MODERN FELSEFE II Dersi HEGEL'İN NESNEL İDEALİZMİ soru cevapları:

Toplam 87 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Kant sonrası Alman idealizminin doruk noktası ve en büyük ismi kimdir?


CEVAP: Kant sonrası Alman idealizminin doruk noktası ve en büyük ismi Hegel’dir.

#2

SORU: Hegel’in en büyük ve en etkili yapıtı nedir?


CEVAP: Hegel’in en büyük ve en etkili yapıtı Tinin Fenomenolojisi (Phenomenologie des Geistes)‘dir.

#3

SORU: Hegel’in ölümünden sonra öğrencileri tarafından yayınlanan eserleri nelerdir?


CEVAP: Hegel’in ölümünden sonra öğrencileri tarafından yayınlanan eserleri Tarih Felsefesi, Din Felsefesi, Sanat Felsefesi ve Felsefe Tarihi’dir.

#4

SORU: Hegel’in felsefeye bakış açısı nasıldır?


CEVAP: Felsefede biçim ve içeriğin birliğine inanıyordu, felsefe ancak kavramsal dokusu açık, net ve bağlantılı bir sistem bütünlüğü içinde var olabilirdi. Gerçeklik, ancak ussal olanın yeniden kuruluşu içinde anlaşılabilirdi. Ona göre, bir kısım felsefecinin yaptığı gibi kestirme yoldan giderek gizemli iç görülerle gerçekliğin yakalandığını ilan etmek içi boş bir imgeden başka bir şey değildir.

#5

SORU: Hegel’in de kabul ettiği alman idealistlerinin genel kanısı nedir?


CEVAP: Hegel’in de kabul ettiği, Alman idealistlerinin genel kabulü Her bilgi objesi zihnin ürünüdür.

#6

SORU: Kant’ın alman idealistleri üzerindeki etkisi nedir?


CEVAP: On dokuzuncu yüzyıl Alman idealizminin kökeninde hiç kuşkusuz Kant’ın, deneyim dünyasının ya da fenomen dünyasının arkasında nominal dünya diye adlandırdığı bir dünyanın bulunduğunu kabul etmesi yatmaktadır. Bu dünya kendinde nesnenin dünyasıdır. İşin ilginç yanı numenal dünyayı kabul eden Kant’a göre bu dünyanın bilgisini elde etmek mümkün değildir. Oysa Kant’ı izleyen idealist düşünürler bu düşünceye katılmamaktadırlar. Bu nedenle, Alman idealistleri Kant’ın eleştirel felsefesini metafizik idealizme dönüştürdüler ve Kant’a karşı şu tezi öne sürdüler: Var olan her ne varsa bilinebilir. Nasıl bilinebilir? Bu sorunun yanıtını yine Kant’tan yola çıkarak verdiler: Kant, Anlama yetisi, kategorilerini doğaya dikte eder. diyordu. Ama Kant’ın öne sürdüğü bilgi koşuluna göre, bir dışsal kendindevarlığın bizim deneyimimize verilen maddesel içeriği kategoriler tarafından alınarak ancak o şekilde bilgi ortaya konuyordu. İdealistler bu koşulu değiştirdiler. Çünkü onlar bu şekilde maddesel şeyler de dâhil her bilgi objesi zihnin ürünüdür sonucunu çıkarma yoluna gittiler.

#7

SORU: Hegel’in öne sürmüş olduğu felsefik yargı nedir?


CEVAP: Hegel’in öne sürmüş olduğu felsefik yargı Her gerçeklik ussaldır, ussal olan gerçektir.

#8

SORU: Hegel’in kaç öne sürümü vardır ve bunlar nelerdir?


CEVAP: Hegel iki öne sürümde bulunur: ? Bilinemeyen bir kendinde-varlık kabul edilemez. ? Gerçekliğin doğası düşüncedir, sonul gerçeklik mutlak ideadır. Bu durumda tüm gerçeklik, yani evren, mutlak idea’nın bir açınımından başka bir şey değildir

#9

SORU: Hegel’e göre mutlak varlık nedir?


CEVAP: Mutlak Varlık, bilginin ve felsefenin biricik konusudur. Salt bir bütünlüktür, kendi kendisinin oluş sürecidir. Bu süreç çemberseldir, yani ulaşmak istediği sonul amacı başlangıçta erek olarak koymuştur.

#10

SORU: Mutlak nedir?


CEVAP: Mutlak, nesnesi kendisi olan düşünmedir, yani kendini düşünen öznedir. Bunu söylemek mutlakın tin (geist) olduğunu söylemektir.

#11

SORU: Hegel’e göre gerçeklik nedir?


CEVAP: Hegel’e göre gerçeklik salt bir töz değil aynı zamanda bir özne olarak da kavranılmak zorundadır.

#12

SORU: Hegel’e göre doğa nedir?


CEVAP: Hegel’e göre doğa insan tini için zorunlu bir önkoşuldur. Doğa nesnellik alanını sağlar çünkü nesnellik alanı olmadan öznellikten de söz edilemez. Ama ikisi de mutlak’ın yaşamındaki birer uğrak yeridir, birer momenttir. Doğada mutlak, bir bakıma nesnelliğe geçer ya da kendini nesnellikte anlatır. Hegel’e göre doğanın özü- nün öznellik olması olanaklı değildir. Mutlak ancak insan bilinci alanında kendine Tin olarak geri döner ve insanlığın felsefi düşüncesi mutlakın öz bilgisidir; felsefe tarihi, bir bütün olarak olgusallığın ya da mutlakın kendini düşünme sürecidir.

