SOSYAL HİZMET KURAMLARI I Dersi Sosyal Hizmet Uygulaması I: Temel Kuramlar soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sosyal hizmetin sosyal yapılandırmacılık kavramı ile ilişkilendirilmesinin temel sebebi nedir?


CEVAP:

Sosyal hizmet mesleğinin doğası içinde bulunduğu zamandan, sosyal koşullardan ve kültürden etkilenmektedir. Sosyal hizmet uzmanları içinde bulundukları toplumun değişen sorunlarına yönelik müdahalelerde bulunurken birtakım kuramlardan yararlanmaktadırlar. Sosyal hizmet kuramları, içinde bulundukları bağlamın bir ürünüdür ve o bağlama etki eder. Sosyal yapılandırmacılık olarak da adlandırılan bu görüşe göre sosyal hizmet mesleği kültürden ve sosyal yapıdan etkilenir. Kuramlar, sosyal hizmet uygulamalarını şekillendirir ve sosyal hizmet uzmanlarının farklı durumlarda ne yapmaları gerektiğini tanımlar


#2

SORU:

Psikoanalitik Yönelimli Uygulamanın Varyasyonları nelerdir?


CEVAP:

Psikoanalitik kuram ve uygulamanın birtakım varyasyonları vardır:

a) Freudyen analizler, b) Psikoanalitik psikoterapi, c) Ego-psikolojik müdahale, d) Psiko-sosyal tedavi, e) Nesne ilişkileri kuramı, f) Kendilik psikolojisi.


#3

SORU:

Freudyen psikoanalizde kullanılan terimlerin temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Psikoanaliz ve Freudyen analiz terimleri, psikoanalitik yaklaşımın temeline ya da klasik Freudyen tekniklere gönderme yapar. Freudyen psikoanalizde, müracaatçıdan analistin koltuğuna uzanması, rahatlaması ve serbest çağrışım yapması istenir. Serbest çağrışım, kişinin aklına her gelen şeyin açıklanmasını içerir. Psikanalist hastayı çoğu düşüncesini ve acı hafızasını bastıran bir kişi olarak görür. Bu baskılama durumu, çözümlenmemiş çatışmalar ve anksiyeteye yol açar. Hasta rahatlamalı ve bilinç dışındaki çoğu çatışmayı çözmeye açık olmalıdır (Payne, 1997)


#4

SORU:

Psikososyal terimini tanımlamada kullanılan iki farklı yaklaşım hangileridir?


CEVAP:

Psikososyal terimi iki tanımlamayla kabul edilir. İlki, hem psikolojik hem de sosyal güçlerin sonucu olarak insan davranışının tanımlanmasını çevreleyen bir yaklaşım ve kuram olarak genel bir kavrama gönderme yapar. Terimin ikinci kullanımı, Florence Hollis (1964) tarafından geliştirilen ve sosyal hizmet uygulamasında geniş ölçüde kullanılan bir sosyal hizmet yaklaşımını tanımlamak içindir. Psikolojik güçler, ilk çocukluğu, ailenin gelişimsel tarihini, intrapsişik ve bastırılmış konuları ve rüyaların ya da davranışların sembolik yorumlanmasını içerir. Sosyal güçler ise benlik algısı, tutum ve davranışı etkileyen çevresel ve mevcut sistemleri içerir (Maguire, 2002).


#5

SORU:

Psikoanalitik teknikler hangileridir?


CEVAP:
  • Aktarım (Transferans) ve Karşı Aktarımın (Countertransferans) Kullanımı
  • Boş Ekran (Blankscreen)
  • Yorumlama
  • Rüya Analizi
  • Serbest Çağrışım

#6

SORU:

