MEDYA SOSYOLOJİSİ Dersi BİLİM, TOPLUM, SOSYOLOJİ VE İLETİŞİM BAĞI soru cevapları:

Toplam 53 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Bilim nasıl ifade edilir?


CEVAP: Bilim, belirsizlikleri azaltarak ve mümkünse ortadan kaldırarak bilme girişimini ifade eder. Bilme var olan bilginin seviyesine göre değişir.

#2

SORU: Bilgi kimin elinde güçtür?


CEVAP: Bilgi ancak kullanabilme olanaklarına sahip olanların elinde güçtür. Eğer, birisi gücün çıkarına aykırı olan bilgi üretirse, ya bilgi satın alınır, ya marjinal duruma itilir ya bilgiyi üreten intihar eder ya da kazaya kurban gider. Eğer güce karşı bilgi üreten ve kullanmaya çalışan bir ülkeyse dünya barışını tehlikeye soktuğu için özgürlük, demokrasi ve insan hakları şampiyonları tarafından o ülkeye ambargolar uygulanır, ülke işgalle tehdit edilir ve gerekirse işgal edilir.

#3

SORU: Sosyoloji akademik alan olarak üniversitelere ne zaman girer?


CEVAP: Sosyolojinin çıkışı, Aydınlanma Çağıyla başlar ve akademik alan olarak üniversitelere 20. yüzyılda girer. Aslında sosyolojiyi, resmî bir akademik şeklinde olarak değil de, insanı ve toplumunu anlama olarak ele aldığımızda, örgütlü olarak yaşayan ve bu yaşam üzerinde düşünen eski çağlardaki insanlara kadar gideriz. Dolayısıyla eski yazıtlar, efsaneler ve masallar aynı zamanda insanın, örgütlü yaşamın, yaşam koşullarının, bu örgütlü yaşamdaki insan ilişkilerinin, beklentilerinin, sınıflaşmasının, güç yapılarının ve güç ilişkilerinin, nereye kadar gidebilecekleriyle ilgili bilme, egemenlik ve mücadele sınırlarının ve daha birçok şeyin özlüce sosyal yaşamın açıklanmasının ifadeleridir. Bu sözlü ve ilk yazılı geleneklerin metafizik ifadeleri, Çin’de, Orta Asya’da, Orta Doğu’da, Güney ve Kuzey Amerika’nın eski uygarlıklarında, Yunan’da ve Roma’da idealist ve materyalist felsefelerin çıkışıyla hayal dünyasıyla karışmışlığından ayırt edilerek, mantıksal ve deneyimlere dayanan açıklamalarla bilim olmaya dönüştürülmeye başlandı. Aydınlanma Çağı ve sonrası, bu birikimin devamını anlatır. Hatta kırılma olduğunu öne sürenlerin ve bağı reddedenlerin bile görüşleri bu birikimin bir parçasıdır.

#4

SORU: Pozitivist geleneğin oluşumu nasıl başlar?


CEVAP: Pozitivist geleneğin oluşumu, bilmenin olası olduğunu belirten ve dış gerçeğin gözlemle bilinebileceği varsayımını sunan filozoflarla başlar ve Aydınlanma Çağında hızla gelişir ve kapitalist dönemde egemenlik kazanır. Pozitivizm, düşünce ve analiz yöntemi olarak S. Simon ve özellikle Comte tarafından geliştirilmiştir. Pozitif kavramı bu aydınlar tarafından iki temel anlamda kullanılmıştır. Birincisi, bilmenin bilimsel yolu, kesin bilgi anlamınadır. Bu bağlamda, pozitivist kavramı kısaca bilginin deneysel (deneye dayalı) yolla elde edilmesi demektir. İkincisi ise pozitivizm negatifin karşıtıdır. Bu, Fransız Devrimi’nin ve aydınlarının yıkıcı eleştiriciliğine karşı olmak demektir. Pozitivizm var olan sistemde, kurallarda ve değerlerde iyilik yattığını belirtir. Pozitivizmin ideolojik çeşitliliği ve inanç farklarını ortadan kaldıracağı düşünülür. Bu görüş, Durkheim, Radcliff Brown ve diğer fonksiyonalistlerden geçerek günümüzde sosyal bilimlerdeki anayol pozitivist-deneyci yaklaşımlara temel olmuştur. Bundan, günümüzde de egemenliğini sürdüren pozitivist araştırma türleri ortaya çıkmıştır.

#5

SORU: Functionalism/görevselcilik kavramını kim kullanmıştır?


CEVAP: Functionalism/görevselcilik kavramını Durkheim kullanmıştır.

#6

SORU: İletişim çökmesi durumu ne demektir?


