OSMANLIDA İSKAN VE GÖÇ Dersi İSKANDA GÖREVLİ MEMURLAR VE İSKANIN TESİRLERİ soru cevapları:
Toplam 79 Soru & Cevap#1
SORU: Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde nasıl bir iskân politikası uygulanmıştır?
CEVAP: Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde, konar-göçer aşiretlerin fethedilen yerlere yerleştirilmesi şeklinde, dışa dönük bir iskân politikası uygulanmıştır.
#2
SORU: Osmanlı Devletinde XVII. Yüzyılın sonlarından itibaren izlediği içe dönük iskân politikasına göre hangi konuya özellikle önem verilmiştir?
CEVAP: İçe dönük iskân politikasında takip edilen en önemli konuların başında hayat tarzları sebebiyle devamlı yer değiştirmek durumunda olan konar-göçer grupların da iskâna tabi tutulmaları olmuştur.
#3
SORU: Osmanlı Devletinde konar-göçerlerin yerleşik hayata geçirilmek istenmesinin nedenleri nelerdir?
CEVAP: ? Konar-göçerlerin hayat tarzları dolayısıyla, yerleşik ahaliye verdikleri zararı önlemek, ? Celali isyanları ve harpler sebebiyle boşalmış verimli arazilere konar-göçerlerin yerleştirilmesi ile hem toplumsal huzur, hem de üretimin arttırılması isteği, ? Devlet tarafından kontrol edilmesi zor olan guruplara, özellikle Suriye’deki Arap bedevilere karşı bir emniyet unsuru olarak set vazifesi görmelerini sağlamaktır.
#4
SORU: Osmanlı hükümeti tarafından girişilmiş olan iskân hareketi hangi tarihte hayata geçirilmiştir?
CEVAP: İskân hareketi 1691 yılında bir kararname ile hayata geçirilmiştir.
#5
SORU: İskân ile ilgili alınan karar ve nizamları kısaca sıralayınız.
CEVAP: ? Yerleşme arzusu içerisinde olan oymak, cemaat ve aşiret mensuplarına evlerini inşa etmek ve ziraat yapabilmek için yeterli toprağın verilmesine, ? Verilen arazilerde ziraî faaliyette bulunup bulunmadıkları sıkı bir şekilde takip edilmesi ve elde edilen ürünlerinden topraklarının verimlilik durumuna göre vergi vermeleri zorunlu hale getirilmesine, ? Konar-göçerlerin iskân edildikleri yerlere kendilerini kontrol edecek bir başbuğ tayin edilerek aralarında çıkabilecek anlaşmazlıkları bertaraf edilmesi ve huzurun sağlanmasına, ? Sürülerini yaylağa çobanları ile gönderip, kendilerinin ise aileleriyle birlikte yaz ve kış iskân mahallerinde kalmalarına; gerektiğinde yerel idarecilerin verdiği görevleri yapmalarına, ? Oymakları konar-göçer hayattan çıkarıp yerleşik hayata intibak ettirmek suretiyle hem şekavet olaylarının önüne geçilmesi, hem de ekonominin canlandırılması planlanmıştı.
#6
SORU: Osmanlı Devletinde oymak, cemaat ve aşiret mensuplarının konar-göçer hayatı terk edip, silahlarını bırakıp, kendilerine gösterilen yerlerde evler yapmaları ve çiftçilikle uğraşmalarının istenmesindeki amaç nedir?
CEVAP: Osmanlı Devleti için reayanın mümkün olduğu kadar fazla toprak işlemesi ve dolayısıyla tarım ekonomisine dayanan bir yapıya sahip olan devlete fazlaca bir gelirin sağlanması amaçlanmıştır.
#7
SORU: Osmanlı taşra teşkilatında iskân işlerinden sorumlu tutulan kişiler kimlerdir, rütbe sırasına göre sıralayınız?
CEVAP: ? Sancakbeyi, ? Kadı ve naib, ? İskân kâtibi, ? İskân mübaşiri, ? İskanbaşı, ? İskân beyleri ve kethüdaları, ? Türkmen ağası, ? Çöl beyliği (çöl hâkimi), ? Mimar.
#8
SORU: Sancak nedir, tanımlayınız?
CEVAP: Osmanlı taşra teşkilatında kazaların birleşmesiyle oluşan yönetim birimine sancak adı verilirdi.
#9
SORU: Sancaklardan sorumlu kimselere ne ad verilirdi?
CEVAP: Sancaklardan sorumlu kimselere Sancakbeyi veya Beylerbeyi adı verilmiştir.
#10
SORU: Sancakbeylerinin görevleri sıralayınız?
CEVAP: Tuğ sahibi olan sancakbeyleri, başında bulundukları sancakların hem idarî, hem askerî, hem de asayişlerinden sorumlu tutulmaktaydılar. Bulunduğu yerin sancakbeyi, iskân edilecek olan konar-göçer ahaliyi en iyi bir şekilde tanımasından dolayı iskânın başarılı olmasında oldukça etkili bir konuma sahiptir.
#11
SORU: Kadı ve Naibin görevlerini sıralayınız?
