OSMANLI DEVLETİ YENİLEŞME HAREKETLERİ (1703-1876) Dersi BASIN, KAMUOYU VE YENİ OSMANLILAR soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Aydınlanma hangi dönemi nitelemektedir?


CEVAP:

16. yüzyılda İtalya’da bilim ve sanat alanındaki gelişmelerle başlayan süreç sonunda 18. yüzyıl Avrupasında düşüncenin baskılardan kurtularak aklın öncülüğünde bağımsızlığa kavuştuğu dönemi niteler.


#2

SORU:

19. yüzyılda Osmanlı toplumsal yaşamında öne çıkan mekânlar nerelerdir?


CEVAP:

19. yüzyılda Osmanlı toplumsal yaşamında öne çıkan mekânlar, iskeleler, ticaret merkezleri, çarşı­ pazarlar, ibadet haneler ve en önemlisi de kahvehanelerdi. Ayrıca, mesire (gezinti) yerleri, bekâr odaları, berber ve hamam gibi uğrak yerleri de bu bağlamda önemlidir. Tabii burada Osmanlı kamuoyundan kastedilen şey, toplumun erkek bireylerinin siyasi ve sosyal gündemi yada gündelik sohbetlerinin genel karakteridir. Devrin şartları ve değer yargıları gereği kadın, toplumsal yaşamın aktif ve görünen kısmında oldukça silik bir figürdü.


#3

SORU:

 Kamuoyunun düşüncelerinin öğrenmek amacıyla özellikle 19. yüzyılda Osmanlı hangi yöntem ve tedbirlere başvurdu?


CEVAP:

19. yüzyılın neredeyse tamamında, II. Mahmud (1808­1839), Abdülmecid (1839­1861), Abdülaziz (1861­1876) ve özelliklede II. Abdülhamid devirlerinde (1876­1909) iktidarlar, kamuoyunun düşüncelerini öğrenmek konusunda hayli istekli ve tedbirli davrandı. Bu istek hafiye teşkilatı ve jurnalcilik yoluyla bazen toplumu sindirmeye ve basın yayın organlarını sansür yoluyla sınırlamaya kadar vardı.


#4

SORU:

"Havadis Jurnalleri" nedir?


CEVAP:

Osmanlı coğrafyasında uygulamaya konan veya konması öngörülen idari, askeri ve ekonomik reformlar geniş halk kesimlerini yakından ilgilendirmekteydi. Özellikle 1826­-1856 arasında gerçekleştirilen kapsamlı reformlarla, klasik Osmanlı düzeni zihniyet ve kurumlarıyla birlikte dönüştürüldü. Devlet, bu süreçte uygulamaya koyduğu yeniliklerin kamuoyunda ne tür etki ve tepkiler yarattığını belirlemek amacıyla ve hafiyeler aracılığıyla havadis jurnalleri adı verilen istihbarat raporları hazırlattı. Dolayısıyla kamuoyunun bakışının doğrudan ve kontrollü bir biçimde idari birimlere ulaştırıldığını söylemek mümkündür.


#5

SORU:

Reform süreçlerinin sancılı olmasının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Reform süreçleri sancılıdır. Geleneğin gücü, kemikleşmiş dini algılar, kurulu düzende elde edilmiş kazanımları kaybetme korkusu ve değişimin getireceği yeni sonuçların yarattığı endişeler bu sancının başlıca nedenleridir. Osmanlı coğrafyasında da durum farklı olmadı. Toplumun kaygılarını bizzat görerek bilgilenmek gerektiğini düşünen padişahlar yurt gezilerine çıktılar.


#6

SORU:

Takvim-i Vekayi ne zaman yayın hayatına başlamıştır ve etkileri ne olmuştur?


CEVAP:

1831’den itibaren Takvim-­i Vekayi adıyla resmi bir gazetenin yayın hayatına başlaması, 1836’da kamuya açık yerlere padişahın portresinin (tasvir-­i hümayun) asılması gibi uygulamalar ise padişahın tebaasıyla dolaylı temas, bilgilendirme ve kendini hatırlatma çabasının yansımalarıydı.


#7

SORU:

Osmanlı topraklarında ilk matbaa ne zaman ve kimler tarafından kurulmuştur?


CEVAP:

Osmanlı sınırları içinde ilk matbaa, İspanya’dan sürülen Yahudi mülteciler tarafından 1493 yılında kuruldu; daha sonra 1567’de Ermeniler ve 1627’den itibaren de Rumlar tarafından kullanıldı. İlk Türk matbaası ise İbrahim Müteferrika’nın çabaları neticesinde 1727 yılında kuruldu.


#8

SORU:

Matbaanın Müslüman Osmanlılar tarafından geç bir dönemden itibaren kullanılmasının asıl nedeni nedir?