CEVAP: İletişim çökmesi denildiğinde iletişimin başarısız olduğu ima edilir. Bu açıklama doğru bir açıklama değildir: Bir konuşmanın bitmesi veya bitirilmesi, ilişkinin sona erdirilmesi, kavga veya küsme, iletişimi ortadan kaldırmaz; bunlar iletişimin çöktüğünü anlatmaz. Tam aksine, iletişimin varlığını ve farklı tarzlarda olduğunu anlatır.

#7

SORU: Toplumun ekonomik yoksulluktan değil, tehlikeli ahlak yoksulluğundan acı çektiğini söyleyen sosyolog kimdir?


CEVAP: Durkheim çağdaş toplumun hastalıklarının nedenini ahlakta bulur. Toplum ekonomik yoksulluktan değil, tehlikeli ahlak yoksulluğundan acı çekmektedir.

#8

SORU: Yeni sosyoloji akımı hangi yıllarda doğmuştur?


CEVAP: 1950’lerin sonunda C. W. Mills’in çalışmalarından yeni sosyoloji (new sociology) akımı doğdu.

#9

SORU: Savaş durumunda nasıl bir iletişim olur?


CEVAP: Savaş, bir iletişim çökmesi değildir; bir egemenliği gerçekleştirmek için kullanılan bir iletişim ve ikna biçimidir. Bu durumda, iletişim çökmez, iletişimin tarzı değişir; iletişim savaş iletişimine dönüşür.

#10

SORU: Amerikan sosyolojisinin yapısal işlevselci kuramının ve pozitivist-ampirik araştırma geleneğinin egemenliğinde gelişen iletişim sosyolojisinin ciddi eleştirileri hangi yıllarda ortaya çıkmıştır?


CEVAP: Amerikan sosyolojisinin yapısal işlevselci kuramının ve pozitivist-ampirik araştırma geleneğinin egemenliğinde gelişen iletişim sosyolojisinin ciddi eleştirileri 1970 başlarında çıktı. Bu eleştiriler hem kuramsal hem de araştırma yöntemlerini ve yönelimlerini irdelediler.

#11

SORU: Yazılı iletişim yaklaşık ne kadar yıl önce başlatılmıştır?


CEVAP: Yazılı iletişim Asya, Eski Çin ve Amerika’da Maya ve Aztek uygarlıkları tarafından 5,000 yıl kadar önce başlatıldı. Yazının icadı zamanı gelmiş olan bir fikir değil fakat birilerinin yaşam koşullarının zorlanmasıyla gelen bir sonuçtur.

#12

SORU: Birkaç cümle ile iletişimi nasıl tanımlarsınız?


CEVAP: a. İletişim nedir? sorusuna bir veya birkaç cümle ile veya bir paragrafla asla yanıt verilemez, çünkü İletişim her insan faaliyetinin her anıyla ve doğasıyla iç içe olan özelliklere sahiptir; b. İletişim, insanın her an, her yerde ve koşulda, kendini maddi ve düşünsel (entelektüel, duygusal, inançsal, vicdansal ve ahlaksal) yeniden- üretmesini içerir; c. İletişim denildiğinde, insan denen biyolojik yapı içindeki iletişim; bireyin kendisiyle ve dışıyla iletişimi; teknolojik araçlarla aracılanmış iletişim; aile ve okul gibi örgütlü yapılar ve bu yapılardaki insan ilişkileri ve insan hayatı ile ilgili her şey akla gelir.

#13

SORU: İnsanın kendini fiziksel (ve toplumsal) olarak yeniden üretmesi neleri içerir?


CEVAP: İnsan toplum içinde hem fiziksel varlığını hem de toplumsal varlığını aynı anda üretir. İnsanın kendini fiziksel (ve toplumsal) olarak yeniden-üretmesi; 1. Gereksinim hissetmeyi veya gereksinim hissettirilmeyi, 2. Bu gereksinim üzerinde düşünmeyi, 3. Gereksinimi giderecek olası faaliyetler arasından birini seçmeyi ve seçilen faaliyeti gerçekleştirmeyi (gereksinim giderme faaliyetini yapmayı) ve 4. Bu gerçekleştirme sonucunda da gereksinimi gidererek doyum sağlamayı içerir.

#14

SORU: Doğal gereksinimler nelerdir?


CEVAP: Doğal gereksinimler, biyolojik varlığı sürdürebilme zorunluluğundan çıkıp gelen gereksinimlerdir. Bu gereksinimlerin başında yemek, içmek, barınmak, uyumak ve neslini sürdürmek gelir. Doğal gereksinimler belli düşünceler, duygular, inançlar ve çıkarlar ile dönüştürülür; güç ve kazanç sağlamanın, biliş ve davranış yönetiminin ve psikolojik doyum arayışının parçası yapılır. Böylece, yemek yemek sadece doğal bir gereksinimi değil, aynı zamanda birden fazla yapay gereksinimi giderme faaliyeti olur.

