlber’in ahlak gelişim kuramına
göre çocuklar 14 yaşında son dönem olan gelenek sonrası
ahlaki gelişim dönemini tamamlarlar ancak, her bireyin
son döneme geçmesi mümkün olmamaktadır. Bu kurama
göre yaşlı bireylerin 3. Dönem olan gelenek sonrası ahlaki
gelişim döneminde olmaları beklenir. Bu dönem 5. Aşama
olan “Sosyal Sözleşme Eğilimi” ve 6. Aşama olan
“Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi” aşamalarını kapsar.
Sosyal sözleşme eğilimi aşamasına göre toplumsal
normlarla değerlere uygun davranışlar sergilenir. Yasalar
ve kurallar büyük önem taşır ancak aynı anda insani
değerlerle özgürlük ve adalet gibi kavramlarla çatışan
kurallar eleştirel bir şekilde sorgulanır. Bu tür kanunların
demokratik olarak değiştirilebileceği düşüncesine
sahiptirler. Evrensel ahlak ilkeleri eğilimi aşamasına göre
ise evrensel ahlak ilkeleri kanun ve yasaların üzerinde
tutulur. Bireyler kendine özel ahlak ilkelerini oluştururlar.
Gelişmiş demokratik ülkelerde bu evrensel ahlak ilkeleri
genellikle yasalarla uyumludur. Ülkemizde yaşlı bireylerin
din ve maneviyat yönlerinin güçlü olduğunu düşünürsek,
dini öğretilerin ve dini kuralların yaşlı bireylerin ahlaki
ilkelerini belirlemede büyük etkisi olduğu söylenebilir.


#22

SORU:

Yaşlanmayı etkileyen faktörler nelerdir?


CEVAP:

Yaşlanmayı etkileyen unsurlar şöyle sıralanabilir:
• Beslenme,
• Sigara, alkol ve madde kullanımı,
• Egzersiz,
• Düzenli uyku,
• Stresle başa çıkmak,
• Sağlıklı bir cinsel yaşam sürmek.


#23

SORU:

Yaşlanmayı geciktirmek ya da yan etkilerini azaltmak
mümkün müdür?


CEVAP:

Yaşlanmayı geciktirmek ve yaşlanmanın yan
etkilerini en aza indirgemek mümkündür. Bunun için
yaşam tarzında birtakım değişiklikler yapmak
gerekmektedir. Düzenli egzersiz, sağlıklı ve dengeli
beslenme, düzenli uyku, alkol ve tütün ürünlerinden uzak
durma, stresten kendini koruma gibi yaşam biçimleri,
yaşlanmanın hızını ve yan etkilerini azaltan yöntemlerdir.


#24

SORU:

Zihin sağlığını korumak ve toplumda aktif bir birey
olabilmek için neler yapılabilir?


CEVAP:

Yaşama ve çalışmaya dört elle sarılmak
gerekmektedir. Aynalara kızıp, küsmemek gerekmektedir.
Her kırışıklığın arkasında bir birikimin olduğuna, ilk
olarak insanın kendisi inanmalıdır. Bu kırışıklıkların,
geçilen yolların, gelecek kuşaklara aktarılması gereken
anıların, bilgilerin, deneyimlerin bir hiyeroglif anlatımı
olduğuna çevredekileri inandırmak gerekmektedir.
Gücünü, yaratıcılığa ayırmak gerekmektedir. Karanlığa ve
karamsarlığa yenik düşmemek gerekmektedir. Sonuna
kadar üretip; onurla, sevgiyle ve mantıkla yaşamak, her
yaşta üretilebilecek bir şeyler olduğunu hiçbir zaman
unutmamak gerekmektedir. Hedef, toplumun esenliği
olmalıdır ve bireylerin önceliği bu esenliği sağlayacak
şeyler olmalıdır. Zaman zaman, yaşlandım ancak hiç
büyümedim denmeli; çocukluktaki mizah tutkusu
sürdürülmeye çalışılmalıdır. Karamsar ve amaçsız
insanlardan olabildiğinde uzak kalmak gerekmektedir.


#25

SORU:

Megatrend nedir?


CEVAP:

Megatrend, toplumları küresel boyutta etkileyen
sosyal, politik, ekonomik, demografik, çevresel, kültürel
ve teknolojik değişikliklerdir.