#13

SORU: Diyalektik süreç nedir?


CEVAP: Mutlakın yaşam serüveninde olguların tüm akışı diyalektik yapı içinde gerçekleşir. Diyalektik süreç üç adımlı bir devinim sergiler; tez, antitez ve sentez.

#14

SORU: Hegel’in diyalektik süreci kaç temel öğeden oluşur?


CEVAP: Hegel’in diyalektik süreci üç temel tez-antitezsentez üçlemesinden oluşur. Bunlara varlık mantığı, öz mantığı ve kavram mantığı denir. Bunlardan varlık mantığı varlık-yokluk-oluş üçlemesiyle ilerler. Burada tez varlık, antitez yokluk, sentez ise oluştur.

#15

SORU: Hegel’in mantık varlığı ile Kant’ın bilgi kategorileri arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır?


CEVAP: Hegel’in varlık mantığında Kant’ın bilgi kategorilerinin varlık kategorilerine dönüştürüldüğünü düşünürsek Hegel nitelik, nicelik ve ölçü kategorilerinin geçerli olduğunu öne sürer. Nitelik zaten yukarıda belirtilen üçlüyü kapsamaktadır. Üçlü- nün öğeleri daima sayıca bir birlik ya da bütünlük olarak niceliği anlatırlar. Ölçü ise nitelik ile niceliğin sentezi olarak betimlenir. Çünkü nesnenin niteliği tarafından belirlenen bir nice olduğu kavramıdır. Bu kategoriler kendinde-varlık kategorileri olarak dile getirilirler.

#16

SORU: Varlığın anti-tezi durumundaki öz mantığında Hegel neyi ele almaktadır?


CEVAP: Varlığın anti-tezi durumundaki öz mantığında Hegel, öz ve varoluş, kuvvet ve beliriş, töz ve ilinek, neden ve sonuç, etki ve tepki gibi ilişki ya da bağıntı kategorilerini ele alır. Örneğin öz, görünenin arkasında ya da altında yatıyor olarak düşünülürken güç belirişi içinde sergilenen olgusallık olarak düşünülür. Burada kendinde-varlık düşünen bilinç için kendini bölme sürecine girer, birbirleriyle bağıntılı kategorilere dağılır. Ama öz mantığında asıl amaç, öz ve dış görüngüsel varoluşun birliği olarak betimlenen edimselliktir. Edimsel, ortaya çıkan iç özdür, tam belirişine ulaşmış güçtür. Edimsellik olarak varlık, için ve dışın birliği olarak kendini belirten özdür

#17

SORU: Edimsellik kategorisi başlığı altında Hegel neleri ele almaktadır?


CEVAP: Edimsellik kategorisi başlığı altında Hegel, töz ve ilinek, neden ve sonuç ve karşılıklı etkileşim kategorilerine yer verir. Edimselleşen öz, töz demek olduğuna göre, burada tözün ve tek bir nedenin mutlaka gönderme yaptığı izlenimine yol açabilir. Oysa Hegel burada öncelikle sonlu nedenlere işaret etmektedir. Kuşkusuz edimsellik olarak mutlak kendini belirten özdür ve bu beliriş bildiğimiz biçimiyle evrendir. Bu şekliyle mutlak sayıca bir değil ama aynı zamanda çoklukta birliktir; bir başka deyişle ayrımda özdeşliktir. Bu şekilde özdeşlik mantığından ana üçlü- nün üçüncü momenti olarak kavram mantığına geçilir.

#18

SORU: Hegel’in mantığının tüm eğilimi neye ulaşmaktadır?


CEVAP: Hegel’in mantığının tüm eğilimi, şu halde başlangıçtaki varlık kavramından devinime geçerek, sonunda idea (kavram- düşünce) fikrine ulaşmaktır. Ama bu idea, aynı zamanda, dinamik bir süreç içindeki varlık olarak anlaşılmalıdır; böylece idea, sürekli bir öz-gelişim süreci içinde kendini, öz- yetkinleştirme noktasına doğru taşımış olur.

#19

SORU: Hegel’in doğa tanımı nasıldır?


CEVAP: Hegel’in söyleyişiyle, doğa, İdea’yı kendisinin-dışında olarak yansıtır. Bir başka deyişle de mutlak kendini zorunlulukla doğada açığa çıkarır. Ancak bunu yapmak için kendisine dışsal bir şey tarafından zorlama yapılmaz. Zorunluluk doğada geçerlidir. Mutlakın kendini belirtişindeki özgürlük, kendiliğindenlik özgürlüğüdür. Mantık açısından görürsek doğa tez olarak kendisini öne süren ussal idea’nın karşıtıdır, yani anti-tezidir. Bizim düşüncemiz diyalektik olarak ussal olandan-ideadan yola çıkarak ussal olmayana yani doğaya yönelir. Doğa kavramı bizim düşüncemizi nihayetinde doğa ile idea’nın birliğini temsil eden bir senteze ulaştırır; bu sentez artık yeni bir kavramda, ruh (spirit) kavramında dile gelir. Bizim düşüncemizi Doğa’dan ruha doğru yönlendiren şey, doğa kavramı içindeki diyalektik devinimdir.

#20

SORU: Doğa felsefesinin en soyut kavramı Hegel’e göre neyle başlar?