#15

SORU: Yaratılmış gereksinimler nelerdir?


CEVAP: Yaratılmış gereksinimler toplumsal ilişkiler içinde hissettirilmiş ve oluşturulmuş yapay, doğallaştırılmış ve normalleştirilmiş gereksinimlerdir. Bunlara, örneğin, para kazanmak gibi ekonomik, yönetmek gibi siyasal, eğlence gibi kültürel ve gösteriş gibi sosyopsikolojik gereksinimler denir. Bu gereksinimler, toplulukta yaşamayla birlikte gelen üretilmiş gereksinimlerdir. Modaya uyma, statü, gösteriş yaparak egosunu tatmin etme ve ahmakça tüketim gibi arayışlar böyledir. Yaratılmış gereksinimler bazen genelin yaşamından çıkar gelir; bazen de özelin çıkarının genelden geçerek gerçekleşmesine dayanır. Örneğin, modaya gereksinim, Anadolu halkının günlük yaşamında oluşan ve biz parlak ruj istiyoruz diye talebinden kaynaklanmaz; endüstriyel yapının tüketim peşinde koşan ve sürüleştiren mevsimlik modayı bireysel ifade sanan tüketici kitleleri üretme gereksiniminden kaynaklanır.

#16

SORU: İnsanın, yaşaması (kendini üretmesi) için yaptığı üretim ile neler olur?


CEVAP: İnsanın, yaşaması (kendini üretmesi) için yaptığı üretim ile; a. İnsanın tüketeceği nesne üretilir: Nesnesi olmayan tüketim, tüketim değildir; b. Nesnenin tüketim tarzı yaratılır. Üretim, tüketim ürünüyle tüketime belli biçim, karakter, özellik verir: Kablolu telefon ile konuşma ve cep telefonuyla konuşmanın getirdiği farklılıkları düşünün: Birinde yere ve kabloya bağlıyız; diğerinde, birilerini çıldırtacak kadar çeşitlenen kullanım şekillerine sahibiz. c. ürün olarak sundukları nesneler için tüketicide gereksinim (tüketim için istek, motivasyon) yaratılarak tüketici üretilir. d. Üretim sırasında, üretirken tüketim olur: Üretmek demek, örneğin ham madde, araç ve emek kullanmak/harcamak/tüketmek demektir.

#17

SORU: Maddi hayatın üretiminde neler olur?


CEVAP: Maddi hayatın üretiminde, iletişimle ilgili teknolojiler ve tüketim ürünleri de üretilir. Bu üretim yapılırken; a. İnsan bilgisini ve beceri-emeğini kullanır; b. Tüm araçları ve ham maddeleri kullanır ve tüketir. Dolayısıyla, iletişimi üretim faaliyeti, aynı zamanda bir tüketim faaliyetidir. Dikkat edilirse hem iletişimi üretmek için tüketim yapılmaktadır hem de üretilmiş iletişimi kullanarak tüketim yapılmaktadır. Dolayısıyla, iletişim ürününü kullanma (örneğin, bir müziği dinleme) yoluyla, aynı zamanda üretim yapılmaktadır: Tüketimle insan kendini üretir. Her iki durumda da üretim tüketime ve tüketim de üretime götürür. Üretim tüketim için gerekli maddeyi sağlar; tüketim de hem üretir hem de ürünün tüketimiyle gerekli ürünlerin üretilmesi için gereksinim yaratır.

#18

SORU: Düşünceler neyin ifadesidir?


CEVAP: Düşünceler insan yaşamının ifadeleridir; Tekere gereksinim hissedilmeyen bir koşulda, teker düşünülemez. İnsanın var ettiği her şeyin temeli, varlığın yaşam koşuludur.

#19

SORU: Düşünsel üretim nasıl üretilir?


CEVAP: Düşünsel üretim: 1. Kitle iletişiminde, resmî eğitimde, iş yerinde ve çeşitli biliş yönetimi yapan kuruluşlarda olduğu gibi, örgütlü yapılar içinde üretilir. 2. Kitap, dergi, gazete, sinema filmi ve televizyon dizisinde olduğu gibi örgütlü yapılar tarafından üretilip dolaşıma sokulur. 3. İş dışı yaşam sırasında insanlar arası ilişkiler (iletişimler) yoluyla üretilir.

#20

SORU: İnsan neler üzerinde düşünür?


CEVAP: İnsan yaşamında var olan şeyler üzerinde düşünür, yaptığı ve düşündüğü üzerinde düşünür. Bu düşünsel üretim yoluyla kendi hayatı ve başkalarının hayatını anlamlandırarak düzenlerken, örneğin; gerçeği ve sahteyi de üretir; maddi ve sembolsel çevrede, sembolsel sahtekârlığı, yalanı ve uyduruyu da yaratır. Bu yaratma ile var olan üretim tarzı ve ilişkileri için gerekli olan sahteye dayanan destekler elde edilir.