#26

SORU:

Demografik yaşlanmanın özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Azalan doğum ve bebek ölüm oranları, ortalama
yaşam süresinin uzaması gibi faktörler yaşlı nüfusun
toplam nüfus içindeki oranını artırmaktadır. Toplam
nüfusun %4’ünün yaşlı bireylerden (65+) oluştuğu
toplumlar genç toplum, bu oranın %4 ve %7 aralığında
olduğu toplumlar olgun toplum, %7 ve %10 aralığındaki
toplumlar ise yaşlı toplum olarak nitelendirilmektedir.
Yaşlı bireylerin toplam nüfus içindeki oranının %10’u
geçtiği toplumlar ise çok yaşlı toplum olarak
nitelendirilmektedir.


#27

SORU:

Türkiye’de demografik yaşlanma oranları nasıldır?


CEVAP:

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2013
yılında Türkiye nüfusunun %7,7’sini yaşlı nüfus
oluşturmaktadır. Yapılan nüfus tahminlerine göre 2023
yılında bu oranın %10,2’ye, 2050 yılında %20,8’e, 2075
yılında ise %27,7’ye çıkması beklenmektedir. Bu
istatistiklere göre Türkiye olgun toplum olmaktan çıkmış,
yaşlı bir toplum haline dönüşmektedir. 2023 yılında ise
çok yaşlı toplumla arasında yerini alacaktır.


#28

SORU:

Toplumun yaşlanması ne gibi olumsuzluklara
sebebiyet verir?


CEVAP:

Toplumun yaşlanması birçok olası sorunu da
beraberinde getirmektedir. Yaşlılıkla artan akut ve kronik
hatalıklar, hastane, ilaç ve tedavi masraflarının da
artmasına sebep olmaktadır. Uzun süreli bakıma ihtiyaç
duyan yaşlı bireylerin sayısının artması, nitelikli bakım
personeli ve kurumsal bakım ihtiyacını artırmaktadır.
Ayrıca uzun süreli bakım konusu yetişkin çocukların
üzerinde baskı yaratmakta ve kuşaklararası ilişkileri
olumsuz etkilemektedir. Büyük bir kısmı emeklilerden
oluşan yaşlı bireylerin nüfusunun artması, emekli maaşları
çalışan bireylerin maaşlarından kesilen vergilerle ödenen
sistemlerde de sıkıntı yaratmaktadır. Çalışan bireyin daha
çok yaşlı bireyin emekli maaşını ödeyebilmesi için daha
fazla vergi vermesi gerekmektedir.


#29

SORU:

Yaş ayrımcılığı nedir?


CEVAP:

Yaş Ayrımcılığı: Herhangi bir bireye ya da gruba yaşından dolayı yapılan ayrımcılıktır.


#30

SORU:

Geriatri nedir?


CEVAP:

Geriatri: Yaşlılık döneminde ortaya çıkan hastalıklar ile ilgilenen, yaşlılıktan kaynaklanan hastalıkların koruyucu, tedavi ve rehabilite edici yönleriyle ilgilenen bir tıp dalı.


#31

SORU:

Dünya Sağlık Örgütü ortalama yaşam süresinin uzamasıyla beraber yaşlılığı kaç evreyle sınıflandırmıştır?


CEVAP:

Dünya Sağlık Örgütü ortalama yaşam süresinin uzamasıyla beraber yaşlılığı 3 evreyle sınıflandırmıştır. 65-74 yaş aralığındaki bireyler genç yaşlı, 75-84 yaş aralığındaki bireyler ileri yaşlı, 85 yaş üzerindeki bireyler ise çok ileri yaşlı olarak değerlendirilmektedir (WHO, 2015).


#32

SORU:

Senesans ne demektir?


CEVAP:

Vücudun yaşlanma sürecine senesans adı verilir. Senesans, Latince “Sen” yani “yaşlı” kelimesinden üretilmiş olup dilimize Fransızca “sénescence” kelimesinden geçmiştir. Senesans, yani biyolojik yaşlanma doğal bir süreçtir ve kişiden kişiye farklılık gösterir.


#33

SORU:

DNA Hasar Teorisi nedir?


CEVAP:

DNA Hasar Teorisine göre genetik yapımızı oluşturan DNA, yıllar içinde hasara uğramaktadır ve bu durum hücrelerin, organların ve dokuların bozulmasına, dolayısıyla yaşlanmaya sebep olmaktadır.


#34

SORU:

Genetik Teoriye göre ise yaşlanma nasıldır?


CEVAP:

Genetik Teoriye göre yaşlanma genlerde kodlanmıştır ve büyüme, gelişme gibi dönemler gibi yaşlılık da yaşam döngüsünün bir parçasıdır.


#35

SORU:

Biyolojik yaşlanma teorileri nelerdir?


