ORTAÇAĞ VE YENİÇAĞ TÜRK DEVLETLERİ TARİHİ Dersi HAREZMŞAHLAR DEVLETİ (1092-1220) soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Harezm hangi araziye verilen addır?


CEVAP:

Harezm, Ceyhun (Amuderya) nehrinin döküldüğü Aral gölünün güneyinde ve bu nehrin her iki tarafında uzanan arazinin adıdır.


#2

SORU:

Harezmşah tabiri ne anlama gelir?


CEVAP:

Harezmşah tabiri İslam’dan önceki zamanlardan beri Harizm bölgesine hâkim olanlar için kullanılagelen bir tabirdir.


#3

SORU:

Harezm bölgesi nerede yer alır?


CEVAP:

Batı Türkistan topraklarının merkezinde yer alan Harezm bölgesi, Kırgız bozkırları ile Kızılkum Çölü’nü sağında, Üstyurt düzlüğü ile Karakum Çölü’nü de solunda bırakarak Aral’a doğru akan Ceyhun’un göle doğru yaklaştıkça oluşturduğu yüzlerce kolu sayesinde çöllerin ortasında geniş bir hayat alanıdır.


#4

SORU:

Harezmşahlar Devleti ne zaman, kimler tarafından kurulmuştur ve başkenti neresidir?


CEVAP:

XI. yüzyılda Türkler tarafından kurulan Harezmşahlar Devleti'nin idare merkezi Gürgenç’tir.


#5

SORU:

Harezmşahlar Devleti'nin kuruluş süreci nasıl gelişmiştir?


CEVAP:

Harezmşahlar Devleti, XI. yüzyılın sonlarında Büyük Selçuklu İmparatorluğu yöneticilerinden Kudbeddin Muhammed b. Anuş-Tigin’in, gelenek icabı, Harezmşâh unvanı ile Harezm valiliğine tayini ile başlayan ve oğlu Atsız devrinde, onun Selçuklulardan bağımsız hareket etmeye başlamasıyla gelişen süreçte kurulmuş oldu.


#6

SORU:

Harezmşahlar Devleti kimin döneminde büyük bir imparatorluğa dönüşmüştür?


CEVAP:

Türk kökenli sülale tarafından kurulan bu devlet, Alâeddin Muhammed (1200-1220) devrinde büyük bir imparatorluğa dönüştü.


#7

SORU:

Harezmşahlar sülalesinin atası kimdir?


CEVAP:

Harezmşahlar sülalesinin atası olan Anuş-Tigin Garca (veya Anuştigin Garcaî, Nuş-tigin), Garcistanlı bir Türk kölesidir ve dönemin tarihçisi Reşidüddin’e göre aslen Oğuzların Beğdili boyuna mensuptur.


#8

SORU:

Harezmşahlar sülalesinin gerçek kurucusu sayılan kişi kimdir?


CEVAP:

Kutbeddin Muhammed, Harezmşahlar sülalesinin gerçek kurucusu sayılmaktadır.


#9

SORU:

Harezmşahlar İmparatorluğu’nun hayatına son verecek olayların merkezinde yer alan devlet hangisidir?


CEVAP:

İç bünyesindeki bütün zaaflarına rağmen, dışarıdan bakıldığında bu kadar haşmetli ve kuvvetli göründüğü esnada, Harezmşahlar İmparatorluğu’nun hayatına son verecek olaylar, doğu sınırlarının ötesinde gelişmekteydi. Bu gelişmelerin merkezin-de, yalnız Müslüman doğunun değil, bütün dünya tarihi üzerinde derin izler bırakacak siyasi ve askeri bir güç olarak ortaya çıkan; Cengiz’in demir eli ile kurulan yeni Moğol Devleti’ydi.


#10

SORU:

Harizm bölgesinin muhtar bir eyâlet şeklinde yönetilmeyi zorunlu kılan özelliği nedir?


CEVAP:

Harezm’in bilhassa coğrafi konumu yüzünden asırlarca yarı mahalli hanedanlar tarafından idare edilmiş olması, Gazneliler ve Selçuklular hâkimiyetine geçtikten sonra da adeta muhtar bir eyâlet şeklinde yönetilmeyi zorunlu kılacak bir takım gelenekler yaratmıştı.


#11

SORU:

Harezmşahlar Devleti'nin o devrin en büyük İslam İmparatorluğu haline gelme süreci nasıl işlemiştir?


CEVAP:

Tökiş devrinin zaferleri ve bilhassa Selçukluların çöküşünden sonra büyük bir müstakil devlet şeklinde gelişen Harezmşahlar devleti, Alâeddin’in Gurluları ve Kara-Hanlıları ortadan kaldırması ve Kara-Hıtayları ezmesi ile o devrin en büyük İslam İmparatorluğu haline gelmiştir.


#12

SORU:

Harezmşah müesseselerinin esasını da teşkil eden müesseselerin gelişimi nasıl gerçekleşmiştir?


CEVAP:

Harezm’de, daha Gazneliler hatta Samaniler devrinden beri devam edip, Selçuklular zamanında son şeklini alan mahalli devlet müesseseleri, Harezmşah müesseselerinin esasını da teşkil etmiştir.