CEVAP: Osmanlı şehir idaresinde beledî, mülkî ve idarî fonksiyonlar birbirinden kesin çizgilerle ayrılmadığı için yargı mercii olduğu kadar asayişin de amiriydi. Aynı zamanda vakıfların denetimi, belediye hizmetleri ve zabıta görevlilerinin de amiriydi. Bu sebeple kadının adlî görevi yanında idarî, ilmî ve askerî görev ve yetkilerine sahiptir. Ayrıca Osmanlı Devleti’nde görevlendirildikleri yerlerdeki sancakbeyi veya yerel yöneticiler ile beraber hareket ederek iskânın âdil bir biçimde gerçekleşmesini sağlamaktan sorumlu kişidir.
#12
SORU: İskân kâtibi kimdir, görevleri nelerdir?
CEVAP: Boy ve oymakların her türlü ihtiyaçlarının kaydını yapan, tahrir işlerini en iyi şekilde yerine getiren ve sahasında uzman kişilere iskân kâtibi adı verilir. Maaşları sorumlu oldukları oymak ve aşiretin yetkilileri tarafından karşılanan memurlardır.
#13
SORU: İskân mübaşiri kimdir, görevleri nelerdir?
CEVAP: Valinin yanına yardımcı, bazen bizzat bu işin mesul adamı olarak merkezden gönderilen, dergâh-ı âli kapucubaşısı rütbesinde olan, bazı ahvalde Anadolu eyaleti, Bozok Sancağı, Ayas, Berendi ve Kınık taraflarındaki iskân hareketini fiilen idare eden kişilerdir.
#14
SORU: İskanbaşı kimdir, görevleri nelerdir?
CEVAP: İdareciler tarafından, yerleştirilen oymaklar ve boylar üzerine tayin edilen ve onların durumlarını, ruhiyatlarını çok iyi bilmesi lazım gelen ve daimî şekilde onlarla temas etmesi gereken şahıstır.
#15
SORU: Konar-göçerler yapı itibariyle kaç şekilde sınıflandırılabilir?
CEVAP: ? Bir boydan ibaret olan tek başına ve müstakil bir grup halinde bulunanlar, ? Bir boydan ayrılmış ve zamanla türeyerek sayıları dörtten on altıya veyahut daha fazla olan oymaklar grubu, ? Federasyon şekli gösteren gruplar olarak üç gruba ayrılır.
#16
SORU: Kethüda kime denir?
CEVAP: Bir cemaatin idarecisi olan kimse, o cemaat içerisinde seçkinleşmiş olan bir ailenin reisine kethüda denilmekteydi.
#17
SORU: Türkmen ağası kime denir?
CEVAP: Bir nevi hükümet tarafından tayin edilen bir idareci konumunda olan, aynı zamanda voyvoda olarak da adlandırılan kişilerdir.
#18
SORU: Çöl beyi (çöl hâkimi) kime denir?
CEVAP: Çöl beyi, Halep civarında bulunan Arap aşiretlerine hükümet tarafından tayin edilmiş, onların denetim altına alınmasından ve yol kesen eşkıyayı ortadan kaldırılmasından sorumlu olan kimsedir.
#19
SORU: Çöl beyi hangi sancaklardan oluşmuştur?
CEVAP: Halep’in güneyindeki Selemiyye ve Deyr-i Rahabbe (Rahbe) sancaklarından oluşmuştur.
#20
SORU: Mimarın iskân faaliyetlerindeki görevleri nelerdir?
CEVAP: Mimarlar, sürekli olmamakla birlikte iskân dairesi içinde sulama ve benzeri yapım işleri, ziraata elverişli arazinin keşif ve etüdünde görevlendirilmişlerdir. Su kaynağının bulunduğu yerlerde, gerekli olduğunda tesisatı yapmak üzerine de ayrıca merkezden gönderilirlerdi.
#21
SORU: Konar-göçerlerin yerleşmek istemelerinin en önemli nedeni ve bu nedeni oluşturan unsurlar nelerdir?
CEVAP: Derbentlerin, hanların, köylerin ve hatta kasabaların kurulması, bölgede asayişin sağlanmasında önemli bir araç olduğu gibi, yerleşik ahalinin emniyeti sağlanmıştır. Böylece, yerleşik ahali, gerek iktisadî, gerekse hukukî bakımdan refaha kavuşurken, konargöçer veya başıboş unsurlar üzerindeki baskı artmıştır. Bu durum, ekonomik ve psikolojik açıdan konar-göçer unsurların etkilenmelerine neden olmuştur. Dolayısıyla konar göçerlerin bu durumu, yerleşmek hayata geçmek istemelerinin en önemli sebebi olmuştur.
#22
SORU: Osmanlı Devleti ülkeyi daha şenlikli bir yer, yani ıssız yerleri azaltmak hangi kurumları oluşturmuştur?
CEVAP: Osmanlı devleti ülkedeki ıssızlığı azaltmak amacıyla derbent, köprü, menzil, kale, cami-mektep, han, panayır oluşturmuştur.
#23
SORU: Osmanlı Devleti’nde iskân politikası açısından stratejik açıdan önemli olan kurumlar etki alanlarına göre kaç şekilde sınıflandırılabilir?
CEVAP: ? İskânın Siyasî Etkileri, ? İskânın Ekonomik Etkileri, ? İskânın Sosyal Etkileri.
#24
SORU: Osmanlı Devleti’nde iskânın siyasi etkileri bakımından ele alınabilecek olan kurumlar hangileridir?
CEVAP: Derbent, köprücülük, menzil, kale.
#25
SORU: Derbent kelimesinin sözlük anlamı nedir?
