TEMEL CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU BİLGİSİ Dersi Ceza Muhakemesi Süjeleri soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Ceza muhakemesinde suje neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Ceza muhakemesinde süje, muhakemede kendine özgü bir statüsü olan ve diğer bireylerden bağımsız olarak, tek başına yaptığı işlemlerle muhakemeyi hareket halinde tutup, ilerleten bireyleri ifade eder


#2

SORU:

Sulh ceza hakimliğinin soruşturma aşamasında görevleri nelerdir?


CEVAP:

Sulh ceza hakimliği yürütülen soruşturmalarda hakim tarafından verilmesi gerekli kararları alma, işleri yapma ve bunlara karşı yapılan itirazları inceleme görevlerini yerine getirir.


#3

SORU:

Sulh ceza hakimliğinin yargı çevresi nasıl belirlenir?


CEVAP:

Sulh ceza hakimliğinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır. Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile
anılan sulh ceza hakimliğinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir. Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir sulh ceza hakimliğinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulunca karar verilir


#4

SORU:

Sulh ceza hakimi hangi hallerde iddia makamı sujesi olarak görev yapar?


CEVAP:

Suçüstü hali ile gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, Cumhuriyet savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hakimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir.


#5

SORU:

Hakimlerin bağımsızlığını sağlamak için Anayasada getirilen teminatlar nelerdir?


CEVAP:

Hakimlerin yerine getirdikleri görevin önemine binaen, Anayasada bağımsızlıkları özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre; hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez (Anayasa m.138). Bununla birlikte bağımsızlıklarını güvence altına almak adına hakimlere, Anayasada bir takım teminatlar da tanınmıştır. Bu bağlamda, hakimler azlonulamazlar, kendileri istemedikçe Anayasada öngörülen yaştan (65 yaşından) önce emekliye ayrılamazlar, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve özlük haklarından yoksun kılınamazlar (Anayasa m.139)


#6

SORU:

Hakimin davaya bakmasının yasak olduğu haller nelerdir?


CEVAP:

CMK’nın “hakimin davaya bakamayacağı haller” başlıklı 22. maddesine göre;
Hakim;
a. Suçtan kendisi zarar görmüşse,
b. Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya
kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
c. Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,
d. Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme bağlantısı varsa,
e. Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,
f. Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,
g. Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,
h. Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse, hakimlik görevini yapamaz.
CMK’nın “yargılamaya katılamayacak hakim” başlıklı 23. maddesine göre ise;
a. Bir karar veya hükme katılan hakim, yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz.
b. Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hakim, kovuşturma evresinde görev yapamaz.
c. Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hakim, aynı işte görev alamaz.


#7

SORU:

Hakimin reddi Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre ne kadar sürede istenebilir?


CEVAP:

Hakimin yasaklı olduğu sebeplere bağlı olarak yargılama boyunca her zaman red talebinde bulunulması mümkündür. Buna karşın kanunkoyucu tarafsızlığından şüpheye düşüren sebeplere bağlı olarak hakimin reddi talebinde bulunabilmek için belirli süreler öngörmüştür. Bu bağlamda, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hakimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu başlayıncaya; duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye
veya tetkik hakimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hallerde, inceleme başlayıncaya kadar hakimin reddi istenebilir. Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması şarttır (m.25).


#8

SORU:

Hakimin reddi istemi hangi mahkemece karara bağlanır?


CEVAP:

Hakimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece karar verilir. Ancak, reddi istenen hakim müzakereye katılamaz. Bu nedenle mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi; a) Reddi istenen hakim asliye ceza mahkemesine mensup ise bu mahkemenin yargı çevresi içerisinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine, Reddi istenen hakim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir. Ret istemi sulh ceza hakimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi karar verir (m.27).


#9

SORU:

Doğal hakim ilkesi ne ifade etmektedir? Açıklayınız


CEVAP:

Anayasa’nın 37. maddesinde güvence altına alınan doğal hakim ilkesi, somut bir uyuşmazlığa ilişkin yargılama yapacak mahkemenin kuruluşunun, yetkilerinin ve yargılama usulünün kanunla ve daha bu uyuşmazlık ortaya çıkmadan önce belirlenmiş olması gerekliliğini ifade eder


#10

SORU:

Kolluğun zor kullanma yetkisinin kapsamı nasıl çizilmiştir? Açıklayınız


CEVAP:

Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir. Polisin hangi
şartlara bağlı olarak ve ne oranda zor kullanacağının sınırları PVSK m.16’da gösterilmiştir. Buna göre polisin zor kullanması bedeni kuvvet, maddi güç ve silah kullanmayı kapsar.


#11

SORU:

Kolluk kuvvetleri hangi koşullarda silah kullanmaya yetkilidir?


CEVAP:

Polis;
a. Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında,
b. Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde,
c. Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak
amacıyla ve sağlayacak ölçüde silah kullanmaya yetkilidir.


#12

SORU:

Özel sektör kolluğu ve özel kolluk kuvvetleri arasındaki fark nedir?


CEVAP:

Liman kolluğu, köy korucuları, mahalle bekçileri gibi özel kolluk kuvvetleri devlet tarafından örgütlenir ve bu görevlilerle devlet arasında bir istihdam ilişkisi bulunmaktadır. Oysa özel sektör kolluğu devletle arasında istihdam ilişkisi olmayan ve doğrudan
devlet tarafından örgütlenmeyen kolluk kuvvetlerinden oluşur. Bu bağlamda devlet özel güvenlik görevlilerinin sadece yetiştirilip çalıştırılmasına ilişkin kuralları düzenlemek ve bu kurallara uyulup uyulmadığını denetlemekle yükümlüdür.