Boş ekran (blankscreen) tekniğinin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bu teknik, hastaya yönelik tepkisiz ve duygusuz cevapların kullanımını içerir. Sosyal hizmet uzmanı transferansın bir nesnesi olma gerçeğini kabul eder ve günlük ilişkileri olumsuz etkileyen sorunları çözme ve transferansı artırmanın bir yolu olarak bu tekniği kullanır. Analiz sırasında oldukça doğal tepki vererek sosyal hizmet uzmanı hastanın, otorite figürünü kendi kendine yaratması ve oluşturmasına izin veren bir kişilik yaratır. Hastanın aklında, sosyal hizmet uzmanı caydırıcı bir baba ya da ciddi bir anne olur. Bu terapötik olarak istenebilir bir şeydir çünkü bu transferans olgusu daha sağlıklı bir ilişki bağlamında hastanın başarılı bir şekilde ilişkisini deneyimlemesi için hastaya yardım etmeye izin verir


#7

SORU:

Savunma Mekanizmaları nelerdir?


CEVAP:
  • Karşıt Tepki Oluşturma
  • Bastırma
  • Yüceltme 
  • Yansıtma 

#8

SORU:

Savunma mekanizmalarından olan yansıtmanın temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bir kişinin anksiyete üreten düşünce ve dürtüleri farklı bir kaynağa çevrilir. Bu mekanizma yansıtma olarak adlandırılır. Hasta, ‘‘ondan nefret ediyorum’’ gibi gerçek düşüncesini bilinçli bir şekilde kabul etmek yerine dolaylı olarak düşüncesini ‘‘o benden nefret ediyor’’ şeklinde ifade etmektedir. Yansıtmada kişi kendi eksikliklerinin ve yenilgilerinin sorumluluğunu ya da suçunu başkalarına yükler. Diğer bir deyişle bu savunma mekanizmasında, kişiye ait duygular bir başkasına yüklenir ve yansıtmanın nesnesi olan kişiye kızgınlık atfedilir. Bazı yansıtmalar transferansın bir sonucu olabilir (Maguire, 2002).


#9

SORU:

Aktarım (Transferans) ve Karşı Aktarımın (Countertransferans) psikoanalizde kullanımı ne şekilde gerçekleşmektedir?


CEVAP:

Aktarım kavramı psikoanalitik psikoterapide temeldir. İnsanlar ebeveynleri gibi çocukluğundaki özel insanlarla ve diğer kişilerle olan önceki-eski ilişkileri üzerinden diğer kişilerle ilişki kurarlar. Psikoanalitik müdahalelerde, terapist, her zaman hastanın, gelişiminde özel ve önemli bir figürle (örneğin, anne-baba) olan ilişkisine benzer şekilde analistle ilişki kurmaya başladığını görür. Karşı aktarım, hastanın geçmişinin bir sonucu olarak sosyal hizmet uzmanının hastaya yönelik geliştirdiği his ve duygulardır. Homofobik bir sosyal hizmet uzmanı homoseksüel hastalarla çalışmadan önce kendi duygularıyla yüzleşir. İddialı kadınlara (annesi gibi) büyük bir öfke duyan erkek bir analist iddialı kadınlarla çalışmadan önce kendisiyle ilgili olan bu konuları çözümlemelidir (Maguire, 2002).


#10

SORU:

Bilişsel-Davranışçı kuramın temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bilişsel-Davranışçı Terapi; köklerini davranışçılık ve bilişsel terapiden alır. İkisinin birleşimiyle oluşan bu yaklaşım; pek çok yaşam sorunlarını anlamayı ve tedavi etmeyi sağlayabilecek bir strateji yaratmıştır. Bilişsel-davranışçı kuram, öğrenme ve davranışçı kuramın kullanılmasını öngörür. Öğrenme kuramı, doğuştan gelen refleksler dışında davranışların öğrenildiğini savunur. Birey, ihtiyaçlarını karşılamak için yeni davranışlar öğrenebilir ya da var olan davranışlarını değiştirebilir. Davranışçı kuram ise şunu öngörür: önceki davranışlar gözlemlendiğinde ve kontrol altına alındığında davranışlar kontrol altına alınabilir ve tahmin edilebilir. Bu model davranışların öğrenildiğini ve koşullara bağlı olduğunu belirtir.


#11

SORU:

Davranışçı terapide amaç nedir?