CEVAP: Mantığın en soyut kavramla, varlık ile başlaması gibi, doğa felsefesi de en soyut şey olarak Hegel’in belirttiğine göre uzay kavramı ile yola çıkar: Uzay boştur; tıpkı varlık’ın belirlenmemiş olması gibi. O hâlde doğa bir ucuyla boşluğa dokunmaktadır. Öteki ucundan ise ruhun dünyasına geçiş yapar. Uzay ile ruhun arasında tikel nesnelerin çeşitliliği gerçekte doğa dediğimiz şey yer alır. Doğada mekanik, fizik ve organik yasalar hüküm sürmektedir. Bunların her biri doğanın görünümleri olarak Hegel tarafından diyalektik terimler içinde ele alınarak işlenmeye çalışılmıştır.

#21

SORU: Hegel’in doğa felsefesinde yer verdiği alt başlıklar nelerdir?


CEVAP: Hegel’in doğa felsefesinde yer verdiği alt başlıklar şunlardır: ? Mekanik ? Fizik ? Organik doğa

#22

SORU: Felsefe Ansiklopedisi’nin üçüncü büyük kitabı olan Tin Felsefesinde yer alan büyük üçlü nedir?


CEVAP: Felsefe Ansiklopedisi’nin üçüncü büyük kitabı, Tin Felsefesi adını taşımaktadır. Bu yapıttaki büyük üçlü Öznel Tin, Nesnel Tin, Mutlak Tin biçiminde karşımıza çıkar.

#23

SORU: Tin felsefesinde yer alan büyük üçlünün birbirleri arasındaki ilişki nasıldır?


CEVAP: Öznel tinin anti-tezi nesnel tindir ve mutlak tin de ikisinin sentezi durumundadır. Burada mutlakın tinselliğe geçmesinin öyküsü verilmektedir. Mutlak, tinselliği öncelikle bireysel insanların zihinselliklerinde yakalamakta, ardından aile, sivil topluluklar ve devlet gibi toplumsal kurum ve kuruluşlarda bu tinselliğini biraz daha geliştirmekte ve böylece nesnel tine dönüşmekte, sonul olarak da din, sanat ve felsefe etkinliklerinde en yüksek düzeye ulaşarak mutlak tin hâline gelmektedir. Öznel tin insan zihninin içsel çalışmalarına işaret ederken nesnel tin, zihnin toplumsal ve politik kurumlardaki dışsal cisimleşmelerine göndermede bulunur. Bilginin doruğunda mutlak tinin başarısı olan din, sanat ve felsefe yer alır.

#24

SORU: Hegel’e göre ruh nedir?


CEVAP: Duyarlı, duygulu bir özne olarak ruh, mutlak’ın, tin hâlinde kendine geldiği ilk adımdır; bir başka deyişle de mutlakın doğadan özgürleşmesinin ilk basamağı olmaktadır.

#25

SORU: Hegel’e göre tin (geist) nedir?


CEVAP: Ruh bir özne olarak kendini ifade edebilir ve bedeni aracılığıyla dünya üzerinde edimde bulunabilir. Mutlak araç olarak, dik duran bir bedene, ellere ve ağza, ağlama ve gülme gücüne sahip olan yetişkin bir insan, düşüncelerini ve duygularını dışsallaştırarak ifade edebilir. Duygularının çokluğu içine gömülmüştür. Bu nedenle öz duygu sahibidir ama henüz düşünen öz-bilinci vardır denemez. Ayrıca dünya, onun tarafından içselleştirilen bedeni üzerinde etkilere sahiptir. Beden ruhun dışsallığını anlatmaktadır. Organizma, salt kendi deneyiminin ışığında ani bir uyarıcıya tepki gösterdiği zaman, zihin hayvansal düzeyin ötesine geçerek, bilinçlilik aşamasına ulaşmış olur.

#26

SORU: Hegel’in öznel tin alanında ele aldığı kavramlar nelerdir?


CEVAP: Bu alanda ele aldığı kavramlar duyu deneyimi, algı, anlama yetisi, arzu, öz-bilinç, efendi-köle diyalektiği ve akıl gibi kavramlardır.

#27

SORU: Hegel’in Tinin Fenemolojisi hangi diyalektik tartışma ile başlamaktadır?


CEVAP: Tinin Fenomenolojisi, duyu algısının diyalektik bir tartışması ile başlar. Özellikle özne, ona dışsal ve ondan bağımsız olarak görünen fiziksel nesnelerle bu şekilde tanışıklık kurar. Dışsal nesnelerin bilgisini elde eder. Dışsal nesnelerin bilgisi, fiziksel dünyanın, fizik yasalarına göre etkileşen güçlerden ibaret olduğu görüşünü öngörür.

#28

SORU: Hegel’e göre istek nedir?


CEVAP: İstek, insanın yalnızca kendisine ben demesini sağlamaz, ayrıca seyredilen nesne üzerinde etkide bulunmaya, onu tüketmeye ya da dönüştürmeye yol açar. Bu şekilde özne dışsal, yabancı bir gerçekliği kendi gerçekliğine dönüştürerek onu içselleştirir ve böylece kendi öznel gerçekliğini öne sürer. Bunun yanı sıra bu öznel gerçeklik, bir başka deyişle kendine ben diyen varlık, çevresinde kendisine benzeyen, yaşayan ve isteyen varlıkların bir başka deyişle öteki- ben’lerin birçokluğu ile karşılaşır; bunların her biri de koşulları, kendi isteklerine boyun eğdirmek çabasına girişmiştir ve kendisinin bir parçası yapmak istediği bir dünyanın peşine düşmüş görünürler.

#29

SORU: Hegel’e göre insanın öz bilincini gerçekleştirmesinin yolu nedir?


CEVAP: İnsanın öz bilincini gerçekleştirmesinin yolu kendisini öteki öz bilinçlere kabul ettirmesinden ve onlarca onaylanmasından geçtiği için benler arasında tanınma ve güç bakımından bir savaş hüküm sürer.