CEVAP: Farsça kökenli bu kelime, iki kısımdan oluşur. Der geçit, bend tutmak anlamındadır. Sözlüklerde engel, geçit, boğaz, set, sınır bölgelerinde dağlar arasında güçlükle geçilen boğaz ve istihkâm olarak kullanılan yerlere verilen bir isimdir. Derbente benzer teşkilatlanma eski Türk devletlerinde de görüldüğü, Selçuklularda ribat, İlhanlılarda ise tutkavul olarak geçmektedir.
#26
SORU: Derbent nedir?
CEVAP: Derbentler dört tarafı duvar ile çevrili küçük bir kale şeklindedir. Müştemilatında yer alan han, cami, mektep ve dükkânlar ile adeta küçük bir kasaba hüviyeti özelliği taşır. Derbentler, yolların kavşak noktalarına kurulmuş güvenlik ve asayişin sağlandığı yerlerdir.
#27
SORU: Derbent güvenlik örgütlenmesi hangi padişah zamanında kurumsallaşmıştır?
CEVAP: II. Murad zamanında kurumsallaşmıştır.
#28
SORU: Issız yerlerin iskâna açılmasında derbent teşkilatından istifade edilmiştir. Bu maksatla kurulan derbentlere ne isim verilmiştir?
CEVAP: Bu derbentlere yurtluk ve ocaklık denilmiştir.
#29
SORU: Mahiyeti itibarıyla derbentler kaç şekilde sınıflandırılabilir?
CEVAP: ? Derbent mahiyetindeki kaleler, ? Büyük vakıf şeklindeki derbent tesisleri, ? Derbent olarak kullanılan han ve kervansaraylar, ? Köprü yerlerinde bulunan derbentler.
#30
SORU: Bir yörenin derbent olarak belirlenmesinde izlenen yol nedir, açıklayınız?
CEVAP: Derbent olması planlanan yerin kadısı, derbent mevkiini merkeze arz eder; bunun üzerine İstanbul, vilâyet muharrirlerini durumu tespit etmek üzere görevlendirirdi. Bunlar, önerilen yerin derbent olmasının gerekli olup olmadığını, derbent olursa memlekete faydasının ne olacağını, muhafazası için kaç kişinin gerektiğini bölgeyi inceleyerek belirler; şayet inceleme olumlu sonuç verirse merkeze derbent olarak rapor edilirdi. Bu yeni durum, gönderilen hükümlerle civardaki kadılara ve sancak beylerine bildirilirdi. Ayrıca buraya derbentçi tayin edilen kişi veya köyün eline muafiyetlerini gösteren birer belge verilirdi. Tanınan muafiyetler her padişahın tahta çıkışında diğer resmî görevlilerde olduğu gibi tecdîd berâtıyla yenilenirdi.
#31
SORU: Müstahkem mevki şeklindeki askerî nitelikli derbentlerde derbentçinin yanı sıra bulunan hizmetliler grubu kimlerden oluşmaktadır?
CEVAP: Askeri nitelikli derbentlerde başbuğ, sağ kolağası, bölükbaşı, sol kolağası, zabitan ve neferlerden oluşan bir hizmetliler grubu bulunmaktadır.
#32
SORU: Askerî kuvvetin bulunmadığı derbentlerde kimler görev yapmaktadır?
CEVAP: Askeri kuvvetin bulunmadığı derbentlerde derbent ağası, derbentçi başı, derbentçi bölükbaşısı unvanlarını taşıyan kişiler görev yapmaktadır.
#33
SORU: Derbent teşkilatına dâhil olan zümreler kimlerden oluşmaktadır?
CEVAP: Derbent teşkilatına dâhil olan zümreler derbentçibaşı, beldarlar, martolozlar, pandorlar ve geçit bekçileridir.
#34
SORU: Osmanlı Devletinde köprücüler in görev sorumlulukları nelerdir?
CEVAP: Osmanlı Devleti’nin diğer bir geri hizmetlisi de köprücülerdir. Ülkenin sınırları içerisine dâhil olan bölgelerde, mevcut köprülerin tamir ve bakımı için gerekli tüm tedbirleri almanın yanı sıra, stratejik yollar üzerinde yeni köprüler de inşa eden kişilerdir.
#35
SORU: Zaptiye teşkilatı nedir, açıklayınız?
CEVAP: Zaptiye teşkilatı, Tanzimat döneminde kademeli olarak kaldırılmaya başlanan derbentlerin yerine, 1844 yılında aynı işlevi yerine getirmek amacıyla kurulan güvenlik örgütüdür.
#36
SORU: Osmanlı Devletinde menzil ne demektir, hangi amaçla kullanılmaktadır?
CEVAP: Osmanlı Devletinde hareket hâlindeki bir ordunun konakladığı, bir kervanın durup geceyi geçirdiği, resmî evrak taşımakla görevli olan bir memurun belirli mesafelerde at değiştirmek, dinlenmek veya geceyi geçirmek için mola verdiği yer için kullanılan bir tabirdir.
#37
SORU: Osmanlı Devletinde menziller hangi amaç için kullanılmıştır?
CEVAP: Merkezî idare tarafından organize edilen menziller, haberleşme menzilleri, askerî menziller veya hac menzilleri olarak üç değişik amaç için kullanılmıştır.
#38
SORU: Menzili oluşturan gruplar kimlerdir?
