İNSAN VE DAVRANIŞ Dersi BİLİŞ VE ZİHİNSEL YETENEKLER soru cevapları:

Toplam 87 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Psikolojide biliş olarak adlandırılan çalışma alanı
hangi dönemde başlamıştır?


CEVAP:

Psikolojide biliş olarak adlandırılan çalışma alanı
1960’lardan sonra başlamıştır.


#2

SORU:

Zekâ çalışmalarına başlanmasının temel nedeni nedir?


CEVAP:

Zekâ çalışmaları, zihinsel geriliği olan çocukların
ayırt edilmesi, personel seçimi gibi pratik nedenlerden
dolayı bireylerin entelektüel yeteneklerinin olabildiğince
kesin bir biçimde betimlemek amacıyla başlamıştır.


#3

SORU:

Bilişsel psikolojinin odaklandığı süreçler nelerdir?


CEVAP:

Bilişsel psikoloji, genel/evrensel düzeyde insanın
bilişsel/düşünme süreçlerine odaklanır.


#4

SORU:

Kategorileştirme nasıl gerçekleştirilir?


CEVAP:

Kategorileştirme kavramla yakından ilişkilidir.
Bir nesne, bir kavram altına yerleştirildiğinde
kategorileştirilmiş olur.


#5

SORU:

Kavramların insan hayatındaki işlevleri nelerdir?


CEVAP:

Kavramların insan hayatındaki işlevleri çok
önemlidir. Kavramlar bir durumda öğrenileni diğer
durumlara aktarmaya olanak verdikleri için dünyayı
basitleştirir.
Kavramlar sayesinde, dünya insan tarafından
anlaşılabilecek ve başa çıkılabilecek hâle gelir. Böylece
insan kaotik bir dünyayla uğraşmak zorunda kalmaz.
Diğer yandan kavramlar, yeni yaşantıları anlamlandırmaya
olanak verir. Kavramların belirli bir durumda insanın
davranış seçeneklerini belirleme işlevi de vardır.


#6

SORU:

Kavram çeşitleri nelerdir?


CEVAP:

Atkinson ve meslektaşları kavramları;
• Klasik kavramlar ve
• Olasılık içeren kavramlar olarak ikiye ayırmıştır.


#7

SORU:

Klasik kavram ve olasılık içeren kavram arasındaki
temel farklılık nedir?


CEVAP:

Klasik kavramlar, üyelerinin ortak özelliklerini
temsil eden kavramlardır. Olasılık içeren kavramlarsa
üyelerinin tüm ortak özelliklerini temsil edemeyebilirler.


#8

SORU:

Kavram oluşturma modelleri nelerdir?


CEVAP:

Kavram oluşturma modelleri şunlardır:
• Özellikler Modeli,
• Prototip Modeli,
• İyi Örnek Modeli.


#9

SORU:

Özellikler modelinin başlıca özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Özellikler modeline göre bir nesnenin, bir
canlının, bir kişinin, bir olayın ya da bir niteliğin kavramın
içine girmesi için belirli birtakım özellikleri taşıması
gerekir. Bazı araştırmacılar, kavramların, bellekte muğlak
olmayan bir özellikler dizisi hâlinde saklandığına
inanmaktadır.


#10

SORU:

Prototip modeli hangi sürece dayanır?


CEVAP:

Prototip modeli, o kategorinin özelliklerini
barındıran en iyi örnek yoluyla kavramın oluşturulması
sürecine dayanır.


#11

SORU:

İyi örnek modelinin dayandığı temel ilke nedir?


CEVAP:

Bazı psikologlar insanların, kavramları prototip
gibi soyut yapılarla değil, gerçek yaşantıda o kavrama dair
pek çok örneği görmekle geliştirdiklerine inanmaktadır.
Çocukların meyve, sebze, renk ve pek çok hayvan
kavramını bu yolla öğrendiği kolaylıkla gözlenebilir.


#12

SORU:

Problem çözüm sürecinin aşamaları nelerdir?


CEVAP:

Ne tür problem olursa olsun, problem çözüm
süreci belli aşamaları içerir:
• İlk aşama problemin zihinsel olarak temsil
edilmesi, yani anlaşılmasıdır.
• İkinci aşama, amacı belirlemektir.
• Üçüncü aşama ise amacı alt amaçlara bölmektir.
• Son aşama alt amaçlara ulaşmaya dönük problem
çözme stratejilerini seçmek ve uygulamaktır.


#13

SORU:

Probleme çözüm bulma olasılığını ve problem
çözümünün hızını etkileyen en önemli faktör nedir?


CEVAP:

Probleme çözüm bulma olasılığını ve problem
çözümünün hızını etkileyen en önemli faktör problemi
anlamaktır.


#14

SORU:

Problemi anlamak için farklı zihinsel temsiller
geliştirmek kadar hesaba katılması gereken faktörler
nelerdir?


CEVAP:

Problemi anlamak için farklı zihinsel temsiller
geliştirmek kadar üç faktörü de hesaba katmak gereklidir.
Bu faktörler şöyle sıralanabilir:
1. Probleme ait zihinsel temsilin parçalarının
birbirine anlamlı şekilde bağlı olması.
2. Problemin zihinsel temsiline ilişkin ögelerin, dış
dünyadaki problemin ögelerine denk düşmesi.
3. Probleme uygulanacak ardalan bilgilerinin
edinilmiş olması.


#15

SORU:

En sık kullanılan problem çözme stratejileri nelerdir?


CEVAP:

İyi bir problem temsili oluşturulsa bile, çoğu kez
problemler hemen çözülemez. Problem çözümü için
birtakım stratejiler kullanmak gereklidir. En sık kullanılan
problem çözme stratejilerinden ikisi algoritmalar ve
kestirme yollardır.


#16

SORU:

Algoritma nedir?


CEVAP:

Algoritma, belirli türde problemleri çözmek için
geliştirilmiş özgül problem çözme yoludur.


#17

SORU:

Kestirme yollar nelerdir?