#30

SORU: Hegel köle-efendi ilişkisini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP: Dünyayı dönüştürmede kölenin çalışması, onun kendisini öldürebileceğini düşündüğü efendiden korkmasının bir sonucudur. Ölüm çalışmaya yol açarak uygarlık yolunda zafere ulaşır. Çalışma nesneyi yaratırken öz-bilinç olarak insanı da yaratır. Başlangıç olarak böyle bir etkinlik efendinin isteğinin güdümünde gerçekleşmiş olsa da giderek köle, çalışma aracılığıyla nesneyi yaratmaktan başka onu olumsuzlaşabilen, dönüştürebilen bir bilinç olduğunun farkına varır, yarattığı nesnede kendi özerk yönünü görür. Böylece kendini nesnel üründen ayırır, doğanın üstünde ve ondan farkı olarak öznel bir kişilik olduğunun farkına varır.

#31

SORU: Hegel’e göre Çalışma yoluyla insanın bir öz-bilinç olması yolunda efendinin rolü nedir?


CEVAP: Efendi çalışmaz ama o olmasaydı kimse çalışmayacaktı. Yaşamını tehlikeye atan ve ilk efendi olan insan, doğanın zincirlerini kırmak için, tini kendisiyle birleştirecek sürece ilk başlama işaretini veren kişidir. Onun rolü uygarlığın başlangıcı ve bekli de devamı için tetikleyici bir işlev yerine getirmesi bakımından pek de azımsanmayacak bir rol olabilir.

#32

SORU: Stoacılığa göre insanın özgürlüğü nasıl gerçekleşir?


CEVAP: Stoacılığa göre insan düşündüğü için ve düşündüğü sürece özgürdür.

#33

SORU: Stoacı özgürlük nedir?


CEVAP: Stoacı özgürlük, eylem özgürlüğü değil, salt bir düşünce özgürlüğüdür. İçkin olduğu için başkalarının kabul edip etmemesine açık olmayan, bir başka deyişle somutlaşmamış bir özgürlük türüdür. İçsel dünyanın özgürlüğü efendiye karşı işlevsiz kalınca köle kendini bir özgürlük aldatmacasına bırakarak bir kuşkuculuğa da atlayabilir.

#34

SORU: Hegel’e göre, stoacılık kuşkuculuğa göre bir adım önde olmasının sebebi nedir?


CEVAP: Hegel’e göre, stoacılık kuşkuculuğa göre yine de bir adım öndedir. Çünkü stoacı özgürlüğü ussal, düşünen varlık olarak kendinde bulur, oysaki kuşkucu özgürlüğü daha ileriye doğru itekler ve düşünce kategorilerini salt harcamak için kullanır. Bu Hegel’e göre, bu, çözülmeye başladığı dönemde Roma İmparatorluğunda egemen olan düşünme biçimidir. Bu kuşkucu ortam içinde, Hıristiyanlık, ussal yönden düş kırıklığına uğramış insanlar için öncesiz, sonrasız bir tanrı fikrinde bir düzen bulabilmek için bir adım olmuştur.

#35

SORU: Hegel Hıristiyanlığın içinde bulunduğu zihin durumuna mutsuz bilinçlilik adını vermesinin sebebi nedir?


CEVAP: Hegel Hıristiyanlığın içinde bulunduğu zihin durumuna mutsuz bilinçlilik adını vermiştir. Birey kendi içinde bölünmüştür, iyi olan her şeyi tanrının etkinliğine yükleyerek kendini dış dünyadan soyutlamış olduğunun bilincindedir. Hegel’in burada söylemek istediği şey, Hıristiyan Dininin Olumluluğu adlı pasajda açıklanmıştır: İnsandaki sonsuzluk ve mutlaklık fikrinin insanı nasıl deizme doğru sürükleyen bir güç olduğunu burada betimlemektedir. Mutsuz bilinçlilik, Hegel tarafından Budizmin ve Hıristiyanlığın bir karakteristiği olarak ilan edilir ve ondan önce hiçbir şeyin bulunmadığı aşkın bir tanrının varlığına inanan tüm zamanlardaki tüm insanların bir koşulu olarak öne sürülür. Bu kendinde- köleliğin daha yüksek formlarına giden yolda salt bir aşamadır. Bu karmaşık konuyu burada bırakıyoruz, gerçekten salt bir fikir verme adına ele alınmış bulunuyor.

#36

SORU: Hegel öznel tini psikoloji alt başlığı altında nasıl açıklamaktadır?


CEVAP: Öznel tinin açıklanma alanında Hegel’in belirlediği üçüncü adım Psikoloji alt başlığı altında ele alınmaktadır: Bu başlık altında Hegel, niyet etme, temsil etme, anımsama, imgelem, bellek, düşünce, pratik itkilerindürtülerin betimlenmeleri, doyum sonrası arayışlar gibi zihinsel ve ussal edimlerin betimlenmeleriyle uğraşmaktadır. Hegel bu aşamada sonlu tinin ya da zihnin hem kuramsal hem de pratik-eylemsel yanlarını incelemektedir: Kuramsal yanları düşünme, bellek, imgelem ve sezgi edimleri olarak incelenirken, pratik yanlar, dürtüler, itkiler, duygular ve istenç olarak incelemektedir. Bu kuramsal ve pratik yanların birliği olarak özgür istenç olarak bir senteze ulaşır.

#37

SORU: Nesnel tini oluşturan diyalektik üçlü nedir?