#13

SORU:

Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri nelerdir?


CEVAP:

Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri şunlardır (Özel G. K. m.7):
a. Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
b. Toplantı, konser, spor müsabakası, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
c. Ceza Muhakemesi Kanununun 90. maddesine göre yakalama.
d. Görev alanında, haklarında yakalama emri veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama.
e. Yangın, deprem gibi tabiî afet durumlarında ve imdat istenmesi halinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme.
f. Hava meydanı, liman, gar, istasyon ve terminal gibi toplu ulaşım tesislerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
g. Genel kolluk kuvvetlerine derhal bildirmek şartıyla, aramalar sırasında suç teşkil eden veya delil olabilecek ya da suç teşkil etmemekle birlikte tehlike doğurabilecek eşyayı emanete alma.
h. Terk edilmiş ve bulunmuş eşyayı emanete alma.
ı. Kişinin vücudu veya sağlığı bakımından mevcut bir tehlikeden korunması amacıyla yakalama.
j. Olay yerini ve delilleri koruma, bu amaçla Ceza Muhakemesi Kanununun 168 inci maddesine göre yakalama.
k. Türk Medeni Kanununun 981. maddesine, Borçlar Kanununun 52. maddesine, Türk Ceza Kanununun 24 ve 25. maddelerine göre zor kullanma.


#14

SORU:

Şüpheli ve sanık kavramları ne ifade etmektedir?


CEVAP:

İddianamenin kabulünden hükmün kesinleşmesine kadar (kovuşturma boyunca), suç şüphesi altında bulunan kişiye sanık denir (m.2/b). Soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiye ise “şüpheli” denilmektedir (m.2/a).


#15

SORU:

Müdafiin muhakeme sürecinde temel amacı nedir?


CEVAP:

Müdafiin muhakeme sürecinde temel amacı, ceza hukukuna veya diğer hukuk alanlarına ilişkin olarak şüpheli ve sanık bakımından bu süreçte ortaya çıkabilecek negatif etkileri mümkün olduğunca aza indirmek ve somut duruma göre gerçekçi bir şekilde, şüpheli ve sanığa tanınan hakların kullanılmasına hizmet etmektir.


#16

SORU:

Zorunlu müdafilik hangi hallerde ortaya çıkar?


CEVAP:

Zorunlu müdafilik hallerinin genel çerçevesi CMK’nın 150. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre; şüpheli veya sanık on sekiz yaşını doldurmamış ya da sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olur ve bir müdafii de bulunmazsa istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir (m.150/2). Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada da şüpheli veya sanığın müdafii bulunmazsa, istemi aranmaksızın kendisine bir müdafi tayin edilir (m.150/3). Bu hallerde muhakemenin tamamında sanığın bir müdafiin hukuki yardımından faydalanması zorunludur. Bununla birlikte muhakemenin tamamında olmamakla birlikte, sadece belirli işlemler sırasında şüpheli veya sanığın bir müdafiin hukuki yardımından faydalanmasının zorunlu olduğu haller de vardır. Bu bağlamda şüpheli veya sanık hakkında tutuklama talep edilmesi (m.101/3), sanık veya şüphelinin kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınmasına karar verilecek olması (m.74/2), kaçak sanık hakkında duruşma yapılması (m.247/4), duruşma disiplinini bozan sanığın yokluğunda oturumlara devam edilmesi (m.204) hallerinde de, bu işlemler yapılırken şüpheli veya sanığın müdafii yoksa kendisine muhakkak bir müdafi görevlendirilir.


#17

SORU:

Müdafin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla hangi suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda kısıtlanabilir?


CEVAP:

a. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
    1. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
    2. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
    3. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
    4. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
    5. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220),
    6. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
    7. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
    8. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 326, 327, 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337).
b. 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c. 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçu.
d. 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar


#18

SORU:

Müdafiin yargılamanın bir sujesi olarak yetkileri nelerdir?


CEVAP:

Müdafiin dosya inceleme, şüpheli veya sanıkla görüşme ve yazışma, muhakeme işlemlerinde hazır bulunma, doğrudan soru sorma ve kanun yoluna başvurma yetkileri vardır.


#19

SORU:

Müdafiinin soruşturma evresinde hangi durumlarda hazır bulunma yetkisi vardır?


CEVAP:

Soruşturma evresinde savunmayı engellememek koşuluyla gizlilik ilkesi geçerli olduğundan müdafiin hangi işlemlerde hazır bulunabileceği yasa koyucu tarafından belirlenmiştir. Müdafiin, ifade ve sorguda (m.149/3, 91/6, 101/3), keşif işleminde, tanık ve bilirkişinin erken dinlenmesinde (m.84), soruşturmayı geciktirmemek koşuluyla yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunma yetkisi vardır (m.85). Ayrıca, şüphelinin evi veya eşyasının aranması sırasında belge ve kâğıtlarına elkonulmuş ise sulh ceza hakimi veya Cumhuriyet savcısı tarafından bu belgeler incelendiği sırada müdafiin de hazır bulunma yetkisi vardır (m.122).


#20

SORU:

Hangi hallerde suçtan zarar görene vekil atanması zorunludur?


CEVAP:

Mağdur ve şikayetçi gerek soruşturma gerekse kovuşturma evresinde bir vekilin yardımından faydalanma hakkına sahiptir. Eğer kendisi bir vekil atayamıyorsa; baro tarafından kendisine vekil atanmasını isteyebilir (m.234/1/b/5). Eğer mağdur on sekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malul olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir (m.234/2).