MALİYE POLİTİKASI Dersi İRADİ POLİTİKALAR VE OTOMATİK İSTİKRAR SAĞLAYICILAR soru cevapları:

Toplam 56 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

İradi maliye politikaları neyi ifade eder?


CEVAP:

İradi maliye politikaları; bir ekonomide talebi
yönlendirmek veya istikrar sağlamak amacıyla siyasal
otoritenin iradi kararlar almasıdır


#2

SORU:

İradi maliye politikaları neyi kapsar?


CEVAP:

İradi maliye politikaları; ekonomideki
dalgalanmaları önlemek için bir araç olarak kullanılan
kamu harcamaları ve gelirlerinde yapılması gereken
değişiklikleri kapsar


#3

SORU:

İradi maliye politikalarının temel özelliği nedir?


CEVAP:

İradi maliye politikasının temel özelliği bir
ekonomide istikrarı sağlamak için alınması gerekli bu
önlemlerin maliye politikasını yürütmekle yetkili siyasi
karar birimlerinin takdirine dayanmasıdır. Yani, bir
ekonomide talebi yönlendirmek veya istikrar sağlamak
amacıyla siyasal otoritenin iradi kararlar almasıdır. Bu
bağlamda, talep yetersizliği, enflasyon, işsizlik gibi
sorunların ortaya çıkması halinde, bu sorunların çözümüne
yönelik olarak ekonomik paketler hazırlanarak karara
bağlanır. Bu kararlar bazen yasama organı tarafından
alınabileceği gibi, bazen de yürütme organı tarafından
alınır.


#4

SORU:

İradi politikaların başarısını etkileyen faktörler
nelerdir?


CEVAP:

İradi politikaların başarısını etkileyen iki temel
faktör vardır:
• Ekonomik tahminlerin doğruluğu ve
• Gecikmeler sorunu.


#5

SORU:

Ekonomik tahminlerin doğruluğu neden önemlidir?


CEVAP:

Uygulanacak maliye politikası, yapılan
tahminlerin doğruluğuna ve konulan teşhislerin
çerçevesine doğrudan bağlıdır. Örneğin, talebin azaldığına
ve ekonominin daraldığına ilişkin bir tahminin doğru
olmaması, yani derin bir durgunluk yerine geçici bir
daralma olması halinde, uygulanan politika beklenen
sonucu veremeyecektir. Zaten derinleşme eğilimi olmayan
bir daralmaya karşılık genişletici politikalar uygulanması
halinde, ekonominin enflasyona sürüklenmesi söz konusu
olacaktır. Diğer yandan enflasyonist bir dönemde
enflasyonun kaynağı yanlış teşhis edilmişse benzer bir
sonuç ortaya çıkacaktır. Örneğin, talep yetersizliğinden
değil de maliyet kaynaklı bir enflasyon varsa talep
daraltıcı maliye politikaları, enflasyonu düşürmek yerine
talebi daha da daraltacaktır.


#6

SORU:

Son yıllarda ekonomik tahminlerde kullanılan
yöntemlerin gelişmesi tahminlerin doğruluk ihtimalini
yükseltmiş midir?


CEVAP:

İkinci Dünya Savaşı sonrası verilerine ilişkin
gelişmeler ve özellikle son yıllarda ekonomik tahminlerde
kullanılan yöntemlerin gelişmesi tahminlerin doğruluk
ihtimalini yükseltmektedir. Ekonometrik yöntemlerin
gelişmesi ve bilgisayar programlarının daha karmaşık
hesaplamaları yapabilecek şekilde iyileşmesi ile beraber
daha kısa sürede ve daha doğru tahminler
yapılabilmektedir. Ayrıca iletişim araçlarının gelişmesi ile
beraber uluslararası düzeyde bilgi akışı hızlandığından,
herhangi bir ülkede ortaya çıkan bir soruna karşılık ulusal
düzeyde daha kısa sürede önlem alınabilmektedir. Ancak
bütün bu gelişmelere rağmen ekonomik olaylar tekdüze
olmadığından ve ekonomik birimlerin kararları her zaman
yeterli bilgi ile alınmadığından, tahminlerde sapma
olabilmektedir. Örneğin, ekonomik daralmaya karşı alınan
bir önlem olumlu sonuç verebilecek iken, durgunluk
korkusunun yarattığı güvensizlik ortamında daralma
beklenenden daha derin olabilmektedir ya da geçici bir
dalgalanma ekonomik birimlerin davranışlarını kalıcı bir
sorun olacakmış gibi daha derin etkileyebilmektedir.


#7

SORU:

İradi kararların zamanında alınması önemli midir?