CEVAP: Nesnel tini oluşturan diyalektik üçlü, hak ya da yasa, öznel ahlak ve toplumsal ahlaklılığı kapsar.

#38

SORU: Nesnel tini oluşturan diyalektik üçlünün oluşturduğu kısımlar nelerdir?


CEVAP: Birinci bölüm mülkiyet, sözleşme ve ceza ile örneklenebilen yasal hakları ve ödevleri içerir. ‹kinci kısım büyük ölçüde niyet ve vicdan ahlaklılığı ile ilgilidir. Üçüncü kısım kendi içinde yine bir üçlü adım içerir: Toplumsal ahlak ise aile, sivil toplum ve devlet diyalektik üçlüsüne dayanır.

#39

SORU: Hegel’in sözleşme kavramı nedir?


CEVAP: Hegel’in diyalektik sürecinde mülkiyetten vazgeçebilme, bizi sözleşme kavramına götürür: Bir insan anlaşma yoluyla bir şeyleri veriyor, satıyor ya da değiştiriyorsa bu durumda iki istenç bir araya geliyor demektir. Ayrıca birçok kişi bir şeyi ortaklaşa kullanmak için de anlaşabilirler. Bu şekilde sözleşme kavramı ortaya çıkar.

#40

SORU: Hegel ‘ahlak’ terimini nasıl açıklar?


CEVAP: Hegel ‘ahlak’ terimini günlük kullanımdakinden çok daha dar bir anlamda kullanır, terim günlük dilde pek çok değişik anlamda ele alınmakla birlikte, ahlak deyince genelde olumlu ödevlerin toplumsal bir düzlemde yerine getirilmesi anlaşılır

#41

SORU: Hegel’e göre özgür istence nedir?


CEVAP: Özgür istence dayalı eylem amaçlı eylemdir. Amaç ahlakın ilk evresidir ikincisi de niyet ya da iyiliktir. Bunlar genelde ahlak alanında eş anlamlı kabul edilir ama Hegel bunları birbirinden ayırma yoluna gider: Niyet, genelde eylemlerimizin ahlaksal niteliğini, ereğini dile getirir. Bir insan kendi iyiliği için gereksinimlerini doyurmak bakımından çaba gösterme hakkına sahiptir.

#42

SORU: Hegel’e göre ussal istenç nedir?


CEVAP: Ussal istenç, aslında bir insanın gerçek istencidir, onun ussal, özgür bir varlık olarak istencidir. Bu nedenle bir insanın tikel istencini ussal ya da evrensel istence uyumlu kılma gerekliliği kendini ödev ya da yükümlülük olarak kendini sunar.

#43

SORU: Hegel’in toplumsal tözü nedir?


CEVAP: Hegel, toplumsal tözden söz eder ve özgür istenç sahibi kişilerin toplumsal ödevleri üzerinde açıkça durmaz. Burada genelde aile, sivil toplum ve devletin özsel doğalarını incelemek ve bir kavramın nasıl ötekine dolayımlandığını göstermek gibi bir kaygı içine girdiği görülür. Bu kavramların özsel doğasını açımlamak, ödevlere ilişkin bir anlayışa da yol açacaktır, düşüncesine göre, daha doğrusu toplumsal ödevlerin sıralı bir listesini vermek bir filozofun görevi değildir.

#44

SORU: Hegel’e göre devlet nedir?


CEVAP: Hegel’e göre devlet, nesnel tin olduğu için bir anlamda zorunlulukla tanrısaldır ama o da Aristoteles gibi devlette aşırılıkları ve despotizmi önleyecek güvenlik mekanizmalarının bulunması gerektiğini kabul eder.

#45

SORU: Hegel’in tarih yazımı üzerine düşünceleri nelerdir?


CEVAP: Hegel’e göre üç türlü tarih yazımı vardır: dolaysız tarih yazımcılığı olayları, eylemleri, durumları betimler. İkinci tarih yazımı türü düşünsel tarihtir ve öğretici niteliktedir. Üçüncü tarih yazımı türü ise felsefi tarih ya da tarih felsefesidir

#46

SORU: Schiller’e göre, güzellik nedir?


CEVAP: Schiller’e göre, güzellik, duyusal ile ussal arasındaki bir arabulucudur.

#47

SORU: Hegel’e göre, güzellik nedir?


CEVAP: Hegel’e göre ise güzellik duyusaldan ödünç alınan bir ussaldır, duyusal görünüm bir form aldığında ya da ussal içerik bir form içinde kendini açığa koyduğunda güzel sanat karşımızda durur. Ussalın bu duyusal cisimleşmesi üç ilkesel yolda gerçekleşir; bunlar sembolik sanat, klasik sanat ve romantik sanat biçimleridir.

#48

SORU: Sembolik sanat nedir?


CEVAP: İnsanlık tarihinde ilk en uygun yol olarak sembolik sanat türü karşımıza çıkmaktadır. Burada duyulur biçim, ussal içeriği onun içine nüfuz etmeksizin ya da onu dönüştürmeksizin tümüyle sembolize etmekte eş deyişle simgelemektedir. Buna göre bir aslan cesareti, bir kuş ruhu, bir tapınak sonul anlamda bir gizem olarak kalan bir tanrının burada hazır varoluşunu simgeleyebilir. Böylece sembolik sanatta, duyulur obje, anlaşılması zor ve gizemli bir biçimde kendi dışında ve kendisinden ötedeki bir ussallığa göndermede bulunur.

#49

SORU: Klasik sanat nedir?


