SOSYAL POLİTİKA II Dersi Özel Olarak Korunması Gereken Gruplar II (Engelliler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) . soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1980 yılında geliştirilen Uluslararası Sakatlık, Özürlülük ve Engellilik sınıflaması (International Classification of Impairments, Disability and Handicaps-ICIDH) kavramı kaç kategoride ele alınmıştır? Açıklayınız.
CEVAP:
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1980 yılında geliştirilen Uluslararası Sakatlık, Özürlülük ve Engellilik sınıflaması (International Classification of Impairments, Disability and Handicaps-ICIDH) kavramı üç ayrı kategoride ele almaktadır. Buna göre;
• Dış ve iç organların zarar görmesi veya tahrip olması (Sakatlık/Impairment): Sağlık bakımından psikolojik, fizyolojik ve anatomik yapı veya fonksiyonlardaki eksikliği ve anormalliği,
• Organların zarara uğraması nedeniyle ruhsal, psikolojik veya fiziki yönden fonksiyonel engellerin ortaya çıkması (Özürlülük, Disability): Bir aktiviteyi normal tarzda veya normal kabul edilen sınırlar içinde gerçekleştirmedeki kısıtlılık ve yetersizliği,
• Sosyal engellerin belirlenmesi (Engellik, Handicap): Bir yetersizlik veya özür nedeniyle yaşa, cinsiyete, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak kişiden beklenen rollerin kısıtlanması veya yerine getirilememesini ifade etmektedir.
Sınıflamada sakatlık organ alanını, özürlülük kişi alanını, engellilik ise toplum alanını yansıtmaktadır.
#2
SORU:
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün özürlü kavramını tanımlamasını açıklayınız.
CEVAP:
"Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) özürlüyü, çalışma yaşamına katılım açısından tanımlamaktadır. Örgüt; önce özürlüyü; fiziksel ve zihinsel yeteneklerinin azalması sonucu, uygun bir iş elde etme veya koruma olanağını ileri derecede kaybetmiş kişi” olarak tanımlamıştır. Ancak 1983 yılında tanımı yeniden ele alarak, bu defa özürlüyü, “fiziksel ve ruhsal noksanlık sonucu uygun bir iş sağlama, bu işi koruma ve bu işte ilerleme olasılığı önemli ölçüde azalmış kişi olarak belirtmiştir."
#3
SORU:
Engellilerin temel sorunlarını kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Engellilerin temel sorunlarının başında içinde bulundukları sosyo-ekonomik grubun bir bütün olarak yaşadığı yoksulluk gelir. Yoksulluk aynı zamanda diğer sorunların da kaynağını oluşturur.
Engellilerin eğitimle ilgili sorunları arasında; eğitim sisteminin engelliler dikkate alınmadan düzenlenmesine bağlı olarak engelli çocukların okul öncesi eğitimden yararlanamamaları, örgün ve yaygın eğitim olanaklarının yetişkin engelliler için sınırlı olması, eğitim için gerekli ders araçlarının yetersizliği, eğitim kurumlarının fiziksel koşullarının engellilere uygun olmaması, engelli eğitmenlerinin yeterli sayı ve donanımda olmaması sayılabilir.
Ulaşım, fiziksel çevre ve yaşanılan konutun yaşamını kolaylaştıracak özelliklere sahip olmaması engellilerin toplumla bütünleşmeleri önündeki önemli engellerden biridir. Engellilerin diğer sorunları ile bağlantılı temel sorunlarından bir diğeri de istihdam sorunudur.
Engelliler istihdam politikalarının, eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin yetersizliği, ekonomik yapının engellileri de içerecek şekilde düzenlenmemiş olması, işverenlerin ve toplumun engelli çalıştırma konusundaki önyargıları gibi nedenlerle bir işe girmekte zorlanmakta, işe girdikten sonra da ayrımcılıkla karşı karşıya kalabilmektedirler.