CEVAP:

Ekonomik tahminler doğru yapılsa bile, bu doğru
tahminin zamanında yapılması, iradi kararların zamanında
alınması ve uygulanan ekonomik programın beklenen
zamanda ve büyüklükte sonuç vermesi gerekir. Bir
ekonomik sorunun doğru tahmin edilmesi elbette önemlidir.
Ancak bu ekonomik sorunun zamanında tahmin edilmesi de
en az doğruluğu kadar önemlidir. Örneğin bazen ekonomide
bir durgunluğun yaşanacağına ilişkin belirtiler ortaya çıkar.
Ancak bunun geçici ya da uzun süreli olacağına ilişkin
algılamalar farklı olabilir. Amerika Birleşik Devletleri’nde
2007 yılının ortalarında belirmeye başlayan durgunluğun
boyutu konusunda ekonomistler farklı görüşler ileri
sürmüşlerdir. Bazı ekonomistler bunun 1929 Dünya
Ekonomik Bunalımı kadar, hatta ondan daha derin olacağını
söylerken, diğer bazıları piyasa mekanizmasının gelişmiş
olduğunu ve derinleşmeyi önleyecek mekanizmaların
mevcut olduğunu öne sürmüşlerdir. Ekonomik sorunların
zamanında teşhis edilmesi iradi politikaların başarı şansını
arttıracaktır. Ancak, doğru tahmin ve doğru politikalara
rağmen zamanında uygulanmayan politikalar doğru sonuç
vermeyecektir.


#8

SORU:

Gecikmeler sorunu kaç aşamalıdır?


CEVAP:

Gecikmeler sorunu;
• Tanıma gecikmesi,
• Uygulama gecikmesi ve
• Tepki gecikmesi olmak üzere üç aşamalı olarak
karşımıza çıkabilir


#9

SORU:

Tanıma gecikmesi nedir ve nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Tanıma gecikmesi, bir ekonomide herhangi bir
sorunun ortaya çıkışı ile bir mali işlem için harekete
geçme kararı arasındaki gecikmedir. Herhangi bir iradi
maliye politikası işlemini gerektiren ekonomik sorunun
zamanında teşhis edilmesi gerekir. Aksi halde, doğru
tahmin edilerek doğru politikalar uygulansa bile,
zamanında yapılması gerekenler yapılmadığından
beklenen sonuçlar alınamayabilir. Durgunluk gibi bir
sorunun ortadan kaldırılması bir yana, daha da
derinleşmesi veya enflasyonist bir sürece geçişin
hızlanması bile söz konusu olabilir.


#10

SORU:

Uygulama gecikmesi nedir?


CEVAP:

Uygulama gecikmesi, bir maliye politikası paketi
için harekete geçme anı ile bu paketin uygulamaya
başlanması arasındaki gecikmedir.


#11

SORU:

Uygulama gecikmesinde karşılaşılan sorunlar
nelerdir?


CEVAP:

Maliye politikasındaki değişiklikler genellikle
yasal ve iradi kararlar gerektirir. Örneğin, vergilerin
yasallığı ilkesi çerçevesinde yeni bir verginin konulması
veya bir verginin ortadan kaldırılması ancak yasa ile
mümkün olabilir. Yasama süreci ise zaman alır. Bu
yüzden, bazen uygulamada ortaya çıkacak gecikmelerin
azaltılması için yürütmeye bazı yetkiler verilir. Gelir
vergisi dilimlerinin enflasyona uyarlanması ve katma
değer vergisi oranının arttırılması veya düşürülmesine
ilişkin bazı yetkilerin Bakanlar Kurulu’na verilmesi buna
örnek olarak verilebilir. Kamu harcamalarına ilişkin alınacak iradi kararlar daha da
zor olabilir. Örneğin, enflasyonist bir dönemde personel
giderlerinin düşürülmek istenmesi ciddi zorluklarla
karşılaşabilir. Halen çalışan kamu görevlilerinin
ücretlerinin düşürülmesi bazı yasal engellere takılabileceği
gibi, ciddi tepkilerle de karşılaşabilir. Çalışan sayısının
sınırlı tutularak kalitesinin arttırılması ise bazı kurumsal
düzenlemeler gerektirir ve uzun zaman alır. Uygulamada
bazı yatırımların durdurulması ya da cari harcamalarda bir
ölçüde tasarrufa gidilmesi ise daha az zorlukla yapılabilir.


#12

SORU:

Tepki gecikmesi nedir?


CEVAP:

Tepki gecikmesi, bir maliye politikası işleminin
uygulamaya konulması ile beklenen sonucu vermesi
arasındaki gecikmedir.


#13

SORU:

Bir maliye politikası işleminin uygulanmaya
başlanması ile ekonomik etkilerinin ortaya çıkması zaman
gerektirir mi?


