OSMANLI DEVLETİ YENİLEŞME HAREKETLERİ (1703-1876) Dersi OSMANLIDA TOPLUMSAL YAPI VE DEĞİŞİM soru cevapları:

Toplam 21 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sosyal Yapı nasıl tanımlanabilir?


CEVAP:

Sosyal yapı ve gündelik yaşam, bir toplumun asırlar içinde gelenek, din, kültür ve coğrafi etkenlere bağlı olarak geliştirdiği toplum anlayışı, teşkilâtlanma biçimi, kültürel öğeler ve uygulamaların tamamını ifade eder. Zaman ve mekândan bağımsız, değişimden etkilenmeyen bir toplumdan söz etmek mümkün değildir.


#2

SORU:

Osmanlı idari ve sosyal düzenin felsefi temelleri nasıl şekillenmiştir?


CEVAP:

Osmanlı idari ve sosyal düzeninin felsefi temelleri, Türk devlet geleneği ve İslâm dininin esasları çerçevesinde şekillendi.


#3

SORU:

Devletin varlığının ve devamlılığın temeli olarak kabul edilen Daire-i Adliyye, yani adalet dairesi veya hakkaniyet çemberinin halkalarını oluşturan maddeleri nelerdir? 


CEVAP:

Daire-i adliyye, yani adalet dairesi veya hakkaniyet çemberine göre; • Dünya barışı, ancak adaletle sağlanabilir • Dünya, duvarı devlet olan bir bahçe gibidir • Devletin düzenleyici gücü kanundur • Kanunun koruyucusu güçlü bir iktidardır • Sağlam bir iktidar ve devlet için güçlü bir ordu şarttır • Güçlü bir ordu için dolu bir hazine (servet) gereklidir • Bu servet ancak bolluk ve huzur içinde yaşayan bir halktan sağlanabilir • Halkın huzur ve refah içinde yaşaması ise âdil bir yönetimle mümkün dür. 


#4

SORU:

Devletin varlığının ve devamlılığın temeli olarak kabul edilen daire-i adliyye sisteminin sorunsuz işletilebilmesi amacıyla Osmanlı toplumu "askeri" ve "reaya" olarak ikiye ayrılmıştı. "Askeri" sınıf içerisinde kimler bulunurdu ve ayrıcalıkları nelerdi?


CEVAP:

Askeri (yönetici) sınıf, padişahın dini ve idari yetkiler tanıdığı ve vergiden muaf tuttuğu asker ve sivil devlet görevlilerini kapsar; Müslüman olma şartı aranır; saray halkı, seyfiye (muvazzaf askerler), ilmiye (din, bilim ve hukuk adamları) ve kalemiyeden (bürokratlar, memurlar) oluşurdu. Başında padişahın bulunduğu askeri sınıfın görevi, ülkenin adil bir biçimde idaresini sağlamak, devleti ve toplumu dış tehlikelerden korumaktı. 


#5

SORU:

Osmanlı sosyal yapısı içerisinde ""reaya" diye adlandırılan sınıf  kimlerden oluşuyordu ve görevleri neydi?


CEVAP:

 Yönetilen sınıf, yani reaya ise, tüccar, esnaf, köylü ve göçebelerden (konar göçerler) oluşurdu. Askeri sınıfa göre çok daha geniş olan bu kesimin görevi, üretim ve hizmet faaliyetlerini aksatmamak ve vergi vermek suretiyle askeri (yönetici) sınıfı desteklemekti.


#6

SORU:

Millet sistemi nasıl tanımlanabilr?


CEVAP:

Devletin asli unsuru Müslüman Türklerdi. Devletin kurucusu, koruyucusu ve büyük oranda yöneticisi olan bu asli unsur, başta askerlik olmak üzere asıl yükü çeken ve doğal olarak “hâkim millet” olmanın ayrıcalıklarından yararlanan kesimdi. İkinci grubu oluşturan gayrimüslimler ise, farklı mezheplere mensup Hıristiyanlarla Musevilerdi. 18. yüzyıldan itibaren “millet” şeklinde adlandırılan bu dini cemaatler, kendi kültür, inanç ve adetlerine göre serbestçe yaşar ve ticari faaliyetlerini mevcut kanunlar çerçevesinde yerine getirirlerdi. Millet Sistemi olarak adlandırılan bu idari ve sosyal örgütlenme modelinde, her millet kendi inanç ve gelenekleri etrafında ayrı bir topluluk olarak tanımlanmıştı.


#7

SORU:

16. ve 17. yüzyıllarda savaşlarda alınan yenilgiler, Celali isyanları denilen kargaşa dönemi ve timar sistemi sosyal yapı üzerinde ne gibi sonuçlar doğurdu?