#13

SORU:

Hangi dönemden itibaren devlet müesseselerinin olduğu bilinir?


CEVAP:

Atsız devrinden itibaren müesseselerin varlığı bilinmektedir.


#14

SORU:

Devletin göçebe geleneklerinin etkisi altına girmesine sebep olan durum nedir?


CEVAP:

Harezmşahlar Devleti, coğrafi vaziyeti başta olarak, diğer başka faktörler sebebiyle bilhassa Tökiş devrinden başlayarak, göçebe Türk kabilelerinin kuvvetine dayanmak zorunda kalmıştır. Bu da devletin göçebe geleneklerinin etkisi altına girmesine sebep olmuştur.


#15

SORU:

Devletin göçebe geleneklerinin altına girmesi ne gibi sonuçlar doğurmuştur?


CEVAP:

Bu hal, hem bir taraftan devletin süratle bir imparatorluk şeklini almasında bir neden olurken, diğer taraftan da devlet müesseselerinin düzenli işlemesine engel olmak suretiyle, yıkılışının da başlıca sebeplerinden birini teşkil etmiştir.


#16

SORU:

Harezmşahlarda vezirlik makamının hangi özellikler Selçuklulardan alınmıştır?


CEVAP:

Merkezi idarenin başında, Selçuklularda olduğu gibi, vezir bulunuyordu. Hükümdarın vekili sıfatı ile bütün devlet işlerini idare eden vezir, eğer nizamü’l-mülk lakabını taşıyorsa, hükümdarın yanında oturmak ve beraber yemek yemek gibi imtiyazlara sahipti. Vezâret mührü onda bulunur, memuriyetin alameti olarak, altın divit taşırdı ki, bütün bunlar Selçuklular devrinden kalan ananelerdir.


#17

SORU:

Harezmşahların askerî teşkilatıyla Büyük Selçukluların askerî teşkilatı arasındaki benzerlikler nelerdir?


CEVAP:

Harezmşahların askerî teşkilatı da, idare teşkilatı gibi, esas itibarı ile Büyük Selçuklulardan alınmıştır. Orduya ait bütün idari işlere, Gazneliler ve Selçuklular dev-rinde olduğu gibi, merkezi divanın mühim bir şubesi olan divan-i’arz bakardı. Hükümdara ait olan emlak ve arazinin idaresi doğrudan doğruya divan-ı hass’a aitti.Devlet hazinesinden tahsisât alan bütün askerlerin defterleri bu divanda tutulurdu. Harzemşahlarda da askerî İkta sistemi mevcut idi. Orduda vazife gören herkes, en büyüğünden en küçüğüne kadar, muayyen kıymette iktalara sahip idiler. Bu siste-me göre devlet belirli bir toprak parçalarından aldığı vergi hissesini, göreceği askerî hizmet mukabilinde, ordu defterlerinde kayıtlı bulunan hizmet erbabına terk ediyordu. Büyük, küçük bütün kumandanlar ve askeri valiler de zengin iktalara sahip idiler.


#18

SORU:

Hangi hükümdar döneminden itibaren kabile kuvvetlerinin de orduda çok mühim bir unsur olduğu görülmektedir?


CEVAP:

Tökiş zamanından itibaren kabile kuvvetlerinin de orduda çok mühim bir unsur olduğu görülmektedir.


#19

SORU:

Harezmşahlar Devlet'nin sosyo-kültürel yapısı nasıldır?


CEVAP:

Devlet hazinesinden faydalanmayıp, bilakis ona vergi vermekle mükellef olan insanların hepsini birden ifade eden reaya mefhumunu, sadece idari bir mefhum olarak kabul etmek lazımdır. Çünkü siyasi ve hukuk bakımından birbirinden farksız olan bu çok geniş kitle içinde, iktisadî ve içtimaî bakımlardan çok farklı zümreler mevcuttur. Büyük şehirlerde ve kasabalarda, yalnız imparatorluk memleketleri ile değil, dış ülkelerle de büyük ölçüde iş yapan zengin ve nüfuzlu bir tüccarlar sınıfı vardı. Bütün bu içtimaî sınıfların dışında, bir devlet idaresini daima meşgul eden diğer bir unsur daha vardır ki, o da konar-göçer kabilelerdir. Esasen geçim vasıtaları hayvancılık olan bu kabilelerle, onların otlak ihtiyaçlarını karşılayacak yaylak ve kışlaklar bulmak ve mevsim göçleri esnasında yol üstündeki yerleşik halkı, yani köy ve kasabaları, onların hareketlerinde korumak lazımdır. Kabilelerin de devlete karşı hukuki vaziyetleri ile ödedikleri vergilerin mahiyet ve miktarı da birbirinden farklıydı.


#20

SORU:

Ahmed Yesevî kimdir?


CEVAP:

Harezmşahlar ülkesinde XII. yüzyılda, Seyhun ötesi bozkırlarında yaşayan Türk göçebelerinin İslamlaşmasında ve bunlar arasında bir Türk tarikatının kurulmasında, en büyük rolü oynayan şahıs Ahmed Yesevî’dir.