#21

SORU: İletişim ile yaratılan faydalar nelerden oluşur?


CEVAP: İletişim ile yaratılan faydalar da diğer her tür üretimde olduğu gibi, maddi olan ve bu maddi olan hakkındaki maddi olmayan (düşünsel, duygusal, inançsal) faydalardan oluşur.

#22

SORU: Maddi olmayan faydalar kaça ayrılır? Nelerdir?


CEVAP: Maddi olmayan faydaları en az ikiye ayırabiliriz: 1. Maddi olanı meşrulaştıran ve geniş kitlelerin de inandığı ve savundukları faydalar: Bu faydaları n önemli bir kısmı maddi-faydaları elde edenlerin çıkarını destekler fakat kitleler bu faydaları kendilerine ait olduğunu, kendileri için olduğunu sanırlar; 2. maddi olanı meşrulaştırma üretimiyle istenmeden üretilen, üretimi durdurulamayan, maddi üretim ilişkilerine ve faydayı bölüşmeye çeşitli yoğunlukta karşıtlık taşıyan faydalar: Bu faydalar a. güç yapıları için kontrollü alternatif yapıldığında hem güç yapısına çıkarına uygun olan hem de güç yapısına karşıtlığı bu şekilde ifade edenlere faydalı olan faydalardır. b. Bu faydalar güç yapısına ciddi karşıtlığı ifade ettiklerinde, artık gücün çıkarına işlevsel olan karakterini yitirirler ve mücadele edenlerin bilinçli fayda yapılarının bir parçası olurlar.

#23

SORU: Bölüşüm nasıl olur?


CEVAP: Bölüşüm aslında üretilmiş ürünlerin dağıtımından önce belirlenmiştir. Üretilen ürünlerin bölüşümü, öncelikle a. Üretim araçlarının ve gereçlerinin bölüşümü ve b. Toplumdaki insanların üretim ilişkilerinin olduğu birimler içindeki dağılımı ile (üretim tarzı ve iş bölümüyle) ve c. Üretilen ürünü satın alabilme gücüyle veya kullanma hakkı ve olanaklarıyla zaten önceden belirlenmiştir.

#24

SORU: Mübadele ve dolaşım, üretim tarzına göre şekillenen iş bölümü ilişkilerini içerir. Bu ilişki şekilleri nelerdir?


CEVAP: Mübadele (değiş tokuş, alışveriş) ve dolaşım, üretim tarzına göre şekillenen iş bölümü ilişkilerini içerir. Bu ilişkiler çeşitli şekiller alır. Örneğin: İletişimin üretiminin gerçekleşmesi için olan faaliyetlerin ve becerilerin mübadelesi ve dolaşımı • İletişimi üreten araçların mübadelesi ve dolaşımı • Üretilmiş iletişim ürünlerinin mübadelesi ve dolaşımı • Üretenler arası mübadele ve dolaşım.

#25

SORU: İnsanların gereksinimlerini gidermek için kullandıkları doğal veya işlenmiş ürünler nelerdir?


CEVAP: İnsanlar gereksinimlerini gidermek için doğal veya işlenmiş ürün kullanır. Kullanılan ürünler: • Uzun zaman ve yeniden kullanılmaya izin veren ürünler olabilir. Örneğin; bir kaşık, dijital kamera veya telefon böyledir. Fakat kitle üretimi politikası bu ürünlerin kısa zamanda değiştirilmesini gerektirir. Bunu sağlamak için a. Geliştirilmiş yenilerini yaparlar b. Moda ve gösteriş kültürü yoluyla, kısa zamanda yenisinin alınmasını sağlarlar. • Kısa dönemli kullanılabilen veya belli bir süre içinde kullanılmazsa bozulan/ biten ürünler olabilir. Piller böyledir. • Bir kez kullanılan ürünler olabilir. Kullan at ürünler, televizyonda bir program izleme, sinemada bir film seyretme böyledir.

#26

SORU: Mesaj gönderme bir iletişim midir?


CEVAP: Mesaj alınıp karşılık verilirse iletişim olur; mesaj alınmazsa, alınan bir mesaj olmadığı ve karşılık da olmayacağı için iletişim olmaz. Bu görüşün aksine, bir mesaj alınmıyorsa iletişim hâlâ vardır; sadece o an o mesaj alınmamıştır. Örneğin, mesajda bana acil on lira gönder diyor Ali. Veli bu mesaj› almıyor, dolayısıyla parayı göndermiyor. Ali Veli hakkında düşünmeye başlar: Ben de Veli’yi adam sandım; arkadaş sıkıntıda belli olur diye düşünebilir ve Veli ile sonraki ilişkilerinde bunu yansıtabilir. Yani, mesaja yanıt verilse de verilmese de iletişim vardır ve devam etmektedir; sadece mesaj ulaşmamıştır veya arzulanan biçimde mesajla karşılık alınmamıştır. İletişim o mesaj olmadan, o mesaja yanıt vermeden de devam etmektedir. Ayrıca yazılı veya sözlü mesaj yokluğu da mesajın varlığı kadar iletişimin bir ögesidir. Mesaj göndermemek, söz söylememek, konuşmamak da iletişim içerikleri taşır.

