ORTAÇAĞDAN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI Dersi CUMHURİYET DÖNEMİ soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu'daki toplum yapısının milliyetçilik akımı ile çözülmeye başlamasının getirdiği olumsuzlukları engellemeyi amaçlamak için sırasıyla hangi akımlar ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğunu içine düştüğü çıkmazdan kurtarmayı amaçlayan çeşitli ideolojiler oluşturulmuştur. Bu amaçla başlatılan reformları sürdürmek ve yaygınlaştırmak için ilan edilen Tanzimat Fermanı (1839) ile toplum yapısında bir reform dönemi başlatılarak yönetimin merkezileşmesi sağlanmıştır. İmparatorluk yönetimi altındaki farklı dinsel ve etnik grupları tek bir “Osmanlı Milleti” olarak kabul eden bu anlayış, cemaat ve milliyet farklılıklarını aşan ve tüm Osmanlı topluluklarına
hitap eden ilk ideolojik yaklaşımdır. II. Abdülhamit döneminde İslamcılık fikriyle ortaya çıkan ümmetçilik anlayışı Osmanlıcılık kadar geniş kabul görmemiştir. 1908 yılında 2. Abdülhamit Meşrutiyet’i ilan etmiş ve İttihat ve Terakki Cemiyetinden oluşan Meclis-i Mebusanı yeniden toplamıştır. Birinci Dünya Savaşına kadar ülkeyi yönetecek İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birlikte, Osmanlıcılık anlayışı yerini, fikir babalığını Ziya Gökalp’in yaptığı Türkçülük ideolojisine bırakmıştır.


#2

SORU:

İttihat ve Terakki nedir?


CEVAP:

1889 Mayısında Askeri Tıbbiye Mektebinde İbrahim Temo, Mehmet Reşit, İshak Sükuti, Abdullah Cevdet ve Hikmet Emin adlı beş öğrenci tarafından kurulan İttihad-ı Osmani adlı gizli dernek, 1895 yılında adını İttihat ve Terakki olarak değiştirmiştir. Örgüt 1908-1918 yılları arasında kısa kesintilerle devlet yönetimine hakim olmuştur.


#3

SORU:

Kuvayi Milliye nedir?


CEVAP:

Mondros Mütarekesinin ağır koşullarının dayatılması, Osmanlı ordusunun dağıtılması ve Anadolu’nun İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmesinin ardından ortaya çıkan milli direniş örgütü.


#4

SORU:

“Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi" hangi zaman aralığını kapsamaktadır ve öncüleri kimlerdir?


CEVAP:

1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı ile başlayıp 1930’lar da sona eren dönem, Türk mimarlık tarihinde “Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi” olarak tanımlanmaktadır. Osmanlı Devletinin ortadan kalktığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu bu yıllarda, Türk Ulusçuluğu düşüncesi, her alanda olduğu gibi mimaride de etkili olmuştur. Dönem bundan yola çıkılarak Milli Mimari Üslubu, Neoklasik Üslup, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarisi olarak da adlandırılmaktadır. Bu üslubun öncülüğünü Sanayi Nefise Mektebi hocalarından Mimar Vedat Bey ve Hendesei Mülkiye Mektebi hocalarından Mimar Kemalettin Bey yapmışlardır.


#5

SORU:

Birinci Ulusal Mimarlık döneminin sembolü olan yapılar hangileridir?


CEVAP:

Arif Hikmet Koyunoğlu’nun 1927 yılında tamamlanan Hariciye Vekâleti Binası, 1938 yılında Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’in tamamlanmasına kadar konulduğu yapı olan Etnografya Müzesi ve Türk Ocağı Binası, Birinci Ulusal Mimarlık döneminin sembolü olmuş yapılardır.


#6

SORU:

Modern mimarlığın Birinci Ulusal Mimarlık Üslubunun yerini almaya başladığı dönemin en erken eseri hangisidir?


CEVAP:

Teşvik-i Sanayi Kanununun kabul edilmesinin ardından yabancı uzmanlar daha yaygın olarak kullanılmaya başlanmış, mühendislerin ve mimarların Türkiye’de çalışmalarına izin verilmiştir. 1927-1940 yılları arasında dokuzu Alman, biri Avusturyalı on dört mimarın ve plancının Türkiye’ye resmen davet edildikleri bilinmektedir. Böylece Modern mimarlık, Birinci Ulusal Mimarlık Üslubunun yerini almaya başlamıştır. Bu dönemin en erken tarihli yapısı Theodor Jost tarafından 1926-1927 yıllarında tasarlanan Sağlık Bakanlığı binasıdır.