CEVAP:

Üç tip kestirme yol bulunmaktadır. Bunlar;
• Alt Amaç Analizi,
• Araçlar ve Amaç Analizi ile
• Geriye Doğru Çalışma Yönetimi’dir.


#18

SORU:

Alt amaç analizi nedir?


CEVAP:

Alt amaç analizi, amacı alt amaçlara bölmek ve
her defasında bir alt amaca ulaşmak yoluyla problemin
nihai çözümüne gitmeyi içerir.


#19

SORU:

Araçlar ve amaç analizi nedir?


CEVAP:

Araçlar ve amaç analizi, amaca ulaşmayı
engelleyen en önemli faktörü saptamayı ve onu ortadan
kaldırmak için gerekli araçları bulmayı içerir. Amacı
engelleyen en önemli faktör ve bu faktörü ortadan
kaldırma kararı, içinde bulunan durumla ulaşılmak
istenilen durum arasında karşılaştırma yapılarak verilir.


#20

SORU:

Problem çözümünü kolaylaştıran ya da zorlaştıran
faktörler nelerdir?


CEVAP:

Problem çözümünü kolaylaştıran ya da
zorlaştıran faktörler şunlardır:
• Uzmanlık,
• Zihinsel kurulum,
• İşleve takılma.


#21

SORU:

İşleve takılma nedir?


CEVAP:

Nesneleri adları ya da tanıdık işlevleri dışında
başka bir bağlamda düşünememe eğilimini ifade eder.


#22

SORU:

İşleve takılma ile ilgili literatürde en yaygın kullanılan
örnek nedir?


CEVAP:

İşleve takılma ile ilgili literatürdeki en popüler
örnek Duncker mum problemidir.


#23

SORU:

Duncker mum problemi nedir?


CEVAP:

“Masada kibrit, içinde raptiyelerin olduğu bir
raptiye kutusu ve bir mumun olduğu bir odaya girdiğinizi
düşünün. Sizden bu malzemeyle mumu duvara koyarak
yakmanız isteniyor. Bu problemi nasıl çözersiniz?”
şeklinde belirtilen problemdir.


#24

SORU:

İnsandaki en önemli bilişsel süreç nedir?


CEVAP:

İnsandaki en önemli bilişsel sürecin dil olduğu
söylenebilir.


#25

SORU:

Dilin önemi nedir?


CEVAP:

Dil, insanı evrim basamağında daha altta olan
diğer canlılardan ayırır. Dil, insan iletişiminin temelidir
ama dili sadece iletişim aracı olarak görmek, dilin önemini
anlatmaya yetmez.


#26

SORU:

Dilin, onu evrim basamağının daha altında yer alan
hayvanların iletişim sistemlerinden ayıran özellikleri
nelerdir?


CEVAP:

Dilin, onu evrim basamağının daha altında yer
alan hayvanların iletişim sistemlerinden ayıran pek çok
yanı vardır:
• Birincisi dilin anlamlılığıdır.
• İkincisi dilin sonsuz yaratıcılık özelliğinin olması
ya da olağanüstü bir esnekliğe sahip olmasıdır.
• Üçüncüsü dil, bulunulan yere bağlı olarak
gerçekleşen bir bilişsel süreç değildir.
• Son olarak dil olağanüstü karmaşık bir bilişsel
süreçtir ama insanların dili kullanmaları için özel
olarak eğitim almaları gerekmez.


#27

SORU:

Dilin dünyanın algılanış biçimini yapılandırdığını
iddia eden bilim adamı kimdir?


CEVAP:

Whorf, dilin dünyanın algılanış biçimini
yapılandırdığını iddia etmiştir. Diğer bir deyişle, Whorf’a
göre, dünyayı anlamak için kullandığımız kategori ve
ilişkiler dilden türetilmiştir.


#28

SORU:

Eskimolarda karı ifade eden pek çok sözcük
bulunmasının nedeni nedir?


CEVAP:

Eskimolarda karı ifade eden pek çok sözcük
vardır. Eskimoların bu hava olayıyla ilgili deneyimleri
fazla olduğu için, karın her değişik durumu için farklı
sözcük türettikleri düşünülebilir.


#29

SORU:

Whorf, Hopi yerlilerinin diline “zamansız dil“ adını
vermesinin nedeni nedir?


CEVAP:

Whorf, Hopi yerlilerinin diline “zamansız dil“
adını vermiştir. Çünkü diğer dillerin aksine, bu dilde
konuşurken geçmiş, gelecek ya da şimdiki zamanın ayırt
edilmediğini ifade etmiştir.


#30

SORU:

Whorf’un dilin düşünceyi etkileme şekliyle ilgili
hipotezi nedir?


CEVAP:

Whorf’un dilin düşünceyi etkilediği fikri dilsel
görececilik hipotezi olarak bilinmektedir.


#31

SORU:

Modern bilişsel psikologların dilsel görececilik
hipotezini kabul etmeme sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Modern bilişsel psikologlar dilsel görececilik
hipotezini kabul etmezler. Bu görüşe karşı çıkmalarının
çeşitli gerekçeleri vardır:
• Birincisi, modern araştırmacılara göre, Whorf,
diller arasındaki farklılıkları abartmıştır.
• İkincisi, farklı dillerin dünyayı farklı şekilde
betimleme olasılığına karşın, insanların dünyayı
aynı algıladıklarını gösteren araştırmalar vardır.
• Worf hipotezine yöneltilen farklı bir eleştiri de
anlamın sadece dil üzerinden kurulmadığı
iddiasıdır. Bu iddiaya göre, yetişkinler düşünce
birimi olarak sözcükler kadar imgeleri de
kullanırlar.


#32

SORU:

Zekâ konusunda yaşanan anlaşmazlıklar nelerdir?