CEVAP:

Herhangi bir maliye politikası işleminin
uygulanmaya başlanması ile ekonomi üzerinde beklenen
etkileri yaratması genellikle zaman almaktadır. Kamu
harcamalarının arttırılmasına ilişkin bir uygulamayı
düşünelim. Devletin mal ve hizmet alımını arttırması
halinde, ilk etki alımın yapıldığı anda ortaya çıkar. Ancak
bu alımın stoklardan karşılanması dikkate değer genişletici
bir etki yapmayacaktır. Olumlu bir bekleyiş yaratarak
üretimin arttırılması halinde ancak beklenen etki ortaya
çıkabilecektir. Ya da kamu sektöründe ek istihdam
yaratılması halinde çalışmaya başlayan bireylerin gelir
elde etmesi ve bu gelirle ek talep ortaya çıkması halinde
benzer bir durum yaşanacaktır. Bu ek talebin sürekli
olması bekleniyor ve üretim arttırılıyorsa istihdam da
artacak ve genişletici bir etki ortaya çıkacaktır


#14

SORU:

Vergilerde yapılan değişikliklerin ekonomik etkileri
hemen ortaya çıkar mı?


CEVAP:

Vergilerde yapılan değişiklikler de benzer
gecikmelerle ekonomik faaliyetler üzerinde etki
yaratacaktır. Örneğin, gelir vergisi oranlarının düşürülmesi
sonucu kullanılabilir gelirin artması ilk anda herhangi bir
etki yaratmayacaktır. Ancak kullanılabilir geliri artan
bireyler daha fazla harcama yapmaya başladığında bu
vergi indirimlerinin genişletici etkisi ortaya çıkmaya
başlayacaktır. Belirgin etki ise ancak artan harcamalar
sonucu ortaya çıkan üretim ve istihdam artışı ile mümkün
olabilecektir.
Kamu harcamaları ve vergilerin ekonomik faaliyetler
üzerindeki bu muhtemel etkilerinin dikkatle analiz
edilmesi gerekir. Gecikmelerin hafifletilmesi ve beklenen
düzeyde etkinin ortaya çıkması için kamu harcamalarının
değişik kalemlerinin muhtemel etkileri ve süresi ile
değişik vergilerin etkisi ve süresine ilişkin çalışmaların
yapılması uygulanan politikaların başarı şansını
arttıracaktır.


#15

SORU:

Otomatik istikrar sağlayıcılar ile ne ifade edilir?


CEVAP:

Otomatik istikrar sağlayıcılar; hiçbir iradi karara
gerek kalmadan durgunluk döneminde bütçe açığı veya
enflasyon döneminde bütçe fazlası yaratarak ekonomide
istikrar sağlayan mekanizmalardır.


#16

SORU:

Genişleme ve daralma dönemlerinde otomatik istikrar
sağlayıcıların etkileri nasıldır?


CEVAP:

Daralma ve genişleme döneminde, kamu
harcamaları ve vergilerdeki otomatik değişmeler
konjonktür dalgalanmalarını hafifletebilir. Daralma
döneminde işsizlik artmakta ve gelir azalmaktadır. Bu
durumda tüketim harcamalarında da azalma meydana
geldiğinden durgunluğun daha da derinleşme riski ortaya
çıkmaktadır. Hâlbuki böyle bir dönemde işsiz kalanlara
verilen işsizlik sigortası ödemeleri bu talep daralmasını bir
ölçüde telafi edebilir. Genişleme döneminde ise enflasyon
sorunu ortaya çıktığı için talebin kısılması gerektiğinden,
iş bulanlara işsizlik sigortası ödemelerinin yapılmaması ve
tersine çalışanların işsizlik sigortası primi ödemesi
nedeniyle aşırı talep artışı bir ölçüde önlenmiş olacaktır.


#17

SORU:

Esnek bir gelir vergisinin varlığı ekonomiyi nasıl
etkiler?


CEVAP:

Vergi gelirleri benzer bir etki yaratacak şekilde
tasarlanabilir. Esnek bir gelir vergisinin varlığı halinde,
enflasyonist dönemlerde artan parasal gelirler nedeniyle
vergi gelirleri artacak, aşırı talep artışının bir bölümü
ortadan kalkmış olacaktır. Durgunluk döneminde ise gelir
düşüşünden daha fazla azalan vergi gelirleri nedeniyle,
daralan talebin bir bölümü telafi edilmiş olacaktır. Dikkat
edilirse sözü edilen mekanizmaların çalışması için
herhangi bir iradi işleme gerek yoktur. Dolayısıyla iradi
politikalarda olduğu gibi herhangi bir tahmine gerek
olmadığı gibi gelirle eşanlı olarak gerçekleşen kamu
harcamaları ve vergi gelirlerindeki değişmeler gecikmeler
sorununu da ortadan kaldırmaktadır.


#18

SORU:

Otomatik istikrar gücünün ölçülmesi mümkün müdür?


CEVAP:

Kamu harcamaları ve vergilerin otomatik istikrar
sağlayıcı gücünün ölçülmesi mümkündür. Otomatik etki
yaratan kamu harcamaları ve vergilerin mevcut olması ile olmaması halinde ortaya çıkan etkinin karşılaştırılması, bu
ölçümün bir yolu olabilir. Gelire bağlı bir verginin
olmaması halinde harcama çarpanı değeri, gelire bağlı bir
verginin olması halindeki harcama çarpanının değerinden
daha büyüktür. Her durumda harcamaların ekonomik
faaliyetler üzerindeki etkisi ölçülebildiğine göre, otomatik
istikrar sağlayıcı mekanizmaların varlığı ve yokluğu
halindeki etkilerin karşılaştırılması mümkündür.