CEVAP:

Yaşlanmayı insanoğlunda ortak kılan birçok biyolojik yaşlanma teorisi bulunmaktadır. Bunlar; DNA Hasar Teorisi, Genetik Teori, İmmünolojik ve Endokrin Teoriye, Aşınma Teorisi, Hücresel Yaşlanma Teorisi, Strese Fizyolojik Tepkinin Azalan Yeterliliği Teorisi, Metabolik Artıkların Birikmesi Teorisi, Serbest Radikal Teorisi'dir.


#36

SORU:

İmmünolojik ve Endokrin Teoriye göre, yaşlanmayla nasıl olmaktadır?


CEVAP:

İmmünolojik ve Endokrin Teoriye göre, yaşlanmayla birlikte bazı hormon seviyelerinde azalma görülmekte ve bağışıklık sistemi zayıflamaktadır. Bu durum yaşlı bireyleri bakteri, virüs ve diğer hastalıklara karşı savunmasız bırakmaktadır.


#37

SORU:

Strese Fizyolojik Tepkinin Azalan Yeterliliği Teorisi nedir?


CEVAP:

Strese Fizyolojik Tepkinin Azalan Yeterliliği Teorisi ise yaşlanmanın vücudun strese olan dayanıklılığının azalmasıyla meydana geldiğini savunur. Yaşlanmanın fizyolojik, toplumsal ve psikolojik boyutlarını içerdiği için en geniş kapsamlı yaşlanma teorisi olarak kabul edilir.


#38

SORU:

Biyolojik yaşlanma teorileri arasında en çok kabul gören teori hangisidir?


CEVAP:

Serbest Radikal Teorisi ise biyolojik yaşlanma teorileri arasında en çok kabul gören teoridir. Bu teoriye göre serbest radikaller zamanla hücre içerisinde birikerek DNA’yı hasara uğratır. Serbest radikaller, oksijen solunumu yapan her canlıda doğumdan itibaren ortaya çıkmaya ve hücrede birikmeye başlar. Ayrıca, fosil kökenli yakıtların dumanı, sigara, ultraviyole ışınları, radyasyon, virüsler, bazı toksik kimyasallar ve böcek ilaçları da serbest radikaller içerir. Bu serbest radikaller zamanla hücre içinde birikerek hücrenin görevlerini yerine getirmesini engeller.


#39

SORU:

Yaşlılıkta Başlıca Fiziksel Değişim Unsurları nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılıkta Başlıca Fiziksel Değişim Unsurları; Dış görünüş (eklemler, kas ve iskelet sistemi), Dişler, Ses ve ses telleri, Cilt ve saçlar ve Öz bakımdır.


#40

SORU:

Homeostaz (Dengeleşim) nedir?


CEVAP:

Homeostaz (dengeleşim) adlı mekanizma, karşılaştığı hastalık durumlarında ve olağan dışı durumlarda vücudun dengesini sağlamaya çalışır. Yaş ilerledikçe bu mekanizmanın çalışması etkinliği azalır. Birey, fizyolojik olarak kendini farklı durumlara adapte etmekte zorlanır.


#41

SORU:

Yaşlılıkla birlikte sindirim sistemi nasıl değişime uğrar?


CEVAP:

Yaşlılıkla birlikte fizyolojik değişime uğrayan bir başka sistemse sindirim sistemidir. Yaşla beraber enzimlerde, mide öz suyunda ve tükürük salgılarında azalma görülür. Bu durum sindirimin zorlaşmasına, mide ağrısı gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasına sebep olur. Bu yüzden yaşlı bireyin beslenmesine ve diyetine daha çok dikkat etmesi gerekebilir. Ayrıca bağırsak hareketleri de yaşlılıkla birlikte zayıflama gösterebilir ve ishal, kabız gibi şikâyetler artabilir.


#42

SORU:

Yaşlılıkta Başlıca Fizyolojik Değişim Unsurları nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılıkta Başlıca Fizyolojik Değişim Unsurları şunlardır; Homeostaz (Dengeleşim), Sindirim Sistemi, Solunum Sistemi, Kalp ve Damar Sistemi, Cinsellik, Duyular ve Psiko-motor becerilerdir.


#43

SORU:

Yaşlılıkta psiko-motor beceriler nasıldır?