#4
SORU:
Rehabilitasyon kavramı nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Rehabilitasyon doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle meydana gelen hastalık veya kaza nedeniyle bedensel, zihinsel ve ruhsal gücünü yitiren kişilere yapılan tedavi ve hizmetler sonucunda onların bu yetenek ve güçlerinin tıbbi, sosyal ve mesleki yönden en üst düzeyde düzeltilerek, toplum içinde bağımsız ve kendine yeterli duruma getirmelerine denir. Rehabilitasyon tıbbi, mesleki ve sosyal rehabilitasyon olarak sınıflandırılır.
#5
SORU:
Tıbbi/medikal model yaklaşımı nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Tıbbi/medikal model yaklaşımı: Bu yaklaşıma göre; özürlülüğü/sakatlığı hayatın tüm alanlarında etkisi olan patolojik bir olgu olarak ele almak gerekmektedir. Modern tıbbın anılan soruna yaklaşımından farklı olmayan yaklaşım, patolojik bir durum olarak gördüğü özürlülüğe/sakatlığa yol açan nedenleri ortadan kaldırmak yerine tedavi edici mekanizmaları uygulayarak, insanın temel hakkı olan yaşama hakkına kısıtlama ve kontrol getirmektedir.
#6
SORU:
Sosyal model yaklaşımı nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Sosyal model yaklaşımı: Bu yaklaşım araştırmacıların ayrımcılık, kapitalizm ve engellilik/özürlülük arasındaki ilişki ve topluma dâhil olma gibi konulara yoğunlaşmalarına yol açmıştır. Bu model, engelliliğin/özürlülüğün bir toplumsal sorun olarak ortaya çıkışını, toplumda var olan algılamaya bağlamakta ve fiziksel yetersizliklerin engelli/özürlüye toplum tarafından dayatıldığını ileri sürmektedir.
#7
SORU:
Tıbbi rehabilitasyon kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Tıbbi Rehabilitasyon: Doğuştan veya sonradan olan bedensel ve psiko-sosyal yapıda ortaya çıkabilecek bir özürlülüğü/engelliliği, önce teşhis etmeye, daha sonra ortadan kaldırmaya veya azaltmaya çalışarak, kişinin geriye kalan yetenekleri ile başkalarına gerek duymadan yaşamını sürdürmesini sağlamak amacıyla yapılan çalışmalardır.
#8
SORU:
Özel eğitimi bir bütün olarak ele alarak açıklayınız.
CEVAP:
Özel Eğitim (Özürlü/Engelli Eğitimi): Özürlülerin/Engellilerin eğitim gereksinimlerini, özürlülük derecelerine ve özelliklerine uygun bir ortamda, genelde özel olarak yetiştirilmiş sosyal pedagoglar tarafından etkili ve verimli şekilde karşılamak amacıyla özel olarak geliştirilen eğitim programları ve tekniklerinin bütünüdür.
#9
SORU:
Mesleki rehabilitasyon kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Mesleki Rehabilitasyon: Herhangi bir mesleği olmayan, mesleğinde yetersiz olan veya meslek değiştirmek isteyen özürlülerin/engellilerin emek piyasasında gereksinim duyulan ve engel grubuna uygun bir meslekte yetiştirilerek, fiziki ve mesleki yönden mümkün olan en yüksek kapasiteye ulaşmalarını ve eğitim gördükleri meslekte istihdamlarını sağlayan hizmetler bütünüdür.
#10
SORU:
Tele çalışma kavramı nedir?
CEVAP:
Tele çalışma işyeri merkezinin dışında, işyerindeki işçilerden ayrı yapılan ve yeni teknolojilerin bu ayrılmayı iletişim olanakları sağlayarak temin ettiği çalışma şeklidir.
#11
SORU:
Uygulanan kota sisteminin önemini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Kanunlarla öngörülen sayıda işçi çalıştıran işverenlere, kanunlarda belirtilen sayı veya oranda işçi çalıştırma zorunluluğu getirilmesini ifade eden kota sistemi ile işverenlerin kamu ve özel sektörde engelli işçi çalıştırmaları teşvik edilmekte, böylece bu grubun çalışma yaşamına girmesi pozitif ayırımcılık yolu ile kolaylaştırılmaktadır.