#19

SORU:

Kamu harcamalarının gelir düzeyine duyarlılığı daha
az olduğundan istikrar sağlayıcı özelliği vergilere göre
nasıldır?


CEVAP:

Kamu harcamalarının gelir düzeyine duyarlılığı
daha az olduğundan, istikrar sağlayıcı özelliği vergilerden
daha düşüktür. Çünkü kamu harcamaları harcamacı
kuruluşlara ayrılan ödeneklerle ve bu ödeneklerin siyasal
süreçte onaylanması ile gerçekleşir. Her yılın sonunda,
takip eden yılın ödeneklerinin belirlenmesi ile ortaya çıkan
harcama kararları bu anlamda fazla esnek değildir.
Daralma ve genişleme dönemleri ile bağlantılı olarak artan
ve azalan harcama kalemleri çok sınırlı olmakla beraber
işsizlik tazminatı ve tarıma verilen destekler bir ölçüde
otomatik istikrar işlevi görebilir.


#20

SORU:

İşsizlik sigortası nedir?


CEVAP:

İşsizlik sigortası; çalışanların işsizlik sigortası
fonuna prim ödemesi, işini kaybedenlerin ise bu fondan
işsizlik tazminatı alması biçiminde gerçekleşir. Gelirle
bağlantılı değil işsizlikle bağlantılı olmakla beraber,
daralma döneminde işsizliğin arttığı, genişleme
döneminde ise istihdamın arttığı (işsizliğin azaldığı)
bilinen bir gerçektir. Daralma döneminde talep azalmakta,
stoklar birikmekte ve kapasite kullanım oranları
düştüğünden üretim azalmaktadır. Üretimi azaltmaya
karar veren üreticiler çalışanların bir kısmının işine son
vermektedirler. İşsiz kalan insanlar, çalıştıkları süre ve bu
sürede elde ettikleri gelirleri ile bağlantılı olarak bir miktar
işsizlik tazminatı almaktadırlar. Bu ödemeler, daralan
talebin bir kısmını telafi ettiğinden bir miktar genişletici
etki yaratır. Ayrıca bu ödemeler, ilgili yasaya göre
otomatik olarak yapıldığından, yılın herhangi bir
döneminde işini kaybeden birisi işsizlik ödemesi için
başvuru yapar ve mevzuata göre hak ettiği ödemeyi alır.
Bu yüzden de işsizlik sigortası otomatik istikrar sağlayıcı
bir özelliğe sahiptir


#21

SORU:

Vergilerin otomatik istikrar sağlayıcı olma fonksiyonu
nasıl ortaya çıkar?


CEVAP:

Vergilerin otomatik istikrar sağlayıcı fonksiyonu
gayri safi milli hasıladaki değişiklikler karşısında vergi
hasılatında meydana gelen değişikliklere göre ortaya
çıkmaktadır.


#22

SORU:

. Vergilerin otomatik istikrara sahip olabilmesi için
hangi özelliklere sahip olması gerekir?


CEVAP:

Vergilerin otomatik istikrara sahip olması için bir
vergi sisteminde bazı özelliklerin bulunması
gerekmektedir. Bu özelliklerin başında esnek bir vergi
sisteminin yapılanmış olması gelir. Gelire bağlı olarak
ortaya çıkan vergi hasılatı, esnek bir vergi yapısında gelir
artarken, daha çok artarak aşırı genişlemenin etkisini
bastıran bir işlev görür. Gelir azalırken de daha çok
azalarak aşırı daralmayı önler


#23

SORU:

Bir bütün olarak vergi sisteminin esnekliği nasıl
açıklanabilir?


CEVAP:

Bir bütün olarak bir vergi sisteminin esnekliği o
vergi yapısının bileşimine bağlıdır. Çünkü, bir vergi
sistemi içinde çeşitli vergilerin esneklikleri birbirinden
farklıdır. Örneğin, günümüzde hemen hemen hiç
uygulanmayan baş vergileri en düşük esnekliğe sahip
vergilerdir. Bilindiği gibi baş vergileri ve benzeri
vergilerde gelir düzeyindeki değişiklikler vergi hasılatına
etki etmemektedir. Oransal tarifeli vergilerin esnekliği ise vergi matrahının gayri safi milli hasıladaki değişikliklere
karşı duyarlılığına bağlıdır. Tek oranlı vergilerde vergi
hasılatının otomatik esnekliği gelirdeki değişikliklere karşı
vergi matrahının tepkisine bağlıdır. Diğer bir deyişle,
burada vergi matrahının esnekliği vergi hasılatının
otomatik esnekliğini belirlemektedir. Vergilerin otomatik
istikrar sağlayıcılığı artan oranlı tarifelerde çok daha
belirgin hale gelmektedir. Artan oranlı vergilerde, vergi
matrahının esnekliği yanında vergi matrahındaki
değişikliklere karşı ortalama vergi oranında meydana
gelecek değişikliklerde (vergi oranı esnekliği) bu durumu
etkilemektedir. Çünkü bu durumda geliri artan kişiler daha
yüksek oranda vergilendirileceklerinden, yalnızca
ödedikleri vergi mutlak olarak artmakla kalmayacak,
verginin gelir düzeyine oranı da büyüyecektir.