CEVAP:

Kitlesel göçler, aksayan üretim, fiyat dalgalanmaları ve güvenlik sorunları, bu süreçte öne çıkan en önemli sosyo-­ekonomik problemlerdi. Taşradan merkeze ve büyük kentlere göçün hızlanması, Osmanlı idari ve sosyal düzenini idealize eden daire-i adliyyenin bazı halkalarının kopmasına, dolayısıyla klasik düzenin çözülmesine yol açtı. Merkezi otoritenin taşrada etkinliğinin hayli azaldığı bu dönemde çıkan iç ayaklanmalar ve Anadolu ile Rumeli’de türeyen yerel güçler, bu çözülmeyi dahada hızlandırdı.


#8

SORU:

III. Selim zamanında yürürlüğe giren Nizam-ı Cedit reformunun askıya alınmasına sebep olmuştur?


CEVAP:

1789’da tahta çıkan III. Selim, bu durum karşısında Avusturya ve Rusya ile imzalanan antlaşmalarla sağlanan barış ortamından da yararlanarak Nizam-ı Cedit adıyla kapsamlı bir reform programını yürürlüğe koydu; ancak geleneksel dost olarak nitelendirdiği ve reform sürecinde model aldığı Fransa’nın 1798’de beklenmedik bir biçimde Mısır’ı işgal girişimi, bir anda Bâbıâli’nin gündeminin değişmesine ve reform çabalarının askıya alınmasına neden oldu.


#9

SORU:

Panslavizm politikasının hedefi nedir?


CEVAP:

Panslavizm: Slav kökenli tüm milletleri Rusya’nın şemsiyesi altında bir araya getirme hedefi.


#10

SORU:

Osmanlı Devleti, Batı’da iki yüzyıl önce örnekleri görülen, iç ve dış kamuoyunu yönlendirmekte ve sosyal entegrasyonu sağlamakta etkin bir araç olan gazeteyi ilk ne zaman kullanmaya başlamıştır?


CEVAP:

 Osmanlı Devleti, Batı’da iki yüzyıl önce örnekleri görülen, iç ve dış kamuoyunu yönlendirmekte ve sosyal entegrasyonu sağlamakta etkin bir araç olan gazeteyi ancak 19. yüzyılın ikinci çeyreğinde gündemine alabildi. Devlet, 1 Kasım 1831’den itibaren Takvim-i Vekayi adıyla resmi bir gazete çıkarmaya başladı ve bunu, devlet destekli yarı resmi Ceri de-i Havadis (1840), Tercüman-ı Ahvâl (1860), Tasvir-i Ef­kâr (1862) ve Muhbir (1867) gibi gazetelerin yayımı izledi. 


#11

SORU:

Sened-i İttifak nedir?


CEVAP:

Âyan denilen yerel güçlerle merkez bürokrasisi arasında 1808’de imzalanan ve âyanlara bir takım hak ve imtiyazlar veren sözleşmedir.


#12

SORU:

Yeniçeri ocağını kim ve ne zaman kaldırmıştır?


CEVAP:

II. Mahmud, saltanatının hemen başında mutlak iktidarını gölgeleyen ve âyanları siyaset denkleminde önemli bir unsur haline getiren Sened-i İttifak’ı, Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın katledilmesinden (Kasım 1808) yararlanarak hükümsüz hale getirdi. İdari, askeri ve sosyal değişimin önündeki en önemli engel olarak gördüğü Yeniçeri Ocağı’nı 1826’da kaldırdıktan sonra, siyaset denklemini yeniden düzenledi.


#13

SORU:

İlmiye sınıfının gücünü kırmak amacıyla II. Mahmud zamanında kurulan vakıf hangisidir?


CEVAP:

Vakıf gelirleri ve dini statüleri sayesinde önemli bir siyasi aktör haline gelen ilmiye sınıfının gücünü kırmak amacıyla 1826’da Evkaf-ı Hümayun Nezareti’ni kurdu. Böylece mali kaynakları kısıtlanan ve yeniçeri ocağı gibi etkin bir müttefikini kaybeden ilmiye sınıfı, iktisadi ve siyasi etkinliğini nispeten kaybetti ve oluşan bu boşluğu, bürokratik elit doldurmaya başladı.


#14

SORU:

3 Kasım 1839 da ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hümayun'un en önemli hedefleri nelerdi?


CEVAP:

II. Mahmud’un ölümünden sonra merkez bürokrasisinin girişimiyle 3 Kasım 1839’da Gülhane Hatt-ı Hümayunu veya diğer bir isimlendirmeyle Tanzimat Fermanı ilân edildi. İmparatorluğun Rumeli’de varlığını sona erdirecek bir gelişme olan Bal kan milliyetçiliğini frenleme, Mısır sorununun çözümünde Avrupalı devletlerle kamuoylarının desteğini sağlama ve özellikle de idari­ hukuki açıdan devlet ­toplum ilişkilerini yeniden düzenleme isteği, fermanın öncelikli hedef­lerindendi.