#12
SORU:
Eski hükümlüler, çözümlenmemesi halinde çoğunlukla onların tekrar infaz kurumuna dönmelerine neden olan sorunlarla karşı karşıyadırlar. Bu sorunların temelinde olanlar nelerdir?
CEVAP:
Eski hükümlüler; hemen her ülkede birbiri ile iç içe geçmiş, çözümlenmemesi halinde çoğunlukla onların tekrar infaz kurumuna dönmelerine neden olan sorunlarla karşı karşıyadırlar. Bu sorunların bir bölümü eski hükümlüden, bir bölümü toplumun önyargılarından kaynaklanmaktadır. Eski hükümlülerin temel sorunları arasında konut, iş, aile, çevre ve toplumla ilişki kurmada güçlük, toplum tarafından dışlanma ve ayrımcı muamele yer almaktadır. Bazı eski hükümlülerin ise alkol, uyuşturucu, kumar, kötü çevre gibi özel sorunları bulunmaktadır.
#13
SORU:
Eski hükümlülerin istihdam edilmesi konusunda ülkemizde en çok karşılaşılan sorunlar nelerdir?
CEVAP:
Türkiye’de eski hükümlülerin istihdamları önündeki en büyük engel diğer ülkelerdeki gibi vasıf seviyelerinin düşük olması, toplumun ve işverenlerin önyargılarıdır.
#14
SORU:
Sınır işçisi kavramı nedir?
CEVAP:
Tüm Göçmen İşçilerin ve Ailelerinin Haklarının Korunmasına Dair Sözleşme’ye göre; sınır işçisi kavramı komşu bir devlette mutad ikâmetgahını muhafaza eden ve normal olarak her gün veya en az haftada bir defa normal ikâmetgahına dönen bir göçmen işçiyi ifade etmektedir.
#15
SORU:
Mevsimlik işçi kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Tüm Göçmen İşçilerin ve Ailelerinin Haklarının Korunmasına Dair Sözleşme’ye göre; mevsimlik işçi kavramı niteliği gereği mevsimsel koşullara bağımlı olan ve yılın belli bir bölümünde yapılabilen işi yapan göçmen işçiyi ifade etmektedir.
#16
SORU:
Uluslararası göçün genel nedenleri nelerdir?
CEVAP:
Uluslararası göçün genel olarak nedenleri arasında; doğum, ölüm oranları, yaş yapısı, işgücündeki artış gibi demografik nedenler, gelir dağılımındaki bozukluk, işsizlik, yoksulluk, eğitim olanaklarının yetersizliği gibi ekonomik nedenler, iklim değişiklikleri, deprem, erozyon, sel gibi çevresel nedenler, askeri çatışma, devrim, savaş, rejim değişiklikleri, uluslararası anlaşmalar ve mübadele gibi siyasi nedenler sayılabilir.
#17
SORU:
Göç kararının temelinde yatan sebepler nelerdir? Açıklayınız.
CEVAP:
Beraberinde çok çeşitli etkenler barındırmasına karşılık göç kararlarının temelinde, göçün nedenlerini içeren itici ve çekici faktörler bulunmaktadır. Bireyin göç kararı almasına neden olan etkenlere itici, göç etmek üzere karar verilen yerin üstün özelliklerine de çekici faktörler denilmektedir. Uluslararası göçün nedenlerini açıklamak amacıyla en fazla kullanılan çeken ve iten faktörler yaklaşımına göre; köken ülkedeki işsizlik, yoksulluk, azgelişmişlik, kötü yaşam koşulları gibi ekonomik, sosyal ve siyasi koşullar itici; göç edilmesi düşünülen ülkedeki yüksek gelir düzeyi, iş olanakları, işgücü talebi gibi koşullar bireyler için çekici bir etkiye sahiptir.