CEVAP:

Davranışçı terapide amaç;

• Uygunsuz davranışları ortadan kaldırmak ve etkili davranışlar öğretmek,

• Davranışı etkileyen faktörlere odaklanmak,

• Sorunlu davranışlarla ilgili neler yapılabileceğini bulmaktır (Keçe, 2009).


#12

SORU:

Beck’in Bilişsel Terapisinin temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Aaron Beck, 1976 yılında tedaviye yeni bir yaklaşım getiren Duygusal Bozukluklarda Bilişsel Terapi adlı kitabını yayınlamıştır. Beck şunu savunmaktadır; kişinin düşünce ve bilişleri kendine özgü bir bilişsel şema oluşturmasının temelini atar ve bu şema biliş, duygulanım ve davranış açısından tahmin edilebilir tepkiler doğurur. Bir başka deyişle, duyguların, güdülerin ve sonrasında davranışların ana nedeni kişinin sahip olduğu bilinçli düşünceleridir.


#13

SORU:

Yapılandırmacılığın sosyal hizmet tarafından kabul edilmesinin temel sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Yapılandırmacılık sosyal hizmet tarafından birkaç nedenle kabul edilmiştir ama en önemli iki neden kültürel farklılıklar ve niteliksel esnekliktir. Yapılandırmacılar kendi müracaatçılarının kültürünü iyi bilirler, bu nedenle kültüre özgü bilinmesi gereken durumlar hakkında bilgi sahibidirler. Ancak aynı kültür içerisindeki birbirinden çok farklı insanlara ve hatta kültürden bağımsız olarak kişilik farklılıkları nedeniyle oluşabilecek değişikliklere duyarlı olan evrensel, kültürler arası bakış açılarına da açıktırlar (Lee, 1996).


#14

SORU:

Bilişsel yaklaşımda göz önünde bulundurulması gerekenler nelerdir?


CEVAP:

• Müracaatçılar, mantıklı düşünceye sahip olma kapasitesi ile doğar fakat bazen mantıksız düşüncelerin kurbanı olur. Bu durumda sağlıksız düşüncelerle sağlıklı düşünceleri yer değiştirmek gerekmektedir. • Düşünmenin, değerlendirmenin, analiz etmenin, sorgulamanın, uygulamanın ve yeniden öğrenmenin davranış değişikliğinin temeli olduğu varsayılır. • Müracaatçının sağlıksız düşüncelerini tanımlamasına yardımcı olunmalı. • Müracaatçıların düşünce sürecini ve stilini değiştirdiğinde hissettiklerinin de değişebileceğini görmelerine yardımcı olunmalı. • Müracaatçıların bu sağlıksız düşüncelerini değiştirmelerine yardım ederek onların daha doyurucu bir yaşama kavuşmaları sağlanmalı. • Terapötik süreçte yeniden öğrenme üzerinde odaklanılmalıdır (Alle Corliss ve Alle Corliss, 1999).


#15

SORU:

Görev odaklı yaklaşımın temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

• Birçok yaklaşımın kuramsal yönelimini kullanır. • Sorunlar müracaatçı tarafından belirlenir ve bu doğrultuda çalışmalara odaklanılır. • Görev odaklı yaklaşım genellikle sorunları bireyin içinde bulunduğu bağlamla birlikte değerlendirir. Odak sorunların müracaatçı üzerindeki etkisinin azaltılmasıdır. Bu anlamda değerlendirildiğinde köklü ve büyük değişiklikler yerine müracaatçının yaşamı üzerinde değişiklikler yapmayı içerir. • Görev odaklı yaklaşım, kısa süreli müdahale ve eylemleri içermektedir. Bunun nedeni müracaatçının ve uzmanın çabuk harekete geçmesinin sağlanmasıdır. • Yaklaşım geçmişteki sorunlar ve nedenleri yerine şimdi ve burada üzerine odaklanır. • Müracaatçı ve uzman arasındaki iş birliğine dayanır. Müdahale planı oluşturulurken büyük ölçüde müracaatçının katılımı sağlanır. • Müracaatçının güçlü yönlerinin keşfedilerek onların kullanılmasını amaçlar. • Değişim, müracaatçının görüşme sürecinde veya görüşmeler dışında gerçekleştirdiği eylemler yoluyla sağlanmaktadır.