#27

SORU: Mesaj alınıp karşılık verilmezse iletişim gerçekleşmiş olur mu?


CEVAP: Mesaj alınıp karşılık verilirse iletişim olur; mesaj alınmazsa, alınan bir mesaj olmadığı ve karşılık da olmayacağı için iletişim olmaz. Bu görüşün aksine, bir mesaj alınmıyorsa iletişim hâlâ vardır; sadece o an o mesaj alınmamıştır. Bir mesajın verilmesi/alınması bir ilişkiyi sürdürmede veya durdurmada hayati önem taşıyabilir.

#28

SORU: Geri besleme nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Geri besleme, örneğin, bir konuşmada verilen yanıttır; bir ilişkide gösterilen tavırdır. Hiçbir yanıt vermemek değeri beslemedir.

#29

SORU: Köle ile efendisi arasında ne gibi bir iletişim vardır?


CEVAP: Bir efendi ile köle arasında etkileşim yoktur; etkileme ve etkilenme vardır. Köle efendisini, bir iletişimsel ilişkiyi başlatarak veya içeriğini istediği gibi doldurarak etkileyemez. Diğer bir deyimle, birilerinin mesaj göndermesi ve birilerinin de yanıt vermesi, ortaklaşalığı anlatan etkileşim olması için yeterli koşul değildir.

#30

SORU: Amir şunu yap dediğindeki iş iletişiminde ne olmuş olur?


CEVAP: Etkileşim ortaklaşa, karşılıklı birbirini etkileme demektir. İletişim iki arkadaş ve dost arasındaki ilişkide etkileşim karakterini taşır. Fakat bir müdür ile işçi arasındaki iş ilişkisinde iletişim, örneğin; müdür şunu yap der (etkileme) ve işçi yapar (etkilenme); dolayısıyla, bu etkileme ve etkilenmeyi biz etkileşim olarak kabul edemeyiz çünkü etkileşim gerçek diyalog durumunda vardır.

#31

SORU: Pasif alıcı ve kabullenici terimini nasıl açıklarsınız?


CEVAP: Bir savaş esirinin, mahkumun veya işçinin kendi gündelik yaşamını, zamanını, mekânını ve ilişkilerinin doğasını örgütleme hakkı ve olanakları elinden alınmıştır; pasif alıcı ve kabullenici pozisyonuna yerleştirilmiştir. Bir sınav sorusu hazırlamada bir öğrencinin aktifliği/özgürlüğü düşünülemez.

#32

SORU: Gürültü ile ne yapılmış olur?


CEVAP: Gürültüyle ortak olan düzen veya birilerinin düzeni rahatsız edilir ve görevi zorlaştırılır. İletişim çökmesiyle ise iletişim düzeni engellenir ve görevini yapamaz hâle getirilir. Bu kurnaz anlayışa göre grev tehdidi, gürültüdür. Grevin olması, iletişimin çökmesidir ama işten atarım tehdidi, gürültü değil, uyarıdır; işten atma iletişim çökmesi değil, çözümdür. Bu bağlamda, iletişim çökmesi aslında güçlü taraf (gönderen) amacını gerçekleştirmediğinde ortaya çıkar. İşçi: Maaşıma zam verme zamanı gelmedi mi? diye sorup patronu öfkelendirdiğinde ve işçi morali bozuk eve gittiğinde, buna iletişim çökmesi ve iletişimsizlik denir, çünkü bu istek düzeni bozar.

#33

SORU: İletişimsizlik durumu ne demektir?


CEVAP: İletişimsizlik, sizlik ekiyle gelen iletişimin olmadığını iletişimin yokluğunu anlatır. İletişimsizlik demek iletişimin olmaması, iletişim yokluğu demektir. İletişimsizlik diye bir şey olmaz, çünkü iletişim yokluğu biyolojik varlık için ölüm demektir; toplum için, toplumun olmaması demektir. Bir şey söylememe de bir şey söylemedir ve bazen bir şey söylemekten çok daha fazla ve etkilidir. İki kişi arasındaki iletişim yokluğu (örneğin, birbiriyle konuşmaması, anlaşmazlık) demek, iletişimdir çünkü iletişimin olması için bir şey söylemek gerekmez veya ilişkide bulunmak gerekmez.

#34

SORU:

Bilim nedir ve aşamaları nelerdir?


