MODERN SOSYOLOJİ TARİHİ Dersi Frankfurt Okulu soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Frankurt Okulu olarak anılmaya başlayan kurumu kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Üç Şubat 1923’te Almanya’da Frankfurt Üniversitesine bağlı olarak kurulan Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü 1960’larda kısaca “Frankfurt Okulu” olarak anılmaya başlanmıştır. Bu okulun üyeleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde faşizm, otorite/lik, bürokrasi, sanat ve popüler kültür gibi konularda önemli çalışmalar yapmışlardır. Bu okulun önde gelen üç ismi Theodor W. Adorno, Max Horkheimer ve Herbert Marcuse’dür. Frankfurt Okulu, literatürde yaygın olarak Eleştirel kuram ya da Eleştirel teori olarak da adlandırılır.
#2
SORU:
Düşünce tarihinde 'okul' teriminin anlamı nasıl açıklanır? Kısaca belirtiniz.
CEVAP:
Düşünce tarihinde “Okul” terimi birbiriyle ilişkili iki ayrı anlam içerir. Bunlardan ilki, içinde eğitim ve öğretimin gerçekleştiği kuruma karşılık gelir. İkincisi ise belirli bir iç bütünlüğü olan bir akımı veya geleneği belirtir. “Frankfurt Okulu” dendiğinde aslında bu iki anlamın birlikteliğinden söz edilebilir.
#3
SORU:
Leo Löventhal hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
Okulun çekirdek kadrosundan olan Löventhal Enstitüye 1930 yılında katılmıştır.Okulun 1930’lar sonrasında tarih ve iktisattan uzaklaşarak daha
çok kültür, estetik ve psikanaliz üzerinde yoğunlaşmasında çok etkili olmuş isimlerden biridir. Löventhal’ın önemli eserleri arasında, Aldatmanın Peygamberleri - Nobert Guterman ile birlikte - (1949), Edebiyat, Popüler Kültür ve Toplum (1961) vardır.
#4
SORU:
Frankurt Okulu'nun Marksizm ile ilişkisini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Frankfurt Okulu, Batı Marksizm’i olarak bilinen ve (klasik) Marksizm’e eleştirel bir şekilde farklı bir yorum getirmeye çalışan akımlarından birisini oluşturur. Marksizm’in Ortodoks yorumuna önemli bir meydan okuma gerçekleştirirken, Marksizmin içinde doğup geliştiği modernizmle bağlantılarını da ayrıca sorgulamışlardır. Böylelikle Frankfurt Okulu kuramcıları hem toplumsal gelişme için alternatif bir yol imkânı oluşturmaya çalışmış hem de Ortodoks Marksizm’in dışarıda bıraktığı kültür, bürokrasi, otoriterlik gibi konular üzerinde durmuşlardır.
#5
SORU:
Eric Fromm hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
Fromm, Enstitünün psikanaliz alanında uzmanlaşmış tek üyesidir. Psikanalizle Marksizm’i birleştirmeye çalışmış olan Fromm 1934-1938 yılları arasında Enstitünün kadrosunda yer almıştır. Özgürlükten Kaçış (1941), Sağlıklı Toplum (1955), Sevme Sanatı (1956), Sevginin ve Şiddetin Kaynağı (1964) ve İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (1973) Fromm’un önemli eserlerinden bazılarıdır.
#6
SORU:
Frankfurt Okulu'nun ilk dönemi hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
İlk dönem 1923 ve 1933 yılları arasını kapsar. Bu dönemin ilk altı yılında Enstitünün yöneticisi Carl Grünberg oldu. Grünberg Enstitünün açılış töreninde yaptığı konuşmada toplumsal bir bilim olarak Marksizm’e bağlılığını ifade etmiştir.
#7
SORU:
Frankfurt Okulu'nun ikinci dönemi hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
İkinci dönem, Nazi Almanya’sından kaçan Enstitü üyelerinin Kuzey Amerika’daki 1933-1950 arasındaki sürgün dönemidir. 1933’te Almanya’da iktidara gelen Hitler’in Enstitüyü kapatması üzerine okulun üyeleri davet aldıkları Columbia Üniversitesine, New York’a gitmişlerdir. Öncesinde 1930 yılında Enstitünün müdürü olan Horkheimer ile birlikte Enstitünün çalışmaları tarih ve ekonomiden çok, felsefeye kaydı.