CEVAP: Menzilde, menzilci, menzil kethüdası, ahur kethüdası, seyis, odacı, sürücü, aşçı gibi hizmetliler ile menzilin asıl yükünü çeken ve menzilkeş olarak isimlendirilen, menzilin çevresindeki köy ve kasaba ahalisinden oluşan bir grup bulunmaktaydı.
#39
SORU: Menzil teşkilatının Osmanlı Devleti açısından önemi nedir?
CEVAP: Menzil teşkilatı, Osmanlı Devleti’nin haberleşme ve yol sistemi için büyük önem taşımaktadır. Bazı menzillere derbent fonksiyonu da yüklenmiştir. Bu durumda menzilciler derbentçilik görevini de yerini getirmişlerdir. Öneminden dolayı iskân dairesi tarafından buralara umumiyetle Anadolu’da konar-göçerler, Rumeli taraflarında da yörük taifesi iskân edilmiştir.
#40
SORU: Menzillere iskân edilenlerin görev ve sorumlulukları nelerdir?
CEVAP: Menzillere iskân edilenlerin görevleri arasında boş arazileri şenlendirerek iskâna açmak, bulundukları bölgede asayişi sağlamak, câmi ve mescitlerin tamiri gelmektedir.
#41
SORU: Osmanlı Devleti’nde kale nedir, tanımlayınız?
CEVAP: Stratejik bir yeri, bir geçidi korumak amacıyla inşa edilen askerî yapı hüviyetine haiz olan bir kurumdur.
#42
SORU: Osmanlı Devletinde kaleler inşa edilirken hangi unsurlar göz önünde bulundurulmuştur?
CEVAP: Yetkililer söz konusu mevkilerde kalenin inşa edileceği alanı belirlerken az sayıdaki kişi ile savunulabileceği, muhafızların gerektiğinde kaleyi kolayca tahliye edebileceği, uzun süreli kuşatmalarda ihtiyacı karşılayacak su kaynağına sahip olan noktaları tercih etmişlerdir.
#43
SORU: Dizdar nedir, görev ve sorumlulukları nelerdir?
CEVAP: Kalenin en yetkili kişisi dizdarlardır. Dizdar kalenin ve şehrin güvenliğinden sorumlu bir yöneticidir. Tımar sahibi olması dolayısıyla bir askerîdir. Sefer zamanında gerekirse orduya katılmakla yükümlüdür.
#44
SORU: İskânın ekonomik etkileri bakımından ele alınabilecek kurumlar hangileridir?
CEVAP: Han/Kervansaraylar, Çarşı, Arasta ve Bedesten, Panayır, Hafta Pazarı.
#45
SORU: İskânın ekonomik etkileri bakımından Anadolu göçebe kültürü genel itibarıyla nasıl açıklanabilir?
CEVAP: Göçebeler gerek Orta Asya’da, gerek Selçuklular ve Osmanlılar zamanında tam bir kapalı ekonomik hayat yaşamayıp, şehirlerle, köylerle ve içinde yer aldıkları idarî yapılarla sürekli olarak mübadele, vergiler ve taşımacılık gibi yollarla, temas halinde bulunmuşlardır.
#46
SORU: Han/Kervansaray nedir, açıklayınız?
CEVAP: Kervanların güvenliği ve konaklaması için anayol kenarında tesis edilen vakıf yapılara han veya kervansaray adı verilir. Kervansaraylar, kitabelerinde ve kaynaklarda han, ribât şeklinde de geçmektedir. Han, şehir içinde konaklama ve ticaret amacıyla inşa edilen yapılar için kullanılan bir tabirdir. Şehirlerarasındaki yollar üzerinde yaptırılan ve kuruluşları bakımından çeşitli ihtiyaçları karşılayacak şekilde olanlara ise kervansaray denilmektedir.
#47
SORU: Panayır kavramı nedir, tanımlayınız?
CEVAP: Panayırları, hafta pazarlarından daha ziyade, yılda bir veya birkaç kez belirli zamanlarda bir hafta veya on gün gibi bir süre açık kalan alan pazarları olarak nitelendirmek mümkündür. Panayırlar oldukça geniş sayılabilecek bir bölgenin esnaf ve tüccarları ile bölge halkının bir araya geldiği yerlerdi.
#48
SORU: İskânın sosyal etkileri bakımından ele alınabilecek kurumlar hangileridir?
CEVAP: Tekke ve zaviye, vakıflar.
#49
SORU: Osmanlı Devletinde tekke ve zaviyelerin önemi nedir, kısaca açıklayınız?
CEVAP: Tekke ve zaviyeler, Osmanlı fetihlerini kolaylaştırmada büyük öneme sahiptirler. Zira daha kuruluş döneminde Osmanoğulları ile birlikte birçok şeyh, derviş gelip Anadolu’nun batı taraflarına yerleşmişti. Dervişlerin bir kısmı gazilerle birlikte memleket açmak ve fetihlerde bulunmakla meşgul olurken, bir kısmı da din, kültür ve imar merkezlerinde faaliyet gösteriyordu. Osmanlı fütuhatında tekke ve zaviyeler yerli halkın, psikolojik olarak arkadan gelecek olan orduya karşı hazırlanmasını temin etmekteydiler.
#50
SORU: Osmanlı Devletinde bir nevi yaygın eğitim kurumu olan tekke ve zaviyelerin eğitim politikası nasıldır, hangi alanlarda ve kimlere eğitim verilmekte idi?