CEVAP:

Bilim, belirsizlikleri azaltarak ve mümkünse ortadan kaldırarak bilme girişimini ifade eder. Bilme var olan bilginin seviyesine göre değişir. Hiç bilgi yoksa ilk yapılacak şey isimlendirme ve tanımlamadır. Ardından gruplandırma, ilişkiler kurma, nedensellik bağlarıyla açıklama, ileriyi tahmin ve kontrol gelir.


#35

SORU:

Kapitalizmde, kapitalizm için işlevsel olan bilgi türleri nelerdir?


CEVAP:
  • Birinci Tür İşlevsel Bilgi: Bilim ve Teknolojinin Üretimi
  • İkinci Tür İşlevsel Bilgi: Yönetimsel Bilgi

#36

SORU:

Birinci tür işlevsel bilgi nedir?


CEVAP:

Birinci tür işlevsel bilgi üretimi, hem sosyal bilimler hem de diğer bilimlerde, toplumları kontrol eden güçlerin çıkarlarına uygun bilimsel gelişmeyi sağlayan bilginin üretimidir. Bu tür bilgi üretimi, kapitalizmde özel şirketlerin ve devletin özellikle ordu ve polis gibi meşrulaştırılmış baskı ve ikna kurumlarının kendi bünyelerinde açtıkları bölümlerde kiraladıkları bilim adamlarıyla planlanır ve yürütülür. Bu tür bilgi değerlidir, dolayısıyla gizlidir; pazara sürülen emtia değildir; İnternet’e de “herkes aydınlansın” diye konmaz; televizyonlarda tartışılmaz; üniversite kitaplarında yer almaz. Bu tür bilgiyi sızdıranın hayatı biter; bu bilgiyi çalmak için çeşitli casusluk türleri ortaya çıkmıştır.


#37

SORU:

Sosyolojinin ortaya çıkışı ne zamandır?


CEVAP:

Sosyolojinin çıkışı, Aydınlanma Çağıyla başlar ve akademik alan olarak üniversitelere 20. yüzyılda girer. Aslında sosyolojiyi, resmî bir akademik şeklinde olarak değil de, “insanı ve toplumunu anlama” olarak ele aldığımızda, örgütlü olarak yaşayan ve bu yaşam üzerinde düşünen eski çağlardaki insanlara kadar gideriz.


#38

SORU:

İletişim sosyolojisi veya medya sosyolojisi nedir?


CEVAP:

İletişim sosyolojisi veya medya sosyolojisi demek, iletişimin sosyolojik bağlamda ele alınması ve açıklanması demektir.


#39

SORU:

Medya sosyolojisini kimler oluşturdu ve dünyaya yaydı?


CEVAP:

Medya sosyolojisi psikoloji, sosyal psikoloji, alışverişe ve faydacılığa dayanan ekonomi kuramlarının karışımı bir tutucu gelenekle, Amerikan yapısal görevselcileri tarafından oluşturuldu, geliştirildi ve dünyaya yayıldı.


#40

SORU:

Durkheim’a göre çağdaş toplumun hastalıklarının nedeni nedir?


CEVAP:

Durkheim çağdaş toplumun “hastalıklarının” nedenini ahlakta bulur. Toplum ekonomik yoksulluktan değil, “tehlikeli ahlak yoksulluğundan” acı çekmektedir.


#41

SORU:

Sosyolojideki liberal-demokrat aydınların iletişim kurumlarına yönelik düşünceleri nasıldır?


CEVAP:

Radikal medya eleştirisi sunan bu aydınlar, iletişim kurumlarının demokratik toplumun gelişmesinde olumlu görevlere sahip olduğuna inanmıştır.


#42

SORU:

Sosyolojideki en anlamlı yaklaşımı sergileyen Karl Marx’ın düşünceleri nasıldır?


CEVAP:

Sosyolojide en anlamlı ve kalıcı yaklaşımı Karl Marx, “çatışma teorisi” olarak isimlendirilen ve toplum yapısını ve toplum değişimini toplumsal üretim tarzının ve üretim ilişkilerinin karakterine bağlayan görüşüyle getirmiştir. Marx insan, toplum, toplumun oluşması, toplumsal yapı, gelişmesi ve değişmesi, sınıf çatışması, devlet, toplumda insanlar arası etkileşim, insanın durumu, yabancılaşma, fetişizm ve kadın sorunu gibi çok çeşitli konular üzerine eğilir. Marx’ın Weber’den daha sistematik ve ayrıntılı olarak sosyolojik metod ve açıklama getirdiğini görürüz. Marx’ın sosyolojik yaklaşımı, 20. yüzyılın başlarında Lenin, R. Luxemburg, G. Lukacs, Gramsci ve Austro-Marxistler tarafından işlendi, genişletildi ve belli ölçülerde değiştirildi. Alternatif sosyolojik yaklaşımların hepsi, Marx’ı onaylasın veya onaylamasın, Marx’ın yaklaşımından etkilenmiştir.