#24

SORU:

Kişisel gelir vergi tarifelerinin artan oranlı olmasının
ne gibi etkileri vardır?


CEVAP:

Kişisel gelir vergileri tarifelerinin artan oranlı
olması nedeniyle, ekonominin genişleme dönemlerinde
vergi matrahından daha hızlı artan vergi hasılatları ortaya
çıkmakta ve bu durum vergi yükümlülerinin tüketim ve
yatırım harcamalarını arttırmalarına engel olmaktadır.
Ekonominin daralma dönemlerinde ise vergi yükümlüleri
gelirlerinin azalmasına karşın, ortalama vergi oranı
düştüğü için tüketim ve yatırım harcamalarını bir ölçüde
devam ettirebilmektedirler.


#25

SORU:

Kişisel gelir vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı
olarak gücünü etkileyen faktörler nelerdir?


CEVAP:

Kişisel gelir vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı
olarak gücünü etkileyen bazı faktörlerin bulunduğunu
belirtmek gerekmektedir. Bu faktörlerden bazıları; kişisel
gelir vergisinin her çeşit kazancı vergilendiren genel bir
vergi olup olmadığı, kişisel gelir vergisinin artan oranlılık
derecesi, ekonomide vergi kaçakçılığının ne kadar yaygın
olduğu ve verginin tahsil edilme biçimi şeklinde
özetlenebilir.


#26

SORU:

Formül esnekliği yöntemi hangi durumların
sakıncalarını ortadan kaldırır?


CEVAP:

İradi maliye politikalarında ortaya çıkan
gecikmeler sorunu ve otomatik istikrar sağlayıcı
yöntemlerde kimi zaman görülen yetersizlikler söz konusu
yöntemlerin etkinliğini azaltmaktadır. Formül esnekliği
yöntemi bu yöntemlerin sakıncalarını gidererek, bir
bakıma iradi maliye politikaları ile otomatik istikrar
sağlayıcılar arasında bir köprü işlevi görmek üzere
geliştirilmiş bir yöntemdir.


#27

SORU:

Formül esnekliği nedir?


CEVAP:

Gelir, istihdam veya fiyatlar genel düzeyinde
değişiklikler olduğunu varsayalım. Bu durum karşısında
vergi oranlarında birtakım değişikliklerin kendiliğinden
yürürlüğe girebilmesi gereği için bazı hükümlerin sisteme
konulması gerekmektedir. Örneğin, yasama organı
yürütme organına, eğer işsizlik oranı belli bir dönem için
söz gelimi %5 oranını aşarsa gelir vergisi oranlarında
%10’luk bir indirim yapma yetkisi verebilir veya bir
ekonomide yıllık fiyat artışı belli bir dönem içinde söz
gelimi %5 oranını aşarsa vergi oranlarında %10’luk bir
artış yapma yetkisi verebilir. Buna göre formül esnekliği
yönteminde bir ekonomide ekonomik yapı ile ilgili
göstergeler belli bir değeri aşınca türü ve büyüklüğü
önceden saptanmış olan birtakım önlemler devreye
girmekte ve böylece örneğin, vergi oranlarındaki
değişiklikler iradi bir maliye politikası olmaktan
çıkartılarak, kısmen otomatikleştirilmiş olmaktadır.


#28

SORU:

Formül esnekliği uygulamada neden sınırlı kalmıştır?


CEVAP:

Formül esnekliği yönteminin bir ekonomide
istikrar bozucu etkilere karşı hemen tepki göstermesi gibi
bir üstünlüğe sahip olmasına rağmen, ekonomik yapıdaki
istikrarsızlık dinamiklerinin çokluğu ve karmaşıklığı ve
tüm bu istikrarsızlık durumlarına uygun bir önlemler
setinin önceden saptanmasının güçlüğü gibi nedenlerle
uygulamada sınırlı kalmıştır.


#29

SORU:

Ekonomik istikrarın sağlanmasında iradi
makroekonomik politikalar mı yoksa uzun dönemli
kurallar mı daha etkindir?


CEVAP:

Ekonomik istikrarın sağlanmasında iradi
makroekonomik politikaların mı yoksa uzun dönemli
kuralların mı daha etkin olduğuna dair dikkate değer
tartışmalar yapılmaktadır. Tartışmanın;
• Bir yönü ekonomik,
• Diğeri ise siyasidir.
Ekonomik tartışma, iradi makroekonomik politikaların
başarısı ve kuralların gerekli olup olmadığı ile
ilgilenirken, siyasi tartışma hükümetlerin istikrarsızlık
yaratabilecek olası popülist politikalarına ilişkindir.