CEVAP:

Yaşlılıkla beraber merkezi sinir sisteminin bilgiyi işlemesinde yavaşlama görülür. Bu yüzden yaşlı bireyler gençlerin yapabilecekleri her türlü fiziksel aktiviteyi daha yavaş yaparlar. Yeni bilgileri hafızaya almak ve eski bilgilere ulaşmak yaşlılar için daha zor bir hâle gelebilir. Bilgilerin yavaş işlenmesi yaşlılar için tehlikeli durumlar oluşturabilir.


#44

SORU:

Polifarmasi ne demektir?


CEVAP:

Polifarmasi: Çoklu reçete ya da fazla sayıda ilaç kullanımı demektir.


#45

SORU:

Yaşlılıkta bilişsel gelişim nasıldır?


CEVAP:

Beyin işlevlerindeki fizyolojik gerilemeye bağlı olarak bellek, dikkat, algı gibi bilişsel işlevler olumsuz yönde etkilenmektedir. Bilişsel fonksiyon değişiklikleri genelde beynin bazı bölgelerinde oluşan hasarlar sonucu gelişir. Yaşlanmayla ortaya çıkan bilişsel değişikliklerin en belirgin olanları demans, hafıza ve öğrenme yeteneği, genel zeka, pratik zeka, dikkat ve konsantrasyon, konuşma, görsel-uzaysal algılama fonksiyonları, psikomotor fonksiyonlar ve üst seviye fonksiyonlardaki değişikliklerdir. Demans ve bunun türleri olan Alzheimer ile Parkinson yaşlılarda görülen en sık zihinsel rahatsızlıklardır


#46

SORU:

Alzheimer ve demans arasındaki farklar nelerdir?


CEVAP:

Alzheimer ve demans yaşlılıkta sıkça karşılaşılan hastalıklardır ve bu iki hastalık birbirleriyle çok karıştırılmaktadır. Öncelikle hafıza olmak üzere Alzheimer hastalığı beynin tüm bilişsel fonksiyonlarında ilerleyici kayba neden olan ve beyinde anormal protein birikimiyle meydana gelen bir hastalıktır. Halk arasında “bunama” olarak bilinen “demans” ise “bellek, dil, aritmetik, karar verme yetisi, dikkat ve diğer bilişsel fonksiyonlarda ilerleyici kayıp” anlamına gelmektedir. Bütün Alzheimer hastalarında demans görülür ancak her demans hastası Alzheimer hastası değildir. Demansa neden olan birçok başka hastalık vardır. Alzheimer en sık görülen demans tipidir. İlerleyen yaşla birlikte, Alzheimer’ın görülme sıklığı artar ancak Alzheimer hastalığının normal yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu olmadığı bilinmelidir. Daha önce de belirtildiği gibi normal yaşlanma sürecinde beyinde yapısal birtakım değişiklikler olur fakat bilişsel/zihinsel yetilerde bariz bir kayıp söz konusu değildir. Alzheimer’da ise, belirgin şekilde yeni bilgileri öğrenme güçlüğü bulunmaktadır.


#47

SORU:

Alzheimer Hastalığına İlişkin Belirtiler nelerdir?


CEVAP:

1. Çoklu bilişsel kayıplar

a. Bellek kayıpları

b. Bilişsel rahatsızlıklar

i. Dil rahatsızlıkları

ii. Motor becerilerde kayıp

iv. Objeleri ya da kişileri tanıyamama

v. Yönetsel işlevlerde bozukluk (ör. planlama, organizasyon)

2. Bilişsel kayıplar bireyin sosyal ve iş hayatında önemli derecede hasara yol açar ve işlevsel yetilerde gerileme görülür.

3. Hastalık kademeli ve sürekli olarak ilerler.

4. Yukarıdaki belirtilere neden olan diğer merkezi sinir hastalıklarının ya da sağlık durumlarının bulunmaması gerekir.


#48

SORU:

Parkinson nedir?


CEVAP:

Parkinson hastalığı yetişkinlerde Alzheimer hastalığından sonra ikinci sıklıkta görülen ve sinir hücre harabiyeti sonucunda gelişen bir hastalıktır. Parkinson hastalığının en temel belirtisi hareketlerde yavaşlamadır. Ayrıca eklem hareketlerinde katılık ve titreme erken dönemde ortaya çıkan başlıca Parkinson hastalığı belirtileridir. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte denge bozukluğu da ortaya çıkabilmektedir. Bu belirtilere ek olarak kabızlık (konstipasyon), ani hareket ile kan basıncının düşmesi, depresyon, kaygı, kesintili uyku, huzursuz bacak sendromu gibi belirtiler de Parkinson hastalığı ile birlikte görülebilmektedir.


#49

SORU:

Yaşlılığın Psiko-Sosyal Gelişim Aşamaları nelerdir?