Uluslararası Göç Örgütü, göçün nedenlerini çeken ve iten faktörler yaklaşımı doğrultusunda, 5’i itici, 2’si çekici olmak üzere 7 nedene bağlamıştır. Çekici faktörler; daha iyi yaşam koşulları, daha yüksek gelir olanağı, diğer insanların göç örnekleri, daha iyi çalışma/istihdam koşulları ve daha fazla bireysel özgürlük olarak sıralanmıştır. İtici faktörler ise köken ülkedeki ekonomik koşullar ve etnik sorunlardır. Örgüte göre itici faktörler daha az sayıda olmakla birlikte, daha belirleyici rol oynamaktadır.
#18
SORU:
Göç alma politikası nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Göç alma politikası, göçten en fazla fayda sağlama amacı doğrultusunda şekillenmektedir. Göç alma politikaları; göç kontrolü politikaları ve göçmen politikalarından oluşmaktadır.
Ülkeler; yerli işçileri korumak veya milliyetçi düşüncelerle göçü kontrol altına alabilmek amacıyla; yasal olarak alacakları göçmen miktarını, göçmenlerin niteliklerini, seçme ve kabul etme kurallarını belirlemekte, ülkeye giriş, oturma ve çalışma izinleri konusunda kanunlar çıkartmakta, ilgili dönemdeki göç politikalarına göre çeşitli teşvikler veya kısıtlamalar getiren ek uygulamalar oluşturabilmektedirler.
Ülkeler mültecilerle ilgili olarak kriterler belirlemekte, mülteci kabul işlemleri, mültecilerin entegrasyonu ile ilgili düzenlemeler yapmaktadırlar. Ayrıca yasa dışı göçü önlemek için sınır kontrollerini güçlendirme, vize almayı zorlaştırma, yasa dışı göçmen çalıştıran işverenlere ve işçilere cezai yaptırım uygulama, işyeri denetimlerini etkin hale getirme, kaçak göçmenlerin geri dönüşünü sağlama gibi konularda hukuki düzenlemeler yapmaktadırlar.
#19
SORU:
Göç verme politikası nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Göç verme politikası ise bir ülkenin vatandaşlarının diğer bir ülkeye gönderilmesi ve bunun ekonomik ve sosyal maliyetlerinin azaltılmasını öngören düzenlemeleri içermektedir. Bu doğrultuda ülkeler; vatandaşların ülkeden çıkışlarının kolaylaştırılması, göç edecek vatandaşların farklı kriterlere göre belirlenmesi, vatandaşların gittikleri ülkelerdeki sosyal ve işgücü piyasası ile ilgili sorunlarının çözülmeye çalışılması, vatandaşların tasarruflarının ülkeye çekilmesi, tasarrufların yatırıma yönlendirilmesi, vatandaşların ülkeye geri dönüşlerinin düzenlenmesi, dönüş yapanların karşılaştıkları sorunların giderilmesi gibi farklı alanlarda çeşitli hukuki düzenlemeler yapmaktadırlar.
#20
SORU:
Ülkemizde çalışma izni olmayan yabancılara yönelik düzenlemeler nelerdir?
CEVAP:
Türkiye’de çalışma izni olmayan yabancılara yönelik düzenlemeler sınırlıdır. Bu durumdakilere yönelik düzenlemelerden biri, Genel Sağlık sigortası kapsamında gerçekleştirilen sağlık yardımlarıdır.
29.5.1986 tarih ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 1. maddesine 16.6.1989 tarih ve 3582 sayılı Kanunla getirilen “her ne surette olursa olsun Türkiye’ye kabul edilmiş ve gelmiş olan kişilere yardım etmek” ifadesi ile göçmen ve sığınmacıların yoksulluk yardımından yararlanmaları sağlanmaktadır.
Türkiye Kızılay Derneği de göçmenlerin ve sığınmacıların gereksinimlerinin karşılanmasında rol oynamaktadır.