#30

SORU:

Türkiye’de 2010 yılında tasarı biçiminde sunulan Mali
kural tam olarak neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Bu kuralın bir boyutu gerçekleşen ve hedeflenen
büyüme ile ilgilidir. Örneğin, ortalama büyüme %5 olarak
öngörülüyorsa, büyümenin bu oranın altında olması
halinde kamu bütçesi açık verebilecek, bu oranın üzerinde
olması halinde ise kamu bütçesi fazla verecektir.
Maastricht kriterlerinde olduğu gibi kamu açığının milli
gelire oranına %3 gibi bir üst sınır koymak elbette
mümkündür. Aynı kriterlere göre borç yüküne (borç
stoku/milli gelir) ise %60 gibi bir üst sınır
öngörülmektedir. Ancak çoğu ülkede, özellikle de daralma
endişesi olduğunda bu hedeflerden sapma ortaya
çıkmaktadır. Bu yüzden, ekonomik dalgalanmalardan
dolayı zaten mümkün olmayan sabit bir hedef yerine,
konjonktüre uyarlanan bir formül çerçevesinde kural
konulması daha gerçekçi bulunmaktadır.


#31

SORU:

İradi maliye politikaları temel olarak hangi değişiklikleri kapsar?


CEVAP:

Bir ekonomide ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla uygulanacak iradi maliye politikaları, ekonomideki dalgalanmaları önlemek için bir araç olarak kullanılan kamu harcamaları ve gelirlerinde yapılması gereken değişiklikleri kapsar.


#32

SORU:

İradi politikaların başarısını etkileyen temel faktörler nelerdir?


CEVAP:

İradi politikaların başarısını etkileyen iki temel faktör vardır: Ekonomik tahminlerin doğruluğu ve gecikmeler sorunu.


#33

SORU:

Maliye politikası uygulamalarında kaç tür gecikmeden söz edilebilir?


CEVAP:

Maliye politikası uygulamalarında üç tür gecikmeden söz edilebilir. Bunlar; tanıma gecikmesi, uygulama gecikmesi ve tepki gecikmesidir. 


#34

SORU:

Tanıma gecikmesi neyi ifade eder ve ne tür sorunlara sebebiyet verebilir?


CEVAP:

Tanıma gecikmesi, bir ekonomide herhangi bir sorunun ortaya çıkışı ile bir mali işlem için harekete geçme kararı arasındaki gecikmedir. Herhangi bir iradi maliye politikası işlemini gerektiren ekonomik sorunun zamanında teşhis edilmesi gerekir. Aksi halde, doğru tahmin edilerek doğru politikalar uygulansa bile, zamanında yapılması gerekenler yapılmadığından beklenen sonuçlar alınamayabilir. Durgunluk gibi bir sorunun ortadan kaldırılması bir yana, daha da derinleşmesi veya enflasyonist bir sürece geçişin hızlanması bile söz konusu olabilir.


#35

SORU:

Uygulama gecikmesi hangi süreçte yaşanan gecikmedir ve bu gecikmenin temel sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Uygulama gecikmesi, bir maliye politikası paketi için harekete geçme anı ile bu paketin uygulamaya başlanması arasındaki gecikmedir. Maliye politikasındaki değişiklikler genellikle yasal ve iradi kararlar gerektirir. Örneğin, vergilerin yasallığı ilkesi çerçevesinde yeni bir verginin konulması veya bir verginin ortadan kaldırılması ancak yasa ile mümkün olabilir. Yasama süreci ise zaman alır. Tasarı olarak hazırlanan bir yasanın kamuoyunda tartışılması, meclise gelmesi ve öncelikle ilgili komisyonlarda görüşülmesi, ardından Meclis Genel Kurulu’nda tartışılarak yasalaşması, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak Resmi Gazete’de yayınlanması, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uygulamaya ilişkin hazırlıkların yapılması ve uygulanmaya başlanması zaman alan bir süreçtir. Bu yüzden, bazen uygulamada ortaya çıkacak gecikmelerin azaltılması için yürütmeye bazı yetkiler verilir. Gelir vergisi dilimlerinin enflasyona uyarlanması ve katma değer vergisi oranının arttırılması veya düşürülmesine ilişkin bazı yetkilerin Cumhurbaşkanlığı’na verilmesi buna örnek olarak verilebilir. Kamu harcamalarına ilişkin alınacak iradi kararlar daha da zor olabilir. Örneğin, enflasyonist bir dönemde personel giderlerinin düşürülmek istenmesi ciddi zorluklarla karşılaşabilir. Halen çalışan kamu görevlilerinin ücretlerinin düşürülmesi bazı yasal engellere takılabileceği gibi, ciddi tepkilerle de karşılaşabilir. Çalışan sayısının sınırlı tutularak kalitesinin arttırılması ise bazı kurumsal düzenlemeler gerektirir ve uzun zaman alır. Uygulamada bazı yatırımların durdurulması ya da cari harcamalarda bir ölçüde tasarrufa gidilmesi ise daha az zorlukla yapılabilir.