CEVAP:

Zekâ konusunda yaşanan anlaşmazlıklara sadece
bir-iki örnek vermek tartışmaların boyutlarını anlamak
açısından yararlı olacaktır. Büyük anlaşmazlıklardan biri
zekânın çalışmaya değer bir konu olup olmadığı
üzerinedir. Bazı psikologlar, insanların neden
birbirlerinden farklı davranış gösterdiklerini anlamak için
zekâ açısından görülen bireysel farklılıkların önemli
olduğunu düşünürken, bazı psikologlar ise zekâ
kavramının neredeyse hiçbir değeri olmadığını savunurlar.
Diğer bir anlaşmazlık konusu zekânın kökenine ilişkindir.
Bazı psikologlar zekâ açısından görülen bireysel
farklılıkların kaynağını ağırlıkla kalıtıma, diğerleri ise
çevreye ve deneyime bağlarlar.


#33

SORU:

Genel olarak zekâ nedir?


CEVAP:

Genel olarak zekânın iyi bir soyut akıl yürütme,
problem çözme ve karar verme gibi bilişsel süreçleri
içerdiği düşünülmektedir.


#34

SORU:

Zekânın ne olduğu tartışmalar hangi konu üzerinde
yoğunlaşmaktadır?


CEVAP:

Zekânın ne olduğu konusundaki tartışmalar daha
çok, kaç zihinsel yeteneğin zekâyı oluşturduğu üzerinde
dönmektedir. Bunun bir yanıtı yoktur, ancak psikologlar,
zekânın, kişinin yaşadığı kültür ya da toplum tarafından
değer verilen zihinsel becerileri kapsaması gerektiğinde
artık hemfikirdirler.


#35

SORU:

Uzmanların zekâ tanımlarında açıkça vurgulanan
faktör nedir?


CEVAP:

Uzmanların yaptığı zekâ tanımlarında kültürün
rolü açıkça vurgulanmaktadır. Diğer bir deyişle bir
kültürde “zeki" olarak görülen bir davranış diğer bir
kültürde böyle görülmeyebilir.


#36

SORU:

Zekânın, üzerinde anlaşılmış bir tanımı olmayışının
temel sebebi nedir?


CEVAP:

Zekânın, üzerinde anlaşılmış bir tanımı olmayışı,
zekâ konusunda farklı kuramlar geliştirilmiş olmasından
kaynaklanır.


#37

SORU:

Spearman, Thurstone ve Burt gibi kuramcılar zekânın
temel bileşenlerini hangi teknikle belirlemeye çalışmıştır?


CEVAP:

20. yüzyılın ilk yarısında Spearman, Thurstone
ve Burt gibi kuramcılar zekânın temel bileşenlerini faktör
analizi olarak bilinen bir istatistik tekniğini kullanarak
belirlemeye çalıştılar.


#38

SORU:

Faktör kuramının temelini oluşturan görüş nedir?


CEVAP:

Araştırmacılar, zekâyı birden fazla faktörün
oluşturduğunu iddia etmişlerdir. Zekâyı oluşturan kaç
zihinsel yeteneğin, diğer bir deyişle kaç faktörün olduğu
kuramdan kurama değişir.


#39

SORU:

G faktörü nedir?


CEVAP:

Spearman, her bireyin g faktörü olarak
adlandırılan genel bir zekâ faktörüne sahip olduğunu ileri
sürmüştür. Spearman’a göre, g faktörü kendini her alanda
gösterir. Yani zeki insan tüm konularda zekiliğini gösterir.
Bireylerin zekâ ölçeklerinden aldıkları puanlardan da g
faktörü sorumludur.


#40

SORU:

Birincil zihinsel yetenekler ölçeğini oluşturan faktörler
nelerdir?


CEVAP:

Birincil zihinsel yetenekler ölçeğini oluşturan
faktörler;
• Uzamsal yetenek,
• Algısal hız,
• Sayısal yetenek,
• Sözel yetenek,
• Bellek,
• Kelime bilgisi ve
• Akıl yürütmedir.


#41

SORU:

Cattell’in faktör analizinden elde ettiği kanıtları
kullanarak saptadığı zekâ türleri nelerdir?


CEVAP:

Cattell faktör analizinden elde ettiği kanıtları
kullanarak iki tür zekâ saptamıştır. Bunlar;
• Akıcı zekâ ve
• Kristalleşmiş zekâdır.


#42

SORU:

Akıcı zekâ nedir?


CEVAP:

Akıcı yetenek ya da akıcı zekâ, yeni durum ya da
problemlerle uğraşılırken kullanılan zekâ türüdür. Kabaca
sözel olmayan akıl yürütme biçimine karşılık gelir. Bu
zekâ türü deneyim ve eğitimden çok az etkilenirler.


#43

SORU:

Kristal zekâ nedir?


CEVAP:

Kristalleşmiş zekâ, daha önceden kazanılmış
bilgiye ve düşünülme biçimlerine dayanılan zekâ türüdür
ve sözel zekâya karşılık gelir. Genel olarak, kristalleşmiş
zekânın akıcı zekâya bağımlı olduğunu söylemek
mümkündür ama tersi mümkün değildir.


#44

SORU:

1960’lara kadar zekâ üzerindeki araştırmalarda
ağırlık verilen yaklaşım hangisidir?


CEVAP:

1960’lara kadar zekâ üzerindeki araştırmalar
ağırlıklı olarak faktörler yaklaşımına dayanmaktaydı.


#45

SORU:

Bilgi işleme yaklaşımının sorduğu sorular nelerdir?


CEVAP:

Bilgi işleme yaklaşımı, çeşitli zekâ ölçekleriyle
ölçülen zihinsel süreçlerin neler olduğu ve bu süreçlerin
ne kadar hızlı ve ne kadar kesinlikle gerçekleştiği
türünden sorular sorar.


#46

SORU:

Bilgi işleme yaklaşımının amacı nedir?


CEVAP:

Bilgi işleme yaklaşımı zekâyı faktörlerle
açıklamaktan çok zeki davranışın altında yatan zihinsel
süreçleri belirlemeye çalışır.