#7

SORU:

İkinci Ulusal Mimarlık Dönemi nasıl başlamıştır?


CEVAP:

Türk Mimarisinde 1930-1940 döneminde baskın olan Modernizme tepkiler, yabancı mimarlara verilen işlerin protesto edilmesini artırmıştır. Bu on yıllık mimarlık dönemi, farklı ama paralel eğilimlerin temsilcisi olan iki mimarla Seyfettin Nasih Arkan ve Sedad Hakkı Eldem ile sonlandırılmıştır. 1940’da Arkitekt dergisinin 3-4. sayılarında Sedad Hakkı Eldem’in “Yeni Mimariye Doğru” adlı yazısının yayınlanmasıyla İkinci Ulusal Mimarlık Dönemi başlamıştır.


#8

SORU:

İkinci Ulusal Mimarlık döneminin en önemli yapısı hangisidir?


CEVAP:

İkinci Ulusal Mimarlık döneminin en önemli yapısının Atatürk’ün Ankara’daki Anıtkabiri olduğu söylenebilir.


#9

SORU:

1950'li yıllar ve sonrasında mimaride egemen olan üsluplar nelerdir?


CEVAP:

Bu dönem mimarisinde aynı çerçeve içine sığdırılabilecek genel bir tutum yerine, genelleşmiş çok sayıda tutumdan söz edilebilir. Kendi içlerinde günümüze kadar uzanan bir gelişim çizgisi gösteren bu üsluplar Rasyonalist pürist Anlayış, Brütalist anlayış, Bağımsız biçim arayışları, geleneksel mimarlık değerlerinin yeniden yorumlanması olarak sıralanabilir. 1950 sonrasındaki bu anlayışların ana özelliği evrensel bir kimlik arayışının belirginleşmesi ve mimari anlayışın Batı ile bütünleşmiş görünmesidir


#10

SORU:

Uluslararası üslup fikirlerinin yakından izlendiğinin ilk örneği olarak hangi eser gösterilebilir?


CEVAP:

Uluslararası üslup fikirlerinin yakından izlendiğinin ilk örneği yalın ve rasyonel cephe anlayışı, cephelerde çoğunlukla ızgara sisteminin kullanıldığı Sedad Hakkı Eldem tarafından gerçekleştirilen İstanbul Hilton Otelidir.


#11

SORU:

Primitif nedir?


CEVAP:

Sanat Tarihinde ilkel toplumların sanatını ve kültürünü nitelemek için kullanılan bu kavramı Batı etkisindeki Osmanlı resim sanatı için ilk kez Fransız yazar Rene Huyghe kullanmıştır.


#12

SORU:

Batı etkisindeki resim sanatında “Pri­mi­tif­ler” olarak adlandırılan sanatçılar kimlerdir?


CEVAP:

Askeri okul çıkışlı olup sanatçı kimliklerini yurt içinde öğretmenlik yaparak geliştiren Fahri Kaptan, Ahmet Bedri, Hilmi Kasımpaşalı, Ahmet Ragıp, Hüseyin Giritli, Ahmet Münip, Salih Molla Aşki, Ahmet Ziya ve isimleri bilinmeyen bir grup ressam Batı etkisindeki resim sanatında “Pri­mi­tif­ler” olarak adlandırılmışlardır.


#13

SORU:

Primitifler eserlerini nasıl üretmişlerdir?


CEVAP:

Bu sanatçılar, Türkiye’de henüz doğada, açık havada resim yapma geleneği yerleşmediği için, doğadan çekilmiş fotoğraf­ları model alarak eserler üretmişlerdir. Primitif­ler dönemlerinin ünlü fotoğrafçıları Abdullah Biraderlerin 1860’lı yıllarda İstanbul’da çektiği Yıldız Sarayı ve çevresi, Çinili Köşk, Ihlamur Kasrı, Şehzadebaşı ve çevresinin konu alındığı siyah beyaz fotoğraf­ları renkli resimler halinde tuvale aktarmışlardır.


#14

SORU:

Çallı Kuşağı nedir?