#36

SORU:

Bir maliye politikası işleminin uygulamaya konulması ile beklenen sonucu vermesi arasındaki gecikme olarak tanımlanan gecikme türü hangisidir?


CEVAP:

Bir maliye politikası işleminin uygulamaya konulması ile beklenen sonucu vermesi arasındaki gecikme olarak tanımlanan gecikme türü tepki gecikmesidir. 


#37

SORU:

Hiçbir iradi karara gerek kalmadan durgunluk döneminde bütçe açığı veya enflasyon döneminde bütçe fazlası yaratarak ekonomide istikrar sağlayan mekanizmalar olarak tanımlanan araç nedir?


CEVAP:

Otomatik istikrar sağlayıcılardır. 


#38

SORU:

Otomatik istikrar gücünü (OG) hangi formül ile ölçebiliriz?


CEVAP:

Otomatik istikrar gücünü (OG) aşağıdaki formül ile ölçebiliriz:

Denklemdeki , vergilerin mevcut olduğu durumda kamu harcamaları ve yatırım miktarındaki değişmelerin milli gelir üzerindeki etkisini,  ise vergilerin olmadığı bir durumda kamu harcamaları ve yatırım miktarındaki değişmelerin millî gelir üzerindeki etkisini göstermektedir.


#39

SORU:

Vergilerin ekonomik büyüklükler üzerinde herhangi bir etkisi yoksa otomatik istikrar gücü kaça eşit olacaktır?


CEVAP:

Eğer vergilerin ekonomik büyüklükler üzerinde herhangi bir etkisi yoksa  olacak ve otomatik istikrar gücü, OG=0 olacaktır. Yani ekonomi otomatik istikrar gücünden tamamen yoksun demektir.


#40

SORU:

Kamu harcamaları ve vergilerin ekonomik istikrar sağlayıcı işlevi temel olarak neye bağlıdır?


CEVAP:

Kamu harcamaları ve vergilerin ekonomik istikrar sağlayıcı işlevi bu araçların gelirdeki değişmelere karşılık ne kadar değiştiğine bağlıdır. 


#41

SORU:

Kamu harcamaları durgunluk ve enflasyon dönemlerinde otomatik istikrar sağlayıcı olarak hangi yönlerde değişim göstermelidir?


CEVAP:

Kamu harcamalarının talep arttırıcı özelliği olduğuna göre, durgunluk döneminde bu harcamaların artması, enflasyon döneminde ise bu harcamaların azalması gerekir.


#42

SORU:

Vergiler, durgunluk ve enflasyon dönemlerinde otomatik istikrar sağlayıcı olarak hangi yönlerde değişim göstermelidir?


CEVAP:

Vergiler özel sektör harcamalarını azalttığına göre, durgunluk döneminde vergilerin azalması, enflasyon dönemlerinde ise vergilerin artması gerekir.


#43

SORU:

Kamu harcamaları ve vergileri kıyasladığımızda, hangisinin istikrar sağlayıcı özelliği daha azdır?


CEVAP:

Kamu harcamalarının gelir düzeyine duyarlılığı daha az olduğundan, istikrar sağlayıcı özelliği vergilerden daha düşüktür.


#44

SORU:

Kamu harcamalarının istikrar sağlayıcı özelliğinin daha az olmasının sebebi nedir?


CEVAP:

Kamu harcamaları, harcamacı kuruluşlara ayrılan ödeneklerle ve bu ödeneklerin siyasal süreçte onaylanması ile gerçekleşir. Her yılın sonunda, takip eden yılın ödeneklerinin belirlenmesi ile ortaya çıkan harcama kararları bu anlamda fazla esnek değildir. 


#45

SORU:

Otomatik istikrar işlevi en güçlü olan kamu harcaması kalemi hangisidir?


CEVAP:

Otomatik istikrar işlevi en güçlü olan kamu harcaması kalemi işsizlik tazminatıdır. 


#46

SORU:

İşsizlik sigortasının işleyişi temel olarak nasıl gerçekleşir?


CEVAP:

İşsizlik sigortası, çalışanların işsizlik sigortası fonuna prim ödemesi, işini kaybedenlerin ise bu fondan işsizlik tazminatı alması biçiminde gerçekleşir.


#47

SORU:

İşsizlik sigortası ülkemizde hangi tarihten beri uygulanmaktadır?


CEVAP:

İşsizlik sigortası ülkemizde 2002'den beri uygulanmaktadır.


#48

SORU:

Tarımsal desteklerin otomatik istikrar işlevinin işsizlik sigortasına göre daha düşük olmasının sebebi nedir?