#47

SORU:

Gardner’in zekâ ile ilgili görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Gardner, zekânın mantıksal akıl yürütme
kapasitesi olarak görülmesine karşı çıkmıştır. Gardner’a
göre, tüm zihinsel kapasitenin altında yatan bir g faktörü
yoktur; çeşitli kombinasyonlarla çalışan çeşitli zekâlar
vardır. İnsanların doktor, çiftçi, dansçı vb. gibi çok farklı
roller almasını sağlayan bu çoklu zekâlardır. Belki de en
önemlisi Gardner için zekâ, “bir şey”, kafanın içindeki bir
tür eşya değil; insanın çeşitli biçimlerde düşünmesine izin
veren bir potansiyeldir.


#48

SORU:

Gardner’in ayırt ettiği zekâ türleri nelerdir?


CEVAP:

Zekânın pek çok bağımsız yetenekten oluştuğuna
inanan Gardner, kaç tane zekâ olduğunu belirlemenin güç
olduğunu söylese de yedi farklı zekâ ayırt etmiştir. Bunlar;
• Dille ilgili zekâ,
• Müzik zekâsı,
• Mantıksal-matematiksel zekâ,
• Uzam sal zekâ,
• Kişiler arası zekâ,
• Beden-kinestetikle ilgili zekâ ve
• İçsel zekâdır.


#49

SORU:

Robert Sternberg tarafından geliştirilen çoklu zekâ
kuramı nedir?


CEVAP:

Robert Sternberg tarafından geliştirilen çoklu
zekâ kuramı, üçlü zekâ kuramıdır.


#50

SORU:

Robert Sternberg tarafından belirlenen zekâ türleri
nelerdir?


CEVAP:

Sternberg’in üçlü zekâ kuramı adı verilen
yaklaşımında;
• Analitik,
• Yaratıcı ve
• Pratik olmak üzere üç zekâ türü belirlenmiştir.


#51

SORU:

Sternberg’in belirlediği zekâ türlerinin özellikleri
nelerdir?


CEVAP:

Analitik zekâ, daha çok akademik yetenek olarak
bilinen özelliğe işaret eder. Standart zekâ ölçekleriyle en
iyi ölçülen bu zekâ türü, insanın problemleri çözmesini ve
yeni bilgi edinmesini mümkün kılar. Diğer yandan yaratıcı
zekâ, deneyime dayanan, yeni durumlarla başa çıkmayı
sağlayan ve problemlere çeşitli olası çözümler üretme
yeteneğini içeren bir zekâ türüdür.


#52

SORU:

En genel düzeyde, bireyler arasında zekâ açısından
görülen farklılıklardan sorumlu tutulan faktörler nelerdir?


CEVAP:

En genel düzeyde, bireyler arasında zekâ
açısından görülen farklılıklardan iki faktör sorumlu
tutulabilir:
• Kalıtım ve
• Çevre.
Kalıtım, her bir kişinin genetik mirasını içerir. Çevre ise
insanların hayatları boyunca deneyimledikleri
tecrübelerden oluşur. Psikologlar hem kalıtımın hem de
çevrenin zekâyı belirlemede önemli olduğunu kabul
ederler. Genel olarak, genlerin zekânın olası sınırlarını
belirlediği, çevrenin ise zekâ potansiyelinin (üst) sınırı ne
ise oraya ne kadar yaklaşıldığını/yaklaşılabileceğini
belirlediği düşünülür.


#53

SORU:

Eysenck kalıtım ve çevrenin zekâ üzerindeki etkisini
nasıl açıklar?


CEVAP:

Eysenck (2004), kalıtım ve çevrenin zekâ
üzerinde birbirinden bağımsız etki yapmadığını ileri sürer.
Ona göre, bu iki faktör farklı biçimlerde birlikte etki
gösterirler. Bu etki, genetik yeteneği farklılaşan çocukların
genetik farklılıklarını pekiştiren durum ya da çevreyi
aradıkları durumda gerçekleşir. Diğer bir etki biçimi, bu
iki faktörün pasif bir biçim de birlikte etki göstermeleridir.
Bu etki biçimi, yüksek genetik yeteneği olan ebeveynlerin
çocukları için düşük genetik yeteneği olan ebeveynlerden
entelektüel olarak daha uyarıcı bir çevre sağladıklarında
gerçekleşir.


#54

SORU:

Kalıtımsallık konusunda toplumda yaygın bir şekilde
bulunan yanlış inanışlar nelerdir?


CEVAP:

Kalıtımsallık konusunda toplumdaki yanlış
inanışlardan biri, kalıtımsallık dendiğinde bireylerin
anlaşılmasıdır. Oysa kalıtımsallık bireylere değil, bir
popülasyona işaret eder. Bir yeteneğin (mesela zekâ)
kalıtımsallığı, bir popülasyon içindeki bireyler arasındaki
farklılıklara işaret eder; o yeteneğin bir birey içindeki
yüzdesine değil. Kalıtımsallığa ilişkin toplumdaki yanlış
inanışlardan bir diğeri ise kalıtıma yüksek düzeyde bağlı
bir özelliğin çevredeki bir değişiklikle değişmeyeceğidir.


#55

SORU:

Kalıtım ve çevrenin entelektüel yetenekler üzerindeki
etkisi ne zaman başlar?


CEVAP:

Kalıtım ve çevrenin entelektüel yetenekler
üzerindeki etkisi döllenmeden itibaren başlar.


#56

SORU:

Günümüzdeki zekâ ölçeklerine benzer ilk zekâ ölçeği
nedir?


CEVAP:

Günümüzdeki zekâ ölçeklerine benzer ilk zekâ
ölçeği, Binet-Sim on Zekâ Ölçeği’dir.


#57

SORU:

Zekâ ölçekleri nelerdir?


CEVAP:

Zekâ ölçekleri;
• Binet-Sim on Zekâ Ölçeği,
• Stanford-Binet Zekâ Ölçeği,
• Wechsler Zekâ Ölçekleri ve
• Grup Zekâ Ölçekleri’dir.