#16

SORU:

Sosyal hizmet mesleğinde görev odaklı yaklaşımın vurguladığı değerler nelerdir?


CEVAP:
  • Ortaklık ve Güçlendirme
  • Müracaatçılar kendi sorunlarında en yetkili kişidir.
  • İnsanların eksikliklerini bulmak yerine güçlü yönlerini ortaya çıkarır.
  • Tedaviden ziyade yardım sağlar.

#17

SORU:

Krize müdahale yaklaşımının basamakları nelerdir?


CEVAP:

Krize müdahale yaklaşımının basamakları şunlardır (Alle Corliss ve Alle Corliss, 1999): • Hızlı bir biçimde yapıcı bir ilişki kurmak, • Acı veren hisleri ve duyguları anlatmaya teşvik etmek ve ortaya çıkarmak, • Hızlandırıcı olayı ele almak, • Güçleri ve ihtiyaçları belirlemek, • Dinamik bir açıklama formüle etmek, • Bilişsel işlevselliği yeniden eski sağlık kurumuna kavuşturmak, • Tedaviyi planlamak ve uygulamak, • Son vermek, • İzlemek.


#18

SORU:

Birey-merkezli yaklaşımın temel varsayımı ve koşulları nelerdir?


CEVAP:

Bu yaklaşımın temel varsayımı, müracaatçıların kendini anlama yönünde ve tutum ve davranışlarını değiştirme konularında geniş kaynaklara sahip olduklarıdır. Bu gelişim ortamını oluşturan üç koşul bulunmaktadır. Bunlar (Corey’den aktaran Alle Corliss ve Alle Corliss, 1999): • Gerçeklik ve uygunluk: Eğer sosyal hizmet uzmanı dürüst ve güvenilir olursa müracaatçının değişme olasılığı artar. • Kabule hazır olma ve kayıtsız şartsız kabul: Eğer sosyal hizmet uzmanı müracaatçıyı yargılamadan ve olduğu gibi kabul ederse, müracaatçının değişim gösterme olasılığı artar. • Empatik anlayış: Sosyal hizmet uzmanı; müracaatçının yaşamış olduğu deneyimlere karşı hissettiklerini ve kişisel olarak verdiği anlamları doğru bir biçimde sezinler.


#19

SORU:

Birey-merkezli yaklaşımın temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bu yaklaşımın genel özellikleri Brodley (1996) tarafından şu şekilde belirlenmiştir: • İnsan sosyal bir varlıktır, • Yardım ilişkilerinde, özerklik ve insani duygular korunur, • İnsanların kişisel deneyim ve davranışlarındaki en büyük belirleyici etkenin algılar olduğuna inanılır, • Birey çevresi ile birlikte bir bütündür ve bu şekilde değerlendirilir, • İnsanlara imkân verildiğinde tüm bireylerin kendilerini gerçekleştirebileceklerine inanılır.


#20

SORU:

Sosyal rol kuramı nedir?


CEVAP:

Eagly tarafından ortaya atılan “sosyal rol kuramı” biyolojik kuramların aksine davranışın, bireyin içinde yaşadığı kültür ya da toplumun ona sunduğu sosyal rollerle şekilleneceğini ileri sürer. “Sosyal rol teorisine göre, kadın ve erkeğe toplum içinde farklı konumlar verilmiştir ve hiyerarşik yapı içerisinde erkekler daha yüksek konumlu rollere sahiptirler. Bu farklılık kadın ve erkek için ve dolayısıyla her iki cinsiyetin kendisinden ve diğer cinsiyetten bekledikleri 29 davranış ve özellikleri de etkilemektedir. Böylece belirlenen sosyal rolleri farklı olduğu için kadın ve erkek arasında farklılıklar oluşmaktadır” (Eagly’den aktaran Sayın, 2007).