CEVAP:

Matbaanın geç kabullenilmesinin nedeni aslında basittir: arz ­talep dengesi ve estetik kaygı. Daha açık bir ifadeyle, estetik olarak yazma kitaptan kopamayan ve basma kitabı beğenmeyen bir toplumda buna bir de okuma yazma oranının düşüklüğü eklenince matbaanın tercih edilmeme konusu kendiliğinden netleşir. 1729-­1829 arasında, yani yüzyıllık zaman diliminde basılan kitap sayısının sadece 180 adet olması bu ilgisizliği ortaya koyar. Satın alanların, sade ve zevksiz buldukları basılı kitapları süsletmek üzere tezhip ustalarına götürmeleri, dönemin kitap algısını ve basma kitaba olan bakışı göstermesi açısından ilginç tir.


#9

SORU:

Osmanlı matbaacılığı hangi yıldan sonra gelişmiştir?


CEVAP:

1860’lı yıllara kadar oldukça yavaş ilerleyen Osmanlı matbaacılığı, bu tarihten sonra gazete ve dergi yayıncılığında görülen hareketlilikle birlikte nitelik ve nicelik bakımından gelişti. 1860’ta ilk özel gazete olan Tercüman­-ı Ahval ve 1862’de de Tasvir­-i Ef­kâr çıkmaya başladı. 1870’ten sonra ise Ahmed Mithat Efendi, Mihran Efendi ve Ebüzziya Tevfik’in dizi yayıncılığı ve cep kitaplarıyla matbaa alanında hissedilir bir hareketlilik yaşandı.


#10

SORU:

Bağımsızlıkları kazanmak için basını etkili bir şekilde kullanan gayrimüslimlere karşı devlet ne gibi tedbirler aldı?


CEVAP:

Osmanlı ülkesindeki gayrimüslimlerin 19. yüzyılın özellikle ikinci yarısındaki öncelikli gündemi, siyasi ve kültürel özerklik elde etmek ve şartlar olgunlaştığında da bağımsız olmaktı. Bu süreçte siyasi, hukuki ve toplumsal taleplerini dile getirmek yada dayatmakta basını etkili bir araç olarak kullandılar. Devlet ise siyasi ve sosyal yapının çözülmesine yol açacak bu tür faaliyetleri engelleme ve toplumsal entegrasyonu sağlama adına Takvim­i Vekayi’i farklı dillerde yayımladığı gibi, verdiği gazete çıkarma imtiyazı ve maddi desteklerle kendi kontrolünde bir basın oluşturmaya gayret etti. Bu tür faaliyetlerin tehdit boyutuna ulaştığına hükmettiğinde 1867’de çıkardığı Kararname-­i Âli ile Türkçe ve yabancı dillerdeki basın faaliyetlerine ciddi sınırlamalar getirdi.


#11

SORU:

Osmanlı döneminde iki dilde yayın yapan gazeteler hangileriydi?


CEVAP:

Bu dönemde iki dilde (Fransızca ­İngilizce) yayınlanan bazı gazeteler de mevcuttu. Levant Herald (1858-­1914) ve Levant Times and Shipping Gazette (1867­1875) bu türdendir. Bunlardan ikincisi 1875’ten itibaren Stamboul adıyla sadece Fransızca olarak yayımlanmış; Cumhuriyet döneminde ise İstanbul adını alarak 1964 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.


#12

SORU:

İstanbul dışında çıkan yabancı dilde yayımlanan yerel gazeteler hangileridir?


CEVAP:

Yabancı dilde basın konusunda değinilmesi gereken bir diğer husus, İstanbul dışında çıkan yerel gazetelerdir. O dönemde İstanbul’dan sonra en gelişmiş kentlerden biri olan ve önemli ölçüde Levanten nüfus barındıran İzmir’de de Fransızca gazeteler vardı. 1821­-31 arasında çıkan Spectateur Oriental, Le Smyrneen, Le Courrier de Smyrne ve Journal de Smyrne bunlardan bazılarıydı. 1840’lardan itibaren çıkan Ladino, Rumca, Ermenice ve Bulgarca yerel gazetelerde vardı; ancak, bunlar zamanla İstanbul’a taşındı.


#13

SORU:

Levanten ve Ladino kimlere denirdi?


CEVAP:

Levanten: Doğu’da, özellikle İstanbul, İzmir ve Selânik gibi ticaret merkezlerine yerleşip evlilik yoluyla buradaki gayrimüslimlerle karışan Batılıları nitelerdi.
Ladino: İspanya Yahudilerinin konuştuğu Hint-Avrupa kökenli karma bir dildir.


#14

SORU:

Siyonizm nedir?


CEVAP:

Filistin’de “vaat edilmiş topraklar”da Yahudiler için bir vatan kurulmasını hedefleyen dini-siyasi harekettir. 19. yüzyılda Theodor Herzl’in çabalarıyla uluslararası siyasetin önemli konularından biri haline gelmişti.