CEVAP: Tekke ve zaviyeler, kırsal kesimin eğitim öğretim faaliyetlerinin yerine getirilmesinde, özellikle yeni iskân mahallerinde halka dinî eğitimin yanı sıra psikolojik manada eğitim vermekteydiler. Burada umumiyetle dinî ve ahlaki konularla ilgili bilgiler verilmekteydi. Ayrıca tekke ve zaviyeler birer yaygın eğitim kurumu niteliğini taşımakta olup buralardan birçok kimse istifade etmekteydi. Tekke şeyhlerinden, mürid ve dervişlerden başka, çevredeki halk, hatta gayr-ı müslimler bile yararlanmaktaydılar. Bu kurumlardaki tasavvufî ağırlıklı eğitim, sözlü yöntem içinde müntesiplere daha çok adap, erkân ile ilgili bilgilerin yanı sıra tarikatın benimsenen tasavvufî görüşlerinin aktarılması şeklinde gerçekleşmekteydi.
#51
SORU: Tekke ve zaviyelerde halka daha çok dinî ve ahlaki konulardan bahsedilmesinin nedeni nedir?
CEVAP: Tekke şeyhlerinin birçoğu, daha önce medrese (ilmiye sınıfı) mensupları iken, sonraları tasavvufa yönelerek şeyhlik mertebesine yükselmişlerdi. Bu bakımdan tekkelerde yerine göre tefsir, hadis, fıkıh, kelam, tarih konularına da değinilirdi.
#52
SORU: Osmanlı Devletinde vakıflar hangi amaçları gerçekleştirmek için kurulmuştur?
CEVAP: Osmanlı Devleti, Anadolu ve Rumeli’de boşalan ve tahribata uğrayan yerlerin iskânını kolaylaştırıp, güvenliği temin etmek ve ticareti canlandırmak için vakıfların kurulmasını sağlamıştır.
#53
SORU:
İskan dairesinin kurulmasındaki amaçlar nelerdir?
CEVAP:
İskân dairesinin kurulmasının ana sebebi, iskân edilecek olan konar-göçer ve yerleşik ahalinin en iyi şartlarda yerleşmesini temin etmektir. Bu itibarla devlet,
merkezden gönderdiği kadı ve naibler vasıtasıyla bu işi sağlıklı bir şekilde yürütür. Başarıda yerel idarecilerin de katkıları önemli rol oynamıştır.
#54
SORU:
İskân ile ilgili kararlar ve nizamlar nelerdir?
CEVAP:
İskân ile ilgili kararlar ve nizamları kısaca şu şekilde belirtebiliriz:
a- Yerleşme arzusu içerisinde olan oymak, cemaat ve aşiret mensuplarına
evlerini inşa etmek ve ziraat yapabilmek için yeterli toprağın verilmesi.
b- Verilen arazilerde ziraî faaliyette bulunup bulunmadıkları sıkı bir şekilde
takip edilecek ve elde edilen ürünlerinden topraklarının verimlilik durumuna göre vergi vermeleri zorunlu hale getirilecekti.
c- Konar-göçerlerin iskân edildikleri yerlere kendilerini kontrol edecek bir
başbuğ tayin edilerek aralarında çıkabilecek anlaşmazlıkları bertaraf etmek
ve kanuna aykırı hareket edenleri tesbit ederek cezalandırmak.
d- Sürülerini yaylağa çobanları ile gönderip kendileri ise aileleriyle birlikte yaz
ve kış iskân mahallerinde kalacaklar; gerektiğinde yerel idarecilerin verdiği
görevleri hemen yapacaklardı.
e- Oymakları konar-göçer hayattan çıkarıp yerleşik hayata intibak ettirmek
suretiyle hem şekavet olaylarının önüne geçmek ve hem de ekonominin
canlanmasını temin etmek planlanmıştır.
#55
SORU:
İskân memurlarının görevleri nelerdir?
CEVAP:
İskân edilecek olan ahali ve konar-göçerlerin kısa zaman içerisinde yerleştirilmelerini temin etmek, kargaşalığa meydan vermemek, devlet-reaya birlikteliğinin bir göstergesi olarak ifade edebiliriz. Ayrıca merkezden gönderilen memurlarla yerel yöneticilerin birbirleriyle kaynaşmaları sayesinde iskânın süratle gerçekleşmesi sağlanmaktaydı.
#56
SORU:
Konar-göçerler nasıl sınıflandırılır?
CEVAP:
Konar-göçerleri kısaca şu şekilde sınıflandırmamız mümkündür:
1- Bir boydan ibaret olan tek başına ve müstakil bir grup halinde bulunanlar.
2- Bir boydan ayrılmış ve zamanla türeyerek sayıları dörtten on altıya veyahut
daha fazla olan oymaklar grubu ki bunlar genellikle reislerinin adıyla anılmaktaydı.
3- Federasyon şekli gösteren gruplar. Bu tarz gruplar ise ana teşekkülden ayrılmış olup, muhtelif oymakların birleşmesiyle meydana geldiği gibi, bir
teşekkülden ayrılmış küçük grupların birleşmesinden de meydana gelebilirlerdi
#57
SORU:
İskân mübaşirinin görevlerini belirtiniz.
CEVAP:
İskân mübaşiri: Valinin yanına yardımcı, bazen bizzat bu işin mesul adamı olarak merkezden gönderilirdi. Dergâh-ı âli kapucu-başısı rütbesinde olan mübâşirler bazı ahvalde Anadolu eyaleti, Bozok Sancağı, Ayas, Berendi ve Kınık taraflarındaki iskân hareketini fiilen idare etmişlerdir.