#58

SORU:

Stanford-Binet Zekâ Ölçeğinin son versiyonunda
ölçümü yapılan alanlar nelerdir?


CEVAP:

Stanford-Binet Zekâ Ölçeğinin son versiyonunda
ölçümü yapılan dört alan vardır. Bu alanlar;
• Sözel akıl yürütme,
• Soyut/görsel akıl yürütme,
• Sayısal akıl yürütme ve
• Kısa süreli bellektir.


#59

SORU:

Zekâ indeksi nedir?


CEVAP:

IQ (Intelligence Quotient) olarak bilinen zekâ
indeksi, zihinsel yaşın kronolojik yaşa oranının 100 ile
çarpılması sonucunda elde edilir. Eğer zihinsel yaş
kronolojik yaşa eşitse IQ 100 olacaktır. Eğer zihinsel yaş
kronolojik yaştan aşağıda ise IQ 100’den az olacak, eğer
zihinsel yaş kronolojik yaştan yüksekse IQ 100’den
yukarıda olacaktır.


#60

SORU:

David Wechsler’in zekâ ölçeği geliştirmesinin temel
nedeni nedir?


CEVAP:

1939’da David Wechsler yeni bir zekâ ölçeği
geliştirdi. Çünkü Stanford-Binet ölçeğinin fazlaca sözel
yeteneğe dayandığını ve bunun yetişkinler için uygun
olmadığını düşünüyordu.


#61

SORU:

Wechsler Yetişkin Zekâ Ölçeği’nin genel özellikleri
nelerdir?


CEVAP:

Wechsler Yetişkin Zekâ Ölçeği (WYZÖ) 1955 ve
1981’de tekrar gözden geçirilmiştir. Bu ölçek;
• Biri sözel ve
• Diğeri performans olmak üzere iki alt ölçekten
oluşur.
Sözel bölüm bilgi sorularını, basit aritmetik sorularını ve
yargı sorularını kapsar. Performans bölümü ise birkaç
resmin öykü oluşturacak biçimde dizilmesi, resimdeki
eksik parçanın bulunması gibi problemleri kapsar. Kişi
bunlardan hem ayrı ayrı puanlar alır hem de hepsinden tek
bir IQ puanı alır.


#62

SORU:

Grup zekâ ölçeklerinin genel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bireysel zekâ ölçeklerinin tersine grup zekâ
ölçekleri aynı anda çok sayıda insana bir uzman tarafından
uygulanabilir. Bu ölçekler genellikle kâğıt-kalem
ölçekleridir. İlk grup zekâ ölçeği 1. Dünya Savaşı
sırasında ABD’de geliştirilmiştir. Savaşta ABD
ordusundaki çok sayıda askerin sınıflandırılması ihtiyacı
ortaya çıkınca, Robert Yerkes’in başkanlığını yaptığı kırk
kişilik bir psikologlar grubu, grup zekâ ölçeği geliştirmek
için çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Ordu
Alfa ve Ordu Beta ölçekleri ortaya çıkmıştır.


#63

SORU:

Beta ölçeği nedir?


CEVAP:

Beta ölçeği, Alfa ölçeğinin anadili İngilizce
olmayanlar ve okur-yazar olmayanlar için geliştirilmiş
versiyonudur.


#64

SORU:

Grup zekâ ölçeklerinin dezavantajları nelerdir?


CEVAP:

Grup zekâ ölçeklerinin zaman ve emek
maliyetleri bireysel zekâ ölçeklerine göre çok daha azdır
ama bu ölçeklerin de birtakım dezavantajları vardır. Grup
zekâ ölçeğini uygulayan uzman, ölçeği dolduran kişilerin
yorgunluk ve başka kişisel faktörleri gözleyemeyebilir ve
ayrıca verdiği yönergelerin ne kadar anlaşıldığından emin
olmayabilir. Bireysel uygulamaya göre, grup
uygulamalarında, ölçeğe aşina olmayan bireylerin
performanslarının daha düşük çıkma ihtimali vardır.


#65

SORU:

Genel olarak zekâ ölçeklerinin ve özel olarak grup
zekâ ölçeklerinin kullanımının yaratabileceği sakınca
nedir?


CEVAP:

Genel olarak zekâ ölçeklerinin ve özel olarak
grup zekâ ölçeklerinin kullanımı bazı sakıncalar
yaratabilir. Örneğin 1. Dünya Savaşı sırasında ABD’de
geliştirilen çocuklar için grup ölçeği 1921’e kadar
kullanılmış ve dört milyon çocuğun zekâ ölçümü
yapılmıştır. İlk başta bu ölçekler okul yönetimine
çocukları kendi düzeylerine uygun yerlere yerleştirme
olanağı verdiği için çok değerli araçlar olarak
görülmüştür. Ancak zaman geçtikçe bu ölçeklere yapılan
eleştiriler artmıştır. Çünkü bu ölçekleri uygulayanlar,
çocukların yetenekleri ve kazanımlarını öğrenmek için
sadece bu ölçek sonuçlarına güvenmişler, başka bilgi
kaynaklarına bakmamışlardır.


#66

SORU:

Bilişselci psikologlar bilişsel süreçleri keşfetmek için neye odaklanırlar?


CEVAP:

Bilişselci psikologlar, bilişsel süreçleri keşfetmek için gözlenebilir ve
ölçülebilir zihinsel faaliyetlere odaklanırlar.


#67

SORU:

Bir asır önce psikologlar düşüncenin doğasını nasıl araştırmaktaydılar?


CEVAP:

Biliş ya da düşüncenin psikolojide çalışma konusu hâline gelmesinin uzun bir tarihi vardır. Davranışçılar, psikologların düşünce yerine davranışı çalışması gerektiğini ileri sürmüşlerdi. Zira biliş, gözlenemez ve ölçülemez. Bir asır önce psikologlar, düşüncenin doğasını araştırmak için insanların kendilerine ne düşündüklerini sormuşlar ve bunu içe bakış yöntemiyle yapmaya çalışmışlardır. İnsanların, ne kadar dikkatli olurlarsa olsunlar ya da ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, kendi düşüncelerini betimlemeleri zordur. Çünkü bilişlerinin tümüne ulaşmaları zordur.