CEVAP:

Tarımsal destekler genellikle siyasal kararlarla yapılır. İklim koşulları önceden bir ölçüde tahmin edilebildiği halde, tarım sektörü üzerindeki etkisi tam olarak tahmin edilemeyeceğinden, destek miktarı ve zamanı genellikle sorun ortaya çıktıktan sonra yasal veya idari kararlarla belirlenir. Bu yüzden de tarımsal desteklerin otomatik istikrar işlevi işsizlik sigortasına göre daha düşüktür.


#49

SORU:

Vergilerin otomatik istikrara sahip olması için bir vergi sisteminde olması gereken temel özellik hangisidir?


CEVAP:

Vergilerin otomatik istikrara sahip olması için bir vergi sisteminde bazı özelliklerin bulunması gerekmektedir. Bu özelliklerin başında esnek bir vergi sisteminin yapılanmış olması gelir. Gelire bağlı olarak ortaya çıkan vergi hasılatı, esnek bir vergi yapısında gelir artarken, daha çok artarak aşırı genişlemenin etkisini bastıran bir işlev görür. Gelir azalırken de daha çok azalarak aşırı daralmayı önler.


#50

SORU:

Vergi esnekliği hangi formül ile hesaplanır?


CEVAP:

Vergi esnekliği aşağıdaki formül ile hesaplanır:

Bu formülde; e, vergi esnekliğini, T, dönem başındaki vergi hasılatını, Y, dönem başındaki gelir düzeyini, , toplam vergi hasılatındaki değişikliği, , toplam gelir düzeyindeki değişikliği göstermektedir. Kuşkusuz buradaki esneklik hesabında matrah ve oranlarda iradi bir değişiklik yapılmadığı kabul edilmektedir. İradi değişikliklerin söz konusu olması durumunda vergi hasılatında meydana gelecek değişikliklerin yalnızca, gelir düzeyindeki değişikliklere değil, bu tür iradi değişikliklere de bağlı olacağı açıktır.


#51

SORU:

Gelir düzeyinde bir artış olduğu zaman vergi hasılatında bir artış olmuyorsa vergi esneklik değeri kaça eşit olur?


CEVAP:

Gelir düzeyinde bir artış olduğu zaman vergi hasılatında bir artış olmuyorsa vergi esneklik değeri sıfıra eşit olur. 


#52

SORU:

Kişisel gelir vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı olarak gücünü etkileyen faktörler nelerdir?


CEVAP:

Bu faktörlerden bazıları; kişisel gelir vergisinin her çeşit kazancı vergilendiren genel bir vergi olup olmadığı, kişisel gelir vergisinin artan oranlılık derecesi, ekonomide vergi kaçakçılığının ne kadar yaygın olduğu ve verginin tahsil edilme biçimi şeklinde özetlenebilir.


#53

SORU:

Kurumlar vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı olarak etkisini, kişisel gelir vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı etkisi ile karşılaştırdığımızda hangisi daha etkilidir?


CEVAP:

Kurumlar vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı olarak etkisini, kişisel gelir vergisinin otomatik istikrar sağlayıcı etkisi ile karşılaştırdığımızda kurumlar vergisinin daha geride kaldığını söylemek mümkündür. Çünkü, kurumlar vergisinin tabanı gelir vergisinin tabanına göre çok daha dardır.


#54

SORU:

Formül esnekliği yönteminin uygulamada sınırlı kalmasının sebebi nedir?


CEVAP:

Formül esnekliği yönteminin bir ekonomide istikrar bozucu etkilere karşı hemen tepki göstermesi gibi bir üstünlüğe sahip olmasına rağmen, ekonomik yapıdaki istikrarsızlık dinamiklerinin çokluğu ve karmaşıklığı ve tüm bu istikrarsızlık durumlarına uygun bir önlemler setinin önceden saptanmasının güçlüğü gibi nedenlerle uygulamada sınırlı kalmıştır.


#55

SORU:

Ekonomik açıdan bakıldığında, iradi politikaları savunanlar ile kural taraftarları hangi gerekçelerle savlarını desteklemektedir?


CEVAP:

Ekonomik taraftan bakıldığında, iradi politikaları savunanlar ekonomik sorunların çözümünde kuralların etkin olmayacağını, çünkü ekonomik olayların dinamik bir yapıya sahip olmaları nedeniyle uzun dönemde bu sorunlara çözüm olabilecek kuralların konulamayacağını savunmaktadırlar. Kural taraftarları ise daha önce belirtildiği gibi, tahminlerin zorluğu ve gecikmeler sorunundan dolayı iradi politikaların başarılı olamayacağını savunmaktadırlar.


#56

SORU:

Maastricht kriterlerine göre kamu açığının milli gelire oranının üst sınırı yüzde kaçtır?


CEVAP:

Maastricht kriterlerine göre kamu açığının milli gelire oranının üst sınırı %3'tür.