#43

SORU:

İletişimin bir bilim olarak gelişimi nasıl olmuştur?


CEVAP:

İletişim özellikle sosyoloji içinde oluşmuş ve gelişmiştir. Sosyolojideki egemenliklerin, yaklaşımların, krizlerin ve çatışmaların hepsi de iletişimde kaçınılmaz olarak yankılarını bulmuştur. Bu durum, iletişimin sosyal bilim olarak gelişmesini beraberinde getirmiştir. Fakat 1980’lerdeki gelişmelerle birlikte, nasıl ki sosyoloji dâhil tüm sosyal bilimler göstergebilim ve edebiyat temelli dilsel ve kültürel yapısalcılığın işgaline uğrayarak sosyal bilim olmaktan çıkmaya başladıysa iletişim alanı da bu işgal ile sosyal bilimler olmadan çıkmaya başladı.


#44

SORU:

1980’lerden bu yana iletişim sosyolojisi nasıl gelişmiştir?


CEVAP:

1980’lerden beri iletişim sosyolojisi ve siyasal-sosyolojide liberal-çoğulcu okul sosyal güç farklılığını, güç yapısını ve sosyal sistemi büyük ölçüde bir kenara iterek “bireylerin çoğulcu anlamlandırmaları “ üzerine eğildiler. Aynı zamanda, pozitivizm ötesicilik (post-positivizm) gibi “ötesicilik” ekiyle gelen yaklaşımlar egemen olmaya başladı. Sosyoloji ve iletişim sosyolojisi bu “ötesicilik” yaklaşımlarıyla dış gerçekliği, bilinebilirliği, tekrarlanan kalıplardan hareket ederek kontrol ve tahmin etmeyi, makro açıklamaları reddetti; araştırmalar mikro-seviyeye (bireye) ve daha kötüsü bireylerin “günlük yaşamlarında ne ve nasıl hissettiklerine yöneldi. Bunun medyadaki yansıması, örneğin “ne oluyor veya ne oldu?” sorusu yerine “nasıl hissediyorsun?” sorusu üzerine inşa edilen öykülemeler yaygınlaştı.


#45

SORU:

İletişim ve toplumsal varoluş arasındaki ilişki nedir?


CEVAP:

Toplumda, hiçbir insan faaliyetinin gerçekleşmesi ve bu faaliyetin içeriğinin doldurulması iletişim olmaksızın sağlanamaz. Toplumsal varoluş, insanların yaşamlarını örgütlü yapılar ve ilişkiler içinde üretimini anlatır. Bu bağlamda iletişim, insanın toplum içinde kendisini yeniden üretmesinin (a) ifadelerinden biridir ve (b) tüm diğer ifadelerde de vardır.


#46

SORU:

Düşünsel üretim nedir?


CEVAP:

Düşünsel olan değerler, duygular, düşünceler, tutumlar ve inançlar gibi soyut olanlardır. Düşünsel üretim, örneğin (a) insanın şeyler, düşünceler ve kendi düşünceleri üzerinde düşünmeksizin destekleyici veya reddedici düşünmesi olabileceği gibi, (b) insanın şeyler, düşünceler ve kendi düşünceleri üzerinde sorgulayıcı düşünmesi olabilir. Düşünsel üretim (1) kitle iletişiminde, resmî eğitimde, iş yerinde ve çeşitli biliş yönetimi yapan kuruluşlarda olduğu gibi, örgütlü yapılar içinde üretilir. (2) Kitap, dergi, gazete, sinema filmi ve televizyon dizisinde olduğu gibi örgütlü yapılar tarafından üretilip dolaşıma sokulur. (3) İş dışı yaşam sırasında insanlar arası ilişkiler (iletişimler) yoluyla üretilir.


#47

SORU:

İnsanın gerçeğin yerini alan yalanı üretmesi nasıl olur?


CEVAP:

Düşünselin üretimi, hem maddi ilişkiler hem de üretilmiş düşünselin üzerine inşa edilir. Yani, insan yaşamında var olan şeyler üzerinde düşünür, yaptığı ve düşündüğü üzerinde düşünür. Bu düşünsel üretim yoluyla kendi hayatı ve başkalarının hayatını anlamlandırarak düzenlerken, örneğin; gerçeği ve sahteyi de üretir; maddi ve sembolsel çevrede, sembolsel sahtekârlığı, yalanı yaratır. Bu yaratma ile var olan üretim tarzı ve ilişkileri için gerekli olan “sahteye dayanan destekler” elde edilir.


#48

SORU:

İletişimde mesajın alınması önemli midir?