#15

SORU:

Osmanlı toplum yapısında işçi sınıfı nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

Sultan Abdülmecid döneminde sanayileşme çabaları sürdürülerek bir çok fabrika kuruldu; İstanbul, İzmir ve Selânik gibi liman kentleri, ticaretin kalbi konumuna geldi. Başlangıçta söz konusu devlet fabrikalarında ve madenlerde askerlerin çalıştırılması, işçi sınıfının ortaya çıkışını ve gelişmesini geciktirdi. 1850’lerin ikinci yarısından itibaren demir yolu yapımındaki yoğunlaşmaya ve 1855’ten itibaren madencilik alanındaki gelişmelere paralel olarak işçi sayısında hızlı bir artış yaşandı. Böylece Osmanlı toplum yapısında yeni bir sosyal katman olarak işçiler ortaya çıktı.


#16

SORU:

Osmanlı Devletin'de ilk örgütlü iş bırakma eylemi ne zaman ve nerede olmuştur?


CEVAP:

1870’li yılların başlarında  işçilerin en yoğun olduğu sanayi kolları, kara, deniz ve demir yolu ulaşımı, inşaat, dokuma, madencilik, cam, kâğıt, tütün ve gıda sektörleriydi. Bu iş kollarında Müslümanların yanında büyük oranda gayrimüslim çalışmaktaydı. İlk örgütlü işçi eylemi olarak 1863’te Zonguldak kömür madeni işçilerinin iş bırakması görülüyor. 


#17

SORU:

Merkez ve taşra bürokrasisinin ihtiyacı olan temel eğitimi almış, yani okuyup yazabilir, Arapça ve Farsça dil bilgisine sahip, rik’a denilen bürokrasinin yazısını düzgün yazabilir ve dört işlemle basit hesapları yapabilir memurlar yetiştirmek amacıyla açılan okullar hangileridir?


CEVAP:

Uygulamaya konulan kapsamlı idari ve bürokratik reformlar, oldukça kalabalık bir memur kadrosunu ve yetişmiş insan gücünü gerektirdiği için orta öğretim düzeyindeki Mekteb-i Maarif-i Adliyye ve Mekteb-i Ulum-i Edebiyye, daha sonra da rüştiyeler açıldı.


#18

SORU:

Osmanlı Devlet'inde memurların kılık kıyafeti ile ilgili düzenleme ne zaman yapılmıştır?


CEVAP:

1828’de askeri kıyafetlerde fesle başlayan bu süreç, 1829’dan itibaren devlet memurlarını kapsayacak şekilde genişletildi. Böylece, memurlara geleneksel kıyafet yerine ceket, pantolon ve fes giyme zorunluluğu getirildi; ardından özlük hakları, çalışma saatleri ve tatil günleriyle ilgili de bir takım düzenlemeler yapıldı. Bu dönemde yapılan kılık kıyafet düzenlemesi, askeri ve mülki erkânla sınırlı tutuldu; ilmiye sınıfı bu düzenlemenin dışında bırakıldı.


#19

SORU:

Osmanlı toplumunda gündelik hayat, İslâm geleneğinin Anadolu kültürüyle harmanlanmasıyla ortaya çıkmış kısmen özgün bir yaşam tarzıdır. Farklı din, mezhep ve kültürlere bağlı etnik grupların ayrı mahallelerde iskân edilmeleri ilkesi, bu geleneğin özünü oluşturur. Bu bağlamda Getto denilen bölgelerde kimler yaşardı?


CEVAP:

Getto ifadesi Bir kentte asli unsurun dışındaki küçük grupların dış dünyaya olabildiğince kapalı olarak yerleştiği kenar mahalleler için kullanılır. İlk önce Ortaçağ’da Venedik’te Yahudilerin zorunlu olarak iskân edildiği mahalle bu isimle anılmış; daha sonra tüm Yahudi mahallelerinin genel adı olmuştur.  Osmanlıda da aynı dinin farklı mezheplerine mensup topluluklar, mahalle ölçeğinden daha dar ve dış dünyaya daha kapalı bir yaşam alanı olarak gettoları kurdular. Toplumun en küçük sosyal ve idari birimi olan mahalle, bu farklı dünyaların fiziki mekânını oluşturdu. 19.yüzyıla dek, dinin ve geleneğin belirlediği sınırlar dâhilinde, Müslümanlar ve gayrimüslimler yaşamlarını barış içinde sürdürdüler. 


#20

SORU:

Hıdiv unvanı kimlere verilirdi?


CEVAP:

Hıdiv, 1866-1922 yılları arasında sadrazamın rütbe ve derecesinde bulunan Mısır valilerine verilen unvandır.


#21

SORU:

Osmanlı mahallelerinin karakteristik özellikleri nasıldı?


CEVAP:

Osmanlı mahallesi, cami, mektep, dükkânlar, çeşme ve hamam gibi yapılarla yer yer küçük idari kurumlara sahip karakteristik yerleşim birimleriydi. Çeşitli dini gruplar büyük oranda ayrı mahallelerde yaşamakla beraber, az da olsa ahalisi karışık mahallelerde vardı.