CEVAP:

Resim tarihimizde 1914 kuşağı olarak geçen Türk İzlenimcilerinin ortaya çıkışı ve kendilerini kabul ettirişleri, I. Dünya Savaşının başlaması üzerine Avrupa’dan yurda dönmeleriyle başlatılmıştır. Bu sanatçıların anlayışlarının temelinde; izlenimci bir duyarlılıkla gelenekçi doğacılıktan, simgeciliğe kadar farklı eğilimleri ortak bir potada eriten açılımlar ve yönelişler görülmektedir. Dönemlerinin en tanınan sanatçısının adıyla anılan ve Çallı Kuşağı olarak da bilinen grup Türkiye’de yeni ve köklü bir resim anlayışının yolunu açmışlardır. Bu sanatçıların büyük bölümü Nazmi Ziya, Namık İsmail, Feyhaman Duran, Hüseyin Avni Lifij ve İbrahim Çallı gibi Sanayi-i Nefise çıkışlı, bir bölümüyse Hikmet Onat ve Ruhi Arel gibi Bahriye Mektebi mezunu olup, okulu bitirdikten sonra ordudan ayrılarak Sanayi-i Nefise’de sanat öğrenimlerini sürdürmüşlerdir.


#15

SORU:

“D” Grubu adını verilen sanat topluluğu kimler tarafından oluşturulmuştur?


CEVAP:

Cumhuriyet’in 10. yılında “D” Grubu kurulmuştur. Bu dönemde Türkiye’deki düşünce ve sanat dünyasında en önemli amaç çağdaşlaşmadır. Bunu yapabilmenin yoluysa Batı’daki plastik sanatlar alanında ortaya çıkan yeni görüş, teknik ve eğilimleri takip edebilmektir. Bu amaçla 1933 yılında Nurullah Berk, Abidin Dino, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu ve Heykeltıraş Zühtü Müridoğlu “D” Grubu adını verdikleri yeni bir sanat topluluğu oluşturmuşlardır.


#16

SORU:

"D" Grubu ismi nereden gelmektedir?


CEVAP:

Grubun alfabenin 4. harfini isim olarak seçme nedeni, 1908 de kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1921 yılında kurulan Türk Ressamlar Cemiyeti ve 1928 yılında kurulan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneğinden sonra kurulan Türkiye’nin dördüncü sanat kuruluşu olmasıdır.


#17

SORU:

Nuri İyem kimdir?


CEVAP:

D grubu ressamlarının Batı üsluplarının ardından gitmesine bir tepki olarak, 1940’lı yıllarda bazı sanatçılar, yöresel ve yerel bir sanat akımı yaratmaya çalışmışlardır. Yeniler grubu D grubundan ayrılan Abidin Dino başta olmak üzere Nuri İyem, Haşmet Akal, Turgut Atalay, Mümtaz Yener, Ferruh Başağa, Faruk Morel, Agop Arad, Avni Arbaş, Selim Turan, Kemal Sönmezler, Nejat Melih Devrim, Fethi Karakaş’tan oluşmuştur. Nuri İyem grubun önde gelen ressamı ve sözcüsüdür. Öğrenim hayatı boyunca Nazmi Ziya, Hikmet Onat ve İbrahim Çallı ve Leopold Levy gibi önemli sanatçılarla çalışmıştır.


#18

SORU:

Sanayi-i Nefise’ye heykel eğitimi için giren ilk Türk sanatçı kimdir?


CEVAP:

Sanayi-i Nefise’ye heykel eğitimi için giren ilk Türk sanatçı ise İhsan Özsoy’dur. İsa Behzat ve Mahir Tomruk gibi sanatçılar onun ilk öğrencileridir.


#19

SORU:

Cumhuriyet döneminin ilk anıtı hangisidir?


CEVAP:

Cumhuriyet döneminin ilk anıtı Atatürk’ün önerisiylevmimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından yapılan Dumlupınar Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtıdır. Afyon’un dışındaki bir alanda bulunan Anıtta kaide üzerinde dirsekten bir kol sancak tutarken betimlenmiştir.


#20

SORU:

Günümüz heykel sanatını özetleyebilecek örnekler nelerdir?


CEVAP:

Sadi Çalık atölyesi çıkışlı Koray Ariş’in deri işçiliğini kullandığı figür çıkışlı soyutlamaları, Saim Bugay’ın ağaç ve metalden tek cepheli modülün tekrarıyla oluşturduğu heykelleri, Aytaç Katı’nın figür çıkışlı ahşap, bronz ve mermer heykelleri, Mehmet Aksoy’un figüratif ve soyut büyük boyutlu mermer yontuları günümüz heykel sanatını özetleyebilecek örneklerdir.