CEVAP: Klasik sanatta, duyulur cisimleşmenin ikinci formu karşımıza çıkar. Burada duyulur anlatım, verilmek istenen fikre uygundur. O, verilmek isteneni tam olarak anlatır, anlatım bulanık bir biçimde kendisinin ötesinde bulunana işaret etmez. Bu yaklaşım klasik dönem heykellerinde çok güzel anlatım bulmaktadır. Yani insan bedeninin heykellerinde taşta gerçekleştirilen kutsal ideal, taşta gizlenme yoluna gidilmiyor, tersine ideal bir insan bedeni olarak cisimselleşiyor. Bir tapınak tanrı değildir ama tanrıyı düşündürür.

#50

SORU: Romantik sanat nedir?


CEVAP: Romantik sanatta, sembolik sanattaki gibi, biçimsiz ve hatta acayip olana da çokça yer verilir ama romantik sanat, sembolik sanattan daha üst bir düzeyde yer alır çünkü onda yansıtılan tin daha karmaşık ve sofistikedir ve yine romantik sanatta klasik sanattakinden daha büyük ölçüde bir özgürlüğe ulaşılır çünkü romantik sanat duyulur cisimleşme tarafından daha az içerilir ya da engellenir. Hıristiyan dönemin sanat ürünleri ve Hegel’in kendi günü- ne dek gelen her tür sanatsal yaratmaya Hegel bu kategoride yer vermektedir.

#51

SORU: Hegel sanat ürünlerini nasıl sınıflandırır?


CEVAP: Hegel sanat ürünlerini mimari, heykel, resim, müzik ve şiir olarak sınıflar. Bunlardan mimari sembolik sanata, heykel klasik sanata, resim, müzik ve şiir ise romantik sanata uygundurlar.

#52

SORU: Hegel’e göre en temel sanat türü hangisidir?


CEVAP: Hegel’e göre en temel sanat türü mimaridir ve insanların ilk denediği sanat türü de budur. Çünkü onun materyali tinsiz-zihinsizdir ve onun formu bu tinsiz aracın fiziksel özelliklerine ve ağırlığına bağlıdır.

#53

SORU: Hegel ilk tapınakları yapan insanları nasıl tanımlamaktadır?


CEVAP: Hegel ilk tapınakları yapan insanları, ‘inşa ettikleri yeri temizleyen’ olarak imgeledi ve bunu ‘sınırlılığın çalı- çırpılarını temizlemek’ olarak betimledi.

#54

SORU: Hegel’e göre Resim, müzik ve şiiri, heykel ve mimariden ayıran en büyük fark nedir?


CEVAP: Hegel’e göre, romantik sanatın bu üç türü ideale çok daha yakın olmakla heykelden ve mimariden ayrılırlar. Aralarındaki en büyük fark, bu sanatların ürünlerinin heykelciliğin ve mimarinin ürünleri gibi üç boyutlu olmamalarıdır. Resim kuşkusuz iki-boyutludur, Hegel, onun heykele göre daha ideal olduğunu düşündü, çünkü maddi şeylerin katı tözünden daha öteye taşınabilir. Ayrıca ressam yaptığı şeyi aynı alan üzerinde kalarak değiştirebilir, bir heykeltıraşın bunu yapmasına olanaksız gözüyle bakılabilir ve aslında buna gerek de yoktur. Üç boyut ikiye indirgendiğinde, uzay bir şekilde daha içsel ve öznel olana ödünç verilir ve böylece şiire doğru ilk adım atılmış olur.

#55

SORU: Hegel din ve felsefe arasındaki ilişkiyi nasıl açıklamaktadır?


CEVAP: Hıristiyanlık mutlak dindir ve mutlak idealizm mutlak felsefedir. Kavrayış ve anlatım biçimleri farklı bile olsa her ikisinin de gerçeklikleri aynıdır. Bundan mutlak idealizmin Hıristiyanlığı ortadan kaldırdığı söylenemez. Çünkü insan sadece salt düşünce değildir, sadece felsefeci de değildir. Ayrıca dinsel bilinç için Hıristiyan tanrıbilim gerçeğin eksiksiz anlatımıdır. Bundan sonra Hegel, kutsal üçleme, düşüş ve bedenselleşme gibi öğretilerin felsefi tanıtlarını verme işine girişir, ama onları salt kavramsal düşünme biçiminde anlatmayı bitirince, bunlar Kilisenin en doğru ve uygun anlatım iddiasıyla öne sürdüğü şeylerden çok farklı bir şey olup çıkarlar. Hegel, burada spekülatif felsefeyi Hıristiyan vahyin içkin anlamı bakımından yargılayıcı bir otorite olarak kullanır.

#56

SORU: Hegel’in felsefe tarihi yorumu nasıldır?


CEVAP: Felsefe tarihi düşüncenin, kendine ilişkin yetersiz bir anlayışından bir başkasına doğru geçerek ve daha sonra da bunları daha yüksek bir düzeyde birleştirerek kendini daha açık ve yeterli ifade etme tarzına taşıma sürecidir. Bu süreci mutlak tin açısından gördüğümüzde insanın düşünme yetisini diyalektik olarak en son gerçekliğin yani mutlakın yeterli bir anlayışına doğru devindirmesi sürecidir. Ama bu iki bakış açısı bir ve aynı sürecin farklı yanlardan görülüşünü verir. Çünkü mutlak tin insan zihninin mutlak bilgi düzeyindeki düşüncesinde ve onun yoluyla kendini belli eder.

#57

SORU: Hegel’in dünyaya etkisi nasıldır?