#15

SORU:

Osmanlı sınırları içinde çıkan ilk Türkçe gazete hangisidir?


CEVAP:

Osmanlı sınırları içerisinde çıkan ilk Türkçe gazete, Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın talimatıyla 2 Aralık 1828’de Kahire’de yayın hayatına başlayan Vekayi­-i Mısriyye’dir. Türkçe ve Arapça çıkan gazetenin amacı Kavalalı’nın yaptıklarını kamuoyuna duyurmaktı.


#16

SORU:

Bir Osmanlı vatandaşının çıkardığı ilk özel gazete hangisidir?


CEVAP:

Bir Osmanlı vatandaşının çıkardığı ilk özel gazete olan Tercüman­-ı Ahval, devletten mali destek almayan gerçek bir gazeteye doğru atılan ilk adımdı; ancak, daha sonra bu çizgiyi koruyamayacaktı. Âgâh Efendi’nin çıkardığı bu gazetenin ilk sayısı 22 Ekim 1860’da çıktı.


#17

SORU:

3 Ka ım 1839’da ilân edilen Gülhane Hatt­-ı Hümayunu’nun (Tanzimat Fermanı) öncelikli hedefi neydi?


CEVAP:

3 Kasım 1839’da ilân edilen Gülhane Hatt­-ı Hümayunu’nun (Tanzimat Fermanı) öncelikli hedefi, imparatorluğun Balkan coğrafyasındaki varlığını sona erdirecek bir gelişme olan milliyetçi gelişmelerin önünü alma, Mısır sorununun çözümünde Avrupalı devletlerle kamuoylarının desteğini sağlama ve özellikle de idari ­hukuki açıdan devlet toplum ilişkilerini yeniden düzenleme isteğiydi.


#18

SORU:

Kuleli Vakası nedir ve ne zaman olmuştur?


CEVAP:

Islahat Fermanı’yla  gayrimüslimlerin devlet memuru olabilmeleri, vilâyet meclislerine üyelik ve bedelli askerlik gibi yeni haklar verilmesi, Müslümanlar arasında ciddi bir tepki doğurdu.  “Hâkim millet” olma ayrıcalığını kaybettiğini düşünen ve bunu devletin acziyle hükümetin ihanetine bağlayan Müslümanların sayısını gün geçtikçe arttırdı ve içlerinde her konumdan üyelerin olduğu gizli bir cemiyet kuruldu.14 Eylül 1859’de Kılıçali Paşa Camiinde toplantı halindeyken basılan cemiyetin üyeleri tutuklandı. Zanlılar Çengel köy’deki Kuleli Kışlası’na (Kuleli Askerî Lisesi) konulduğu; soruşturma ve yargılama işlemleride burada yapıldığı için bu olay Kuleli Vakası olarak anıldı. 


#19

SORU:

Jön Türkler kimlere denirdi?


CEVAP:

Jön (Jeunes) tabiri 19. yüzyıl boyunca Avrupa’da monarşik yönetimlere başkaldıran, hukuk ve millet iradesinin üstünlüğünü savunan devrimcileri tanımlamak için kullanılırdı. Batılıların Yeni Osmanlılar hareketini nitelemek için kullandıkları bu isim, sonraki dönemlerde genelde meşrutiyet ve hürriyet yanlısı Osmanlı aydın muhalefetinin genel adı haline geldi. Onlar ise, “Türkistan’ın erbâb-­ı şebâbı” veya “Civan­ı Türkistan” (Türk Gençleri) adlarıyla ozamanlar “vatan” karşılığında kullanılan “hamiyyet” kelimesinden hareketle İttifâk­ı Hamiyyet (Vatan severler Birliği) gibi sıfatları kullanmayı tercih ettiler.


#20

SORU:

Yeni Osmanlıların dağılma nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Mustafa Fazıl Paşa’nın İstanbul’a döndükten sonra hükümeti devirmek yerine bakanlık koltuğu elde etmeye çalışması, muhalif­lerdeki kafa karışıklığını daha da arttırdı. Yeni Osmanlıları maaşlı memurları gibi gören Fazıl Paşa’nın hükümet karşıtı sert yazıları engellemek için müdahalede bulunması vemaaşlarını kesme tehdidi, muhalif kanadın çatırdamasına yol açtı. Hürriyet, Namık Kemal’in ayrılması üzerine Hidiv İsmail Paşa’nın maddi desteğiyle Ziya Bey tarafından çıkarıldı. Mustafa Fazıl Paşa’nın desteğini kesmesinden dolayı maddi açıdan zorlandılar.  Cemiyet üyeleri arasında düşünce ve eylem birliğinden söz etmek güçtür. Cemiyetten ayrılanların kaleme aldıkları ve bir birlerini ağır sözlerle suçladıkları yazılar, bu parçalı yapıyı ve zoraki
birlikteliği ortaya koyar.