#58
SORU:
İskân dairesini oluşturan meslek sahiplerinden biri olan mimarın görevlerini açıklayınız.
CEVAP:
Mimar: İskân dairesini oluşturan meslek sahiplerinden biri olan mimar ise,sürekli olmamakla birlikte, bu daire içinde sulama ve benzeri yapım işleri, ziraata elverişli arazinin keşif ve etüdünde görevlendirilmekteydi. Su kaynağının bulunduğu yerlerde, icap eden tesisatı yapmakla görevli olarak gösterilen lüzum üzerine merkezden gönderilirlerdi. Bununla beraber her iskân mahallinde bu iş için ayrı bir mahallî mimarın olduğu muhakkaktır. Çünkü iskân bölgesini ve ahaliyi tanıyan bu mimar merkezden gönderilen mimar ile birlikte hareket ederek iskânın istenilen bir şekilde olması temin edilmekteydi.
#59
SORU:
İskân işinin teferruatını inceleyen iskan memurlarını ve görevlerini açıklayınız.
CEVAP:
İskân işinin teferruatını inceleyen ve “iskân beyleri, kethüdaları, iskânbaşı,alaybeyleri, kadı, defterdar, iskân mübaşiri”’nden teşekkül eden bu büro valinin başkanlığı altında toplanırdı. Sık sık yapılan ve koordine halinde olan bu teşekkül,iskân merkezlerinin seçiminde iskân edilecek olan ahalinin her türlü ihtiyaçlarının nasıl ve ne şekilde karşılanacağını belirlerdi. Bu itibarla da iskâna elverişli yerlerin seçimini özenle belirlemekteydiler.
#60
SORU:
İskânda görevli olanlar arasında Türkmen ağasının, diğer bir adıyla Voyvodanın görevleri nelerdir?
CEVAP:
İskânda görevli olanlar arasında Türkmen ağasının, diğer bir adıyla Voyvodanın da önemli bir yeri bulunmaktadır. Konar-göçer teşekküllerinden gerek padişah haslarına dâhil olanlar, gerekse bir sancağın vergi dairesine dâhil olarak mâlî bakımdan mukataaya verilmek suretiyle idare edildikleri zaman, voyvoda olarak bilinen kimseye bu topraklar malîkâne suretiyle verilmekteydi. Voyvoda, bir nevi hükümet tarafından tayin edilen bir idareci konumundaydı. Voyvodalar, bağlı oldukları Sancakbeyinin gediklilerinden veya mahallî hanedanlardan, ahalinin rızası alınmak suretiyle voyvoda tayin edildiği için iskâna tabi tutulanlar ile birlikte iskân sahasında bulunmaktaydılar.
#61
SORU:
Derbentlerin, hanların,köylerin ve hatta kasabaların kurulmasının faydaları nelerdir?
CEVAP:
Derbentlerin, hanların,köylerin ve hatta kasabaların kurulması bölgede asayişsizliğin önlenmesinde önemli bir vasıta olduğu gibi, bu suretle de üzerlerindeki baskıların hafifletilmesi veya tamamen ortadan kaldırılmasıyla yerleşik ahalinin emniyeti sağlanmıştır. Böylece,yerleşik ahali, gerek iktisadî, gerekse hukukî bakımdan refaha kavuşurken, konargöçer veya başıboş unsurlar üzerindeki baskı artmıştır. Bu durum, ekonomik ve psikolojik açıdan konar-göçer unsurların etkilenmelerine sebep teşkil etmiştir
#62
SORU:
Derbent teşkilatını açıklayınız.
CEVAP:
Derbent: Derbentler, Osmanlılar zamanında Türk kültürünün vücuda getirdiği
önemli sosyal ve iktisadî teşekküllerdir. Ticaret yolları ve geçitler üzerine kurulan
derbentler sayesinde, yolcuların emniyeti sağlanmakla birlikte, yol boyunca onların her türlü ihtiyaçları da karşılanmıştır. Aynı zamanda derbentlerin kurulmasıyla hem iç iskân meselesi çözüme kavuşturulmuş, hem de bölgenin güvenliği temin edilerek, ıssız yerlerin iktisadî ve sosyal açıdan canlandırılması sağlanmıştır.Derbent teşkilatı, temelinde insana hizmet amacını taşıyan kültürümüzün köklü birikiminin, zenginliğinin ve yaratıcılığının bir eseri olarak ortaya çıkmıştır.
#63
SORU:
Derbentler hangi şekillerde ayrılabilir?
CEVAP:
Derbentleri, yurtluk ve ocaklık şeklinde belirtebiliriz. Buralara iskân edilen ahali umumiyetle konar-göçer reayadan teşekkül etmekte ve bunlar yaptıkları bu vazifenin karşılığında da vergiden muaf tutulmaktaydılar. Bu itibarla derbentleri, derbent mahiyetindeki kaleler, vakıf şeklindeki derbent tesisleri,derbent olarak kullanılan han ve kervansaraylar olarak tasnif etmek mümkündür.
#64
SORU:
Derbentlerdeki görevlileri açıklayınız.