CEVAP: Hegel’in etkisi gerek Almanya’da gerekse de tüm Avrupa’da çok büyük ve yaygın olmuştur. Hızla sağ ve sol Hegelciler ayrımlaşması gerçekleşmiştir. Çünkü sağ Hegelci olarak adlandırılan düşünürler Hegel’in mutlak idealizminin haklı olarak Hıristiyanlık ile bağdaşabilir bir anlatımda yorumlanabileceğini öne sürmekteydiler. Karl Friedrich Göschel (1784-1866) daha Hegel’in sağlığında dinsel bilinci betimleyen düşünce biçimi ile felsefi düşünme biçimini bağdaştırmaya ama bunu yaparken dinsel düşünme biçimini kavramsal düşünmeye alt güdümlü olmaktan çıkarmaya çalışmıştır.

#58

SORU:

Kant sonrası Alman idealizminin en büyük ismi kimdir?


CEVAP:

Kant sonrası Alman idealizminin doruk noktası ve en büyük ismi olan Hegel’dir.


#59

SORU:

1801 yılnda Hegel’in Jena Üniversitesi’nde yayımlanan ilk kitabının adı nedir?


CEVAP:

1801 yılında Hegel, Jena Üniversitesinde önemli bir konumda bulunan Fichte’nin desteğiyle bu üniversiteye öğretim üyesi olarak atandı. Burada ilk yayımlanan kitabı, Fichte ve Schelling’in Felsefi Sistemleri Arasındaki Ayrım başlığını taşımaktadır.


#60

SORU:

Hegel’in 1807’de yayımladığı en büyük ve etkili yapıtı nedir?


CEVAP:

Hegel 1807’de en büyük ve etkili yapıtı Tinin Fenomenolojisi’ni (Phenomenologie des Geistes) yayımladı.


#61

SORU:

Özet Olarak Felsefi Bilimler Ansiklopedisi felsefi sistemin hangi üç ana bölümünü oluşturmaktadır?


CEVAP:

Özet Olarak Felsefi Bilimler Ansiklopedisi (1818) adlı yapıtta Hegel, felsefi sistemin üç ana bölümünü oluşturan Mantık Bilimi, Doğa Felsefesi ve Tin Felsefesi başlıklı bölümleri özetlemiştir.


#62

SORU:

Hegel’in verdiği derslerin metinlerine göre ölümünden sonra yayımlanan yapıtları nelerdir?


CEVAP:

Hegel’in verdiği derslerin metinleri, belli ölçüde öğrencilerinin karşılaştırmalı notlarına dayalı olarak ölümünden sonra yayımlanmıştır. Bu şekilde yayımlanan yapıtları arasında Tarih Felsefesi, Din Felsefesi, Sanat Felsefesi ve Felsefe Tarihi yer alır. 1831 yılında baş gösteren kolera salgınında altmış bir yaşında yaşamdan ayrılmıştır.


#63

SORU:

Hegel, Alman idealistlerinin genel bir kabulü olan “Her bilgi objesi zihnin ürünüdür.” yargısını kabul ederek hangi görüşü öne sürmüştür?


CEVAP:

Hegel, Alman idealistlerinin genel bir kabulü olan “Her bilgi objesi zihnin ürünüdür.” yargısını kabul ederek “Her gerçek ussaldır, ussal olan gerçektir.” görüşünü öne sürmüştür.


#64

SORU:

Hegel’in uslamlamasında öne çıkan iki temel nokta nedir?


CEVAP:

Hegel iki öne sürümde bulunur:

  1. Bilinemeyen bir kendinde-varlık kabul edilemez.
  2. Gerçekliğin doğası düşüncedir, sonul gerçeklik mutlak ideadır. Bu durumda tüm gerçeklik, yani evren, mutlak idea’nın bir açınımından başka bir şey değildir.

#65

SORU:

Mutlak varlık nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Mutlak varlık, bilginin ve felsefenin biricik konusudur. Salt bir bütünlüktür, kendi kendisinin oluş sürecidir. Bu süreç çemberseldir, yani ulaşmak istediği sonul amacı başlangıçta erek olarak koymuştur.


#66

SORU:

“Mutlak” nasıl tanımlanabilir?


CEVAP:

Mutlak, salt bir bütünlüktür ya da bütün sonsuz yaşamdır; bir öz­ gelişim sürecidir yani “kendi kendisinin oluş süreci”dir.


#67

SORU:

Hegel’in varlık mantığında Kant’ın bilgi kategorileri nasıl açıklanır?


CEVAP:

Hegel’in varlık mantığında Kant’ın bilgi kategorileri birer varlık kategorisine dönüştürülmüştür.


#68

SORU:

Varlık mantığının antitezi olan öz mantığı kaç diyalektikten oluşmaktadır?


CEVAP:

Varlık mantığının antitezi olan öz mantığı şu temel diyalektik üçlüden oluşur: öz, kuvvet ve edimsellik.


#69

SORU:

Hegel, kavram mantığını neye dayandırmaktadır?


CEVAP:

Hegel, varlık mantığı ile öz mantığının sentezi olarak gördüğü kavram mantığının şu ana diyalektik üçlüye dayandığını söyler: öznellik, nesnellik ve kavram (idea ya da düşünce).


#70

SORU:

Hegel’in doğa felsefesinde yer verdiği alt başlıklar nelerdir?


CEVAP:

Mekanik, fizik ve organik doğa Hegel’in doğa felsefesinde yer verdiği alt başlıklardır.


#71

SORU:

Hegel’in Tin Felsefesi adlı yapıtındaki büyük üçlü nedir?