#8
SORU:
Frankfurt Okulu'nun üçüncü dönemi hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
Enstitünün üçüncü dönemi 1950-1970 yıllarını kapsar. Enstitü üyelerinin,
yani Enstitünün 1950’de tekrar Frankfurt’a dönmesiyle, okul üyelerinin esas fikirlerini içeren birçok temel metin yayınlandı. Böylece, Frankfurt Okulu Almanya’da önemli bir etki yarattı. Özellikle 1956 sonrasında, “Yeni Sol”un ortaya çıkışıyla hem Amerika’da hem de Avrupa'nın büyük kısmında Frankfurt Okulunun etkisi yayılmaya başladı
#9
SORU:
Frankfurt Okulu'nun dördüncü dönemi hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
1970’lerden sonra Enstitünün etkisinin azalmaya başladığı dördüncü ve son döneminden söz edilebilir. Enstitü, Adorno’nun 1969’da, Horkheimer’ın ise 1973’teki ölümleriyle birlikte artık bir okul olmaktan uzaklaşmıştır. Bu süreçte Enstitü köken olarak kuruluşunda etkili olan Marksizm’den de büyük ölçüde kopmuştur.
#10
SORU:
Frankfurt Okulu'nun pozitivizme olan eleştrisinin ilk boyutu hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
İlkin toplumsal dünyayı doğal dünyanın devamı niteliğinde gören pozitivizm, toplumsal gerçekliği de “doğal” bir gerçeklik olarak görür. Bu nedenle de toplumsal gerçekliğin oluşumunda aktörlerin görüşlerini göz ardı ederek onları “doğal güçler” tarafından belirlenen kişilere indirger (Habermas, 1971, Aktaran Ritzer, 1996, s.285). Bu açıdan pozitivizm toplumsal hayatın doğru bir şekilde anlaşılmasını engelleyen yanlış yönlendirici bir yaklaşım olarak eleştirilir.
#11
SORU:
Frankfurt Okulu'nun pozitivizme olan eleştrisinin ikinci boyutu hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
İkincisi, pozitivizm gerçekliğin başka türlü olabileceği ihtimalini göz ardı ederek gerçekliği görünenden ibaret olarak kabul eder. Dolayısıyla gerçekliğin yalnızca görünen yüzünü mutlaklaştırarak onunla ilgilenir, görünmeyen yönünü ise yok sayar ve açığa çıkarmaya çalışmaz. Bu bakımdan da gerçekliğin görünen yüzü olarak yalnızca mevcut olan ekonomik ve siyasal düzene katılır ve onu mutlaklaştırır, statükoyu korur ve böylece yapısal değişimi engeller.
#12
SORU:
Frankfurt Okulu'nun pozitivizme olan eleştrisinin üçüncü boyutu hakkında kısaca bilgi veriniz
CEVAP:
Üçüncü ve son olarak, pozitivizm yeni bir egemenlik biçimini, yani “teknokratik egemenliği” desteklemektedir (Bottomore, 1989, s. 28). Daha açık bir ifadeyle, bütün bilim dallarında tek bir bilimsel yöntemin geçerli olduğunu savunarak bilgi “tek”elciliği yapan pozitivizm bu bilimsel gücü yeni bir “teknokratik egemenlik” biçiminin desteklenmesi yönünde kullanmış, olumlu-olumsuz her türlü ekonomik ve siyasal uygulamanın meşrulaştırılmasında bilimin gücünün kullanılmasına yol açmıştır.
#13
SORU:
Horkheimer'in pozitivizm eleştirisi hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
Pozitivizm, insan varlığına mekanik bir belirlenimcilik/determinizm şeması içerisinde yaklaşır.
2. Pozitivizm, dünyayı yalnızca deneyde dolaysız olarak verilen biçimiyle algılar. Öz ve görünüş arasında bir ayrım yapmaz.
3. Olgu ve değer arasında mutlak bir ayrım koyarak bilgiyi insan istemindenayırır.
#14
SORU:
Negatif diyalektik terimini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Adorno, Hegel’in “Diyalektik” yaklaşımındaki olumsuzlama düşüncesinin nihayetinde bir olumlamaya dayandığını belirtir. Bundan dolayı, Adorno negatif diyalektik kavramını öne sürer. Negatif diyalektik, diyalektik’ten farklı olarak, sürekli bir olumsuzlamaya dayanır.