CEVAP:
Derbentlerde, derbentcinin yanı sıra başka görevliler de bulunmaktadır. Müstahkem mevki şeklindeki askerî nitelikli derbentlerde başbuğ, sağ kolağası, bölükbaşı, sol kolağası, zabitan ve neferlerden oluşan bir hizmetliler grubu bulunmaktadır. Askerî kuvvetin bulunmadığı derbentlerde ise derbent ağası, derbentci başı,derbentci bölükbaşısı unvanlarını taşıyan kişiler görev yapmaktadır. Derbent teşkilatına dâhil olan zümreleri ise; Derbentçibaşı, Beldarlar, Martolozlar, Pandorlar ve Geçit bekçileri olarak belirtmek mümkündür
#65
SORU:
Mahiyeti itibarıyla derbentleri hangi şekillerde ayırabiliriz?
CEVAP:
Mahiyeti itibarıyla derbentleri şu şekilde tasnif etmek mümkündür;
a- Derbent mahiyetindeki kaleler
b- Büyük vakıf şeklindeki derbent tesisleri
c- Han ve kervansarayların derbent olarak kullanılması
d- Köprü yerlerinde bulunan derbentler
#66
SORU:
Osmanlı Devletinde Köprücülük kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Köprücülük: Osmanlı Devletinin diğer bir geri hizmetlisi de köprücülerdir. Ülkenin sınırları içerisine dâhil olan bölgelerde, mevcut köprülerin tamir ve bakımı için gerekli tüm tedbirleri almanın yanı sıra, stratejik yollar üzerinde yeni köprüler de inşa etmişlerdi. Bu köprüler başta padişah olmak üzere, saray erkânı,vezirler ve zengin hayır sahipleri tarafından inşa ettirilmiştir. Köprülerin tamir ve bakımı ise, ya köprünün banisi tarafından sağlanıyor yahut tesis edilen vakıfların tahsisatı yahut da belli şahıslara bir mükellefiyet yüklenerek yerine getiriliyordu.Köprücüler de derbentçiler gibi aynı hukuki nizama sahiptiler. Bunlar, köprü tamir etmek ve yapmak gibi görevleri yerine getirmekteydiler. Muhafaza ve inzibat gibi işleri yerine getirdiklerinde derbentçi olurlardı.
#67
SORU:
Menzilde çalışan görevliler kimlerdi?
CEVAP:
Menzilde, menzilci, menzil kethüdası, ahur kethüdası, seyis, odacı, sürücü, aşçı gibi hizmetliler ile menzilin asıl yükünü çeken ve “menzilkeş” olarak isimlendirilen, menzilin çevresindeki köy ve kasaba ahalisinden oluşan bir grup bulunmaktaydı.
#68
SORU:
Osmanlı Devletinde kale kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Kale: Stratejik bir yeri, bir geçidi korumak amacıyla inşa edilen askerî yapı hüviyetine haiz olan bir kurumdur. Genellikle kaleler, yol kavşağı, ana yol, geçit yeri, dağlar arasında boğaz, denize uzanan burun, kıyıdan az uzaktaki adacıklar,köprübaşları gibi stratejik yerlerde inşa edilmişlerdir. Yetkililer söz konusu mevkilerde kalenin inşa edileceği alanı belirlerken az sayıdaki kişi ile savunulabileceği, muhafızların gerektiğinde kaleyi kolayca tahliye edebileceği, uzun süreli kuşatmalarda ihtiyacı karşılayacak su kaynağına sahip olan noktaları tercih etmişlerdir
#69
SORU:
Göçebeler Orta Asya’da Selçuklular ve Osmanlılar zamanında nasıl bir yaşam sürmüşlerdir?
CEVAP:
Göçebeler gerek Orta Asya’da gerek Selçuklular ve Osmanlılar zamanında tam bir kapalı ekonomik hayat yaşamayıp, şehirlerle, köylerle ve içinde yer aldıkları idarî yapılarla sürekli olarak mübâdele, vergiler ve taşımacılık gibi yollarla, temas halinde bulunmuşlardır.
#70
SORU:
Osmanlı devrindeki menzilgâh kervansaraylarını açıklayınız.
CEVAP:
Osmanlı devrinde bu uzun yol hanlarının benzeri olarak büyük menzil külliyeleri ile birlikte menzilgâh kervansarayları da yapılmıştır. Bazı menzil külliyelerinin zamanla çevrelerinde bir kasaba, hatta bir şehrin doğup gelişmesi üzerine buradaki kervansaray, halk arasında yanlış olarak bedesten diye adlandırılmış, bu gaye ile de kullanılmıştır. Osmanlı devrinde şehir içindeki han ve kervansarayların çoğu dışarıdan mal getiren tüccarın malı ve hayvanı ile konakladığı tesislerdi.
#71
SORU:
Çarşı, Arasta ve Bedesten kavramlarını açıklayınız.
CEVAP:
Çarşı, Arasta ve Bedesten: Türkçeye Farsçadan geçtiği sanılan arasta kelimesi
önceleri “Ordugâhta kurulan Pazar” anlamında kullanılmıştır. Ârâsten “Tanzim etmek, sıraya koymak; çekidüzen vermek, süslemek” manasından gelen arastanın manası “sıraya konulmuş, düzenlenmiş” olup Farsçada “çarşı” anlamında kullanılmamaktadır. Türkçe’de bu anlamı kazanması, dükkânların düzenli biçimde karşılıklı birer sıra halinde dizilmiş olmalarından veya ordugâh pazarlarının askerî disiplin içinde “tanzim edilmiş satış” yapmalarından yahut her iki sebepten bu dükkânların gezgin satıcılara nispetle her hususta düzene konulmuş olmalarından ileri gelmeleri mümkündür
#72
SORU:
Arastalara verilen farklı isimler nelerdir?