#68

SORU:

Problem çözme nedir?


CEVAP:

Problem çözme, düşünme denilen zihinsel faaliyetin en üst düzeyde gerçekleştiği alan olarak görülebilir. Problemden kastedilen bir kimya problemi olabileceği gibi kişiler arası bir iletişim problemi de olabilir. Zira burada ele alınan konu, problemin özgül doğası değil, herhangi bir problemde ne tür bilişsel süreçlerin etkili olduğudur.


#69

SORU:

Problem çözüm sürecinin aşamaları nelerdir?


CEVAP:

Ne tür problem olursa olsun, problem çözüm süreci belli aşamaları içerir. İlk aşama problemin zihinsel olarak temsil edilmesi, yani anlaşılmasıdır. İkinci aşama, amacı belirlemek; üçüncü aşama ise amacı alt amaçlara bölmektir. Son aşama alt amaçlara ulaşmaya dönük problem çözme stratejilerini seçmek ve uygulamaktır. Burada problemin zihinde temsil edilmesine ve problem çözümünde kullanılan stratejilere odaklanılmıştır.


#70

SORU:

Probleme çözüm bulma olasılığını ve problem çözümünün hızını etkileyen en önemli faktör nedir?


CEVAP:

Probleme çözüm bulma olasılığını ve problem çözümünün hızını etkileyen en önemli faktör problemi anlamaktır. Problemi anlamak, büyük ölçüde probleme ilişkin bir bakış açısı geliştirmek anlamına gelir. Bir kez problem belirli bir bakış açısından anlamlandırıldığında (temsil edildiğinde), artık verili bilgi otomatik olarak bu bakış açısına göre yapılandırılır. Bu ise çoğu kez kişinin problemi farklı bakış açılarından anlama olasılığını yok eder. Paradoksal olarak, bir problem ne kadar hızlı ve kesin yorumlanırsa onu çözme çabası o kadar fazla engellenmiş olabilir. Bu yüzden psikologlar genellikle, ilk bakışta zor görünen bir probleme ilişkin belirli bir zihinsel temsil geliştirmektense (belirli bir bakış açısına saplanıp kalmaktansa) problemi farklı açılardan yorumlamaya çalışmanın daha verimli oldu- ğunu ileri sürerler.


#71

SORU:

Problemi anlamak için farklı zihinsel temsiller geliştirmenin yanı sıra dikkate alınması gereken faktörler nelerdir?


CEVAP:

Problemi anlamak için farklı zihinsel temsiller geliştirmek kadar aşağıdaki üç faktörü de hesaba katmak gereklidir:

1. Probleme ait zihinsel temsilin parçalarının birbirine anlamlı şekilde bağlı olması.

2. Problemin zihinsel temsiline ilişkin ögelerin, dış dünyadaki problemin ögelerine denk düşmesi. Bu durum medikal bir analojiden yola çıkılarak daha iyi anlaşılabilir. Doktor, hastanın tedavisine geçmeden önce tanı koymalı, hastanın bedeninde neler olup bittiğine dair bir zihinsel temsil oluşturmalıdır. Hastanın kalp atım hızı, beden ısısı, tansiyonu gibi yaşamsal ölçüm sonuçları alındığında, doktorun kafasında hastalık temsili ile hastanın bedeninde olup bitenler arasında bir eşleşme olacaktır.

3. Probleme uygulanacak ardalan bilgilerinin edinilmiş olması. Örneğin, kimya problemi çözülecekse kimya bilgisine sahip olunmalıdır.


#72

SORU:

Algoritma nedir?


CEVAP:

Algoritmalar, belirli türde problemleri çözmek için geliştirilmiş özgül problem çözme yollarıdır. Algoritma, eğer doğru kullanılırsa problemin çözümüne ulaşmamak imkânsızdır. Matematikteki Pisagor formülü algoritmalara bir örnek olarak gösterilebilir. Eğer doğru formül uygulanırsa kesinlikle doğru çözümler üretilecektir. Algoritmalar, bir problemin olası tüm çözümlerinin göz önüne alındığı sistematik bir yaklaşımı temsil etse de bu her zaman bir problemin çözümünde en etkili yol olmayabilir.


#73

SORU:

Kestirmeler nedir?


CEVAP:

İnsanlar bazen problemlerin çözümünde kestirme birtakım yollar kullanırlar ve hemen sonuca varabilirler. Vardıkları sonuç bazen doğru olur. Pratik deneyimlerden çıkarılmış bu kestirme yollar, problemi basitleştirmeye ve çözmeye yararlar. Geçmiş problem çözme deneyimleri, bu yolların geliştirilmesinde önemli bir etkendir. Algoritmaların tersine, kestirmeler problemin çözüleceği garantisini vermezler. Ama işe yaradıkları durumda, insanları çok hızlı bir şekilde sonuca götürürler. Kısacası kestirmeler, problemi en etkili çözme stratejileri değildir. Ama işe yaradıklarında diğer stratejilerden daha hızlı çözüm üretilmesini sağlarlar.


#74

SORU:

Alt amaç analizi nedir?


CEVAP:

Bu strateji, amacı alt amaçlara bölmek ve her defasında bir alt amaca ulaşmak yoluyla problemin nihai çözümüne gitmeyi içerir. Psikologlar satranç ustalarının bir defada tasarlayabilecekleri hamle sayısının sınırlı olduğunu, bu yüzden oyunu kazanmak için amacı alt amaçlara bölmeleri gerektiğini ileri sürerler. Böylece her bir alt amaç, daha kolay başa çıkılabilir bir iş hâline getirilmiş olur.


#75

SORU:

Araçlar ve amaç analizi nedir?