#15
SORU:
Frankfurt Okulu ve Aydınlanmanın Diyalektiği arasındaki ilişkiyi kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Frankfurt Okulu kuramcıları Marksist gelenek içinde yer alsalar da kültürel ve siyasal süreçlerin üretim alanından özerk bir varoluşa sahip olduğunu öne sürerek, ekonomik determinizmi reddederler. Felsefe ve düşüncenin özerkliğine vurgu onların -sanayi kapitalizminden daha kapsamlı bir şey olarak gördükleri- araçsal rasyonalite eleştirilerini biçimlendirir. Kuramcılar araçsal rasyonalitenin köklerini sadece kapitalizme değil, bizzat Aydınlanma projesine kadar götürürler. Onlara göre, Aydınlamanın bilim ve ilerleme arasında kurduğu kaçınılmaz ilişki konusundaki varsayımları karşılıklılık, mutluluk, özerklik ve demokrasi imkânlarını engelleyen araçsal rasyonalitenin saltanatını getirmiştir.
#16
SORU:
Frankfurt Okulu'nun kültür endüstrisi ile ilişkisini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Başta Adorno olmak üzere, Frankfurt Okulu kuramcılarının yaklaşımlarında
kültür endüstrisi ve kitle kültürü olgularının bu kadar ön planda olmasının temelinde geç kapitalizmin sadece politik ekonomi ile çözümlenemeyecek kadar karmaşık ve gelişkin bir toplum yaratmış olması yatar. Farklı bir ifadeyle, hegemonya ve ikna süreçlerinin kültürel niteliğinin sistemin genel bütünselliği içinde giderek daha belirgin bir hâle gelmesi bu toplumun en temel özelliklerinden birisidir.
#17
SORU:
Kültür endüstrisinin dayandığı süreçleri kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Kültür endüstrisi başlıca iki sürece dayanır:
• Birincisi, kültür ürünlerinin standartlaşması ve dağıtım tekniklerinin rasyonelleşmesi sürecidir.
• İkincisi, doğrudan reklâmla ilgili olan süreçtir. Tüketimin değişim değerine göre düzenlenmesinde reklâm özel bir yere sahiptir
#18
SORU:
Eleştirel kuramcıların kültüre bakış açısını kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Eleştirel kuramcılara göre kültür, bir zamanlar bireyi her türlü baskıya karşı direnmeye ve eleştirelliğe yönlendirirken kitle kültüründe eleştirellik
ortadan kalkmış ve her türlü kültür biçimi eleştirel analizden uzak basit eğlence biçimlerine indirgenmiştir.
#19
SORU:
Frankfurt Okulu'nun kitle kültürüne bakış açılarını kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Adorno, kitle kültürünün insanların zihinlerini sömürgeleştirdiğini belirtirken, Horkheimer ise “kitle kültürüne karşı savaşım, ancak, kitle kültürünün toplumsal adaletsizliğin sürüp gitmesi ile ne denli bağlantılı bir olgu olduğunu açıkça görmek ve göstermekle” mümkün olacağını vurgulamaktadır.
Frankfurt Okulu kuramcılarına göre, modern toplumlarda kültür endüstrisi, geçmiş dönemlerdeki tahakküm yöntemlerinden farklı olarak çok daha etkili ve yeni bir tahakküm yöntemi olarak işlemektedir.
#20
SORU:
Frankfurt Okulu'nun en tanınan isimlerinden birisi olan Jürgen Habermas'ın görüşlerini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Frankfurt okulunun en çok tanınan kuramcılarından biri olan Jürgen Habermas’ın (1929) görüşleri ve çalışmaları Horkheimer, Adorno ve Marcuse’den önemli düzeyde farklıdır. Klasik düşünürlerin çalışmalarına benzer büyük boy bir toplum kuramı geliştirmeye çalışan Habermas’ın çalışmaları çok kapsamlı ve biraz karmaşıktır. Habermas; Marx, Durkheim, Weber ve Parsons gibi klasik düşünürleri ciddi bir eleştirel değerlendirme yaparak kullanır. Yani, daha çok klasik yazarların çalışmalarıyla büyük boy ve tam kapsamlı bir teori geliştirmeye çalışır.
Habermas’da post modernistler gibi aydınlanmacı akıl projesi ile moderniteye ağır eleştiriler getirir. Ancak onlardan farklı olarak eleştirilerini Aydınlanma projesini ve moderniteyi tamamen reddetmeden geliştirmeye çalışır.