CEVAP:
Arastalar, sonraları aralarına değişik esnafın da karışmasına rağmen, genellikle aynı malın ticaretini yapan dükkânlardan oluştukları için “Terlikçiler arastası”, “Kürkçüler arastası”, “Baharatçılar arastası” gibi isimlerle de anılmışlardır
#73
SORU:
Osmanlı Devletinde Panayır kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Panayır: Panayırları, hafta pazarlarından daha ziyade, yılda bir veya birkaç kez belirli zamanlarda bir hafta veya on gün gibi bir süre açık kalan alan pazarları olarak nitelendirmek mümkündür. Panayırlar oldukça geniş sayılabilecek bir bölgenin esnaf ve tüccarları ile bölge halkının bir araya geldiği yerlerdi
#74
SORU:
Osmanlı Devletinde Hafta Pazarı kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Hafta Pazarı: Osmanlı Devletinde ticaret, sadece şehirlerarasında bu işi yapan tüccar ile sınırlı olmayıp, küçük yerleşim yerlerindeki ahalininin her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için bu nevi pazarlar kurulmaktaydı. Ticaretin yapıldığı bu mekânları, takas yolu ile malların mahiyeti ve coğrafî bölgenin özelliğine göre hafta pazarları ve panayırlar şeklinde görmek mümkün olmaktadır.
#75
SORU:
Tekke ve zaviyeler bulundukları köy ve mezraların hangi açıdan gelişimine katkıda bulunmuşlardır?
CEVAP:
Tekke ve zaviyeler bulundukları köy ve mezraların kültürel ve ekonomik açıdan ilerlemesine önemli ölçüde katkıda bulunmuşlardır. Söz konusu yerleşim birimlerinde halkın aydınlatılmasında imamın yanı sıra zaviye şeyhi de rol almaktaydı. Bu gibi yerlerde imam ve zaviye şeyhi birlikte halka psikolojik destek vermekteydiler
#76
SORU:
Zaviye şeyhleri, XIII. yüzyıldan itibaren nüfuzları altına aldıkları “Köy Gençlik Ocakları ile ne tür bir fayda sağlamışlardır?
CEVAP:
Zaviye şeyhleri, XIII. yüzyıldan itibaren nüfuzları altına aldıkları “Köy Gençlik Ocakları”na tarikat usul ve adetlerini sokmuşlardı. Böylece bunlar da şehirlerdeki ahi teşkilatları gibi kuvvetli bir manevi birlik sağlamışlardı.
#77
SORU:
Dervişlerin görevleri nelerdir?
CEVAP:
Dervişler, ıssız yerlerin güvenliğini sağlamak amacıyla kurdukları tesislerde gelip geçen yolculara hizmet etmekte, karşılığında da bulundukları yerler kendilerine vakıf olarak verilmekteydi. Bunlar, aynı zamanda derbent bekleyerek asayişin sağlanmasına da katkıda bulunmaktaydılar. Derbent-geçit yerlerinde kurulan zâviye etrafında zamanla bir iskân topluluğu meydana geliyor, dolayısıyla bu yerler şenleniyordu. Zaviyeler, hükümet tarafından, daha çok asayişin tehlikeli olduğu yerlerde kurulmak üzere teşvik ediliyordu. Yol boyunca derbent bekleyen, zaviye kurmuş olan dervişler serbest olarak topraklarını tasarruf ediyorlardı.
#78
SORU:
Osmanlı Devletinde Vakıfların görevleri nelerdir?
CEVAP:
Vakıf: Osmanlı Devleti, Anadolu ve Rumeli’de boşalan ve tahribata uğrayan yerlerin iskânını kolaylaştırıp, güvenliği temin etmek ve ticareti canlandırmak için vakıfların kurulmasını sağlamıştır.Vakfı, kişinin şahsî mallarından bir kısmını kamu hizmeti görecek kuruluşlar haline getirmesi olarak tanımlamak mümkündür. Yeni alınmış toprakların imar ve iskânı için öteden beri bu sistemden yararlanılmıştır. Zira vakıflar yoluyla büyük külliyeler meydana geliyor, bu yolla sosyal imkânları sağlanmış merkezin etrafı dışarıdan gelen halk ile kolaylıkla dolmakta idi.
#79
SORU:
İskan hareketlerinde vakıfların ne tür bir katkısı olmuştur?
CEVAP:
Vakıfların iskân hareketlerindeki rolü Osmanlı Devleti, Anadolu ve Rumeli’de boşalan ve tahribata uğrayan yerlerin iskânını kolaylaştırıp, güvenliği sağlamak
ve ticareti canlandırmak için vakıfların kurulmasını sağlamıştır. Vakıflar sayesinde yeni fethedilmiş toprakların imar ve iskânı için öteden beri bu sistemden yararlanılmıştır. Zira vakıflar yoluyla büyük külliyeler meydana gelmekte, bu yolla sosyal imkânları sağlanmış merkezin etrafı dışarıdan gelen halk ile kolaylıkla dolmakta idi. Vakıflar sayesinde bir bölgenin kısa zaman içerisinde şenlendirilmesi sağlanmakta idi.