CEVAP:

Felsefe Ansiklopedisi’nin üçüncü büyük kitabı, Tin Felsefesi adını taşımaktadır. Bu yapıttaki büyük üçlü “Öznel Tin,” “Nesnel Tin,” “Mutlak Tin” biçiminde karşımıza çıkar. Bu açıdan öznel tinin anti­tezi nesnel tindir ve mutlak tinde ikisinin sentezi durumundadır.


#72

SORU:

Özel Tin için Hegel’in kullandığı alt başlık nedir?


CEVAP:

Özel Tin için Hegel’in kullandığı alt başlık, Antropoloji’dir.


#73

SORU:

Hegel’in Tinin Fenomenolojisi başlığında ele aldığı kavramlar nelerdir?


CEVAP:

Tinin Fenomenolojisi başlığı altında Hegel’in ele aldığı kavramlar duyu deneyimi, algı, anlama yetisi, arzu, öz­bilinç, efendi­-köle diyalektiği ve akıl gibi kavramlardır.


#74

SORU:

İnsanın bir isteğe sahip olması ya da sahip olmaması nelere yol açmaktadır?


CEVAP:

İnsan bir isteğe sahip olmadığı sürece ben bilincine erişemez ve dış dünyada eriyip gider. Oysa bir şeyi istediğimiz zaman, o şey bizim isteğimiz olur ve bu durum “ben” ya da “benim” dememize yol açar.


#75

SORU:

İnsanın öz bilincini gerçekleştirmesinin yolu nereden geçmektedir?


CEVAP:

İnsanın öz bilincini gerçekleştirmesinin yolu kendisini öteki öz bilinçlere kabul ettirmesinden ve onlarca onaylanmasından geçtiği için benler arasında tanınma ve güç bakımından bir savaş hüküm sürer.


#76

SORU:

Nesnel tini oluşturan diyalektik üçlü nedir?


CEVAP:

Nesnel tini oluşturan diyalektik üçlü, hak ya da ya da, öznel ahlak ve toplumsal ahlaklılığı kapsar.


#77

SORU:

Hegel, devleti nasıl açıklamıştır?


CEVAP:

Hegel’e göre devlet, nesnel tin olduğu için bir anlamda zorunlulukla tanrısaldır ama o da Aristoteles gibi devlette aşırılıkları ve despotizmi önleyecek güvenlik mekanizmalarının bulunması gerektiğini kabul eder.


#78

SORU:

Hegel’in devletler bazında savaşa ilişkin görüşleri nelerdir?


CEVAP:

Hegel’in devletler bazında savaşa ilişkin söyledikleri oldukça ilginçtir. Devletler zorunlulukla bağımsız varlıklardır. Her devlet bir bireydir ve bireyler kendi varoluşlarını onları tanıyan ve onlarında tanıdığı öteki bireylere karşı korumak isterler. Bundan dolayı bir devletin tam bir kavramı, devletlerin tam bir çokluğunu gerektirir.


#79

SORU:

Hegel’e göre kaç türlü tarih yazımı vardır?


CEVAP:

Hegel’e göre üç türlü tarih yazımı vardır: dolaysız tarih yazımcılığı olayları, eylemleri, durumları betimler. İkinci tarih yazımı türü düşünsel tarihtir ve öğretici niteliktedir. Üçüncü tarih yazımı türü ise felsefi tarih ya da tarih felsefesidir.


#80

SORU:

Dünya tarihi Hegel’e göre nedir?


CEVAP:

Dünya tarihi, Hegel’e göre, tinin kendisinin özgürlük olarak bilincine erişme sürecidir: Bu yüzden dünya tarihi özgürlük bilincinde bir ilerlemeyi anlatır.


#81

SORU:

Mutlak tin kendisini hangi aşamada açımlar?


CEVAP:

Mutlak tin kendisini üç aşamada açımlar: sanat, din ve felsefe.


#82

SORU:

Hegel’in estetik kuramında ussalın duyumsal cisimleşmesi hangi ilkesel yollarla gerçekleşir?


CEVAP:

Ussalın duyumsal cisimleşmesi üç ilkesel yolda gerçekleşir: bunlar sembolik sanat, klasik sanat ve romantik sanat biçimleridir.


#83

SORU:

Hegel, sanat ürünlerini nasıl sınıflandırır?


CEVAP:

Hegel, sanat ürünlerini mimari, heykel, resim, müzik ve şiir olarak sınıflandırır.


#84

SORU:

Hegel’e göre sanat ürünleri arasındaki uygunluk ilişkisi nasıldır?


CEVAP:

Hegel sanat ürünlerini mimari, heykel, resim, müzik ve şiir olarak sınıflar. Bunlardan mimari sembolik sanata, heykel klasik sanata, resim, müzik ve şiir ise romantik sanata uygundurlar.


#85

SORU:

Dinsel bilinç hangi evrelerden geçmiştir?


CEVAP:

Dinsel bilinç üç ana evreden geçmiştir: Birincisi tümellik, ikincisi tikellik, üçüncüsü bireysellik evresidir.


#86

SORU:

Dünya üzerindeki din tipleri kaça ayrılmaktadır?


CEVAP:

Din tipleri üçe ayrılmaktadır. Bunlardan ilki büyü dinidir. İkincisi, Çin ve Hint dinleri grubudur. Üçüncüsü, İran, Suriye ve Mısır dinleri olarak belirginleşirler.


#87

SORU:

Hegel’in felsefe tarihi yorumu nasıldır?


CEVAP:

Hegel’in felsefe tarihi yorumu, daha çok felsefi ürünlerin nasıl ve hangi diyalektik koşullarda oluşturulduğunun bir açıklaması olma çabası içindedir.