CEVAP:

1. Emeklilik ve gelir düşüşü

2. Emeklilikte eşle beraber yaşamak

3. Kişinin yaşıtlarıyla yakınlaşması veya yaşlılarla bağ kurması

4. Aile ve arkadaşlık bağlarının sürdürülmesi

5. Sosyal ve yurttaşlık sorumluluklarının devam ettirilmesi

6. Hastalık ve eşin/arkadaşların ölümü ile başa çıkmak

7. Geç yetişkinliğin farklı basamaklarında uygun yaşam koşullarını bulmak

8. Fiziksel güç ve sağlıktaki değişimlere adapte olmak ve bedensel kaygıların üstesinden gelmek

9. Kişisel değerlerin, benlik kavramının ve kişisel kıymetin yeni olaylar ışığında yeniden değerlendirilmesi

10. Ölümün geleceğini kabul etmek


#50

SORU:

Yaşlanmanın psiko-sosyal boyutuyla ilgili kuramlar nelerdir?


CEVAP:

Yaşlanmanın psiko-sosyal boyutuyla ilgili birçok kuram bulunmaktadır. Bunların bazıları yaşlılıkla ilgili olumsuz duygular uyandırırken, bazıları da yaşlılığın uyum ve değişikliğe adaptasyon kısmına odaklanarak pozitif yönlerini ortaya çıkarmaktadır. Bunlar Aktivite Kuramı, Yaşamdan Geri Çekilme Kuramı, Modernleşme Kuramı, Süreklilik Kuramı ve Rol Kaybetme Kuramı'dır.


#51

SORU:

Aktivite Kuramı nedir?


CEVAP:

Aktivite Kuramına göre her ne kadar yaşlı bireylerin fizyolojik sağlık durumları ve ihtiyaçları genç bireylerinkinden farklı olsa da yaşlılar ve gençler benzer psikolojik ve sosyal ihtiyaçlara sahiptirler. Psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yaşlı bireylerin hayatlarındaki aktivite ve etkileşim sıklığını artırmalı, eski aktivitelerini yenileriyle değiştirmelidirler.


#52

SORU:

Yaşlılıkta tinsel gelişim nasıldır?


CEVAP:

Maneviyat ve din yaşlı bireylerin hayatından önemli bi yer kaplar. Özellikle ülkemizde yaşlı bireylerin dinî pratikleri sıklıkla uyguladığı gözlemlenmektedir. Dinî bayramlarda ve günlerde bir araya gelmek, dinî ritüelleri uygulamak, camiye gitmek ve namaz kılmak ülkemizdeki yaşlı bireyler tarafından sıklıkla uygulanan davranışlardır.

Yapılan çalışmalar göstermektedir ki din yaşlıların duygusal iyilik hâlini güçlendirmektedir. Bir dine bağlı olmak ve ölümden sonraki hayata inanmak yaşlı bireylerin ölümü kabullenmelerini kolaylaştırmakta, ölüm korkusunu azaltmaktadır. Ölüm, hastalık gibi acı olaylarla baş etmek için Tanrı’ya sığınmak, dua ve ibadet etmek yaşlı bireylerin sıklıkla başvurduğu yöntemlerdir.


#53

SORU:

Demografik yaşlanma ne demektir?


CEVAP:

21. yüzyılın megatrendlerinden biri olarak görülen demografik yaşlanma, tüm dünyayı etkileyen bir olgudur. Azalan doğum ve bebek ölüm oranları, ortalama yaşam süresinin uzaması gibi faktörler yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranını artırmaktadır. Toplam nüfusun %4’ünün yaşlı bireylerden (65 +) oluştuğu toplumlar genç toplum, bu oranın %4 ve %7 aralığında olduğu toplumlar olgun toplum, %7 ve %10 aralığındaki toplumlar ise yaşlı toplum olarak nitelendirilmektedir. Yaşlı bireylerin toplam nüfus içindeki oranının %10’u geçtiği toplumlar ise çok yaşlı toplum olarak nitelendirilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2013 yılında Türkiye nüfusunun %7,7’sini yaşlı nüfus (65+) oluşturmaktadır. Yapılan nüfus tahminlerine göre 2023 yılında bu oranın %10,2’ye, 2050 yılında %20,8’e, 2075 yılında ise %27,7’ye çıkması beklenmektedir (TÜİK, 2014). Bu istatistiklere göre Türkiye olgun toplum olmaktan çıkmış, yaşlı bir toplum hâline dönüşmektedir.