CEVAP:

Mesajın alınması bazı koşullarda çok önemlidir: Örneğin, reklam mesajı alınmazsa beklenen sonuç elde edilemez; amaç gerçekleşmez. Acil bir durumu bildirmede hem kanalın açık olması (örneğin cep telefonunun kapalı olmaması) hem de mesajın alınması çok önemlidir.


#49

SORU:

İletişimde geri besleme nedir?


CEVAP:

Geri besleme, örneğin, bir konuşmada verilen yanıttır; bir ilişkide gösterilen tavırdır. Hiçbir yanıt vermemek de geri-beslemedir. Geri beslemenin birçok işlevleri vardır. Denetleme ve izleme (monitoring) görevini görür. Hem kendimizi öğrenmemize hem de diğerlerine kendimizi ayarlamamıza yardım eder. Düşünce ve duyguları paylaşırken diğerleriyle bağlar kurmamızı sağlar. Eğer “geri besleme” (yanıt) egemen koşulları ve düzeni soruşturan ve günlük işleyişini aksatan biçimdeyse “görevsel olmayan, düzen bozucu, bölücü, iletişimi çökertici” olarak nitelenir; bu nitelemenin ardından, çeşitli ikna yollarıyla “yola getirme” tedbirleri meşrulaştırılır. Yönetimsel iletişimde, güven sağlamak için gönderici hakkında iyi imajlar yayılır; alıcı maddi değerler yerine manevi değerler ile ödüllendirilir; cebi boş bırakılırken ruhu, vicdanı, inançları, duyguları ve duyarlılıkları okşanır. Temizlik adına vicdanı ve bilişi kirletilir.


#50

SORU:

İletişimde kişisel ve sosyal gerçeklikler inşa edilebilir mi?


CEVAP:

İnsanlar iletişimle kişisel ve sosyal gerçekleri inşa ederler ve bu inşalar yoluyla ilişkilerini kurar ve sürdürürler. İnsanın yaşam gerçeklerini belirleyen (etken olan) düşünce, dil, düşünsel-inşa değildir. Çünkü örneğin, asgari ücret politikalarıyla gelen insanlık durumu, bir düşünsel inşanın ürünü değildir; üretim tarzını ve ilişkilerini örgütlemenin bir sonucudur. Düşünsel inşalar asgari ücret politikalarını haklı çıkarır, meşrulaştırır veya karşıt anlamlar ile eleştirir ama asgari ücret politikasını değiştirmez, çünkü oluşturan ve sürdüren dil ve anlamlandırma değildir.


#51

SORU:

İletişimde empatinin yeri nedir?


CEVAP:

Empati, kendini diğerinin yerine koyarak düşünmedir. Empati, diğerinin nasıl düşündüğüne veya hissettiğine önem veren duyarlılıktır. “Empati kurmanın” ne demek olduğu (anlamı ve sonuçları), kimin ne amaçla empati kurmak istediğine bağlıdır. Empati örgütlü ekonomik, siyasal ve kültürel yönetimde temel olarak iki amaçla kullanılır: (1) Hedefi bilme ve kontrol etme; (2) Hedefe “empati yoksulluğu” duygusu ve suçluluğu işleyerek yönetme. Bu durumlarda, empati “duygudaşlık” değildir. İki arkadaş ve dost arasındaki “empati” duygudaşlıktır.


#52

SORU:

İletişim sorunları nasıl tanımlanabilir?


CEVAP:

İletişim sorunları iletişimin “normal” olarak kabul edilen şekilde olmasını engelleyen faktörlerin ortaya çıkardığı durumlardır ve oldukça farklı özellikler gösterirler. Fakat unutmayalım, “normal” olarak kabul edilen bir şey de aslında “anormalin normalleştirilmiş biçimi” olabilir. Dolayısıyla sorun denen aslında bir tarafın sorunu diğer tarafın çözüm arayışı olabilir.


#53

SORU:

İletişim sorunları ve kaynakları nasıl gruplandırılabilir?


CEVAP:

İletişim sorunlarını ve kaynaklarını şu şekilde gruplandırabiliriz:

  • Biyolojik yapının doğası ve bu yapıdan kaynaklanan sorunlar
  • Psikolojik yapının doğası ve bu yapıdan kaynaklanan sorunlar
  • Bilmenin doğası ve bilme yokluğundan, eksikliğinden veya yanlışlığından kaynaklanan sorunlar
  • Bilmenin doğası ve bilmenin ve iletişim ve faaliyete geçmenin, yanlış bilmenin bilinçli ve kasıtlı olarak doğru olarak benimsenmesinden (benimsetilmesinden) kaynaklanan sorunlar
  • İlişkisel yapının doğası ve bu yapının nasıl biçimlendirildiğinden ve yürütüldüğünden kaynaklanan sorunlar
  • Amaçlardan, amaç gerçekleştirmekten ve etki arayışından kaynaklanan sorunlar