CEVAP:

Araçlar ve amaç analizi adı, amaca ulaşmayı engelleyen en önemli faktörü saptamayı ve onu ortadan kaldırmak için gerekli araçları bulmayı içerir. Amacı engelleyen en önemli faktör ve bu faktörü ortadan kaldırma kararı, içinde bulunan durumla ulaşılmak istenilen durum arasında karşılaştırma yapılarak verilir. Örneğin çocuğunu okula götürmek isteyen bir kadını düşünün. İçinde bulunduğu durumla olmak istediği durumu karşılaştırdığında engel, ev ile okul arasındaki mesafedir. Bu mesafeyi hangi yolla ortadan kaldırması gerekir? Diyelim ki kendi arabasıyla. Ama arabası çalışmıyor. Arabanın çalışması için ne yapmak gerekiyor? Diyelim ki aküsü bitmiş, aküyü doldurması gerekiyor. Bunun için ne yapması gerekiyor? Araba tamircisine gitmesi gerekir. Böylece amaca ulaştıracak araçlar belirlenmiş olur.


#76

SORU:

Problem çözümünü kolaylaştıran ya da zorlaştıran faktörler nelerdir?


CEVAP:

Problem çözümünü kolaylaştıran ya da zorlaştıran faktörler şunlardır: Uzmanlık, zihinsel kurulum ve işleve takılma.


#77

SORU:

Zihinsel kurulumun problem çözme üzerine etkileri neler olabilir?


CEVAP:

Problem çözerken öğrenme sürecinin bir parçası olarak çözüme dair birtakım stratejiler geliştirilir. Öğrenilen bu stratejiler, daha sonra benzer problemle karşılaşıldığında tekrar devreye girer ve problem çözme sürecini kolaylaştırır. Böylece belirli tip problemlere ilişkin bir mental kurulum (zihinsel) edinilmiş olur. Dolayısıyla mental kurulumların problem çözme sürecini kolaylaştıran bir faktör olarak ele almak gerektiği düşünülebilir. Oysa pek çok kez işi kolaylaştıran zihinsel kurulumlar bazen probleme sadece tek bakış açısıyla bakmaya neden oldukları için, doğru çözüme gidecek başka bakış açılarının geliştirilmesine engel olurlar. Bu durumda, zihinsel kurulumlar problem çözümünü zorlaştıran ya da engelleyen bir faktör hâline gelir.


#78

SORU:

Neden zekânın üzerine anlaşılmış bir tanımı yoktur? 


CEVAP:

Zekânın, üzerinde anlaşılmış bir tanımı olmayışı, zekâ konusunda farklı kuramlar geliştirilmiş olmasından kaynaklanır. Zekânın doğasını açıklamaya çalışan bu kuramsal çalışmalar zekâyı ölçme girişimleriyle el ele gitmiştir. Bunlara ek olarak zekânın kökeni konusundaki tartışmalar da psikolojide zekâ konusunda önemli bir yer tutar.


#79

SORU:

Zekaya ilişkin ilk faktör kuramı kim tarafından geliştirilmiştir?


CEVAP:

Zekâya ilişkin faktör kuramlarından ilki, faktör analizi tekniğini de geliştiren Spearman tarafından ortaya konulmuştur.


#80

SORU:

Spearman Faktör Kuramı'nda neyi öne sürmüştür?


CEVAP:

Zekâya ilişkin faktör kuramlarından ilki, faktör analizi tekniğini de geliştiren Spearman tarafından ortaya konulmuştur. Spearman, her bireyin g faktörü olarak adlandırılan genel bir zekâ faktörüne sahip olduğunu ileri sürmüştür. Spearman’a göre, g faktörü kendini her alanda gösterir. Yani zeki insan tüm konularda zekiliğini gösterir. Bireylerin zekâ ölçeklerinden aldıkları puanlardan da g faktörü sorumludur. Spearman, g faktörüne ek olarak özel faktörlerden söz etmiştir. Bu özel faktörlerin her biri belirli bir yeteneğe karşılık gelir. Örneğin, bir ölçekteki aritmetik ya da uzamsal ilişkiler konusundaki alt ölçekler ayrı ayrı birer özel faktöre karşılık gelmektedir. Spearman’a göre, zekâ ölçümü, bir bireyin g faktörünün miktarını ve bireyin kaç tane özel faktöre sahip olduğunu gösterir. Örneğin matematik performansı, hem kişinin genel zekâsının hem de matematik yeteneğinin bir ürünüdür.


#81

SORU:

Thurnstone'un zêka konusundaki görüşü nedir?


CEVAP:

Thurstone, Spearman’ın genel zekâ faktörü kavramlaştırmasına karşı çıkmış, faktör analizi kullanılarak bireyin zekâsının çok sayıda birincil yeteneğe ayrılabileceğini iddia etmiştir. Uzun süren ölçek uygulamaları, ölçekleri düzeltme ve sonuçları analiz etme çabalarından sonra, Thurstone, zekâyı yedi faktörün oluşturduğunu ileri sürmüş ve bu yedi faktörü içeren Birincil Zihinsel Yetenekler Ölçeği adını verdiği bir ölçek oluşturmuştur. Bu faktörler uzamsal yetenek, algısal hız, sayısal yetenek, sözel yetenek, bellek, kelime bilgisi ve akıl yürütmedir.


#82

SORU:

Cattel’ın zeka konusundaki görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Cattell de faktör analizinden elde edilen kanıtları kullanarak iki tür zekâ saptamıştır: Akıcı zekâ ve kristalleşmiş zekâ. Akıcı yetenek ya da akıcı zekâ, yeni durum ya da problemlerle uğraşılırken kullanılan zekâ türüdür. Kabaca sözel olmayan akıl yürütme biçimine (örneğin, görsel-uzamsal yetenek, ezber belleği) karşılık gelir. Bu zekâ türü deneyim ve eğitimden çok az etkilenirler. Bunun tersine kristalleşmiş zekâ, daha önceden kazanılmış bilgiye ve düşünülme biçimlerine dayanılan zekâ türüdür ve sözel zekâya karşılık gelir. Genel olarak, kristalleşmiş zekânın akıcı zekâya bağımlı olduğunu söylemek mümkündür ama tersi mümkün değildir.


#83

SORU:

Modern zeka kuramlarından çoklu zeka kuramı geliştiren Gardner'ın zeka konusundaki düşünceleri nelerdir?


CEVAP:

Modern zekâ kuramlarından biri Gardner tarafından geliştirilen çoklu zekâ kuramıdır. Gardner, zekânın mantıksal akıl yürütme kapasitesi olarak görülmesine karşı çıkmıştır. Gardner’a göre, tüm zihinsel kapasitenin altında yatan bir g faktörü yoktur; çeşitli kombinasyonlarla çalışan çeşitli zekâlar vardır. ‹nsanların doktor, çiftçi, dansçı vb. gibi çok farklı roller almasını sağlayan bu çoklu zekâlardır. Belki de en önemlisi Gardner için zekâ, “bir şey”, kafanın içindeki bir tür eşya değil; insanın çeşitli biçimlerde düşünmesine izin veren bir potansiyeldir (Smith ve diğerleri, 2003). Zekânın pek çok bağımsız yetenekten oluştuğuna inanan Gardner, kaç tane zekâ olduğunu belirlemenin güç olduğunu söylese de yedi farklı zekâ ayırt etmiştir: Dille ilgili zekâ, müzik zekâsı, mantıksal-matematiksel zekâ, uzamsal zekâ, kişiler arası zekâ, beden-kinestetikle ilgili zekâ ve içsel zekâ. Gardner’a göre, bir kişinin mesela müzikle ilgili istisnai derecede yüksek zekâsı varken uzamsal zekâsı çok düşük olabilir.


#84

SORU:

Robert Sternberg tarafından geliştirilen çoklu zeka kuramının özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Diğer bir çoklu zekâ kuramı psikolog Robert Sternberg tarafından geliştirilmiştir. Sternberg, üçlü zekâ kuramı adı verilen yaklaşımında analitik, yaratıcı ve pratik olmak üzere üç zekâ türü belirlemiştir. Analitik zekâ, daha çok akademik yetenek olarak bilinen özelliğe işaret eder. Standart zekâ ölçekleriyle en iyi ölçülen bu zekâ türü, insanın problemleri çözmesini ve yeni bilgi edinmesini mümkün kılar. Diğer yandan yaratıcı zekâ, deneyime dayanan, yeni durumlarla başa çıkmayı sağlayan ve problemlere çeşitli olası çözümler üretme yeteneğini içeren bir zekâ türüdür. Genel olarak psikologlar daha çok akademik yetenek olarak anladıkları zekâ ile yaratıcılığı birbirinden ayırırlar. Sternberg için ise yaratıcılık temel bir zekâ türüdür. Sternberg’in üçüncü zekâ türü pratik zekâdır. Bu zekâ türü diğer insanlara, çevrenin gereklerine adapte olmayı sağlayan zekâ türüdür. Örneğin, işin gerekliliklerine adapte olmak bu tür zekâya işaret eder.


#85

SORU:

İlk zeka ölçeği kim tarafından geliştirilmiştir?


CEVAP:

Bugünkülere benzer ilk zekâ ölçeği Fransız Psikolog Alfred Binet tarafından 19. yüzyılın sonlarında geliştirilmiştir. 1881’de Fransız hükûmeti, eğitimi tüm çocuklar için zorunlu hâle getirince, öğretmenlerin sınışardaki geniş bireysel farklılıklarla başa çıkmasının zor olacağı fark edilmiştir. Hükûmet Binet’den diğerlerine göre daha yavaş öğrenen çocukları ayırt etmesini isteyince, Binet meslektaşı Simon ile birlikte 1905’te bir zekâ ölçeği geliştirmiştir. Binet-Simon Zekâ Ölçeği 1908 ve 1911’de yeniden gözden geçirilmiştir. Binet, zekâ ölçeğinin algısal yeterliliklerden ziyade, akıl yürütme ve problem çözme becerilerini içermesi gerektiğini varsaymıştır. Ayrıca bu yeteneklerin yaşla birlikte artması gerektiğini varsaydığı için, yaşa göre zorlaşan ölçek soruları hazırlamıştır. Binet’nin çalışmasında zihinsel yaş kavramı önemli bir yere sahiptir. Zihinsel yaş, çocukların ölçekte verdikleri doğru cevap sayısıyla belirlenmiş ve çocuğun kronolojik yaşı ile karşılaştırılmıştır.


#86

SORU:

Zeka indeksi nedir?


CEVAP:

IQ (Intelligence Quotient) olarak bilinen zekâ indeksi, zihinsel yaşın kronolojik yaşa oranının 100 ile çarpılması sonucunda elde edilir. Eğer zihinsel yaş kronolojik yaşa eşitse IQ 100 olacaktır. Eğer zihinsel yaş kronolojik yaştan aşağıda ise IQ 100’den az olacak, eğer zihinsel yaş kronolojik yaştan yüksekse IQ 100’den yukarıda olacaktır.


#87

SORU:

İlk zeka ölçeği hangi amaçla geliştirilmiştir?


CEVAP:

İlk grup zekâ ölçeği 1. Dünya Savaşı sırasında ABD’de geliştirilmiştir. Savaş’da ABD ordusundaki çok sayıda askerin sınışandırılması ihtiyacı ortaya çıkınca, Robert Yerkes’in başkanlığını yaptığı kırk kişilik bir psikologlar grubu, grup zekâ ölçeği geliştirmek için çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Ordu Alfa ve Ordu Beta ölçekleri ortaya çıkmıştır. Beta ölçeği, Alfa ölçeğinin anadili İngilizce olmayanlar ve okur-yazar olmayanlar için geliştirilmiş versiyonudur.